Güney Kore izlenimleri 5! Kore-Türk dostluğu ve Busan’da yatan şehit Mehmetçiklerimiz

Busan’daki Birleşmiş Milletler Anıt Mezarlığı, BM’nin dünyadaki tek mezarlığı... 11 ülkeden 2 bin 300 asker burada yatıyor. 462 Mehmetçiğimiz de...

Bir önceki yazımda Güney Kore’nin Japon emperyalizmine karşı bağımsızlık mücadelesini anlattım. Kore’nin 1910 ve 1945 yılları arasında yaşadığı sömürgecilik ve emperyalizm deneyimi, bugün Güney Kore ve Japonya arasındaki ikili ilişkileri hala etkiliyor. Yıllar önce Asya’ya adım attığımda bazı kişilerin Japonya’ya karşı hala olumsuz düşünceler beslediğini veya mesafeli bir tutum sergilediğini gözlemledim. İkinci Dünya Savaşı öncesindeki Japonya’nın Kore yarımadasında, Çin’de ve Güneydoğu Asya’da açtığı emperyalist savaşlar ve işlediği savaş suçları, Japonya ile Doğu ve Güney Doğu Asya ülkeleri arasındaki mesafenin altında yatan temel etkenlerden biri. Kore de Japonya’nın geçmişteki saldırgan politikalarından oldukça olumsuz etkilenmişti.

Koreli anneannemize ziyaret, Seul

1945’te Japon emperyalizminden kurtulan Kore, yağmurdan kaçarken doluya tutuldu ve Kore yarımadası 38. paralel boyunca ikiye bölündü. Kuzey, Sovyetler Birliği tarafından, güney ise ABD tarafından işgal edildi. Bu bölünme sonucunda iki ayrı devlet ortaya çıktı: Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ve Kore Cumhuriyeti (Güney Kore). 1950-1953 yılları arasında yaşanan Kore Savaşı, fiilen sona erse de resmen hala devam ediyor. İki ülke arasındaki bölünmüşlük bugün Doğu Asya ve Asya’daki uluslararası ilişkilerde hala belirleyici bir rol oynuyor. Türkiye, 1950-1953’te BM Ordusu altında Kore Savaşı’na katıldığı için Güney Kore’nin tarihindeki bu önemli dönüm noktası bizi de yakından ilgilendiriyor.

Busan BM Anıt Mezarlığı'nda yatan Türk Şehitler

Türkiye ile Güney Kore arasında bugün sarsılmaz bir dostluk ve kardeşlik ilişkisi var. Güney Kore’de hemen hemen herkes Türkiye’yi biliyor ve ülkemize büyük bir saygı duyuyor. Seul’de bir caz barda genç bir Koreli gruba Türkiye’den geldiğimi söylediğim zaman hemen bana Türkiye “kardeş ülke” dediler. Bu kişiler birkaç saniye içinde benimle samimi oldular ve sonra oldukça samimi fotoğraflar çekildik. Bu yabancı olmadığım bir duygu aslında ama bunu Güney Kore’de görmek beni çok mutlu etti.

Eşimin ailesinin Tayland’da uzun yıllardır yaşayan Koreli aile dostları, Madam teyze ve Chae amca, ile sık sık buluşuyoruz. Kore Savaşı konusu açıldığında ülkemizin katkılarından dolayı bana şükranlık duygularını iletiyorlar. Bu aile dostumuzun akrabalarını Seul’de eşimle ziyaret ettim. Bir Kore restoranında Madam teyzenin kardeşi ile yemek yedikten sonra, Madam teyzenin annesinin evine gittik. Madam teyzenin annesi bizi çok sıcakkanlı bir şekilde karşıladı. Salonda masaya hemen çilek ve kek koydular. Koreli anneannemiz o kadar samimi ve güleryüzlüydü ki kendi anneannemden hiçbir farkı yoktu. Dillerimiz farklı olsa da birbirimizi çok iyi anlayabiliyorduk.

Busan BM Anıt Mezarlığı'ndaki Anma Duvarı

Bence Türklerin Korelilerle bu kadar iyi anlaşmasında önceden birbiriyle akraba olmaları önemli rol oynuyor. Türkçe ve Korece arasında çok fazla ortak kelime var. Madam teyzenin annesine “omma” diye hitap ediliyor. Korece “omma”, anne demek. Chae amcaya çocuklarının “abba”, yani Türkçe baba dediğini defalarca duydum. Korece “oppa”, Türkçe abi demek. Korelilerle aynı ortamda bulunduğum zaman Korece kulağıma hiç yabancı gelmiyor. Bu konuda Han-Woo Choi’nin “Eski Korece’de Türkçe Ödünç Kelimeler” adlı makalesine bakabilirsiniz. 2021 yılında Nature dergisinde yayımlanan uluslararası bir bilimsel çalışma, Transavrasya veya Altay dil ailesinin, yani Japonca, Korece, Moğolca ve Türkçe dillerinin kuzeydoğu Çin’de yer alan Liao vadisindeki ortak atadan ortaya çıktığını ve Asya’ya yayıldığını arkeolojik ve genetik kanıtlara dayanarak ortaya koyuyor (Robbeets vd., 2021). Bilimsel çalışmalar, Korelilerin ve Türklerin dil alanındaki akrabalık ilişkilerini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Aramızdaki kardeşliğin ve dostluğun kökenleri çok eskilere, 9 bin yıl önceye dayanıyor.

Busan Müzesi

Kore tarihinin “Üç Krallık” döneminde Goguryeo ile Çin’in Tang Hanedanlığı’nın 645-668 yılları arasında süren savaşlarında Doğu Göktürk Kağanlığı Tang’ın hakimiyeti altında Goguryeo’ya karşı savaşmıştı. Doğu Göktürklerin Çin Tahakkümü Devri’nde (630-681), Tang Hanedanı’nın Türk generalleri Çelebi Kağan (Ashina Simo) ve Qibi Heli, Goguryeo seferi sırasında yaralanınca, İmparator Taizong bizzat Çelebi Kağan’ın zehirli kanını emmiş ve Qibi Heli’nin yarasıyla ilgilenmiş (Skaff, 2012, s. 95). “Yeon Gaesomun” adlı Kore TV dizisi, Korelilere karşı savaşan Çinlilerin Türk müttefiklerini göstermektedir. Bu tarihi ilişkiler geçmişte Koreliler, Çinliler ve Türklerin Doğu Asya’da birbiriyle çok yakın bir temas içinde olduğunu gösteriyor. 1950-1953 Kore Savaşı ise ne kadar acı ve yıkıcı bir savaş olsa da birbirinden coğrafi olarak uzaklaşan iki akraba milleti yeniden Doğu Asya’da buluşturdu diyebiliriz.

Seul tren istasyonu

BUSAN’A YOLCULUK VE KAPSÜL TRENLER

Yağmurlu bir nisan sabahı eşimle Seul’dan Güney Kore’nin en büyük ikinci şehri olan Busan’a gitmek için Seul Tren İstasyonu’na gittik. İstasyon, düzenli ve temizdi. Trene binmeden önce gördüğüm “ABD Silahlı Kuvvetleri Bekleme Salonu” beni çok şaşırttı. Sadece bir ülkenin askerleri için ayrılmış bu dinlenme salonu sömürgecilik deneyimi yaşamış ülkelerde bile yoktur. ABD-Güney Kore ilişkileri iyi düzeyde. İki ülke 1953 yılında “Karşılıklı Savunma Antlaşması”nı imzaladı ve bugün Güney Kore’de 30 bine yakın ABD askeri bulunuyor ama bir tren istasyonunda sırf bir ülkenin silahlı kuvvetleri için dinlenme salonu açmak çok abartılı.

ABD Silahlı Kuvvetleri Bekleme Salonu, Seul Tren İstasyonu

Seul’den sabah 05:57’de bindiğimiz trenle 08:42’de Busan’a vardık. Tren yolculuğumuz çok rahat geçti. Busan’da da bizi yağmurlu bir hava karşıladı. Busan Tren İstasyonu’nun karşısından bir otobüse binerek “Haeundae Blueline Park”a gittik. Burada yer alan Cheongsapo İstasyonu’ndan saatte 5 km’lik bir hızla giden son derece ünlü ve turistik kapsül trenlerden birine bindik. 2 km’lik hat boyunca 20-30 dakika süren seyahatimiz boyunca Kore Boğazı’nın deniz manzarasını izledik ve Mipo İstasyonu’na vardık. Hava yağmurlu olsa bile bu tren yolculuğu çok hoşuma gitti.

Busan'ın Kapsül Trenleri

Busan, Kore yarımadasının güneydoğusunda jeopolitik açından önemli bir noktada yer alıyor. 1592–1598’deki Japon istilası sırasında Japonlar Joseon İmparatorluğu’nun topraklarına ilk olarak Busan’dan saldırmıştı ve Busan’ı ele geçirmişti. Birçok tarih kitabı Korelilerin Busan’da Japon istilasına karşı çok iyi bir direniş ortaya koyduğunu yazıyor. Busan Müzesi’ni gezdiğimde Busan’ın bu stratejik önemini daha iyi anladım. 1950-1953 Kore Savaşı sırasında, Kuzey Kore birlikleri Güney Kore’nin neredeyse tamamını ele geçirmişti ve ele geçiremediği iki şehir kalmıştı: Daegu ve Busan. Eğer Kuzey Kore birlikleri bu iki şehri ele geçirseydi tüm Kore yarımadasına hakim olacaktı. Daegu and Busan şehirlerinden geçen Nakdong Nehri, Güney Kore ve BM birliklerinin Kuzey Kore’ye karşı son savunma hattıydı. Busan, BM güçlerinin ana giriş limanıydı. Güney Kore ve BM güçleri Ağustos ve Eylül 1950’deki Kuzey Kore güçlerinin yoğun saldılarını bu bölgede durdurmayı başararak savaşın gidişatını değiştirdi.

BM ANITSAL MEZARLIĞI’NDAKİ TÜRK ŞEHİTLERİ

Busan’da kapsül trenlere bindikten sonra şehir merkezine gittik. Yağmur hafif yağmaya devam ediyordu. Busan’da bulunan Birleşmiş Milletler Anıt Mezarlığı’na gelmiştik. Bu anıt mezarlık BM’nin dünyadaki tek mezarlığı olması nedeniyle önemli. 1951'de açılan mezarlıkta 11 ülkeden 2,300 askerin mezarı bulunuyor. Anıt mezarlık çok temiz ve düzenliydi. Türkiye’den 462 Mehmetçiğimizin yattığı bu mezarlık beni çok duygulandırdı. Huzur içinde uyuyan şehit askerlerimize dua ettim. Güney Kore kaynaklarına göre, Kore Savaşı’na katılan 16 ülke içinde asker sayısı bakımından dördüncü sırada yer alan ülkemiz (21,212), savaşta en çok şehit veren üçüncü (966), yaralı ve savaş esirleri dahil en fazla zayiat veren dördüncü (2,365) ülke olmuştu. Kore’ye gönderilen Türk askerleri Busan limanından Kore’ye girmişti.

Kore Savaşı’na asker göndermemiz Türk siyasi tarihinde tartışmalı bir konu. Batı ve ABD güdümünde dış politika izleyen Demokrat Parti TBMM’ye ve muhalefete danışmadan, 25 Temmuz 1950’de Türkiye’nin Kore’ye 4500 asker göndereceğini açıklamıştı (Erhan,2009, s. 545). Türkiye, Batı sisteminin içinde kalmak, SSCB tehdidine karşı önlem almak, ve Truman ve Marshall Planı çerçevesinde ABD’den aldığı askeri ve ekonomik yardımdan mahrum kalmamak istiyordu. Bu nedenle Demokrat Parti yönetimi için NATO’ya katılmak büyük önem taşıyordu. ABD de Sovyetleri çevrelemek için kurduğu NATO ile Avrupa’yı koruyabilmek için Türk topraklarını kullanmak istiyordu. Batı dünyasının ve Türkiye’nin çıkarları o dönemde kesişmişti. Ayrıca, Türk askerinin göstermiş olduğu kahramanlık ve verdiği şehitler Türkiye’nin NATO’ya alınmasında önemli bir rol oynamıştı (Tuncer,2013, s. 33).

Türk Tugayı, Kore Savaşı sırasında 26-30 Kasım 1950’de Pyongyang’ın kuzeyinde Kunu-ri Muharebesi’nde Çin Halk Kurtuluş Ordusu’na karşı kahramanca savaştı ve 218 askerimiz şehit oldu. BM askerlerinin Çin saldırısına karşı geri çekilme kararı aldığı bir anda Türk askerinin direnişi BM askerlerine zaman kazandırmıştı. Türkler, 25-27 Ocak 1951’deki Suwon’un doğusundaki Kumyangjang-ni Muharebesi’nde Çinli kuvvetlere karşı bir zafer daha kazandı. 22-23 Nisan 1951’de Yeoncheon’da Jangseungcheon Muharebesi’nde yine Çinli kuvvetlere karşı mücadele ettik. Gorangpo’da 16-29 Mayıs 1953’te Nevada Kompleksi Muharebesi savaştığımız diğer önemli muharebelerden biriydi. Kahramanca savaştık ama ne için, kimin için?

Choryang Pazarı, Busan (2)

BM Anıt Mezarlığı’nı gezerken aklım, mantığım ve duygularım birbirine karışmıştı. Dolaylı bir SSCB-ABD savaşı olan Kore Savaşı’na katılmamız bana göre bir hataydı. O dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, Türk askerinin sadece 23 sente mal olduğunu söylemişti. Nazım Hikmet Dulles’un bu sözlerine içerlediği için “23 Sentlik Asker” adında bir şiir yazmıştı. Batı emperyalizminin çıkarları için Kore yarımadasındaki kardeş kavgasına dahil olmuştuk. Nazım Hikmet, çok bilinmeyen “Kimi Öldürmeye Gidiyorsun Ahmet?” şiirinde tam olarak bunu dile getirmişti. Türkiye’yi bölmek ve üretemeyen bir ülke hale getirmek isteyen Atlantik sisteminin içine Kore Savaşı’na katılarak koşarak girmiş olduk. Elimizi verdik ama kolumuzu kaptırdık.

Güney Koreliler ise bizi Kore Savaşı’na girdiğimiz için “kardeş ülke” olarak görüyor ama biz bu savaşa girmeden önce de kardeştik ve akrabaydık. Emperyalizmin bu savaşı bizi kardeş yapmadı. Japon emperyalizmine karşı 1945 öncesinde kahramanca bir mücadele veren Kore milletinin Güney’de kalanları, Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte Batı emperyalizminin kurbanı oldu. Bugün Güney Kore’de muhafazakar-sağ siyasetçiler ve onlara destek verenler hala Soğuk Savaş döneminde kalma Batı’nın komünizm karşıtlığı çerçevesinde dünyayı okumaya çalışıyor. Güney Koreliler, o dünyanın artık geçmişte kaldığını anlamalı. Batı çıkarlarına hizmet eden bir Kore milliyetçiliği gerici bir milliyetçiliktir. Türkiye, Atlantik sisteminden çıkma konusunda yetersiz de olsa cesur adımlar attı. Şehit mehmetçiklerimizi emanet ettiğimiz güzel Kore şehri Busan’dan bu düşüncelerle ayrılırken Güney Kore’den de hegemonya karşıtı adım atmasını ve Güney Kore halkının ilerici kesimlerinin çoğalmasını umut ediyorum.

Kaynaklar:

Choi, H. W. (2004). Eski Korece'de Türkçe Ödünç Kelimeler. Bilig / Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 30, 85-93.

Erhan, Ç. (2009). ABD ve NATO'yla İlişkiler. Oran, B. (ed.) içinde Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt 1 içinde. İstanbul: İletişim Yayınları, 522-575.

Robbeets, M., Bouckaert, R., Conte, M. et al. (2021). Triangulation supports agricultural spread of theTranseurasian languages. Nature, 599, 616–621.

Skaff, J. K. (2012).Sui-Tang China and Its Turko-Mongol Neighbors Culture, Power, and Connections, 580–800. Oxford: Oxford University Press.

Tuncer, H. (2013). Menderes'in Dış Politikası: Batı’nın Güdümündeki Türkiye. İstanbul: Kaynak Yayınları.

YAZI DİZİSİNİN DİĞER BÖLÜMLERİ

Sonraki Haber