HAMAS Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Basem Naim: Dünya 7 Ekim’den sonra yeni bir dünyadır

'Filistin’deki direniş, emperyalizme karşı mazlum ülkelerin verdiği mücadelenin ön cephesidir.' diyen Dr. Basem Naim, '7 Ekim Harekâtı, bağımsızlık savaşlarının devamıdır. Dünya, 7 Ekim’den önceki haline kesinlikle dönmeyecek. Bu tarihten sonra tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçiş çok hızlanmıştı

HAMAS’ın Dış İlişkiler Sorumlusu ve Politik Büro Üyesi Dr. Basem Naim’in şubatın son haftası Aydınlık’a verdiği mülakat, çok ses getirdi. Dr. Naim’in, 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı Harekâtı’nın zamanlaması, kazanımları, bölgeye etkisi ve mevcut gidişatı üzerine tespitlerini vermeye devam ediyoruz. Bu konuşmadan herkesin, özelikle de Türk Hükûmeti'nin alması gereken önemli mesajlar var. Filistin davasını sahiplenmek dışında İsrail’e karşı “Zafer nasıl kazanılır?” sorusuna yanıt arayanlar, HAMAS yöneticisinin tespitlerini dikkatle okumalı. İşte Dr. Naim'in o açıklamaları...

AKSA TUFANI NEDEN YAPILDI?

“Bu direniş, İsrail’in bize karşı adına 'Bitime Projesi' dediği bir planı durdurma hedefliydi. Plana göre Mescid-i Aksa yıkılacak ve yerine bir Süleyman Mabedi inşa edilecekti. Kudüs'ün doğusu tamamen Yahudilerin kontrolüne geçecekti. Yani zaten yüzde 65’i işgal altında olan Batı Şeria’da işgal her yere yayılacak. Gazze’deki Filistin varlığı tamamıyla sonlandırılacak. Söz konusu planı İsrail’in Savunma Bakan Yardımcısı 'ya ölecekler ya gidecekler' diye sloganlaştırdı. Ayrıca geçen eylül ayında Birlemiş Milletler Genel Kurulu'nda kendi haritalarını havaya kaldırarak bu amaçlarını bir kez daha ilan ettiler.

ARAP ÜLKELERİNE FİLİSTİN TUZAĞI

“Planın en tehlikeli aşamalarından biri, İsrail’in bölge ülkeleriyle normalleşme projesinin şartlarından, Filistin maddesini kaldırmasıydı. Trump döneminde başladı. Sudan, Bahreyn, Fas gibi ülkelerin önüne çeşitli adlarda bir anlaşma koydular. Biden da bunu devam ettirdi. Onlara dediler ki, 'Filistin bizim iç meselemizdir, siz artık buna karışmayın ve bu konuyu uluslararası bir sorun olarak görmekten vazgeçin.' İşte bu şartlar altında bizim bir hamle yapmamız, bir yanıt vermemiz gerekiyordu. 7 Ekim Harekâtı ile onların kurdukları masayı dağıttık. Filistin meselesini dünya gündeminden kaldırmak üzerelerken bizim bu atağımız onların oyunlarını bozdu. Filistin yeniden hem bölgenin hem de dünyanın gündemine girdi.

NELER KAZANILDI?

“Birincisi, İsrail’i askeri olarak yenmenin imkânsız olmadığını bütün dünyaya gösterdik. Filistin’in kurtuluşunun gerçekçi olduğunu cümle aleme gösterdik.

İkincisi, İsrail’in bu zamana kadar koruduğu bir iddiası vardı: Dünyadaki bütün Yahudileri koruyabilecek, onları güvenle barındırabilecek bir ülke olduğu… İsrail’in bu iddiasını boşa çıkardık. İsrail, ne Yahudileri güvende tutabilen bir ülkedir ne de bölgenin en güçlü ülkesidir.

Üçüncüsü, Filistin yalnızca kendi imkânlarıyla, kendi aldığı karar ile topraklarını savunabilecek, bağımsızlık savaşını on yıllar sonra bile devam ettirebilecek kudrettedir. Bu, bir ilktir.

Dördüncüsü, Arap ülkelerine cesaret verdik. Daha önce Arap ülkelerine karşı yürüttüğü savaşlarda İsrail çok kısa süre içinde üstünlük kurar ve karşısındakini teslim alırdı. Ama gördünüz, beş aydır devam eden mücadelede İsrail, Gazze direnişini yenemedi. Demek ki İsrail de kâğıttan bir kaplanmış!

Beşincisi, İsrail bu zamana kadar uluslararası kamuoyuna kendisini hem mağdur, hem de Batılı değerlere, insani değerlere sahip gibi göstermiştir. İsrail, kuruluşundan itibaren 'soykırıma uğrayanlar' olarak bütün eylemlerinde kendisini haklı göstermeye kalktı. 75 seneden fazla bu algıyla suçlar işledi. Oysa şimdi görüldü ki, soykırımı işleyen ülke İsrail’dir, en vahşi ve barbar ülkelerden biridir. Bu algı, rivayet çöktü ve İsrail şimdi suçlu olarak mahkemede yargılanıyor.

Altıncısı, İsrail’in kendi içinde yaşadığı bölünme ve zayıflamadır. Sağ, liberal ve sol grupların siyasi olarak karşı cephelerden birbiriyle çatışması sertleşti. Daha da önemlisi, İsrail Ordusu içinde bölünmeler başladı. İsrail için bu süreç, kendi devletinin çatırdayıp yok olacağı bir sürece doğru hızla ilerliyor.

FİLİSTİN’LE DAYANIŞMA İÇİNDE OLANLARIN CEPHE ARKADAŞLIĞI

“Bizimle birlikte olan ülkeler, yalnızca Filistin haklı olduğu için bu tavırları almıyor. Herkes şunu görüyor: Filistin’deki direniş, emperyalizme karşı mazlum ülkelerin verdiği mücadelenin büyüğüdür, ön cephesidir. 7 Ekim Harekâtı, bağımsızlık savaşlarının devamıdır. Dünya, 7 Ekim’den önceki haline kesinlikle dönmeyecek. Bu tarihten sonra tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçiş çok hızlanmıştır. Devletler de artık bu değişimi görüyor, herkes tavrını buna göre alıyor. İngiltere’de ve Brezilya’da bile saflar Filistin’den yana olanlar ve İsrail yanlıları diye ayrışıyor.

TÜRKİYE’YE KRİTİK MESAJ

“Türk milletinin Filistin davasını sahiplenmesi, bizlerle dayanışma içinde olması çok çok önemli. Hangi görüşten olursa olsun Filistin meselesinde birleşilmesi bizim için gurur vericidir. Biz Osmanlı’dan beri sizlerle kan kardeşiyiz. Bugünkü Gazze Savaşı aslında Türkiye’nin stratejik sınırlarında yaşanmaktadır. Bu direnişin sonuçları mutlaka Türkiye’yi etkileyecektir. Nasıl ki Türkiye, Libya ve Suriye’de milli çıkarlarını gözeterek hareket etmektedir, Filistin’in de bunlardan farkı yoktur. Türkiye hem bölge için hem Arap ülkeleri için stratejik önemde bir ülkedir. Biz Türkiye’ye güveniyoruz, tabii sizlerden daha fazla destek beklediğimiz de bir gerçek. Nasıl ki Batılı ülkelerin milletvekilleri sınıra gelip boy gösteriyor...

SAHADAKİ GÜNCEL DURUM

“Şunu herkesin bilmesini isterim, sahada İsrail’e karşı güçlüyüz. Daha aylarca bu savaşı devam ettirebilecek durumdayız. Halkımız on binlerce ton bombaya rağmen davasına sadıktır. İsrail’in ağır kayıplar verdiğini sizler de biliyorsunuz. Tabii bununla birlikte İsrail’in yarattığı vahşeti de bütün insanlık görüyor. Hayatını kaybeden insanlarımız, çocuklarımız, bebeklerimiz… 2 milyon insan evlerinden oldu. Susuzluk ve açlık… Yıkılan evler, okullar, hastaneler, camiler, kiliseler… Şu an 80 bin yaralımız var. Bunun 10 bininin acilen Gazze’den çıkarılıp tedavi altına alınması gerekiyor. İnsanlarımızı daha ziyade yaralardan değil gerekli tedaviyi almadığı için kaybediyoruz. Her şeye rağmen İsrail kaybedecek ve biz kazanacağız.”

Sonraki Haber