‘Güzellik’ mi yoksa ‘görsel algı bozukluğu’ mu!
Bir psikiyatrist ile bir estetik cerrah araştırdı, ‘kişinin aynadaki yansımasını algılama şekli yani görsel algı tanımı, estetik cerrahiyi tercih etme kararlarını etkiliyor’ sonucuna ulaşıldı.
Son zamanlarda belirgin bir oranda artış gösteren estetik cerrahi talepleri, bir araştırmaya konu oldu. Estetik cerrahi hastalarında, daha önce hiç estetik olmamış hastalara göre anlamlı oranda görsel algı bozukluğu olduğu ortaya çıktı. Araştırma sonuçları, ‘Bu bir zihin oyunu mu? Görsel ve psikolojik algılar, estetik cerrahi hastaları ve sağlıklı bireyler arasında farklılık gösteriyor mu?’ başlığı ile dünyaca ünlü Aesthetic Plastic Surgery dergisinde yayımlandı.
Bir psikiyatrist ile bir estetik cerrah, ‘Herkesin görsel algısı aynı mı? Psikolojik etkenlerle algılarımız değiştiği için gereksiz müdahaleler talep ediyor olabilir miyiz?’ sorusuyla yola çıkmışlar. İstinye Üniversitesi, Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi’ne ameliyat için gelen hastalara bir test uygulayıp anlamlı sonuçlar elde etmişler. Araştırmada, ‘Kişinin aynadaki yansımasını algılama şekli yani görsel algı tanımı, estetik cerrahiyi tercih etme kararlarını etkiliyor.’ sonucuna ulaşmışlar. Çalışmaya göre görsel algıdaki bozukluk, doğru kararı verip tatmin edici sonuçlara ulaşmayı da zorlaştırıyor.
AMELİYAT ÖNCESİNDE TARAMA YAPILMALI
Araştırmanın altında iki hekimin imzası var: Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Setenay Gürbüz ile Plastik Rekonstrüktif ve İstinye Üniversitesi Medical Park Gaziosmanpaşa Öğretim Üyesi, Estetik Cerrah Aslı Datlı. Her iki hekim de estetik cerrahiye karşı olmadıklarını belirtiyorlar. Ancak kişinin, çoğu zaman hayatındaki memnuniyetsizliğin ve değiştirmek isteyip de değiştiremediklerinin bir yansıması olarak bu tarz operasyonları doktorundan talep edebildiğine dikkat çekiyorlar. Sonuç bazen hayal kırıklıklarına yol açabiliyor.
Bu nedenle Gürbüz ve Datlı, ameliyat öncesinde hem fiziksel hem de psikolojik durumun dikkatlice değerlendirilmesi için bir tarama yapılabileceği görüşündeler. Bunun hem hastayı korumak hem gereksiz operasyonların yaratacağı riskleri en aza indirmek açısından önemli olduğuna dikkat çeken hekimler, şöyle sürdürüyor: “Sonuçta bunlar masum operasyonlar değil. Hasta memnuniyetinin sağlanması ve kişinin objektife yakın bir perspektiften değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.”
Dr. Merve Setenay Gürbüz, araştırma süreçlerini ve gözlemlerini Aydınlık’a anlattı:
AMELİYAT GEÇİRENLERDE ALGI DAHA BOZUK ÇIKTI
Görsel algı bozukluğu ne demek? Psikolojiyle mi ilgili yoksa bir tür görme bozukluğu mu bu?
Görme bozukluğu gibi değil. Motor beceriden bağımsız görsel algı testi dediğimiz bir test var. Burada belli şekiller var. Bu şekilleri hastalara ve katılanlara gösterip, kapatıp, benzerlerini soruyoruz, hatırlama, algılama, benzetme, bununla alakalı detaylar var. Bu kişilerin algıları, hiç plastik cerrahi geçirmemiş kişilere göre daha bozuk çıktı.
Yinelenen operasyon talepleri olan hastalarda daha derin araştırılması gereken bir durum var diyorsunuz. Bunu biraz açıklayabilir misiniz?
Görsel algı değiştikçe kişi ameliyat sonrası da kendi halinden çok memnun olmayabilir ve tekrar tekrar ameliyat taleplerinde bulunabilir. Bir tarafını düzelttikten sonra başka bir tarafı gözüne batmaya başlayabilir, tekrar tekrar, gerekli gereksiz operasyonlar talep edebilir. Bunlar masum operasyonlar değil, komplikasyonları olabiliyor. Haberlerde de görüyoruz, kendini Barbie bebeğe benzetmek istedi, sonuç deforme yüzler, bedenler. Bu kişilere algılarıyla ilgili testler uygulamak mantıklı olabilir. Daha ayrıntılı çalışmalar yapmak gerekiyor bununla ilgili.
KİMİ MOR GÖRÜYOR KİMİ KIRMIZI
Kişilerin görsel algıları birbirinden çok mu farklı? Bir standarttan söz edebiliyor muyuz?
Bir nesnenin rengini soruyoruz, kimi mor görüyor kimi kırmızı. Kimine çok güzel gelen, kimine çok çirkin gelebiliyor. Kimine sivri gelen, kimine gayet düzgün gelebiliyor. Burnunda bir eğrilik olmayan da eğrilik olduğunu iddia ederek ameliyat oluyor. Hiç psikiyatrik bir tanı almamış kişilerde de bu tarz algı kusurları olabilir.
Toplumsal bir güzellik algısı temelinde değil, kişinin kendini olduğundan farklı algılayıp algılamadığını, ortaya çıkarmak için bir standart tarama testi yapılabilir.
Bazı kişilere bir burun ameliyatı olmak yetmeyebiliyor, yeterince düzgün olmadı, yeterince küçük olmadı, yeterince kalkık olmadı, yeterince simetrik olmadı gibi takıntıları olabiliyor. Bu tekrarlayan talepleri kırmak için mutlaka bir tarama testi olması gerektiğini düşünüyoruz. Her ‘ben estetik ameliyat olacağım’ diyen kişiyi psikiyatriye yönlendirmek, yapılabilir olmasa da en azından böyle bir ön testle, çok büyük bir sıkıntı saptandığı zaman doktora yönlendirmek mantıklı olacaktır.
DAHA KÜÇÜK YAŞLARDA DAHA ÇOK AMELİYAT TALEBİ
Estetik cerrahi talebi, geçmişte yaş, sosyal statü ve cinsiyet ayrımlarıyla nispeten daha dar bir popülasyonda görülüyordu diyorsunuz. Günümüzdeki durum ne?
Genel olarak talep arttı. Daha küçük yaşlarda daha çok ameliyat talebi görüyoruz. Belki bu kadar plastik cerrah yoktu, belki erişilebilirlik, sosyal medya bu kadar gelişmemişti. İnsanlar buna kolay yapılabilecek şeyler gibi bakmıyordu. Birbirlerinden göre göre veya o günün modası neyse, Brezilya kalçası mı moda, hangi göğüs, hangi burun, ne dudağı moda...
Zayıf olmasına rağmen kendini zayıf algılamayan, gerçekten hatları yuvarlak olmasına rağmen yeterince yuvarlak görmeyen, burnu gerçekten küçük olmasına rağmen burnunun çok büyük olduğunu düşünen hastalar da olabiliyor. Bunlar ameliyat da olsalar gene tatmin olmayabiliyorlar. Biz bunun önüne geçmek istiyoruz aslında.
KOMBİNE AMELİYATLARDA RİSK DAHA FAZLA
Kombine ameliyatların psikolojiyi bozucu etkisi var mı?
Biz çalışmamızda ona bakmadık. Ama kombine ameliyatlarda her zaman risk ve komplikasyonlar daha fazla ve daha büyük bir değişim yaşandığı için psikolojiye olumlu ya da olumsuz etki etme olasılığı daha yüksek. Hem meme hem popo hem burun aynı anda olduğu zaman emboli atma riski, sakat kalma riski olabiliyor veya ameliyattan sonra beğenmediği takdirde kişinin psikolojisinin bozulma riski daha yüksek oluyor.
Tekrar tekrar ameliyat olmak da psikolojiyi bozan bir şey mi?
Evet… Ya sizde bir sıkıntı var ya gittiğiniz doktorla ilgili bir durum var ya da ameliyat yaptırdığınız alanla ilgili bir sıkıntı var. Bir süre sonra mesela burun çöküyor, nefes alamamaya başlıyorsunuz. Hem görüntünüz bozuluyor hem fiziksel sağlığınız bozuluyor dolayısıyla da ruhsal sağlığınız bozuluyor. Zihninizde bütün meşgaleniz bedeninizle ilgili olmaya başlıyor. İşimizi, gücümüzü yapmamıza, hayattan doyum almamıza, normal yaşantımıza devam etmemize engel bir durum oluşmaya başlıyor.
RAHATSIZLIKLARIN KAYNAĞI
Güzellik algısından çok modayla, akımla mı ilgili estetik cerrahi talebi?
Eskiden daha kilolu, kalçası daha geniş, doğurganlığı çağrıştıran kadınlar rağbet görmüş. Şimdi toplumda daha cılız kişiler rağbet görüyor, beğeniliyor. İnsanlar daha çok o yönde bir çaba içerisinde oluyor. Onay görme ihtiyacıyla ilgili. Psikolojik rahatsızlıkların çoğu, yeme bozuklukları, beden dismorfik bozukluklar, depresyon, anksiyete, bunlar hep bu tarz şeylerle ilişkili çıkabilen durumlar.
Estetik ameliyat olup da sonuçları beğenmeyerek psikolojisi bozulan insan sayısı çoğalmış olabilir mi?
Veri yok ama gözlem olarak bunu düşündüren şeyler var. Binlerce kişiyle, çok kapsamlı, çok merkezli çalışma planlanabilir.
‘BAŞKASINA BENZEMEK İÇİN YAPTIRMAYIN’
Estetik Cerrah Dr. Aslı Datlı araştırmaya ilişkin şu vurguyu yaptı:
“Estetik cerrahiye yönelik artan talebi eleştiriyor değiliz. Aksine, bu hasta popülasyonu içinde doğru hasta seçiminin önemini vurgulamak istiyoruz. Plastik cerrahi işlemlerinin, başkalarına benzemek ya da başkalarını tatmin etmek için değil yaşla, doğumla veya emzirme gibi süreçlerle dinamiğini kaybetmiş yüz ve vücut alanlarını düzeltmek ya da doğuştan gelen bozuklukları düzeltmek amacıyla kullanıldığında hem fiziksel hem de psikolojik olarak son derece olumlu etkiler yaratabileceğini görüyoruz.
“Araştırmanın ortaya koyduğu tüm faktörler, estetik cerrahinin sadece fiziksel bir müdahale olmadığını, aynı zamanda psikolojik ve algısal bir süreç olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, ameliyat öncesi görsel algı değerlendirmesi yapmak, hastaların beklentilerini daha iyi anlamak ve gereksiz müdahaleleri önlemek açısından büyük önem taşıyor.”