Hakan Fidan'ın Çin mesajlarının anlamı

Uluslararası İlişkiler uzmanları Fidan’ın 'BRICS’e elbette katılmayı isteriz' ve 'Tek Çin’den yanayız' mesajlarını yorumladı. Prof. Hasan Köni kurulan cümlelerin bir kararı yansıttığını belirtti. Doç. Deniz Tansi ve Dr. Kadir Ertaç Çelik ise Türkiye’nin denge siyasetinin devam ettiğini vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ziyaretindeki sözleri Türkiye’nin ve dünyanın gündemine oturdu. Hakan Fidan, Çin’de “BRICS’e elbette katılmayı isteriz” ve “Tek Çin’den yanayız” mesajları verdi. Sincan Bölgesi gezisinde Uygur Türkleriyle ilgili konuları Batı’nın ağzıyla konuşmayacağını ima etti. Fidan’ın Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın başını çektiği BRICS oluşumu ve Uygur meselesi ile ilgili yaklaşımları tartışılıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin mesajlarının anlamını Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Deniz Tansi ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kadir Ertaç Çelik ile konuştuk. Hasan Köni, Türkiye’nin Batı sisteminin tamamen dışına çıkmaya karar verdiğini öne sürdü. Deniz Tansi ve Kadir Ertaç Çelik ise kurulan cümlelerin denge politikasının dışına çıkmak anlamına gelmediğini savundu.

‘İYİ DÜŞÜNÜLMÜŞ ADIM’

Prof. Dr. Hasan Köni

Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, Fidan’ın ağzından çıkan sözlerin öylesine söylenmiş olamayacağını kaydetti. Atlantik nezdinde her birinin karşılığının olacağını dile getiren Köni, şöyle devam etti:

“Türkiye bir sistem değişikliğine ilerliyor. Daha evvel Sayın Bakan ‘NATO ülkeleri BRICS’e üye olamaz’ demişti. Son söylemleri Türkiye’nin karar değiştirdiğini gösteriyor. ‘Çin’in toprak bütünlüğünü, egemenliğini tanıyoruz. Tek Çin politikasını destekliyoruz’ mesajı da bunun göstergesi. Uygur Bölgesi ziyaretindeki meseleleri Batı diliyle değil kendi hassas cümleleriyle ifade etmesi de aynı şekilde.”

‘CİDDİ KARŞILIKLARI OLACAK’

Köni, BRICS’e katılım da dahil olmak üzere izlenen politkaların Atlantik sisteminden kopmadan sürdürülemeyeceğini aktardı:

“Türkiye yükselen güneyle yakınlaşma politikasına girdi. Bence Ukrayna krizindeki tutum da bu rotadaydı. Bu açıklamaların resmi ajanslara düşmesini göze almak iyi düşünülmüş bir adımdır. Bunların Atlanik nezdinde karşı refleksleri çok ciddi olacaktır. Bu bir kopuş hamlesi. Kopuş olmadan bu çizgiyi sürdürmek mümkün değil. Türkiye Batı sisteminin dışına çıkmaya karar vermiş görünüyor.”

‘BRICS, AB’NİN ALTERNATİFİ DEĞİL’

Doç. Deniz Tansi

Atlantik sisteminden resmen kopmadan BRICS’e girilebileceğini anlatan Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Deniz Tansi şunları söyledi:

“Türkiye yeniden şekillenen çok kutuplu dünyayı doğru algılamalı. BRICS, AB’nin tam karşılığı veya alternatifi değil. Türkiye’nin AB ile ilişkileri bir macereya dönüştü. Üyelik perspektifinin hiçbir gerçekçi yanı yok. Fidan’ın BRICS sözlerinin, Türkiye’nin katılma iradesinin içi şimdilik boş. Doldurulması gerekiyor. Tek kutupluluk ciddi anlamda sorun yaratıyor. BRICS gibi örgütlere katılımın iradesinin netleştirilmesi en çok Türkiye’yi rahatlatacaktır.

‘SINIRLAYICI ÖRGÜT DEĞİL’

“YPG/PKK terör örgütü sözde büyük müttefikimiz ABD’nin sponsorluğunda seçim yapmaya kalkışıyor. ABD ve Avrupa’yla Kıbrıs da dahil olmak üzere pek çok bölgesel milli güvenlik meselesinde anlaşamadığımız ortada. Yeni bir dünya şekilleniyor. Maalesef Türkiye’de ciddi bir Batı vesayeti var. İktidar da muhalefet de bu vesaeyete çok tabi. Bu aşıldığı zaman Türkiye özgürleşecektir. BRICS bir savunma örgütü ya da sınırlayıcı ekonomi örgütü değil. O nedenle Atlantik sisteminden resmen kopmadan BRICS’e girilebilir. Ancak ne kadar verimli olur orası soru işareti.”

‘DENGE POLİTİKASIYLA UYUMLU’

Dr. Kadir Ertaç Çelik

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kadir Ertaç Çelik, Fidan’ın çıkışlarının geleneksel Türk dış politikasıyla uyumlu olduğuna işaret etti. Çelik şunları söyledi: “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bu açıklaması öncelikle geleneksel Türk dış politikasının ilkeleriyle uyumlu. Denge politikasının bir ürünü. Türkiye bir yandan Batı içindeki dengeleri, öte yandan da Batı-Doğu dengesini gözeten bir politika tercihiyle hareket ediyor. Bir diğer boyut ise uluslararası sistemin dönüşümü bağlamında Doğu'nun gözle görülür ve şu an için engellenemez bir yükselişi var.

Türkiye uluslararası sistemin yeniden yapılandırılması noktasında kendisini konumlandırmaya çalışıyor. Ayrıca Amerikan hegemonyasının tartışmaya açıldığı ve oldukça yıprandığı bir dönemde çok kutuplu dünyanın inşasında da Türkiye'nin çok kutupluluktan yana tavır koyduğunu ifade edebiliriz. Tabi Atlantik ittifakından kopuşun bir anda keskin biçimde olması çok beklenilen bir durum değil. Geçiş sürecinde yeni dengelere yatırım yapıldığı anlamına gelen BRICS açıklaması ve Türkiye'nin 2001 Avrasya'da İşbirliği Eylem Planı ve Şangay açılımları da bu tercihi destekleyen diğer göstergeler.”

Sonraki Haber