Gladyo yoksa mafya da yok
Balta, ucundaki kesici demir parçasıyla birlikte baltadır. Baltanın uçundaki kesici demir parçasını çıkardığınız zaman elinizde yalnızca bir sopa kalır.
O sopayla bir ağacı kesebilir misiniz?
O sopayı pazara götürüp “bu baltadır” diye satabilir misiniz?
O sopanın ucuna kesici bir demir parçası taktığınız zaman anlam kazanır ve o alete balta denir. Aksi taktirde elinizdeki ağacı kesemez, elinizdeki sopayla döver durursunuz.
BALTANIN SİVRİ UCU GLADYO
Türkiye’nin Mafya-Tarikat-Gladyo sistemi içerisine en kuvvetli girişi 1980 darbesiyle birlikte olmuştur. Bu sistemin başlangıcı 1945 yılına kadar götürülebilir ancak esasen 1952 yılında Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle birlikte Gladyo da Türkiye’ye resmi olarak girmiş oldu.
Gladyo’nun 6-7 Eylül Olaylarıyla birlikte başlattığı eylemlilik süreci 1980’e kadar sokak hareketlilikleri, suikastlar, katliamlar ve darbeler üzerinden şekillendi. 1980 sonrasında ise Mafya-Tarikat-Gladyo rejimi dediğimiz sistem iktidara geldi ve cumhuriyete karşı en sistemli saldırısını başlattı.
Bu süreçte Gladyo bizzat hükümete oturdu. Tarikatların önü açıldı. Mafyaya alan açıldı. Mafyayı sadece silahlı “babalar” olarak anlamamak gerekir. Türkiye’de vurgun yapmak için türeyen sıcak para mafyasının da bu sistem içerisinde rolü büyüktü.
Mafya-Tarikat-Gladyo rejimi içerisinde belirleyici olan, başat olan kuvvet Gladyo’ydu. Çünkü Gladyo, iktidar demekti. ABD’nin sadık kuvveti demekti.
Gladyo öyle belirleyicidir ki Tansu Çiller’in iktidarda olduğu dönemde yargıya ve polise Gladyo elemanları yerleştirilmiş, bizzat o dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından TSK’ya kulak yerleştirilip Türk Ordusu’nun kurmayları dinlenmiştir.
SOPAYLA AĞAÇ KESİLMEZ
Tarikatlar ya da mafya TSK’nın komuta kademesine eleman yerleştiremez. Emniyet’i ele geçiremez. Hakimler, savcılar atayamaz. Cumhurbaşkanı, başbakan belirleyemez. Suikastlar, darbeler tertipleyemez. Ancak Gladyo, yani bildiğimiz adıyla FETÖ, tüm bunları gerçekleştirmiştir. Tarikat ve mafya da burada aparat olarak kullanılmıştır.
FETÖ yalnızca bir tarikat değildir. En başta ABD’nin Türkiye’deki Gladyosu’dur. FETÖ’ye ilişkin yapılan “basit bir tarikat” yakıştırmaları FETÖ’nün rolünü ve niteliğini hafifletmektedir.
FETÖ bizzat Türkiye’de iktidar belirleme süreçleri içerisinde olmuş ve Türkiye’yi bir dönem yönetmiştir. Tarikat ya da mafyanın bunu yapması, bir sopanın ağaç kesmesi gibi mümkün değildir.
BALTANIN UCUNUN KOPARTILIŞI
Türkiye’nin milli dinamikleri, Vatan Partisi’nin önderliğinde 2014 Silivri duvarlarını yıkmasıyla birlikte baltanın başını koparmak için Gladyo’yla mücadele etmeye başlamıştır. Türkiye FETÖ’yü ordudan, yargıdan, emniyet ve bürokrasi içerisinden söküp atmıştır.
ABD, “Türkiye’deki adamlarını” kaybetmemek için 15/16 Temmuz gecesi darbe tezgahlamış ancak o darbe de Türk Ordusu, Vatan Partisi ve Türk milletinin kararlılığıyla bastırılmıştır.
Türkiye’nin yakın tarihine bakalım.
Türkiye 2014’ten bu yana tarikatların palazlandığı değil aksine güç kaybettiği bir sürecin içerisindedir. Bunu bizzat tarikatlar itiraf etmektedir. Bugün Fetullah Gülen kaçaktır, Alpaslan Kuytul hedeftedir, Adnan Oktar içeridedir.
Bunların yanı sıra devlet, FETÖ’yle mücadele etmek için tarikatların ideolojik kökleriyle de toplum içerisinde mücadele etmenin zorunluluğunu kavramıştır. 2014 sonrasında yükselen Atatürk, cumhuriyet devrimleri, milli eğitim politikaları bunun en önemli göstergesidir.
Atatürk artık savaşılan değil sarılılan bir değerdir. Atatürk’ün olduğu yerde tarikat olmaz.
2014 sonrası girdiğimiz süreçte mafya da güç kaybetmiştir. Türkiye ekonomisinin ABD ambargolarına karşı ayakta kalabilmesi için mafya ekonomisinden kurtulup üretmesi gerekmektedir. Bu da Gladyo’ya karşı yapılan mücadelenin bir parçasıdır.
Mafya ekonomisi, Gladyo sisteminin bir parçasıdır. Hem Gladyo’yu temizlemek hem de mafya ekonomisini sürdürmek birlikte yürümez. Bu bir temenni değil gerçekliktir. Bu gerçekliği gören AK Parti hükümeti de son dönemde üretime yönelen hamleler yapma gerekliliğini görmeye başlamıştır. Bu hamleler yetersiz kalsa da bir irade beyanı olması açısında önemlidir.
Olgularla da ispatlandığı üzere Mafya-Tarikat-Gladyo rejiminin başat unsuru olan Gladyo’nun başının kesilmesiyle birlikte mafya ve tarikat sistemi de yürüyememektedir.
GLADYONUN EN SON OYUNU
Bugün Gladyo’nun son büyük Ali Cengiz oyunuyla karşı karşıyayız. Gladyoyla savaşan hükümet Gladyocu olmakla suçlanıyor. ABD ile savaşan kişiler ABD’nin adamı olmakla suçlanıyor. Bu algı yaratılarak Türkiye’nin iç cephesinde güvensizlik yaratılıp Türkiye’yi dış müdahaleye açık hale getirmek isteniyor.
Türkiye’nin verdiği mücadele görülmeden yapılan tüm değerlendirmeler, detaylarda boğulmalar bu operasyonun hizmetine giren eylemlerdir. Bu Ali Cengiz oyunlarına karşı uyanık ve diri olmak zorundayız.