Gündüz kuşağı tartışması Meclis’e taşındı

Televizyonların gündüz kuşağında yayınlanan programların kaldırılması talebi Meclis’e taşındı. Aydınlık’ın gündeme getirdiği topluma gözyaşı, öfke ve mağduriyet yükleyen gündüz kuşağı programlarına ilişkin Saadet Partisi Meclis Genel Kurulunda önerge verdi.

Önergeye yönelik Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün “Yüce Meclisimizin Dilekçe Komisyonunun yıllardır bu programlara yönelik şikâyetlerle dolu olduğunu ama söz söyleme cesareti gösterilemediğini hepimiz biliyoruz.” dedi.

Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün Meclis Genel Kurulunda önergeye ilişkin söz aldı. Ün özetle şöyle konuştu:

“Televizyonların ‘off prime’ zaman dilimine denk gelen gündüz kuşağında akademik ifadesiyle kriminal konuları çözüme kavuşturan, halk tabiriyle gündüz kuşağı ama aslında skandallar kuşağı olarak ifade edilen programların bireye ve topluma verdiği zararların araştırılması adına dair önergemi paylaşmak üzere Gelecek ve Saadet Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

EVLİLİK PROGRAMLARI ÖRNEĞİ

“RTÜK’ün aldığı yoğun şikâyetler üzerine özel hayat, kişilik hakları, ihlal ve toplumsal ahlak dürtülü müdahalesiyle geçtiğimiz yıllarda evlilik programlarına son verilmişti. Bu yeni formatı yani kriminal sorunları çözüme kavuşturma formatını diğerinden daha masum görüyorsanız kendinizi aldatmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. Tamamen özel hayatlar üzerine kurulu bu programlar ne yapıyor? Yargı dağıtıyor. İzleyiciler karşısında suçları eleştiriyor, soruşturmayı yürütüyor ve hatta bulup cezasına karar veriyor. Masum insanlar bile fotoğraflarıyla, isimleriyle suçlanıyor, toplumun içine çıkamayacak hâle getiriliyor. Gerçek mahkeme sonuçlanıp beraat ettiklerinde ise o programı izleyen milyonların haberi dahi olmuyor. Lekelenmeme hakkının ihlali ilkesine atıf yapmak ise verilen tahribatın karşısında hafif kalıyor. Bu garabet değil mi? Mahkemelerin düzgün işlemediği, yargıyı görevini yapmaya zorladıkları ima ediliyor. Hukuk işlerse, yasalar etkin kullanılırsa kimse adaleti televizyon ekranlarından aramak zorunda kalmaz mesajı veriliyor. Bir TV programı soruşturma bürosu ya da ceza mahkemesi yerine geçiyor. Yasa uygulayıcıları, program sunucularını kahraman ilan eden bu çarpık düzenden hicap duymuyorlar mı?

NORMALLEŞTİRİYOR

“Bu programlar başka ne yapıyor? Toplumun hayret eşiğini yükseltiyor. İnsanlarda ‘Bu da olabiliyormuş, normalmiş demek ki’ diyerek kabullenme, içselleştirme eğilimi yaşatıyor. Sosyal normlar yok oluyor, toplumsal yozlaşma hızlanıyor. Bu programlar, hastalık belirtilerini beş on yıl içerisinde gördüğünüz, o vakte kadar vücudu saran mikrobun farkına bile varamadığınız virüs gibi, AIDS virüsü gibi âdeta. Ortaya çıktığı zaman ise iş işten çoktan geçmiş oluyor. Bu sosyal virüs, kötücül duyguları zehirli balla uyandırıyor. Girdiği bünyeyi yavaş yavaş tahrip ediyor. Bu programlar şiddeti artırıyor, normalleştiriyor. Şiddeti tüm detaylarıyla vererek failleri karşımıza çıkarıp bahaneleri anlattırarak hatta sunucusu tarafından kadın cinayetlerine dair yaptığı yorumlarla şiddete meşruiyet kazandırıyor.

DİLEKÇE KOMİSYONUNDA BEKLİYOR

“Yüce Meclisimizin Dilekçe Komisyonunun yıllardır bu programlara yönelik şikâyetlerle dolu olduğunu ama o malum kanalın meşhur programına değerlerimize darbe vurma pahasına söz söyleme cesareti gösterilemediğini hepimiz biliyoruz

Sonraki Haber