HAK-İŞ Başkanı Arslan açıkladı: Çalışma hukukunda yeni düzenleme

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HİZMET-İŞ 46. kuruluş yıldönümünde basınla bir araya geldi. Çalışma hayatı ve Türkiye’nin gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Arslan, kamu işçisine ek iyileştirme istediklerini belirterek, Kamu Çerçeve Protokolü'nün yerel yönetimlere uygulanması çağrısı yaptı

HAK-İŞ Konfederasyonu ve Konfederasyona bağlı HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HİZMET-İŞ'in 46. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle basın mensuplarıyla bir araya gelerek, çalışma hayatı ve Türkiye’nin gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Ankara Green Park Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Arslan, asgari ücretle ilgili ek düzenleme istediklerini belirterek, emeklilere yönelik HAK Emekli-Sen isimli bir sendika kurmak için de girişimleri olduğu bilgisini verdi.

HİZMET-İŞ 46 yıl önce Adıyaman'da kurulduğunu, o süreçte adaletsiz 12 Eylül darbesinin çalışma düzeni ve sendikacılığıyla mücadele ettiklerini belirterek, “Yüzde 10 baraj gibi abuk subuk, dünyanın hiçbir yerinde olmayan dayatma getirdiler. Üyelik konusunda dünyada olmayan noter şartını getirdiler.” değerlendirmesinde bulundu. 2015'de hizmet iş kolunda en büyük sendika oldukları söyleyen Arslan, “Bugün 305 bin üyesiyle Türkiye'nin en büyük sendikası olma gururunu yaşıyoruz. HAK-İŞ olarak sendikamızın dün yaptığı başkanlar kurulunda ve bugün yapılacak olan etkinliklerde bazı temel hususlardaki taleplerimizi sizlerle paylaşıyoruz.” ifadelerini kullanarak, çalışma hayatıyla ilgili şu vurguları yaptı:

EK İYİLEŞTİRME İÇİN HÜKÜMET VE TÜHİS’E ÇAĞRI

“2023 yılında büyük bir başarı hikâyesi olarak gördüğümüz Kamu Çerçeve Protokolünün yüksek enflasyon, yüksek hayat pahalılığı ve sürdürülemez bir ekonomi içerisinde henüz bir yılını doldurmadan anlamını kaybettiğini gördük. Onun için de 1 Ocak itibariyle 2024 yılındaki süreleri yürürlük süreleri farklı olan toplu sözleşmelerimizin tamamı için enflasyon+ bir iyileştirme yapılması konusunda Sayın Bakanımıza ve Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası’na (TÜHİS) çağrıda bulunduk. Bu artışların bizi tatmin etmediğini ve bunların bir an evvel açıklamada yaptığımız gibi ek protokolle düzenlenmesini istediğimizi ifade ettik. Dün Meclis'te geçen yüzde 5 ek zammını çok olumlu buluyoruz.

‘KAMU ÇERÇEVE PROTOKOLÜ YEREL YÖNETİMLERDE UYGULANSIN’

Kamu Çerçeve Protokolünün özellikle bir kaç yıldır tartışmasını yaptığımız -maalesef DİSK ve TÜRK-İŞ'in karşı çıktığı- yerel yönetimler için de başta belediyelere bağlı kuruluşlar ve şirketlerde de uygulanması talebimizde ısrar ediyoruz. HAK-İŞ olarak üyelerimizin de büyük bir talebi var. Bugün yayınlanacak olan Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesinde de altını kalın çizgilerle çiziyoruz. Kamu Çerçeve Protokolü'nün yerel yönetimlere uygulanmamasının hiç bir hukuki zemini yok. Kanun çok açık. Kanunun bu açık hükmüne rağmen kamu çerçeve protokolünün yerel yönetimleri uygulanmamasının bizim açımızdan hiçbir hukuki engeli söz konusu değil. TÜHİS üyesi olmayan bir kısım üniversiteler, bazı belediyeler ve bazı kamu kuruluşlarında uygulandığını gördük. Geçen yıl imzaladığımız dönemin Çalışma Bakanı Vedat Bilgin hocamızla bu yönde anlaşmıştık. Sayıl hocamız göreve devam etmiş olsaydı, muhtemelen HAK-İŞ'le bir protokol imzalayacaktı. Vedat Bilgin hocamızın da ifade ettiği gibi; kamu çerçeve protokolü sadece kamuda sendikalı olan, sadece toplu sözleşme yapılabilen iş yerlerindeki işçileri ve işyerlerini kapsamıyor. Bütün kamu adına bu protokol imzalanıyor. Geçen yıl imzaladığımız kamu çerçeve protokol töreninde Sayın Cumhurbaşkanı ‘bizzat c fıkrasında da sayılan belediyeler ve bağlı kurmuşlar şirketleri de kapsıyor’ ifadesine rağmen ne yazık ki hükümetimizi bu konuda ikna edemedik.

Bizi en çok kaygılandıran, hem DİSK’in hem de TÜRKİŞ’in bu konuda sendikalarından gelen itirazları dikkate alarak bizimle aynı istikamette bir çaba sarf etmediler. Bu konuda yalnız kaldık.

Kamu çerçeve protokolünde konfederasyonlar bir toplu sözleşme yapmıyor. Toplu sözleşmeleri sendikalar yapıyor, biz kamu çerçeve protokolünün ilan ediyoruz. TÜHİS'le muhatap olan ilgili sendikalar oturup müzakere yapıyor. Bizim muhatabımız varsa kamu işveren sendikası TÜHİS'in de üyesi olduğu Türkiye İşverenler Konfederasyonu’dur.

‘TAŞERONLARA YASAL DÜZENLEME İÇİN BAKANLIKLA İMZA ATTIK’

Kadro alamayan sayıları 100 binin üzerindeki başta kitlerde olmak üzere daha önceki düzenlemede 696 sayılı KHK ile kadro kanununda mahrum bırakılan Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) işçilerinden tutun yemekhane, işçilerde kiralık araç şoförlerine yüzde 70 kapsamını bulamayan çalışanlar başta olmak üzere kitlerde çalışan arkadaşlarımızın kadrolarının verilmesi konusunda geçen dönemki bakanımız Sayın Vedat Bilgin'le bir mutabakat metni imzalanmıştık. Bu dönemde yine kamu çerçeve protokolünü imzalarken, bu protokolü yeniledik. Bu dönem için kadro alamayan taşeron şirketlerde çalışan arkadaşlarımızın kadrolarının verilmesi konusunun, yasal düzenlemenin yapılması hususunda HAK-İŞ ve Bakanlık imza attı. İnşallah bu dönem geçen dönem EYT tartışmalarının gölgesinde bazı düzenlemeler nedeniyle gerekçe gösterilip parlamentoya sevk edilmeyen bu hususun bu dönem gerçekleşmesini istiyoruz.

650 BİN BELEDİYE ŞİRKET İŞÇİSİNİ İLGİLENDİREN İLAVE TEDİYE ÖDEMESİ

İkincisi Yargıtay tarafından henüz tam olarak anlayamadığımız ne yazık ki vermiş olduğu kararlarda ısrar edilen belediyelerin şirketlerinde çalışan işçiler için verilmesi gereken, 6772 sayılı kanunla verilecek olan ilave tediyenin belediye şirketlerine uygulanmaması. Maalesef 696 ile beraber belediyeleri de oluşturulan personel şirketlerinin kamu şirketi sayılmaması nedeniyle Yargıtay tarafından açılmış davalarda aleyhimize kararlar verildi. O nedenle de 6772 sayılı kanun hükümlerinin sermayesi yüzde 100 belediyelere ait olan belediye şirketlerinde çalışanlar içinde uygulanması talebimiz var. Yaklaşık 650 bin işçiyi ilgilendirmektedir. Bunun için de yine Sayın Vedat Bilgin'le bir mutabakat metni imzaladık. Kamu çerçeve protokolünü imzalarken 6772 sayılı kanun hükümlerinin belediye şirketleri içinde uygulanması yönünde yeni bir kanun düzenlenmesi talebimizi o protokole dahil ettik. Yeni Bakanımız Sayın Vedat Işıkhan’la da bu konuları konuştuk. İvedilikle, hem kadro alamayan başta kitteki kitlerdeki arkadaşlarımız olmak üzere hem de 6772'ye göre kamuda çalışanlar verilmesi gereken 52 günlük ilave tediyelerin belediye şirketleri için de verilmesi konusundaki protokolü hükümlerini hatırlattık ve bu konuyla ilgili yasal düzenlemelerin bir an evvel yapılmasını talep ettik.”

‘VERGİ ADALETSİZLİĞİ GİDERİLSİN ÇOK KAZANANDAN ÇOK, AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINSIN’

“Hak-İş'in mensuplarının bütün toplantılarda gündeme getirdiği gibi Türkiye adaletsiz, haksız ve toplumun genelinin kabul edemeyeceği bir vergi sistemiyle muhataptır.” diyen Arslan, "Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınsın." önerisini dile getirerek şu verileri aktardı:

“Kabul edilemez bir şey. Son 4 yıldaki TÜİK'in rakamlarına baktığınız zaman emek hareketinin gayrisafi milli hasıladan aldığı oran yüzde 34'lerden yüzde 27'ye düşmüş. Aynı dönemde sermayenin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 50 rakamlarından yüzde 54'e çıkmıştır. Dolayısıyla şunu biliyoruz ki, yüksek enflasyonu hayat pahalılığının yükseldiği, enflasyonun yükseldiği bütün dönemler emekçilerin kaybettiği dönemlerdir. Onun için biz enflasyonun bir an evvel aşağı çekilmesi konusunda en fazla mağdur olan kesim olarak bunun altını çizmeye çalışıyoruz. O nedenle yüksek enflasyonlu dönemler bizi milli gelirden algı payı azaltmasının bir başka konusu da aynı anlamda vergi sisteminin de adaletsizliğidir.”

‘TÜRKİYE BİR VERGİ VERMEME CENNETİ’

"Türkiye bir vergi vermeme cenneti" sözünü kullanan Arslan, vergi dilimlerinde düzenleme yapılması çağrısı yaparak, bunun ortadan kalkması için 2 aydır uzmanlarla ciddi bir çalışma yaptıklarını ve bitince kamuoyuna açıklayacakları bilgisini verdi.

Örgütlenme konusundaki engellemelere de değinen Arslan, iş kolu örgütlenme barajının ciddi sorun olduğuna işaret etti.

İŞ GÜVENCESİ BU HALİYLE YETERSİZ

Örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birinin de iş güvencesi olduğunu söyleyen Arslan, iş güvencesinin gelişmiş demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de şart olduğunu, bu haliyle yetersiz ve çözülmesi gereken konulardan biri olduğunu da ekledi.

‘EMEKLİ İŞÇİLER İÇİN SENDİKA KURUYORUZ’

HAK Emekliler Derneği (HAK EMEK-DER) adında bir emekli derneği kurulduğunu anımsatan Arslan, EYT ile birlikte 30 bin HAK-İŞ üyesinin emekli olduğunu ve onların talebiyle kurulduğunu, HAK Emekli-Sen isimli bir sendika kurmak için de girişimleri olduğu bilgisini verdi. Arslan, "Bu konuda da bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Eğer işçi emeklilerinin maaşı konuşulacaksa, resmi muhataplarının bu konudaki sendika olması gerekir. Emeklilerin kurduğu sendikalarla muhataplık ilişkisini kuracağımız bir yasal düzenleme ihtiyaç, bunu konuşmamız gerekiyor diye inanıyorum. Bunu muhataplarımıza da inandırmak için çalışacağız. Bunun alt yapısını kurmamız gerekiyor. Bunu da sendikalarla kuracağız." sözlerini kullandı.

‘MEVSİMLİK İŞÇİLERE DÜZENLEME TALEBİ’

Arslan, Geçici mevsimlik işçileriyle ilgili konuda ise, düzenleme yapılırken kendilerinin devre dışı bırakıldığını, topun kamuda olduğunu aktardı. Varolan mevsimlik işçilerin kadroya alınması taleplerini sürekli ifade ettiklerini söyleyen Arslan, 12 ay çalıştırılamıyorsa bile sigorta primlerinin düzenli yatırılmasını, işsizlik ödeneğinden faydalandırılmalarını, emeklilikleri için yeni bir model geliştirilmesi gerektiğini de açıklamasına ekledi.

‘EKONOMİK SOSYAL KONSEYİN TOPLANMASINI İSTİYORUZ’

Önümüzdeki aylarda çalışma meclisi toplanacağı bilgisini veren Arslan, “Burada uzun zamandır toplanmayan Ekonomik Sosyal Konseyin toplanmasını tekrar gündeme getireceğiz.” dedi.

‘16 MİLYON SİGORTALIDAN 2 MİLYONU SENDİKALI’

“16 milyon sigortalı işçi var. Bunların 2 milyonu sendikalı. Toplu iş sözleşmelerinde faydalanan bu 2 milyondan da daha az.” diyen Arslan devamında şu görüşlerini aktardı:

“Türkiye'de üçlü sacayağında işçi tarafı en zayıf maalesef. Endüstri ilişkiler sisteminde en büyük yük çalışanın sırtında. Bu sistemi iyi bir düzeye taşımamız lazım. Bunu yapabiliriz. Marka yaratan Türk işçisi bunu hakkediyor.

“İsrail'in Gazze işgali, Irak, Suriye’de sorunlar… Yangın yerine çevrilen bölgemizde Türkiye'nin ateş çemberi içinde bırakılmasına izin veremeyiz. Kaoslardan, iç çatışmalardan uzak, demokratik bir düzen olması için çaba harcıyoruz. Ama bunun için hükümetin de işveren kesiminin de çaba harcaması, demokratik süreçleri işletilerek düzenlemeler yapılması lazım.

ÇALIŞMA HUKUKUNDA YENİ BİR DÜZENLEME

“Yeni bir düzenleme de söz konusu: Çalışma hukukunda en üst noktada bir birleşme gerekiyor. Deniz iş kanunu farklı, basın iş kanunu farklı. Bu konuyla ilgili çalışma bakanıyla görüşmeler oldu. Bu konuda çalışma yapmamızı bizden Çalışma Bakanlığı istedi.”

Sonraki Haber