Hale Gür Aydınlık'a konuştu 4: Acı da var mutluluk da savaş da türküde düğün de
'Türkü toplumun kendini ifade etme biçimidir. Ne yapılıyorsa, her şeyi türkülerimizde bulabilirsiniz' diyen Hale Gür, TRT'nin kendisine kattığı değeri ve kazandırdıklarını da hatırlatmayı ihmal etmiyor.
TRT'nin "en güzel seslerinden Hale Gür'le söyleşimizin bu bölümünde; “Ben 66 kuşağına yetişeyim diye çok çalıştım. Roman okur gibi notaları okudum, birden başlayarak eksiğim kalmasın diye. Hiçbirini boş bırakmadım. Ne olursa olsun önüme gelen türküyü yakalarım” diyor. Nida Tüfekçi'nin radyo programında kendisini “İzmir Radyosu sanatçılarından Hale Gür” diye takdim edince sınavı kazandığını öğrenen Gür, o anları anlatırken sanki yeniden yaşıyor gibi heyecanlı.
Prodüktörlükten nasıl ses kadrosuna geçtiniz?
Şimdi oraya geldik. 1974 yılında, Nihat Kaya ve Necdet Macit askere gitmişti. 18 ay sonra askerden dönünce onlara kurum içi sınav yapılacağını duyduk. Durmuş Bey "Bu sınava gir" dedi. Radyo müdürü Nihat Uytun’a gittim. Alım ikbal şubesinde çalıştığım dönemde radyo müdürünün sekreteri yoktu. Ben on parmak ve sekreterlik bilgimle onun bir nevi sekreterliğini yapmıştım.
Bir cesaretle gittim, "Müdür bey ben bu sınava girmek istiyorum ve şansımı denemek istiyorum" dedim. Müdürümüz, Mustafa Hoşsu’ya telefon açtı, “Mustafa’cığım Hale’ye bir bant yaptır, bir de elinden dilekçe al, bu sınava girsin” dedi.
Ses sınavında hangi türküyü söylediniz?
Bir tanesi “Uzun Olur Ahlatlının çalısı” idi. Dört türkü hazırladım ama birbirinden zor türküler. Kendimi göstereceğim ya.
Bandı yaptık, teslim ettik. Yaklaşık bir hafta sonra jüri geldi. Jüride Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı var. Bandı dinlemişler ve çok beğenmişler. Beni mülakata aldılar. Nida Beyin elinde, ucunda püskülü olan bir bağlama vardı. Zeybek havası çalıyordu. Nida Hoca, “Hale bunun üçlüsü nerede” dedi. Hemen yanıt verdim. Yücel Hoca oyun havasının notasını açtı, “Bunu oku” dedi. Çat pat okudum. Başka sorular sordular, yanıtladım ve sınavdan çıktım.
Ertesi gün oldu, ikide bir Mustafa hocaya sınavım sonuçlarını soruyordum. "Bilmiyorum" diye yanıtını alıyordum. Aradan 15 gün geçti. Öğle yemeği için İzmir radyosunun ney sanatçısı ve aynı zamanda Türk müziği prodüktörü Mahmut Bilki ile yemekhaneye geldik. Köşe de bir radyo çalıyordu. Tam on iki ile bir arası Nida Hocanın canlı sunduğu “halk ozanları bölge sanatçıları” programı vardı. Nida Hoca programı sunarken birden, “Şimdi İzmir Radyosu sanatçılarından Hale Gür sizlere bir türkü söyleyecek. "Uzun Olur Ahlatlının Çalısı" diye beni duyurmaz mı? Ben şaşırdım, kaldım. Kendime geldiğimde sevinçten tavanlara zıplıyordum. Yemin ederim…
Heyecanla Mustafa Hocamın odasının önünde beklemeye başladım. Öğle tatili bittiğinde odasına girdim, "Hocam ben sınavı kazanmışım." dedim. "Kim söyledi" dedi. "Nida Hoca söyledi" dedim. "Nerede söyledi" dedi. "Programında söyledi, radyodan kendim duydum" dedim. O da "Kazandığın için kutlarım" diyerek sevincini benimle paylaştı. Ardından, "Spekülasyon olmasın diye söylemedim" dedi.
O tarihten sonra 1974’de akitli sanatçı oldum.
İ. Can: Ben sizi 1976’da İzmir televizyon programından hatırlıyorum. Ben Trabzon'da idim. O zaman da yazın köye gelmiştim. Fındık mevsiminde nöbetleşe Trabzon'dan köye gidiyorduk. Programı köyde, siyah beyaz televizyondan izlemiştik. Çok net hatırlıyorum sizi. Sarışın ama siyah beyaz televizyonda bir güzelliğiniz vardı. O yaşlarda bile sizin bir duruşunuz, memuriyetin getirdiği bir ciddiyetiniz vardı.
Yapım o benim. Hep bunu bana söylerler. Ben hiçbir zaman çocuklarla oynamadım. Ailemiz kalabalıktır. Teyzelerimin üçer çocuğu vardır. Halalarım, amcalarım. Bir de ben ailenin en büyük çocuğuyum. Ayrı masa kurarlardı, çocuklar hep beraber yesin diye. Ben katiyen çocukların masasına oturmazdım. Mutlaka büyüklerin masasına otururdum. Büyümüş de küçülmüş bir halim vardı.
Televizyonda ilk okuduğunuz türkü hangisi?
“A İstanbul Sen Bir Han mısın”. Hatta kamerayı takip etmeyi bilmiyordum. Stüdyo yönetmeni de işaret etmemişti. Görmüyormuşum gibi kameraya bakmışım.
Efe türküleri ile ilginiz oldu mu?
Şöyle. Bir defa Egeli bir prodüktör olarak Ege'ye yönelik programlar yapıyoruz. Ege'nin efelerini, kültürünü, müziğini, her şeyini araştırdık. Onları kullanırken de kulağımız doluyor bir taraftan. Programcılık benim sanatçılığımı çok besledi ve yönlendirdi.
'TÜRKÜ TOPLUMUN KENDİNİ İFADE BİÇİMİ'
TRT size bu anlamda neler kattı?
TRT bana çok şey kattı. Kendimi geliştirmemde çok büyük katkısı oldu. Ben 66 kuşağına yetişeyim diye çok çalıştım. Roman okur gibi notaları okudum, eksiğim kalmasın diye. İnanın bana çocuğum yanımda, ben harıl harıl notaları çalışırdım. Hem de üzerine kurşun kalemle işaretler koyarak. Burayı çözemedim burası nasıl olacak acaba diye. Ona benzer arızaları olan başka bir türküden orayı çözmeye çalışıp okumaya çalışırdım. İnanın hep böyle çalıştım ve koroda önüme gelir de okuyamam diye hiçbir yöreyi ayırt etmeden, yeniden birden başlıyordum. Onun için benim repertuar kurulunda adım “hafıza”dır. Yani ne olursa olsun önüme gelen türküyü yakalarım.
Türkü sizin için nedir?
Türkü hayat biçimidir. Toplumun kendini ifade etme biçimidir. Ne yapılıyorsa, her şeyi türkülerimizde bulabilirsiniz. Savaşı da bulabilirseniz, salgın hastalıkları da bulabilirsiniz. Yokluğu, acıyı da mutluluğu, düğününü, yemeğini, yemek kabını, kullandığı kaşığı alet edevatı her şeyi bulabilirsiniz.
Bir tutkal gibi toplumu yapıştırıcı bir rolü var.
Aynen öyle toplumu birleştiriyor.
Mizahi bir türkünün notasını yazmışsınız. Burdur türküsü “Antalya'dan bir okka pırasa aldım geldi mi” diye.
Evet. Çok ilginç bir türküdür.
“Antalya'dan bir okka pırasa aldım geldi mi?
Geldi de gördüm nenni
Acıymış nenni
Attırı verdim nenni
Döktürü verdim nenni”
Sizin hakkınızda bir türkünün yanlışını görmesin anında düzeltir diyorlar.
Aynen öyle. Radyoda zaten böyle yapmak zorundayız. Öğrencilerime de aynı şeyi söylüyordum.
Öğrencilerinizden kimler vardı?
Ali Çakar, Sabahattin Gülümser benim öğrencilerim. Tuğba Erger, Hüseyin Turan,
Hüseyin’e en son türkü okutuyordum sınıfta. Çünkü o kekeleyince sınıf gülüyordu. Kekelemeden çok güzel söylüyordu. Çok nadir kekeliyordu. Seher Dilmaç, Dilek Şafak Ali’nin eşi. Onlar halk müziğinde çok iyi öğrencilerdi. Çok titizdiler. Dilek hep programlarda da söyler. "Hale hocadan yüz alan tek öğrenciyim" diye. Çünkü ben detaylara çok dikkat ediyorum. Bakın burada çıkma bir ses var. Bu ses buraya konduğuna göre demek bu ses varmış burada. Eksik okuyabilirsiniz ama o varlığı fark edeceksiniz. Çünkü o tavrı o verecektir, onu yapacaksınız diye. Detaylara meraklıyım karakter olarak. Yaptığım işe saygı duyuyorum. Titizlik gösteriyorum. En doğrusunu yapmaya çabalıyorum. Doğru bir şey de yaptığımı sanıyorum.
ANTALYA'DAN BİR OKKA PIRASA ALDIM GELDİ Mİ
Ey Antalya'dan bir okka pırasa aldım geldi mi
Geldi de gördüm nenni
Acıyımış nenni
Attırıverdim nenni
Döktürü verdim nenni
Isparta'dan bir okka kabak aldım
geldi mi
Geldi de gördüm nenni
Yiyemedim nenni
Attırıverdim nenni
Döktürüverdim nenni
Findost'tan bir okka keşir aldım
geldi mi
Geldi de gördüm nenni
Yiyemedim nenni
Attırıverdim nenni
Döktürüverdim nenni
Burdur'dan bir okka üzüm aldım
geldi mi
Geldi de gördüm nenni
Dalıymış nenni attırıverdim nenni
Döktürüverdim nenni
Yöresi: Burdur
Kaynak Kişi:
Tepeli Hasan Büyük Çoban
Derleyen: Ankara Devlet
Konservatuarı
Notaya Alan: Hale Gür
Makamsal Dizi: Hüseyni
Konusu-Türü : Mizahi
Ses Genişliği: 7 Ses
ÇORABINI ÖRDÜĞÜM
Çorabını ördüğüm (Oğlan oğlan ay oğlan)
Vay derdine yandığım (Sana yandım ay oğlan)
Seni hasta dediler (Oğlan oğlan ay oğlan)
N'oldu gurban olduğum (Sana yandım ay oğlan)
Bağlantı:
Oğlana bak oğlana boyu benzer fidana
O fidan bir gül açmış goklatmaz adama
Oğlan destecik oğlan boyları gostacık oğlan
Sana nazar değmesin tak bir nazarlık oğlan
Çorapları yaşımış (Oğlan oğlan ay oğlan)
Ayakları üşümüş (Sana yandım ay oğlan)
Hadi gidelim yarim (Oğlan oğlan ay oğlan)
Tan yerleri ışımış (Sana yandım ay oğlan)
Bağlantı
Gurşun atarım gurşun (Oğlan oğlan ay oğlan)
Galeden aşırmaya (Sana yandım ay oğlan)
Çok muskalar yaptırdım (Oğlan oğlan ay oğlan)
Aklını şaşırmaya (Sana yandım ay oğlan)
Bağlantı
Yöresi: Afyon-Emirdağ
Kaynak Kişi: Pınar Halaç
Derleyen:
Ömer Faruk Yıldızkaya
Notaya Alan: Hale Gür
Makamsal Dizi: Muhayyerkürdi
Konusu-Türü : Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 8 Ses