‘Güvenceli esneklik’ tuzağına emekçiden ret! 13. Çalışma Meclisi beş yıl sonra toplandı
Uzun bir aradan sonra toplanan Çalışma Meclisi’nde ücretliler adına söz alan temsilciler, çözüm aradıkları konuları panel sürelerine sığdıramadı. Vergide adalet, iş güvencesi, sendikal özgürlüklere ilişkin talepler dile getirildi
Beş yıl aradan sonra toplanan 13. Çalışma Meclisi toplantısı "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla Ankara’da bir otelde düzenlendi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyüksimitci katıldı.
İşçi ve işveren temsilcilerinin konuştuğu ilk panelde örgütlenme önündeki engeller, adil vergi ve gelir dağılımı talebi öne çıktı. Sosyal politika uzmanları tarafından güvencesizliğe yol açacağı, ücretlilerin kıdem tazminatı başta olmak üzere birçok kazanımının üstünü çizeceği eleştirilerini dile getirdiği esnek çalışma modelleri, işveren temsilcileri tarafından dile getirildi.
DEĞİŞİME DİKKAT ÇEKTİ
İlk panelin moderatörlüğünü yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, dünyada yaşanılan dönüşümün merkezinde her zaman insanın ve emeğin olması gerektiğine değindi ve ekledi: “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin de güçlenmesi gerektiğini düşünmekteyim.”
“Değişen iş gücü piyasalarının ve yeni iş modellerinin, sendikal örgütlenmeye etkilerinin tartışılması ve yeni modellerin geliştirilmesi kaçınılmaz." diyen Işıkhan, istihdamın geleceği konusunda ise sadece işsizlik rakamlarına odaklanmanın yeterli olmadığını, istihdamın niteliği, güvencesi ve insana uygunluğunun da göz önüne alınması gerektiğini dile getirdi.
‘CEZADAN ANLAMAZLAR’
İlk sözü alan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye’de asgari ücret konuşulduğu zaman zam yapmak için fırsat kollayanların harekete geçtiğini ifade ederek konuşmasına başladı. Atalay, “Bunu yapanlar merhametsiz adamlar, cezadan falan anlamazlar. İstediğiniz zaman ceza verin, onların parayla ilişkisini kesmezseniz bunlar zam yapmaya devam eder.” dedi.
‘HEPİMİZ AYRI YERDEYİZ’
“İşçi, memur sıkıntımız aynı.” diyen Atalay, şöyle devam etti:
“Maalesef 1 Mayıs'ta birimiz Bursa'da birimiz İstanbul'da birimiz Kocaeli'de birimiz Samsun'dayız. Her birimiz bir yerdeyiz. Aynı sıkıntıları yaşamamıza rağmen bir noktada birarada olma imkanı oluşturamıyoruz.”
İşçilerin çalışma hayatının merkezinde yer aldığını dile getiren Atalay, sendikal örgütlenmenin önündeki engellere dikkati çekti:
‘EN FAZLA KAZANANLAR İŞÇİNİN ÜSTÜNE ÇÖKÜYOR’
"İstisnalar hariç, patronlar müsaade edersen örgütleneceksin, belediye kimi istiyorsa o örgütlenecek, iktidarlar nerede yol yürüyorsa orada örgütlenecek. Bunun adı sendikacılık mı? Bunun bedelini işçi ödüyor. Bu durum sendikacıyı itibarsızlaştırıyor."
Atalay, yetki davalarının yıllar sürdüğünü belirterek “Türkiye’nin en fazla kazanan firmaları örgütlendiğin zaman işçinin üzerine çöküyor. 'Seni işten atarım' diyor. Maalesef bu durum dün de vardı, bugün de var." diye konuştu.
'EKONOMİNİN KÖTÜ YÖNETİMİ VAR'
Atalay, “Bir de ekonominin kötü yönetimi var maalesef. Bedelini kim ödüyor? Emekli, işçi, çiftçi, işsiz, asgari ücretli ödüyor. Öyle bir noktaya geldik ki kamuda 20 yıl çalışan işçiler, asgari ücretin bir tık üstünde ücret alma noktasına geldi. Toplumun büyük bölümünün alım gücü düştü. Kimin düştü? Dar ve sabit gelirlinin düştü. Malına karına kar katanlar var mı var. Bedelini illaki öder. Bu dünyada ödemezse öbür dünyada öder. Ama biz işçiler peşin peşin ödüyor.” dedi.
'VATANIN YOKSA NE EMEK OLUR NE SERMAYE'
Türkiye’nin son 50 yıldır terör örgütleriyle mücadele içinde olduğunu dile getiren Atalay “Nasıl yapacaksınız, yol yürüyeceksiniz? Ömrümüz bitti. Canımız, malımız, paramız gidiyor... Geçen yazarın biri 'Batı Doğuya insan gibi bakmıyor' diye yazıyor. Batıda 40 tane kaz öldürsen dünya ayağa kalkıyor, Gazze'de 40 bine yakın çoluk çocuk, kadın erkek öldürüldü. Hastane, kilise kalmadı, yerle bir edildi. Konuşmaktan başka ne yapabiliyoruz, hiçbir şey yapamıyoruz, seyrediyoruz. Vatanın yoksa, ülken yoksa ne sendikası, ne parası, ne hastanesi ne pastanesi... Hiç bir şey yapamazsınız, ne emek olur ne sermaye.” ifadelerini kullandı.
KADINLAR VE GENÇLER ESNEKLİK KAPANINDA
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol’un gündeme getirdiği ilk başlık hükümetin de 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Plan’da geniş yer verdiği “güvenceli esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi” oldu. Kadın ve gençlerin bu sayede iş hayatına daha fazla katılabileceğini savunan Akkol, şunları kaydetti:
"Pandemiden önce yani bundan 4 yıl önce uzaktan çalışmaya izin veren işverenlerin oranı yüzde 1'in altında. Bugün 10 çalışandan 4'ü uzaktan çalışma imkanına sahip. Büyük işletmelerin yüzde 78'i uzaktan çalışmaya imkan veriyor. Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 30'u için uzaktan çalışma mümkün. Çalışanların yüzde 73’ü evden çalışma ile iş-özel hayat dengesini daha iyi kurduğunu düşünüyor. Dolayısıyla yeni çalışma modellerine imkanımız var. Kadınları daha fazla iş hayatına dahil etmek için esnekliğe ve yeni çalışma modellerine ihtiyacımız var. Gençler eski usul organizasyonlarda ve işletmelerde değil, yeni usul işletmelerde çalışmak istiyor. Bu konudaki iyi uygulamaları teşvik edelim."
Akkol, sosyal yardımların prim ve vergiden muaf tutulmasının diğer bir başlıkları olduğunu belirterek, "Eğitim, giyim, gıda, yakacak, evlenme gibi sosyal yardım ödemelerinin vergiden muaf olması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
İŞ GÜVENCESİ KIRMIZI ÇİZGİ
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da konuşmasına zamanın ve zeminin değiştiğini, dünyada çalışma normalarının ve emeğin geleceğinin tartışıldığını vurgulayarak başladı. Yalçın, “Esnek istidamın konuşulduğu bir zeminde emek örgütlerinin birinci önceliği iş güvencesi. Bu kırmızı çizgimiz.” dedi.
Kamuda örgütlülüğün kapsamının genişletilmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yalçın, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda vakit kaybetmeden büyük değişimler yapılması gerektiğini söyledi. Yalçın, toplu iş sözleşmesi imzalandıktan sonra uygulanmayan sözleşme hükümleri olduğunu kaydetti ve ekledi:
“Hazine ve Maliye Bakanlığının iki dudağı arasında ilerleyeceksek toplu iş sözleşmesinin ne anlamı var, niye imza attık? ‘Şunu uygulamıyoruz, bunu kestik’ gibi yaklaşımlar çalışma hayatı açısından çok defolu işler.”
‘TARTIŞALIM DENİNCE KAPILAR KAPANIYOR’
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, beş yıl aradan sonra yapılan Çalışma Meclisi toplantısında söyleyecek çöz sözleri olduğunu ifade etti ve 2009 yılından beri toplanmayan Ekonomik Sosyal Konseyi’nin de bu dönem içinde toplanmasını umduğunu dile getirdi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun katılımcı ve kapsayıcılıktan uzak olduğunu ifade eden Arslan, “Bizi temsil eden arkadaşlarımız en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyor ancak bu yapıdan gerçekten sağlıklı bir asgari çıkmayacağını biliyoruz.” dedi. Komisyonun Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesini imzaladığını vurgulayan Arslan, şunları söyledi:
“Özellikle gelişmiş ülkelerde asgari ücret istisna ücrettir. Avrupa Birliği ülkelerinde asgari ücretle çalışmak sosyal destek gerektiriyor. Çünkü asgari ücretle yaşam devam ettirilemiyor. Ama bizim ülkemizde asgari birlikte çalışanların olan yüzde 40 ve ülkemizdeki asgari ücret bir ortalama ücret oldu… Nasıl bir iştir anlamıyorum. 1970’lerden beri Asgari Ücret Tespit Komisyonu devam ediyor. Burayı tartışalım dediğimizde, kapılar kapanıyor.”
‘TÜRKİYE’YE YAKIŞMIYOR’
Türkiye ile ilgili tespitlerini paylaşan Arslan, şunları aktardı:
“Dünyada gelir eşitsizliği sıralamasında OECD’nin yaptığı bir çalışma var. Türkiye; Meksika, Şili Kosta Rika'dan sonra dördüncü sırada. Türkiye gibi büyümesi devam eden bir ülke, gayrisafi milli hasılası son 20 yılda üç kat artmış bir ülkede gelir adaletsizliği bakımdan dünyanın en sondan dördüncü ülkesi. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. GYSH’den emeğin aldığı payda OECD ortalaması yüzde 55-60, Avrupa Birliği’nde yüzde 65-70, Türkiye ortalaması yüzde 24. Yazıktır. Bu ülkenin kaynakları, imkanları, potansiyelinde benim ülkem bunu hak etmiyor.
İŞ GÜVENCESİ Mİ? HADİ ORADAN!
“İşçi, işveren ve hükümetin oluşturduğu üçlü yapıda işçi kesimi zayıf. İşverenlerimiz güçlü. Hükümetimiz zaten ülkeyi yönetiyor, işçi temsilinde ciddi sorunlar var. 15 milyon kayıtlı işçimizin sadece yüzde 15’i sendikalı, bunların da yüzde dokuzu toplu sözleşmeden yararlanıyor. Neden işçiler, emekçiler bu konuda bir araya gelemiyor sorusunun muhatabı gerçekten işçiler ya da sendikalar değil. Bizim mevzuatımızdan kaynaklı. Dünyanın demokratik bütün ülkelerinde mutlak iş güvencesi var. Ama burada işçiler ya iş ya sendika tercihine itiliyor. İşçiler sendikaya üye olduğu gün kapının önüne konulmakla karşı karşıya. O zaman işçilerin örgütlenmesinin önünde birinci engel, mutlak iş güvencesinin olmamasıdır. Efendim Türkiye’de iş güvencesi var diyorlar, hadi oradan! İkinci engel de yetki davaları. İnanılmaz uzun süreler! Dört beş yıl devam ediyorsunuz, sonra da bakıyorsunuz orada işçi kalmamış.
‘LÜTFEDERSE ÇAĞIRIYOR’
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni savunan bir örgüt olarak biz 5 yıldır Aile Sağlık Çalışma Komisyonunu toplayamadık. Neden çünkü Meclise gelen tüm yasa tasarıları torba yasa olarak geliyor. Yasa parlamentoya geliyor, inanın haberimiz olmuyor. Plan Bütçe Komisyonu Başkanı lütfederse bizi çağırıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sisteminde haksızlık yapılıyor.”
LEZİTA İŞÇİLERİNE SELAM
Vergi sisteminde Türkiye’de ciddi sorunlar olduğunu vurgulayan Arslan, verginin adaletli toplanması kadar dağıtılmasının da önemli olduğunu söyledi. Arslan “Böyle sistem olmaz, emekçilerden alınan vergilerle biz Türkiye’yi finansa etmek durumunda olamayız.” dedi.
54 gündür grevde olan Lezita işçilerine selam gönderen Mahmut Arslan, Çalışma Bakanlığı’na da sitemini dile getirdi. Arslan’ın tepkisi alkışlarla karşılandı.
İŞ KANUNU AÇIKLAMASI
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyüksimitci de esnek çalışma modellerini Çalışma Meclisi gündemine getirdi:
“Etkisini her gün daha çok artıran dijital dönüşümün istihdam piyasalarına yansımasıyla birlikte uzaktan, kısmi, hibrit çalışma türlerinin tam zamanlı çalışmaların yerine geçmeye başladı. Gençler yeni çalışma biçimiyle esneklik arıyor. Bu noktada mevzuatımızda yer alan esnek çalışma biçimlerini ILO standartlarıyla uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.”
Konuşmasında son dönemde hükümet tarafından tüm iş kanunlarını birleştiren tek bir iş kanunu üzerinde çalışıldığı haberlerini hatılatarak “İlgili sektörlerimizin görüşleri doğrultusunda tek bir kanunun uygun olmadığını düşünüyoruz. İş barışının zedelenmemesi için kamu ve özel sektör diyaloğunda fayda görüyoruz.” dedi.Büyüksimitci, iş dünyası olarak çalıştıracak eleman bulmakta zorlandıklarını da dile getirdi.
KAMUDA 32 FARKLI İSTİHDAM BİÇİMİ
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ödeme kalemlerindeki adaletsizlikler ve sosyal yardımların yetersizliği nedeniyle kamu çalışanlarının ülkenin en düşük maaş alan kesimi haline geldiğini ileri sürerek sosyal güvenlik sistemindeki yanlış uygulamalar sebebiyle emeklilerin de çalışırken aldıkları maaşlara oranla son derece düşük maaşla karşı karşıya kaldıklarını kaydetti.Tespit ettiklerine göre kamuda şu anda 32 farklı istihdam biçiminin uygulandığını söyleyen Kahveci, Devlet Memurları Kanunu'nun eskiyen ve yetersiz kalan hükümleri değiştirilerek günün gereklerine uygun kamu personel rejiminin oluşturulması gerektiğine işaret etti.
REVİZYON ŞART
“Sosyal güvenlik sistemimiz var mı şu an bilmiyorum ama…” diye cümlelerine başlayan Başkan Kahveci emeklilik sisteminde revizyona ihtiyaç olduğunu söyledi. 2005 yılında yapılan sosyal güvenlik reformunun gerekçelerinin bugün daha yakıcı olarak gündemde olduğunu dile getiren Kahveci, sosyal güvenlik sistemindeki kargaşanın giderilmesini istedi.
Kahveci, “Mülakatla doğru insanı seçmek mümkün değildir. Hem işe girişte hem görevde yükselmede kaldırılmalıdır.” dedi.
Vergi sistemindeki adaletsizliğe de dikkat çeken Kahveci “Şu anda bordrolu çalışanlar bu ülkenin vergi rekortmeni.” cümlesini kurdu.
DİSK BAŞKANI’NDAN BAKAN IŞIKHAN’A SİTEM
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu konuşmasında Türkiye’de sosyal diyaloğun gerçek anlamıyla işletilmesi çalışma hayatında temel sorunların çözümü açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu söyledi. Kurumsal yapılar bir yana formal olarak da sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Çerkezoğlu, Bakan Işıkhan’a şöyle sitem etti:“Sayın Bakan 2023 yılı haziran ayında atandı. Biz hemen sonra bir görüşme talep ettik. Kendisini tebrik ettik çalışmalarında başarılar diledik önerilerimizi paylaştık faka diğer işçi konfederasyonlarına defalarca ziyaret etmesine rağmen bizim kapımızı henüz çalmadı. En kısa zamanda kendisini DİSK’te ağırlamak istediğimizi de ifade etmek isteriz.”
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ise ilk defa Çalışma Meclisi'ne davet edildiklerini ifade ederek "Ortalama bir kiranın memur maşına denk geldiği bir ülkede yaşıyoruz. Grev hakkımız yok. 4688'in tekrardan ele alınmasını ve sonuç alınacak görüşmelerin yapılmasını istiyoruz." dedi.
TÜRK-İŞ’TEN BURSA PROGRAMI
TÜRK-İŞ Bursa Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer, sendikanın üst düzey yönetiminin katılacağı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının Bursa'da yapılacağını söyledi.
Biçer, sendikanın Bursa Bölge Temsilciliği tarafından kentteki bir restoranda düzenlenen basın toplantısında, 1 Mayıs kutlamalarının merkez Nilüfer ilçesindeki Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'ndan saat 8.30'da kortej ile başlayacağını, 10.00'da ise toplu yürüyüş ile devam edeceğini belirtti.
Yürüyüş sonrasında bulvarda, zaman zaman konserlerin de yapıldığı boş alanda kutlamanın gerçekleştirileceğini ifade eden Ruhi Biçer, şöyle konuştu: "Bu yıl 1 Mayıs'ı TÜRK-İŞ Sendikası olarak Türkiye genelinde Bursa merkezli kutlama kararı aldık. Bu çalışmalarımızı mart ayının ortalarında başlattık. Netleştiğinde sizlerle de paylaştık. 1 Mayıs'taki pankartlarımız, 'Ekonomik krizin nedeni biz değiliz. Yoksulluğa, hayat pahalılığına, vergide adaletsizliğe, esnek çalışmaya, kayıt dışı istihdama, taşeronlaşmaya, sendikasızlaşmaya dur diyoruz. İnsan onuruna yakışır yaşama ve çalışma şartları istiyoruz. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın TÜRK-İŞ' şeklinde olacak."
‘EMEĞİ SAVUNMAK VATANI SAVUNMAKTIR’
Vatan Partisi İstanbul İl Teşkilatı, 1 Mayıs’ta Bursa’da olacaklarını duyurdu. İl Başkanı Okan Özkan, Aydınlık’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: