Bir zengin hastalığı: Gut

Gut hastalığı, sadece yeme ve içme ile ilgili bir hastalık değildir. Kişinin metabolizmasında bozukluk olması, çeşitli hastalıklar ya da yeme alışkanlığındaki düzensizlikler neticesinde de gelişebilir.

Halk arasında “zengin” hastalığı olarak da bilinen gut hastalığının, genellikle yeme-içme alışkanlıkları nedeniyle ortaya çıktığı düşünülür. Geçmişte bazı padişahların gut hastalığı yüzünden vefat etmesi nedeniyle “padişah hastalığı” olarak da bilinir. Oysa ki gut, sadece yeme ve içme ile ilgili bir hastalık değildir. Kişinin metabolizmasında bozukluk olması, çeşitli hastalıklar ya da yeme alışkanlığındaki düzensizlikler neticesinde de gelişebilir.

Gut hastalığı, ortaya çıkan klinik bulgular dikkate alındığında romatizmal bir hastalık gibi değerlendirilmesine rağmen, aslında bir metabolizma hastalığıdır. Sağlıklı bir bedende, özellikle protein yapısındaki maddeler ürik asit formunda organizmadan atılır. Ürik asitlerin normal yoldan atılmasında bir sorun olması ya da çok fazla üretilmeleri halindeyse vücutta birikmeleri ve kandaki oranlarının artması söz konusu olur. Çok fazla miktardaki bu ürik asit, vücutta özellikle eklemlerde ve bazen de böbreklerde birikmektedir. Eklemlerde birikmesi sonucu iltihaplanmalar oluşurken, böbrekte birikmesi halindeyse, taş oluşumlarına yol açabilir ya da taş oluşturmadan da böbreklerde hasara neden olabilmektedir.

EKLEM AĞRISIYLA KENDİNİ GÖSTERİR

Gut hastalığının en sık görülen belirtileri, genellikle sabaha karşı vücutta asit iyonlarının birikmesiyle ortaya çıkan ve uykudan uyandıran eklem ağrısı ve şişmedir. Kronikleşen olgularda ağrıların sürekliliği ve şişen eklemlerde deformiteler gözlenir. Eğer böbrekler etkilendiyse, karın ve bel ağrıları, idrarda kan, taş oluşumu gibi belirtiler de ortaya çıkar.

Aşırı alkol tüketimi, hatalı ve aşırı beslenme (aşırı kırmızı et tüketimi), ani ve şiddetli hastalık halleri, yanlış diyet uygulanması, eklem travmaları, ilaç tedavileri (aspirin, idrar söktürücü ilaçlar), geçirilen cerrahi operasyonlar gut ataklarını tetikleyen nedenler arasında sıralanabilir.

Gut hastalığı ilerledikçe ürik asit kristalleri eklem ve eklemlerin çevresindeki dokularda birikim yapmaktadır. Bu kristallerin aşırı birikimlerine ”tofüs” denilmektedir. Özellikle ayak başparmağının birinci tarak kemiğinde sık görülür. Bunun dışında el, dirseklerin yanında, parmakların üstünde, büyük eklemlerde de ortaya çıkabilmektedir.

Gut her hastayı aynı şekilde etkilemez. Bazı insanlar hayatları boyunca bir tek atak geçirirler ve bundan başka hiçbir problem oluşmaz. Bazılarında ise zamanla eklemlerde hasara ve ağrıya yol açan şiddetli kronik ataklar görülür. Gutun kesin sonuç veren bir tedavisi yoktur; ancak iyi bir tedavi ile tamamen hastalık önlenebilir.

YİNE DİYABET YİNE OBEZİTE

Gut hastalığının bir diğer nedeni de kişinin metabolizmasında bir bozukluk olmasıdır. Özellikle diyabet, metabolik sendrom, obezite gibi hastalıklar ürik asidin vücutta çok üretilmesine ve dolayısıyla gut hastalığına sebep olabilir.

Yaş ve cinsiyet de gut hastalığının gelişmesinde önemli bir faktördür. Nedeni çok bilinmemekle birlikte gut hastalığı daha çok özellikle 30 yaşından sonra erkeklerde görülen bir hastalık türüdür; menopoz sonrası kadınlarda da sıkça görülebilir.

Aşırı yorgunluk, atakları tetikleyebilir. Ağrılı dönemler zaten spor yapmayı engellese de, kronikleşmiş hastalığı olanların kendini çok yoran sporları yapmaması gereklidir. Ağrılı dönemde istirahate ihtiyaç duyabilirler. Gut hastalığında tuz kristallerinin çözünmesinin arttırılması açısından su tüketimi de önemlidir. Böylece böbrek taşı oluşmasının da önüne geçilebilir. İltihaplı eklemlere buz koymak, ağrı ve şişliğin azalmasında etkili olabilir; ancak bunun dışında tedavi edici bir etkisi yoktur.

Hastalığın ilk seyirlerinden itibaren kişilerin besin tüketimine dikkat etmeleri, azar azar ve sık sık beslenmeleri, ara öğün kaçırmamaları ve hafif tempolu yürüyüş hareketleri ile yaşam kalitelerini arttırmaları mümkündür.

ET TÜKETİMİ KISITLAMASI

Kanda ürik asit yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan gut hastalığında diyet oldukça önemli bir konudur ve et başta olmak üzere protein alımının kısıtlanmasını gerekir. Aşrı et tüketimine bağlı olarak gut krizleri yaşanabilmektedir. Bununla birlikte etin, ürik asit dengesini sağlayan süt ve yoğurt gibi yiyeceklerle birlikte tüketilmesi gut hastaları için tavsiye edilmektedir. Önerilen günlük et miktarı 60 gr (2 avuç içi kadar) kadardır. Dalak, işkembe, yürek, sucuk, pastırma, salam, sosis, ördek, ançüez (balık ezmesi), sardalye, kabuklu deniz ürünleri, ördek eti, kaz eti, küçük balıklar ve tam yağlı peynirlerin tüketilmemesi önerilmektedir. Yağı az olan kuzu eti, dana eti, hindi, tavuk ya da balıketi tüketimi günlük önerilen miktar düzeyinde olmalıdır.

Gut hastalığında kuru baklagiller ve bazı sebzelerin tüketimi de büyük önem taşır. Özellikle mercimek, kuru fasulye, nohut gibi baklagillerin bir öğünde en fazla 6-7 yemek kaşığı kadar tüketilmesi gereklidir. Son yapılan araştırmalara göre ıspanak gibi bitkisel kökenli proteinlerin alımının gut riski ve atak olasılığı artışına bir etkisi bulunmadığı ortaya konmuştur. Buna göre, hiçbir sebzenin tüketiminin kısıtlanması gerekmemektedir.

Maya ve kuruyemişler yasaklılar arasındayken, tuz, nane, maydanoz, sirke tüketilebilir. Meyvelerde de hiçbir sıkıntı bulunmadan kişiler istedikleri şekilde tüketebilirler.

Karbonatlı yiyeceklerden, esmer ekmekler, çavdar yulaf, tam taneli ve kepekli ürünlerden kaçınılması gerekirken, süt ve süt ürünlerine yönelik elde edilen bilgilerde değişiklik olmuştur. Günde iki bardak (tercihen yağsız) süt içenlerde, günde bir bardaktan az içenlere göre gut riskinin yarı yarıya azaldığı belirlenmiştir. Yani kısaca süt ürünlerinden kaçınmak bir yana, süt ve yoğurt tüketimini arttırmanın gut riskini azalttığını söylemek mümkündür.

Gut hastalığında yağda pişirilmiş yumurta önerilmemektedir. Ancak iki günde bir rafadan veya haşlanmış bir adet tüketilebilir. Margarin, tereyağı, katı yağlar ve iç yağlar en büyük yasaklılar listesindedir.

Alkol tüketiminden ve bilinçsizce ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Örneğin, aspirin türü ilaçlar yarardan çok zarar verebilirler.

Sonraki Haber