Gezi Davası'nda FETÖ damgası

İlk soruşturmayı başlatan savcı FETÖ’den aranıyor, fezlekeyi hazırlayan emniyet müdürü tutuklu. Gezi davası iddianamesinde kanıt olarak öne sürülen dinlemelerin yapılmasına karar veren, soruşturmayı yürütenler FETÖ ile ilişkili olduğu gerekçesiyle cezalar almış durumda

‘Kırmızılı kadın’a biber gazı sıktıran Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli ve Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar’ın ‘ByLock’ kullanıcısı olduğu ortaya çıktı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 sanıklı Gezi Parkı davasında, Osman Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay ve Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater Utku'ya verilen 18'er yıl hapis cezalarını onadı. Gezi Parkı’ndaki çadırları yakma emrini veren ve eylemlerin simgesi haline gelen ‘kırmızılı kadın’a biber gazı sıktıran Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli ve Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar’ın ‘ByLock’ kullanıcısı olduğu ortaya çıktı. Gezi olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen ile davaya bakan Hakim Muzaffer İren’in de FETÖ üyesi oldukları belirlendi. Dönemin Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mithat Aynacı’nın ‘FETÖ’ mensubu olduğu iddiasıyla arandığını ve darbe girişimi sırasında bir tankın içinden çıktığı yazıldı. Aynacı’nın telefonundan ‘ByLock’ çıktı.

EMRİ ERDOĞAN VERMİŞTİ

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, onlarca kişinin ölümüne, yaralanmasına ve sakat kalmasına sebep olan polisleri “Polise talimatı ben verdim” ve “Polisimiz destan yazdı” diye övmüştü.

Gezi Parkı’ndaki çadırları yakma emrini verenler FETÖ'cüler

GEZİ İDDİANAMESİ

İddianame 16 ayda hazırlandı. ‘FETÖ’cü savcı ve polislerinin topladığı “delil”lerden yola çıkan iddianame 657 sayfadan oluşuyor. İddianamede 2016 öncesine ait “delil”lerin çoğu “FETÖ” tarzına uygun olarak hukuksuz şekilde elde edilmiş kayıtlar... İddianame, Gezi eylemlerini karalamayı hedefliyor. İddianamede Gezi eylemleri “Kökü dışarıda turuncu devrim” olarak niteleniyor. Hükümete karşı her türlü protesto “darbecilikle” suçlanıyor.

'OPTARİKA İDDİANAME'

Diken’de Kemal Göktaş şöyle yazdı: “Gezi eylemleri kalkışması’ iddianamesi, son 17 yıldır rutinleşen bir ‘hukuk’ uygulamasının tekrarından ibaretti. “Bu yüzden Kavala’nın telefonunda çıkan arıcılık haritası, Türkiye’nin bölünme planının ispatı olarak yazılır. İki ‘sanığın’ telefon görüşmesinde söyledikleri ‘off-the record’ (kayıt dışı) sözü anlaşılmadığı için yerine ‘optariko’ yazılır…” Evrensel’den Fatih Polat, iddianamenin “daha önce sıkça eleştirilen Ergenekon, Balyoz ve KCK iddianamelerindeki mantık ve delillendirme yöntemiyle hazırlandığını” söylüyor. Karar’dan Yıldıray Oğur iddianame boyunca tekrar edilen benzer kelimelerin istatistiklerini çıkarmış: “Böyle olunca da karşımıza 657 sayfayı bulmuş, esas suçlamaların içinde olduğu 101 cümlesi ‘anlaşılmıştır’, 97 cümlesi ‘anlaşılmaktadır’ gibi somut delilden çok kanaat bildiren ifadelerle biten bir iddianame çıktı. İddia makamı iddialarını desteklemek için 48 cümlede ‘açıkça’, 9 cümlede ‘adeta’ kullanmak zorunda kaldı.” diyor.

SAVCI KAÇTI

Gezi davasında FETÖ damgası 2013 yılına dayanıyor. 2013 yılında savcı Muammer Akkaş, 100'e yakın kişinin isminin geçtiği bir soruşturma başlatmıştı. Akkaş, 17/25 Aralık sürecinde görevden alınmış, hakkında soruşturma başlatılınca yurt dışına kaçmıştı. Şu anda firari ve aranıyor. Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç 2013'te bir fezleke hazırlamış, fezlekede Osman Kavala'dan yola çıkarak Soros bağlantısı, OTPOR gibi iddialar ortaya atmıştı. Ardıç da tutuklu. FETÖ ile ilişkili olduğu gerekçesiyle ‘futbolda şike kumpası’ davasında 1972 yıl hapis cezası almıştı. Geçen yıl eşi de FETÖ’den tutuklandı. Gezi soruşturması “FETÖ” firarisi olan Savcı Muammer Akkaş tarafından başlatıldı. Soruşturmaya gerekçe olan polis fezlekesi “FETÖ”den tutuklu yargılanan dönemin İstanbul Emniyeti KOM Şube Müdürü Nazmi Ardıç’a ait. Bu dava 2015’te beraatla sonuçlanmıştı. 4 yıl sonra Osman Kavala’nın gözaltına alınıp tutuklanmasıyla yeniden gündeme gelmişti. Diğer isim FETÖ’den yargılanan polis Ercan Orhan Aydın. Yıldıray Oğur, yazısında “Yeniden kıymetlendirilmek’ kavramı herhalde adli çevrelerde çokça konuşulacak. Çünkü bu anlayışla, 17/25 Aralık, Selam/Tevhid gibi soruşturmaların dosyaları ve yasa dışı delilleri de bir gün başka savcılar tarafından yeniden kıymetlendirilebilir. Eğer bu telefon tapeleri, dinleme kayıtları, fiziki takip raporları hukuki değilse bunların ileride bir gün ‘yeniden kıymetlendirilebilir’ diye arşivlerde tutulmaması, yok edilmesi gerekirdi.” diyor.

'BÖLÜCÜLÜK DELİLİ' HARİTALAR

Evrensel’den Cansu Pişkin’in haberine göre “Kavala’nın telefonunda bulunan bir fotoğrafı delil olarak iddianameye sunan savcı, ‘Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün bozularak sınırların yeniden çizildiği şüphelinin cep telefonu ile çekildiği tespit edilen fotoğrafın ele geçirildiği’ ifadelerini kullandı. Ancak söz konusu fotoğrafın Prof. Dr. F. Ruttner’in 1988’de ilk basımını yapan ‘Bal arılarının biyocoğrafya ve taksonomisi’ adlı kitabında yer alan, Ortadoğu’daki arı ırkları haritası olduğu ortaya çıktı.”

Bu durum Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’ün tepkisini çekti. “Arılar ülkeyi bölerse adaletin ömrü ne olur” diye soran Özkök şu ifadeleri kullandı: “FETÖ döneminde Balyoz, Kafes kumpas davalarının iddianamelerinde yapılan hataların aynısı tekrarlanıyor. O zamanlar yazmıştım, bugün de yazayım. Sadece bu hata bile bu davaların düşmesine neden olabilir. Einstein, yıllar önce şöyle bir şey söylemişti: ‘Arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın 4 yıl ömrü kalır...’ Ben de diyorum ki... Bir ülkede arı haritaları da böyle iddianamelerle insanları hayat boyu hapse mahkûm etmenin gerekçeleri haline getirilirse... Acaba o ülkede adaletin kaç yıllık ömrü kalır.”

İDDİANAMEDE OLMAYAN

"Kabataş'ta deri eldivenli Gezicilerin saldırısına uğradığı" iddia edilen Zehra Develioğlu müştekiler arasında yok. Hayali olay sonrası Erdoğan, “Benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar.” açıklamasını yapmıştı. Erdoğan'ın olaya dair yayınlanacağını iddia ettiği görüntüler de hiç yayınlanmadı. Erdoğan ve hükümete yakın medya, kamuoyunda “Kabataş yalanı” olarak bilinen konuyu Gezi Parkı eylemleri sırasında ve sonrasında sıklıkla kullandı.

'FİNANSÖR' OSMAN KAVALA

Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu, iddianameyi eleştirirken Kavala'nın "Gezi'nin finansörü" olmakla suçlandığını hatırlattı ancak iddianamede buna dair somut bir şey göremediğini belirtti: "İddianamede Gezi'nin nasıl finanse edildiğini görmeyi bekliyordum. Osman Kavala finansör olarak kaç para vermiş, ben göremiyorum."

Gezi davasının hakimi, AKP'den aday adayı olan Murat Bircan'ın eşi Arzu Bircan'ın FETÖ itirafçısı olduğu ortaya çıktı. Arzu Bircan, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifadede şunları söylemişti:

“Ablamın kayınpederi H.A., Said Nursi'nin talebesi olduğu için küçüklüğümüzden beri aile cemaate yakındır. Ama paralel yapı olarak adlandırılan kısmı ile hiçbir alakamız olmadı. Sağlık hizmetinde çalıştığım ve Bafralı olduğum için Bafra'yı ve bu camiayı iyi bilirim. “Geçmiş dönemde de cemaat sohbetlerine davet edildim. Bu sebeple de birçok kişiyi tanırım. İyi niyetli bir şekilde 17/25 Aralık öncesinde sohbetlerde ben de bulundum. Genelde bize sohbet yapan abla denilen, cemaatin içerisinde yer alan kişilerdi.”

Bircan, yakın çevresindeki çok sayıda doktor, hemşire ve eşlerinin FETÖ ile ilişkili olduğunu iddia ederek, isim isim itirafta bulundu. İlk soruşturmayı başlatan savcı FETÖ’den aranıyor, fezlekeyi hazırlayan emniyet müdürü tutuklu. Gezi davası iddianamesinde kanıt olarak öne sürülen dinlemelerin yapılmasına karar veren, soruşturmayı yürütenler FETÖ ile ilişkili olduğu gerekçesiyle cezalar almış durumda. Gezi davası işte böyle bir dava.

Sonraki Haber