Gürleyen Ejderha’nın ülkesi - 2! Kuzuzangpola Bhutan

Bhutan’da ilk öğrendiğimiz kelime 'kuzuzangpola'. Dzongkha dilinde teşekkür etmek, saygı ve iyi dilekler sunmak için kullanılıyor. Biz de karşılaştığımız saygı dolu Bhutanlılara karşı bu kelimeyi sıkça kullanıyoruz.

Tülin Uygur Kaplan Yuvası'nda

Bhutan ilginç bir ülke. 1974 yılına kadar takasla alışveriş yapılan bu ülkede sigara içmek ve satmak yasak! Caddelerde trafik lambaları yok. Önemli kavşaklarda polisler şık hareketlerle trafiği idare ediyor.

Bhutan’ın başkenti Thimphu. Nüfusu 99 bin. Şehirde yeni yapılar eskilerle son derece uyumlu yapılıyor. Hepsi geleneksel desenlerle süslü ve çok güzel. Gökdelen yok. Evler genelde 2-3 katlı ama artık 5-6 katlı apartmanlar da yapılıyor. İnşaatlarda bambu iskeleler kullanılıyor.

Thimphu’da bir sokak girişi

Thimphu’da postanenin ana binası çok güzel. Küçük bir bölümü pul, kartpostal, mıknatıslar gibi ufak tefek hediyeliklerin satışına ayrılmış. Burada isterseniz fotoğrafınızı veriyorsunuz, Bhutan’ın ünlü Tiger’s Nest (Kaplan Yuvası) tapınağının fotoğrafıyla birleştirip pul olarak basıyorlar, böylece hem size özel pul sahibi oluyorsunuz hem de gezinizi ölümsüzleştiriyorsunuz. Kartpostal gönderirken kendi pulunuzu kullanabiliyorsunuz, ayrıca pul parası ödemiyorsunuz. Biz de kendi pulumuzu bastırdık, Bhutan’dan kendimize kartpostal gönderdik. 15 günde elimize ulaştı.

Thimphu köylü pazarının alt katında sebze satılan bir bölüm

‘KÖYLÜ PAZARINDA’ PAZARÇILARIN ÇOĞU KADIN

Thimpu’da “Köylü Pazarı” denilen iki katlı beton ve yan duvarları açık bir binada pazar kuruluyor. Pazarcıların çoğu kadın. Üst katta yerli tarım ürünleri, sabun, tütsü gibi şeyler satılıyor. Alt katta ise Hindistan’dan ithal edilen sebze, meyve, kuru gıda ve bir de kurutulmuş balıklar satılıyor. Bhutan’da balık avlamak yasak olduğu için balıklar Hindistan’dan alınıyor, et ürünleri gibi. Bhutan tam bir acı biber ülkesi. Pazarda bin bir çeşit biber var. Yemeklerinin neredeyse hepsi acı. Pazarda ve hemen her yerde satılan küçük, sert, kurutulmuş bir cins meyve olan “doma” keyif verici bir madde olarak çiğneniyor.

Hindistan'dan Thimphu köylü pazarına getirilen kurutulmuş balıklar

GELENEKSEL GİYSİLER

Gündüz saatlerinde sokaklarda herkes, kral ve kraliçe dahil, geleneksel giysilerle dolaşıyor. Kadınlar “kira” denilen uzun etek ve “toego” denilen bir kısa cepken, erkekler “gho” denilen dize kadar uzun bir elbise ve siyah çorap giyiyor. Erkeklerin elbisesi kemerle belden öyle ilginç bir şekilde bir bağlanıyor ki dünyanın en büyük cebi oluşuyor, bebeklerini dahi ceplerinde taşıyabiliyorlar. Erkeklerin tek omuzdan çapraz taktıkları şalın adı “kabney”. Bu şallar sosyal sınıf ve statüye göre değişiyor. Kralın şalı ipek kumaştan ve sarı renkli, sıradan halkın şalları saten ve farklı renkleri var. Halk beyaz şal, din adamları turuncu veya kırmızı şal kullanıyor. Okul öğrencileri de kira ve gho giyiyor. Resmi dairelerde çalışan kadınlar pantolon giyebiliyor.

Thimphu Chorten Anıtını tavaf eden Budist halk

DEVASA BUDA HEYKELİ

Kuenselphodrang doğal parkındaki dev Buda heykeli yapmışlar adı Buda Dordenma. Thimphu vadisini tepeden izleyen Buda dünyanın en büyüklerinden biri. Tam 54 metre yüksekliğindeki bronz Buda heykeli tümüyle altın kaplanmış. Singapur, heykelin masraflarını üstlenmiş. Devasa bir taş bahçenin içerisindeki ana kaide 5 katlı. Dört bir yanında heykeller, rölyefler var. Buda’nın hayatı, yolculuğu anlatılıyor. Tapınağın içi de son derece gösterişli. Süslemeler için Amerika, Japonya, Dubai, Çin dahil 27 ülkedeki Budistler bağış yarışına girmiş. Bu devasa Buda, dünyaya barış ve refah getirmesi için yapılmış! Bugün dünya barışını bozan tek merkez Pentagon, keşke oraya yapsalarmış bu heykeli! Bhutan zaten çok barışçı bir ülke.

Buda Dordenma

DİN İŞLERİ VE EĞİTİM AYRILMIŞ

Kral Bhutan’daki tüm dinlerin koruyucusu ve Bhutan’da din özgürlüğü var. Resmi din Vajrayana Budizmi. Tibet Budizmi’nin biraz farklılaşmışı. Ama hepsinin kökeninde 7.yy dan önce bölgede etkin olan Bonizm var. Bonizm her şeyin bir ruhu olduğuna inanılan Türk-Moğol kökenli bir tür Şaman inancı. Budizm Bhutan’ın kültür hayatına öylesine damgasını vurmuş ki danslar, maskeler ve müzikhep dini sembollere dayanıyor. Thangka denilen resim sanatı da öyle. Sanat eğitimini tapınaklarda alan sanatçılar, aynı zamanda Budist geleneklerin taşıyıcısı oluyor. Eskiden tüm eğitim tapınaklarda verilirmiş. 1960 yıllarındaki eğitim reformundan sonra modern okul sistemine geçilmiş ve bütçenin %24’ü eğitime ayrılmış. Böylece ülkedeki okuryazarlık oranı %20’lerden %60’a yükselmiş.

BUDİST NAMAZI

Geniş bir park ve ortasında ters çevrilmiş bir huni şeklinde tapınaktan (stupa) oluşan Thimphu Chorten Anıtı, 1974 yılında 3. kralın annesi yaptırmış.

Thimphu Chorten anıtı

Oğlu için yaptırdığı bu tapınağı dünya barışına adamış. Buda ve Shiva’nın heykelleri olan tapınakta heykellerin önünde kaplarda süt, pirinç bibi gıda maddelerini görünce şaşırdık. İnsanlar ellerinde adak vermek istedikleri yiyeceklerle tapınağa geliyorlar, tapınağın dini görevlisi de bunları kaplar içerisinde tanrı heykellerine sunuyor. Buda’nın ruhunun bu tapınakta yaşadığına inanılıyor. Bahçede özel tahta seccadeler üzerinde tapınağa karşı Budist namazı kılan ve ellerinde dua çemberi ve tespihleriyle tapınağın etrafında saat yönünde dönen çoğu yaşlı insanlar bu inancın güçlü olduğunun göstergesi. Başka tapınaklarda da gördüğümüz Budist namazlarında insanlar duruyor, eğiliyor, yere yüzü koyun boylu boyunca uzanıyor, sonra vücudunu başının olduğu yere doğru çekiyor ve yeniden boylu boyunca uzanıyor böylece ayağa kalkmadan belli bir mesafeyi bir anlamda huşû içerisinde sürünerek kat ediyor.

Thimphu Chorten Anıtındaki büyük dua çarklarını çevirerek dua eden yaşlı ve güleryüzlü bir teyze

BHUTAN’DA EVLİLİKLER

Kralın aşk evliliği yapması hatta evlenmeden önce müstakbel eşiyle birlikte yaşaması evlilik geleneklerini değiştirmiş. Artık gençler eşlerini seçebiliyormuş. Çok eşlilik kaldırılmış ama kırsal kesimde halen görülüyormuş. İlk eşinden izin alabilen erkek en fazla 3 eş alabilirmiş ama ilk eş izin vermek yerine boşanmayı tercih edebilirmiş. Büyük aile düzeni yaygın olduğu Bhutan’da artık şehirlerde genç çiftler ayrı ev açıyormuş. Bhutan’ın batısında erkek evlendikten sonra karısının ailesinin evine taşınırken, doğusunda kadın kocasının ailesine taşınıyormuş. Bir de Bhutan’da kral hariç kimsenin soyadı yokmuş! Herkes kendisini tanıtırken adı dışında ailevi ve yerel isimleriyle tanıtıp ailesinin özelliklerini de sıralıyormuş.

Bhutan halkının esas geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Her şeyleriyle kendi kendilerine yetmeye çalışıyorlar. Hidroelektrik santrallerden elde edilen elektrik Hindistan’a ihraç ediliyor. Karşılığında da kendi üretemedikleri pek çok şeyi satın alıyorlar. Elektrik çiftçilere bedava. Şehirlerdeki iş gücü esas olarak hizmet sektöründe çalışıyor.

Sokaklarda herkesin elinde cep telefonu var. Radyonun 1973’te girdiği Bhutan’da 1999’a kadar TV ve internet yasakmış. Cep telefonu 2003’de Bhutanlıların günlük hayatına girmiş. Sonra da öyle hızla yayılmış ki 2023 verilerine göre ülkenin %85,6’sı internet kullanırken, her 100 kişiden 99,5’i cep telefonu abonesi sahibi.

YEMYEŞİL AYAK İZİ

Bhutan bilinçli bir “karbon nötr” ülke, yani ülkenin ormanları salınan karbondioksit miktarından tam 2 kat fazlasını emiyor. Ormanları sayesinde “karbon ayak izi” dediğimiz atmosfere yaydığı karbondioksit miktarını çoktan sıfırlayan Bhutan’ın ayak izi yemyeşil! Bunun sürdürülebilir olması için anayasaya ormanların asla %60’dan az olamayacağını yazmışlar. İşte kendisi küçücük ama yüreği kocaman bir ülke.

Bhutan’ın yarıdan fazlası koruma altında olan doğa ve vahşi yaşam bölgesi. Yetmemiş, biyolojik koridorlar oluşturup ülkedeki canlıların doğal yaşam alanlarını bir ağ gibi birbirine bağlamışlar. Hayvanların serbestçe dolaşımını sağlamışlar. Avlanmak kesinlikle yasak! Ormandaki canlara av bedeli biçenler, o canlara kıymak için ava çıkanlar duyun ve utanın!

Biz turist olarak olağanüstü doğası ve göz alıcı mimarisiyle müthiş huzur veren, festivalleri, giysileri ve yemek kültürüyle zenginleşmek isteyen, doğal yaşama saygılı bu ülkeyi ve insanlarını çok sevdik ama siyasi olarak kolayca karıştırılabileceklerini düşünüp endişelendik. Kendi ayak izi yemyeşil olsa da dünyadaki iklimsel değişikliklerden en çok etkilenecek ülkelerden olan Bhutan Himalayaların buzullarının ve karlarının erimesiyle dünyadan tamamen silinebilecek bir konumda.

Şansın bol olsun Bhutan! Tashi Delek Bhutan!

BHUTAN’IN İKİNCİ BÜYÜK ŞEHRİ PARO

Nehir kıyısında kurulan 11 bin 448 nüfuslu Paro geleneksel mimarinin çok iyi korunduğu tarihi bir şehir. Yüksek bir tepenin üzerindeki Paro Milli Müzesi depremde zarar görmüş. Müzenin onarımı devam ettiği için Bhutan’ın bitki örtüsünü ve vahşi yaşamını sergileyen, Bhutan halk oyunlarını ve maskelerini tanıtan ek binadaki sergilerle yetinmek zorunda kaldık.

Paro'da geleneksel bir bina

Milli Müze’nin hemen yanındaki çok ünlü Rinpung Dzong’uda gezdik. “Mücevherlerin mücevheri “ anlamına gelen kale 1646’da tek çivi çakılmadan yapılmış. 1906’da çıkan yangında büyük zarar görmüş. Ama kalenin tarihi ve kültürel değerinin bilincinde olana Bhutanlılar hemen aynı yöntemle kaleyi yeniden inşa etmişler. Ünlü “Küçük Buda” filminin bazı sahneleri de burada çevrilmiş. Kaleden şehre doğru inerken nehir üzerindeki üzeri kapalı tarihi köprü de ilginç.

Paro'da geleneksel bir evin holü

KAPLAN YUVASI

Bhutan’ın tartışmasız en ünlü yeri Taktshang/Tiger’s Nest, Kaplan Yuvası! Burası Paro vadisine kuş bakışı bakan bir manastır.

Kaplan Yuvası'nın yarı yoluna kadar beni taşıyan atım ve sahibi

Efsaneye göre 700 yıllarında bir kaplanın sırtında buraya uçarak gelen Budist guru Padmasambhava burada bir mağarada 3 yıl, 3 ay, 3 hafta, 3 gün, 3 saat meditasyon yapmış. Bhutan’ın Budizm ile tanışmasını sağlamış. 1692’de buraya 7 tapınaklı bir manastır yapılmış. 3120 metre yükseklikteki manastıra 2-3 saat süren dik bir dağ tırmanışıyla ulaşılıyor. Yolun üçte biri katır veya at sırtında çıkılabiliyor, biz de atla çıktık. Ama canı isteyince duran bir atla bir yanı dağ, bir yanı uçurum bir yolda taşlar üzerinde tırmanmak kolay değil! Büyük dua çemberine ulaşınca atlı yolculuk bitiyor.

Bundan sonra herkes manastıra yürüyerek tırmanmak zorunda. Yol boyunca dua bayrakları asılı. En son manzara noktasına ulaşınca hala pes etmeyenler için esas zorlu etap başlıyor. Manastıra ulaşmak için önce basamakları eşit olmayan 700 basamaklı bir merdivenden aşağı inmek, sonra da 250 basamaklı bir merdivenden yukarı çıkmak gerekiyor. İki dağın arasında 60 metreden dökülen şelale ve su birikintisi de tıpkı manastır gibi kutsal. Sadece Bhutanlılar değil tüm Budistler Kaplan Yuvası’na tırmanıyor, tabii turistler de. Maalesef bu önemli manastır da 1998 yılında alevlere teslim olmuş ama birebir inşa edilerek 2005 yılında yeniden ziyarete açılmış.

Sonraki Haber