Halkın omuzlarında geldi halk hareketinin önünü açtı

27 Mayıs devrimimin açtığı özgürlük ortamında üniversite gençliğinin, işçi ve köylü kitlelerinin mücadelesi hızla yükseldi. Önceleri Aydınlıkçılar olarak bilinen, sonraları partiyi oluşturacak olan önderler, gençlik başta olmak üzere bu üç alanda yürütülen devrimci siyasi çalışma içinde yetişti

2006 yılında başlayan Ergenekon kumpası ve Balyoz kumpası Amerikan emperyalizminin Türkiye’yi bölme planlarına direnen Vatan Partisi liderlerini ve Türk Ordusu’nun yurtsever komutanlarını hedef almıştı. Vatanseverler “darbecilik”le suçlanıyordu. Bu ortamda Cumhuriyet Halk Partisi liderleri dâhil bütün liberaller “27 Mayıs 1960 bir askeri darbedir” dediler.

Türkiye’de askeri darbenin ne olduğunu yaşayarak öğrendik. 27 Mayıs 1960 devriminden sonra kapatılan Demokrat Parti’nin devamı olan Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel bile 27 Mayıs’a darbe demedi. Tam aksine 27 Mayıs devrimiyle gelen 1961 Anayasa’sını çok fazla özgürlük getirmekle eleştirdi. Süleyman Demirel’in ünlü sözü “Bu anayasa bol geliyor” özgürlüklerin çok fazla olmasını ifade ediyordu ve ülkenin yönetilemeyeceğini söylüyordu.

12 Mart 1971 darbesi bu özgürlükleri sınırlayan anayasa değişikliğini gerçekleştirmek için yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesi 1961 Anayasa’sını toptan kaldırdı. Her iki darbe de Amerikan emperyalizminin çıkarları doğrultusunda hazırlanmış ve Amerikan Gladyosu’nun desteğiyle yapılmıştır. Her iki darbe yükselen halk hareketini şiddetle bastırmış, devrimci, sosyalist örgütleri kapatmıştır. Yüzlerce devrimci genç hapse atılmış, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idam edilmiş, Mahir Çayan ve 10 arkadaşı Kızıldere’de topluca katledilmiştir.

27 Mayıs Devrimi yükselen kitle hareketinin omuzlarında geldi. “Ordu-Gençlik el ele” devrimin sloganı oldu.

27 MAYIS 1960 ASKERİ MÜDAHALESİ NASIL GELDİ

9 Temmuz 1961 günü halk oylamasıyla kabul edilen anayasanın başlangıç bölümünde şöyle yazıyor: “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs Devrimi’ni yapan Türk milleti.” 1957 yılında ekonomik krizle birlikte zor durumda kalan Demokrat Parti iktidarı, meclis çoğunluğuna dayanarak basını ve muhalefet partilerini susturma yolunu seçti. Mecliste kabul edilen bir yasayla kurulan Tahkikat Komisyonuna olağan üstü yetkiler verilerek Cumhuriyet Halk Partisini kapatmak istedi. Halkın ve Üniversite gençliğinin diktatörlüğe karşı direnişi başladı. İktidar bu direnişi silah zoruyla, sıkıyönetimle bastırmaya çalıştı. İstanbul Üniversitesinde polis öğrencilerin üzerine ateş açtı Turan Emeksiz hayatını kaybetti.

Nazım Hikmet’in 1962 yılında yazdığı “Hürriyet Kavgası” şiiri Turan Emeksiz’in şehit olduğu olayı anlatır: “Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler/Dalga dalga aydınlık oldular/Yürüdüler karanlığın üstüne/Meydanları zaptettiler yine/Daha o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar,/Dinleyin, duyduğunuz çakal ulumasıdır./Safları sıklaştırın çocuklar/Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.”

27 Mayıs Devrimi yükselen kitle hareketinin omuzlarında geldi. “Ordu-Gençlik el ele” devrimin sloganı oldu. “27 Mayıs 1960 Devrimi, 1945-1980 Küçük Amerika sürecine karşı bir isyandır; ihtilaldir. Bu açıdan 1908 ve 1920 devrimlerinin devamıdır. Ancak tıpkı 1876 devrimi gibi yaşanan süreci alt edememiştir; Türkiye’yi Kemalist Devrim rotasına sokamamıştır. Buna rağmen, DP yönetiminin 1946 uzlaşmasını bozan dikta girişimine son vermiş, özgürlükçü bir anayasa getirmiş, emekçi sınıfların siyasal hayata katılmalarının siyasal ve hukuki koşullarını yaratmıştır. Böylece 27 Mayıs, Türkiye’yi özgürleştirmiştir. 1960’lar Türkiye’sindeki bütün kazanımların kökünde 27 Mayıs vardır.” (Türkiye’nin Anayasa Birikimi Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları 2.Basım sayfa:143)

27 Mayıs Devrimi’nin önder kadrosu Atatürk devrimcisiydi, içlerinde Suphi Karaman, Sami Küçük, Haydar Tunçkanat, Suphi Gürsoytrak, Ahmet Yıldız kendilerini açıkça sosyalist olarak tanımlıyorlardı.

27 MAYIS DEVRİMİ’NİN GETİRDİKLERİ

27 Mayıs Devrimi özgürlükçü bir anayasa getirdi ve sosyalizmin yasal örgütlenmesinin önünü açtı. 27 Mayıs 1960 Devrimi halk hareketiyle geldi ve halk hareketine dayandı. Türkiye, 1960 sonrasında bir özgürleşme ve ekonomik gelişme dönemine girdi.

27 Mayıs Devrimi’nin önder kadrosu Atatürk devrimcisiydi, içlerinde Suphi Karaman, Sami Küçük, Haydar Tunçkanat, Suphi Gürsoytrak, Ahmet Yıldız kendilerini açıkça sosyalist olarak tanımlıyorlardı. Türkiye sosyalistleri ittifak halinde 27 Mayıs Devrimini desteklediler. Hikmet Kıvılcımlı’nın Milli Birlik Komitesi’ne yolladığı mektup önemli bir yol gösterici belgedir ve “İkinci Kuvayı Milliyetçiliğimiz” başlığıyla yayınlanmıştır.

1961 Anayasa’sını yapan Kurucu Meclis üyeleri arasında sosyalist subayların yanında, Doğan Avcıoğlu ve Mümtaz Soysal gibi sosyalist aydınlar ve bilim adamları vardı. Kurucu Meclis “sosyalizme açık” bir anayasa yaptı. Bu “sosyalizme açık anayasa” sözü Mehmet Ali Aybar’ın önderlik ettiği TİP’in temel sloganlarından biri oldu.

İşçi ve köylü hareketi 27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği hak ve özgürlükler ortamında, Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımını yaptı. Türkiye, halk hareketinin hızla yükseldiği bir döneme girdi. Sosyalist siyasal örgütlenmede en önemli atılım Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşudur. 13 Şubat 1961 günü 12 sendika önderi TİP’i kurdular. Kısa süre sonra Mehmet Ali Aybar TİP Genel Başkanı oldu. 1965 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde TİP yüzde 2,7 oy alarak meclise 15 milletvekiliyle girdi ve grup kurdu. 20 Aralık 1961’de Doğan Avcıoğlu önderliğinde YÖN dergisi yayına başladı. 1962 yılında Mümtaz Soysal’ın kurucuları arasında bulunduğu Sosyalist Kültür Derneği kuruldu. 1966 yılında yayına başlayan Mihri Belli önderliğindeki Türk Solu dergisinin başyazarı Suphi Karaman idi. 1967 yılında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kuruldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Fikir Kulübü sosyalist fikirlerin etkisine girdi. Fikir Kulüpleri hızla birçok üniversitede örgütlendi ve 17 Aralık 1965’de Fikir Kulüplere Federasyonu haline geldi.

VATAN PARTİSİ'NİN ÖNDER KADROLARI NASIL ORTAYA ÇIKTI?

27 Mayıs devrimimin açtığı özgürlük ortamında üniversite gençliğinin, işçi ve köylü kitlelerinin mücadelesi hızla yükseldi. Önceleri Aydınlıkçılar olarak bilinen, sonraları partiyi oluşturacak olan önderler, gençlik başta olmak üzere bu üç alanda yürütülen devrimci siyasi çalışma içinde yetişti.

Not: 27 Mayıs 2019 tarihinde yayımlanan bu yazıyı güncelliği sebebiyle okurlarımızın bilgisine sunuyoruz.

Sonraki Haber