Hâkimin, Kuytul'a 'Hoca' diye hitap etmesine hukukçulardan tepki: Yargıda böyle bir usul yok

Alparslan Kuytul ve 12 Furkancının iş insanı Koray Sarısaçlı’yı kaçırma ve işkence etmekten yargılandığı davada mahkeme başkanının Kuytul’a ‘hoca’ diye hitap etmesi dikkat çekti. Hakimin hitap şeklini hukukçulara sorduk. Bu tür tavırların tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu söylediler.

Adana’da Furkancılarla Koray Sarısaçlı arasında görülen davada mahkeme başkanının cemaat liderine “Alparslan Kuytul Hoca” şeklinde hitap etmesi tepki çekti.

Hakimin tavrını Aydınlık’a değerlendiren hukukçular, yargıçların yasada belirtilen unvan ve hitapların dışında bir ifadenin doğru olmadığını belirtti.

15 Eylül Cuma günü Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde davası süren Furkancıların duruşması 24 Kasım’a ertelendi. Duruşmada tutuklu bulunan 3 sanıktan Erol Ardıç tahliye edilirken Haydar Akoraler ve Yusuf Tapan’ın ise tutukluluğuna devam kararı verildi.

Hakimin, yalnızca kendi cemaatinde “hoca” olarak hitap edilen Kuytul’a bu şekilde seslenmesi “mahkemenin tarafsızlığını yitirmesi” olarak değerlendirildi.

Öte yandan hakimin, sanık konumundaki Furkancılara yönelik tavrı da dikkat çekti. Mahkeme başkanı, duruşma sonunda ara kararını açıkladıktan sonra tutukluluk kararlarına gelen tepki üzerine, ‘Bir sonraki duruşmada tanıkları dinleyelim. Ondan sonra bakalım. Ben kimseyi sonsuza kadar tutuklu bırakacak bir hakim değilim. Beni en iyi siz tanıyorsunuz.’ ifadelerini kullandı.

Hukukçulara, yargıçların sanıklara yönelik yaklaşımın hukuk teamüllerinde nasıl olmasını gerektiğini sorduk. Aydınlık’a konuşan isimler, şu ifadeleri kullandılar:

‘BÖYLE BİR GELENEK YOK’

Emekli Yargıtay Üyesi Hamdi Yaver Aktan:

“Hiçbir sanığa bir yargıç, savcı, duruşma salonunda, yargılama yaparken, bey, hocam, ağabey, hanımefendi, beyefendi gibi ifadelerle konuşma yapamaz. Çünkü böyle bir geleneğimiz yok. Örneğin Cumhuriyet savcısı ifade alırken ayakta duramayan birine 'Buyurun oturun' diyebilir. Onun dışında hitaplı şekilde ifade alınması doğru değil. Diyelim bir şikayetçi ve sanık var. Şikayetçiye ismiyle, sanığa unvanıyla hitap ettin 'hocam' dedin. Diğer kişi üzerinde bırakacağı olumsuz etki tarafsızlığı da zedeler. Bu şekilde hitap edilmesi doğru değildir. Hitabın şekline göre ihsas-ı reye kadar da varabilir. Bizim yargılama kültürümüzde bu yok. Son dönemde bunun başladığını görmekteyim. Bu doğru değildir. Kişinin mesleği, unvanı, rütbesi yargılamada kullanılmaz. Sadece ne iş yaptığı sorulur. Rütbe, unvan ya da nezaket cümleleri takısıyla duruşma yapmak doğru değil.”

Üst düzey bir emekli Yargıtay üyesi de “Bu şekilde hitap edilmesi, hakimin tarafsızlığını şüphe ettirir. Böyle bir durumda müşteki avukatı, reddi hakim talebinde de bulunabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

‘UYARILSA NİYETİ BELLİ OLURDU’

Emekli hakim Ömer Yasa:

“Nasıl hoca diyebilir. Bu doğru değil. Neden uyarılmamış? Eğer duruşma sırasında uyarılsaydı o zaman daha net belirtirdi amacını. Niyetini de anlamış olurduk. Ben Bolu’da ağır ceza mahkemesi hakimiyken bir davaya bakmıştım. Bir ırza geçme davasıydı. Duruşma sırasında orada bulunan jandarma, sanığa ‘beyefendi’ diye hitap etmişti. Ben de karşılık olarak ‘O beyefendiyse biz neyiz’ diye tepki göstermiştim. Öyle önüne gelene beyefendi diye hitap edilirse gider mahkemede de tecavüzcü sanığa beyefendi diye hitap eder. Ama netice bu suç teşkil etmez.”

GENÇ YARGIÇLARA ELEŞTİRİ

Avukat Ceyhan Mumcu:

“Yasanın kabul etmediği unvanlar doğru değil. Atatürk’ün bir sözü vardır: Türkiye şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. İşte Atatürk’ün bu sözünü ve devrimlerini benimseseydi bu şekilde hitap etmezdi.

“Ergenekon kumpas davalarında rektör sanıklar vardı. Mesela Fatih Hilmioğlu… Ona hakimler ‘hoca’ diye hitap etmiyorlardı. Fetullah Gülen’in ilkokul diploması bile yok. Ona da hocaefendi derlerdi. Bu hocaefendi, tarikat kültüründe en üst payedir. Sonra da mürit toplamaya başlarlar. Bu hitap, Fetullah Gülen’le yayıldı. Hakim bir kere demiş olsa dil sürçmesi deriz ama iki kere söylemesi yanlış. Hakim ve Savcılar Kurulu kesinlikle uyarmalı. Aksi takdirde tarafsızlığını sorgulatır.

“Şimdiki hakimler çok tecrübesiz. Son yıllardaki gelişmelerden kaynaklı bir boşluk oluştu. Genç kuşak hızlı yükseldi. Eskiden hakimler ne diyeceğini bilirdi.”

DURUŞMA 24 KASIM’DA

Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bir sonraki duruşması 24 Kasım’da görülecek. Davanın 1 numaralı sanığı konumundaki Alparslan Kuytul ve 12 sanık hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüte üye olma, nitelikli yağma, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Öte yandan kayyım atanan Furkan Vakfı'nın kapatma davası da Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hala devam ediyor.

‘KARAR KONUSUNDA ŞÜPHE YARATIR’

Vatan Partisi Hukuk İşleri Bürosu Başkanı Avukat Nusret Senem, yargıcın sanıklara resmi sıfatlarıyla veya “sanık” şeklinde hitap etmesi gerektiğini vurguladı. “Hoca” diyerek hitap etmenin hukuk teamüllerine uymadığına dikkat çeken Senem, hakimin kararı konusunda şüphe oluşabileceğinin altını çizdi. Senem şu değerlendirmeyi yaptı.

“Normalde bir yargıcın sanığa resmi kimliğiyle veya sanık diye hitap etmesi icap eder. Onun dışındaki sıfatlar hiçbir şekilde doğru değil. Hukuk temayülleri içinde de yok böyle bir şey.

Fakat hoca ifadesi, özellikle bu işte cemaat çevrelerinde kullanılan bir ifade. Onların tabiri, kendi aralarında öyle hitap ettikleri biliniyor. Bu şekilde bir hakimin, iki kez ‘Alparslan Kuytul Hoca’ diye hitap etmesi onun da bu cemaat çevrelerine ve kültürüne yakın olduğunu gösteriyor. Böyle bir ifade kullanılması hukuki değil. Hiçbir şekilde bir hakime yakışmaz. Bunda bir suç yok ama netice olarak bu hakimin kararı konusunda şüphe yaratır. Bu açıdan önemli. Onun için bu ifadeyi tehlikeli bulurum.”

HEDEF GÖSTERİP TEHDİT ETTİLER

Furkancıların lideri Alparslan Kuytul, önceki gün sosyal medya hesabından Aydınlıkçılara tehditte bulundu. “Aydınlık gazetesi pişman edilmeli” diyen Kuytul şunları kaydetti:

“Ulusalcı Aydınlık Gazetesinin Cuma günkü mahkeme sebebiyle bana ve Furkan hareketine attığı iftiraları gündeme getirebilmek için Ulusalcılardan Furkanaİftira başlıklı etiket çalışması yapılmak istendi ancak derin devletin bir parçası olan ulusalcıların derin müdahaleleri sonucunda binlerce arkadaşımızın attığı binlerce paylaşım yok edildi! Bu derin müdahaleye teslim olunmayacak ve yeni etiketimiz olan Ulusalcılardan FurkanaSaldırı etiketine destek verilecek ve mücadelemiz devam edecektir. Aydınlık gazetesinin yalan ve iftiralarına gereken cevap verilmeli ve pişman edilmelidir. Aydınlık gazetesinin bu saldırı ve iftiralarıyla bu dosyanın adli bir dosya değil siyasi bir dosya olduğu ve arkasında siyah gözlüklü derinlerin olduğu alenen ortaya çıkmıştır.”

MAHKEME SALONUNDAN PAYLAŞIM

15 Eylül’deki duruşma sırasında mahkeme salonunda bulunan Ömer Hakseven, Aydınlık muhabiri Kaan Arslan’ı hedef göstererek sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Alparslan Hoca ve Furkan Hareketi'ne operasyon çekildiğini artık sağır sultan bile duydu. Ben şimdi size bir konudan bahsedeyim: Bir haftadır karalama çalışması yapan Aydınlık(!) gazetesinin muhabiri Kaan Arslan şu anda duruşma salonunda.

“Aydınlık (!) bir gazetenin ‘görevli’ elemanı şu anda itibar suikastı için malzeme topluyor olsa gerek. Ayrıca müşteki avukatıyla irtibatta olduğunu görenler var.”

Sonraki Haber