Gürleyen Ejderhanın ülkesi BHUTAN

Hindistan ve Çin arasında sıkışmış küçücük bir dağ krallığı Bhutan. Kuzeyi Tibet platosunun da yer aldığı Doğu Himalayalar’la kaplı, güneyindeki dağlar ise Sıkkım’a komşu. Bhutan biyolojik çeşitliliğin, geleneksel mimarinin ve kültürel zenginliğin yuvası

Bhutan'da ahşap oymacılık yaşatılan bir el sanatı dalı

Katmandu-Paro uçuşu boyunca tam 1 saat 15 dakika boyunca Himalayalar’ı izledik. Everest (8848 m.), Lhotse (8516 m.), Makalu (8463 m.) ve en küçüğü 5300 m. olan görkemli dağlar. Müthiş büyüleyici. Bhutan’ın tek havaalanı Paro’da.

Himalayalar ve Everest

Uçak dağların arasındaki bir koridordan havaalanına iniş için alçaldığında neredeyse ağaçlara teğet geçiyor. Üstelik pisti de çok kısa. Bu yüzden Paro iniş kalkış açısından dünyadaki en riskli havaalanlarından biri. Uçaktan inince derin bir nefes alıp geleneksel motiflerle bezenmiş havaalanı binasına yürüdük. Bina aydınlık ve tertemiz.

Bizi karşılayan rehberlerimiz de geleneksel giysileriyle gelmişler. Hemen boynumuza beyaz, uzun bir ipek şalın sardılar, yerel adı “khata”. Temiz kalp ve sevginin ifadesi olarak doğumdan ölüme her türlü törende kullanılıyormuş.

Paro havaalanı binası

BAŞKENT THİMPHU’YA DOĞRU

Başkent Thimphu’ya giden yollar yeni, zaten Bhutan’da asfalt yolların yapımı 1960’larda başlamış. İlk durağımız coşkun ve tertemiz akan bir nehrin üzerindeki 700 yıllık zincir asma köprü ve karşı yakadaki Tachogang Lhakhang tapınağı. “Muhteşem at tepesinin tapınağı” anlamına geliyormuş. Sel suları zarar verdiği için eski köprü kullanılmıyor, yeni ahşap bir asma köprü yapılmış. Rengarenk dua bayrakları arasında rüzgarla beşik gibi sallanan köprüden karşıya geçerken sadece su, rüzgar ve uçuşan bayrakların sesi duyuluyor. Tapınakta misafirhane ile dini alanlar iç içe, küçük bir yol hanı gibi. Kutsal duvar resimleriyle bezenmiş bina, insanların yakınlarının adlarını yazarak ölülerinin küllerini koyduğu yüzlerce koni şeklinde minik stupa ve tütsülerle çok etkileyici. Manastır, yol kenarları, nehir kıyıları da tertemiz.

Tachogang Lhakhang'taki bir ahşap köprü

Sonraki durağımız Chuzom. Thimphu nehri (Wang Chu) ve Paro nehri (Pa Chu) tam burada kesişiyor ve tek nehir olarak Ganj nehrine kavuşmak üzere yoluna devam ediyor. Chu su demek! Nehir de şişe suları da chu, yani bildiğimiz su! Nehir kıyısında kötü ruhları kovmak için Nepal, Tibet ve Bhutan tarzında üç tapınak yapılmış. Bhutan tapınaklarının farkı safran sarısı bir şeritle süsleniyor olması.

Chuzom’a geleneksel mimariyle görkemli bir kapı ve bir de araç kontrol noktası yapılmış. Süslü Hint kamyonları Hindistan ile ticaretin göstergesi. Kapının yanında bizi bol tüylü ve kulağında çentik olan bir sokak köpeği karşılıyor. Aşılandıklarını ve kısırlaştırıldıklarını öğreniyoruz. Köpekler her yerde. Tapınaklarda da insanlarla bir arada yaşıyorlar. Yol boyunca duvarları sembolik resimlerle dolu köy evleri görüyoruz. Dağlarda da öbek halinde bambu direklere asılmış uzun bayraklar var. Bunların ölülere adak olarak asılan dua bayrakları olduğunu öğreniyoruz.

Chuzom kapısı

Bhutan semboller ülkesi. 1949 yılında resmen kabul edilen ulusal bayrağı da çok sembolik. Çapraz olarak ikiye bölünmüş bayrağın sarı olan üst yarısı kraliyetin ve medeni hakların, turuncu olan alt yarısı ise Budizmin göstergesi. Ortasındaki beyaz ejderha saflığın, etnik ve dilsel birliğin, pençesindeki mücevher ülkenin zenginliğinin ve güvenliğinin, gürlemeye hazır ağzı ise tanrıların Bhutan savunmasına hazır olduğunun göstergesi.

1907’DE KURULAN BHUTAN

Bhutan halkı kendini “Drukpa”, ülkesini de gürleyen ejderhanın ülkesi anlamında Druk Yul olarak tanımlıyor. Bu coğrafyada İ.Ö 2000 yıllarında yaşam olduğuna dair kanıtlar bulunmuş ama yazılı tarihleri yok. Tarih boyunca sömürge olmamakla övünüyorlar ama vasal olmuşlar! Bir dönem merkezi bir iktidar olmuş ama esas olarak küçük kabile krallıkların hüküm sürdüğü bir coğrafya burası. Çin ile tarih boyunca savaştıkları için tarihsel düşman olarak görüyorlar. Belki de Tibet platosunun güney ve doğal parçası gibi görüldükleri için korkuyorlar. 1907 yılında bu bölgedeki küçük beylikler anlaşmışlar, tek bir kralın etrafında birleşmişler. Wangchuck beyi kral olmuş. Böylece Bhutan Krallığı resmen kurulmuş. Bhutan’da “sömürge yönetimi” kuramayan İngiltere bu yeni monarşiyi hemen bağrına basmış, Bhutan da dış işlerinde İngiltere’nin efendiliğini kabul etmiş ve “vasal” kraliyet dönemi başlamış. Hindistan 1947’de bağımsızlığını kazanınca ilk tanıyan ülke Bhutan olmuş ardından dış işlerinde Hindistan’a bağlanmayı kabul eden anlaşmayı imzalayıvermiş. Hindistan ile 2007’de “sonsuza kadar barış” anlaşması imzalayan yeni kral, dış işlerinde ve askeri yatırımlarda kontrolü biraz daha ele geçirmeyi ve Hindistan’ın gölgesinden çıkmayı hedefliyor gibi.

Bhutan Kralı ve Kraliçesi düğün kıyafetleriyle

GENÇ KRAL VE EVLİLİĞİ

Bugün ülkeyi yöneten 5. Wangchuck, 2006’da babası tahttan çekilince kral olmuş ve 2008’de taç giymiş. Adı Jigme Khesar Namgvel Wangchuk, 44 yaşında. Amerika ve İngiltere’de eğitim görmüş, umarım CIA ve MI6 eğitimlerinden de geçmemiştir. Eşi de kendisi gibi çok sempatik. Geleneksel kıyafetleri içerindeki kral ailesinin fotoğrafları havaalanından, mahalle lokantalarına kadar her yerde karşımızda. Belli ki halk tarafından çok seviliyorlar. Kral dört kız kardeşle evli olan babasına inat olsa gerek tek eşli olmaya yemin etmiş. Şatafattan uzak mütevazi bir konutta yaşayan kral, halkın içine koruma ordusuz çıkıyor, festivallere halkla birlikte katılıyor. Aslında krallığa da son vermek istemiş ama halkı ikna edemeyince 2008 yılında parlamenter monarşiye geçilmiş. Tahtına yapışmaya ise hiç niyeti yok, kralın 65 yaşında emekli olması gerektiği anayasaya yazılmış.

Bhutan’da her şey gibi kralın evliliği de masal tadında anlatılıyor. Kral henüz 14 yaşındayken kalabalık bir piknikte bir pilotun küçük kızı olan Jetsun Pema elini tutmuş ve “benimle evlenir misin” demiş, Prens “sen büyüdüğünde eğer ben hala evlenmemişsem, sen de evlenmemişsen seninle evlenirim” diye cevap vermiş. Masal bu ya, yıllar sonra eğitimlerini tamamlayan ve aralarında 10 yaş fark olan bu iki genç yeniden karşılaşmış ve birbirlerine aşık olmuşlar, evlenmişler. Bebekleri doğunca kral herkesin prens bebek için ağaç dikmesini istemiş. Kimse kuyruklara girip altın, hediye yağdırmamış. %72 si orman olan ülkeye tam 108 bin ağaç dikilmiş. Ağaç uzun ömür, sevgi, sağlık ve güzellik simgesi olarak kabul ediliyor. 2015 yılında da 100 gönüllüyle bir saatte 49.672 ağaç dikerek Guinness rekorlar kitabına girmişler. Orman fakiri ülkemizde ağaç katletmeyi marifet sayanlara duyurulur.

Masal ülkesinde geleneksel yapılar

Bhutan’da eğitim ve sağlık hizmetleri tamamen ücretsiz. Ekonomik nedenlerle okuyamayanlar için burslar var. Kral halkının refahını gözetmek üzere kendisine verilmiş olan kutsal görevi “Kidu” yu yerine getirmek adına genç, yaşlı, öğrenci, hasta insanlara yönelik kapsamlı bir sosyal hizmetler ağının da başında. Bu arada kralın her türlü yangın, deprem, su baskını gibi afette bizzat çalıştığı gururla anlatılıyor, bir de Bhutan’da yolsuzluk olmadığı. Halk krala hem şikayetlerini hem de yardım taleplerini kolayca iletebiliyormuş. Doğrusu çok özendik.

Bir sonraki yazımızda Paro ve başkent Thimpu’da buluşmak üzere….

MİLLİ MUTLULUK ENDEKSİ

Yüzyıllarca dünyanın çatısında içe kapalı yaşayan Bhutan, 1971’de Birleşmiş Milletlere üye olmuş. 4. kral bakmış “Gayri Safi Milli Hasıla” ölçümlerine göre küçük ülkesi asla fakirlikten kurtulamayacak, BM toplantısında “Gayri Safi Milli Mutluluk” dedikleri ve halkın mutluluğunu temel alan yeni bir ölçüm tanıtmış. Bhutan halkı gerçekte ne kadar mutlu bilmiyorum ama bol oksijenli temiz bir havaya, pırıl pırıl akan sulara, bol elektriğe, kimyasal gübre kullanılmadan yapılan tarımsal üretime, bedava eğitim ve sağlık hizmetlerine sahipler. Rüşvet ve yolsuzluk yok. Herkesin evi var, bir de karbon nötr ülke, daha ne istenebilir ki?

Hemen biz de taşınalım diyebilirsiniz ama aklınızda olsun, Bhutan’a göç nerdeyse imkansız. Evlenerek oraya yerleşseniz dahi vatandaşlığa başvuru için en az 20 yıl gerekiyor. Sonra dil ve gelenek sınavı dahil birçok şartı yerine getirmeli, kralın onay fermanı “kashog”u almalı. O da çok zor. Bu küçücük ülke kültürünü ve geleneklerini korumakta kararlı. Öyle ki turist sayısı bile kısıtlanıyor. Geçen yıl 30 bin turist ziyaret etmiş. Her bir turistten kalacakları gün başına 200 (yüksek sezonda 250) Amerikan doları alıyor, konaklama, yeme içme, rehberlik giderleri, gezi programları masrafı dahil. Böylece ödeme gücü olan turist ülkeye alınırken ekonomiye katkı sağlanıyor. Rehberler sorumlu oldukları turistleri bir an bile yalnız bırakmıyor. Öyle dağda bayırda tek başına dolaşıp endemik bitkileri kökünden çıkarmak, kuş yumurtalarını çalmak yok. Yani biyo kaçakçılık yasak. Bu arada rehberler sürekli ülkelerini, Bhutan kimliklerini ve krallarını övüyor ama belki biraz da korkuyorlar çünkü 2008 anayasasıyla garanti altına alınan ifade ve basın özgürlüğü kralın ve siyasi yapının eleştirilmesine izin vermiyor.

BHUTAN’IN YUMUŞAK KARNI VE BEKA SORUNU

1990 yıllarında Bhutan’daki Nepal kökenlilerin büyük çoğunluğu komşu ülkelerdeki mülteci kamplarına sığınmışlar. Bu küçücük ülkede pek çok etnik grup var. En büyük üç grup Ngalop (Tibet kökenliler), Sharchop (Tibet-Güney ve Güneydoğu Asya kökenliler) ve Lhotshampa (Nepal kökenliler). Lhotshampa grubu neredeyse ülkenin %25’ini oluşturuyor ve Hinduizme inanıyor. İngilizler etnik grupları karıştırmaya bayılır ya burada da aynısını yapmışlar. İngiltere’nin Hindistan’ı sömürge, Bhutan’ı vasal yaptığı dönemde Lhotshampa grubu Bhutan’a yerleştirilmiş. Bhutan 1970-80 yıllarında bir açılım ve atılım yapmış, farklı etnik gruplar arasındaki evliliği destekleyerek kamuda ayırımcılığa son vermeye çalışmış. Hatta bu tür evliliklere para yardımı da yapılmış. Buna rağmen Lhotshampaların mücadelesi devam edince hükümetin tepkisi sert olmuş. 1980-90 yıllarında 107 bin Lhotshampa Nepal’e sığınmış. Halen Nepal’de mülteci kamplarında yaşıyorlar, üçüncü ülkelere gidebilmek için BM’den yardım bekliyorlar. ABD ve Kanada’nın bu kamplardan seçerek mülteci almış, “bazılarına” kucak açmış. Nepal geriye kalanları Bhutan’a göndermek istiyor ama Bhutan kabul etmiyor, bu nedenle iki ülkenin arası “soğuk”.

Bhutan’ın resmi dil Dzongkha’nın da 3 büyük alt grubu ve en az 19 diyalektiği var. Yani ülkenin tek bayrak, tek millet ideolojisinin altında “yumuşak karın” ve “beka” sorunu yatıyor. Zaten haritaya bakınız, Hindistan’ın Sıkkım eyaleti nasıl da Nepal ve Bhutan arasına yerleş(tiril)ivermiş görürsünüz. Sıkkım’da Nepal kökenliler çoğunlukta. Bir de Nepal’in “büyük Nepal” sevdası var! Kısacası bu bölgenin etnik patlamalara hazır olduğunu ön görmek zor değil. Belki de bu yüzden Bhutan diplomatik olarak hala dış dünyaya çok mesafeli. ABD ile diplomatik ilişki kuracağı söyleniyor. Şimdilik ilişkileri sıcak ve samimi. Bu küçük ve özel ülke ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinde önemli olabilir!

Sonraki Haber