Sabotaj belgelenirken Müzakere bilmecesi

Görüşmelerin bugün başlaması bekleniyor ancak baş muhatabın katılımı belirsiz. HAMAS söyleyeceğini söyledi artık sonuç bekliyor. New York Times, Netanyahu'nun baltalama etkinliklerini ortaya koyarken, ABD'nin İsrail'e anlaşmaya varması için baskı yaptığı iddia ediliyor

HAMAS'tan bir kaynak, hareketin bugün başlaması planlanan “müzakerelere katılmayı düşündüğü" yönündeki haberleri yalanladı. İddia bir gün önce CNN'den gelmişti. Reuters'e konuşan kaynak, HAMAS'ın müzakerelere yeniden başlamak yerine 2 Temmuz'da görüşülen anlaşmaya odaklanılması yönündeki talebine bağlı kaldığını yineledi. İhtiyaç duyulanın “müzakere değil uygulama” olduğunu vurguladı.

Direniş'in Lübnan'daki yetkilisi Ahmed Abdel Hadi de HAMAS'ın “birkaç ay sürecek olan ateşkes görüşmeleri turuna katılmayacağını" söyledi. New York Times'ın (NYT) “görüşmelere aşina” olarak tanımladığı iki kaynaksa hareketin atacağı adımların yönünün "İsrail'in anlaşmaya ciddi bir yanıt verip vermemesine bağlı” olduğunu belirtti.

BLINKEN FİDAN'A NE İMA ETTİ?

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel, "Katar, perşembe günü yapılacak rehine görüşmeleri zirvesinde HAMAS'ın temsil edilmesi için çalışacaklarına dair bize güvence verdi." dedi. Önceki gün diğer arabulucu taraf Mısır'ın da HAMAS'ı ikna etmeye çalıştığı belirtilmişti. Lübnan gazetesi El Ahbar'a konuşan bir Mısırlı kaynak, İsrail'in “HAMAS ateşkes istemiyor” iddialarını çürütebilmenin tek yolunun Direniş'in zirvede yer alması olduğunu savunmuştu.

Washington da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in geçen gün mevkidaşı Hakan Fidan ile yaptığı telefon görüşmesinde “HAMAS'ın toplantıya katılmasının önemini ele aldığını” açıkladı. İsrail basınına göre Blinken, Fidan üzerinde baskı kurmak gibi bir girişimde bulunmadı ancak Ankara'nın HAMAS üzerindeki etkisini kullanması gerektiğini ima etti.

TEL AVİV HEYETİNDE FİRE

İsrail basın kaynaklarına bakılırsa HAMAS katılsa da katılmasa da hareketin müzakerecileri zaten İsrailli mevkidaşlarıyla aynı odada olmayacak. Filistin tarafı toplantılara katılırsa Katarlı ve Mısırlı arabulucular odalar arasında mekik dokuyacak.

Bloomberg'e açıklamalarda bulunan İsrailli bir yetkiliye göre Arap arabulucular, "oturumun boykot edilmesi halinde Direniş yetkilileriyle daha sonra görüşeceklerini" belirtti. Yetkili, Doha'da yapılacak görüşmelerin HAMAS'ın "ateşkes koşullarını hafifletip hafifletmeyeceğine" odaklanacağını öne sürdü ve "İsrail'in ana koşullarından vazgeçmediğini" de ekledi.

Fakat İsrail tarafında da oturumu boykot etmeyi düşünenler var. Times of Israel'e konuşan müzakere heyetinden bir üye, Binyamin Netanyahu ekibin yetki alanını genişletmezse “zirveye gitmenin bir anlamı olmadığını” söyledi. Ekibin kesin parametreleri bu hafta sonu Netanyahu ile yapılacak toplantıda belirlenecek.

İsrail savunma şefleri ve müzakereciler bu ayın başlarında Başbakanı, temmuz ayı sonlarında ortaya koyduğu yeni taleplerle anlaşmaya varılmasının mümkün olmayacağı konusunda uyarmış, onu ateşkesi sabote etmekle suçlamıştı. Netanyahu bugün daha erken saatlerde yeni talepler eklemediğini, bunun yerine anlaşmanın uygulanmasına olanak tanıyan açıklamalar sunduğunu iddia etti. Peki öyle mi?

BALTALAMA BELGESİ

Daha önce İsrail Başbakanı'nın anlaşmayı sabote etmek için ne gibi yeni talepler getirdiğini sık sık yazmıştık, kendisi bunları hep reddetmişti. NYT salı günü, Netanyahu'nun marifetlerini ortaya koydu.

Habere göre yayımlanmamış belgeler, İsrail'in "Temmuz ayı sonlarında Amerikalı, Mısırlı ve Katarlı arabuluculara, Netanyahu'nun mayıs ayı sonlarında hazırladığı ilkelere daha az esnek koşullar ekleyen yeni şartlar listesi ilettiğini" gösteriyor. Gazete belgelerin, "Netanyahu hükümetinin perde arkasındaki manevralarının kapsamlı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu" da ekliyor.

İsrail Başbakanı, önce haziran ayında dört maddelik bir “müzakere edilemezler” listesi açıklayarak işleri yokuşa sürdü. Temmuz'a gelindiğinde “olur da bir anlaşmaya varılır” endişesiyle bu maddeleri daha da zorlaştıran ek talepler getirdi. Örneğin Mısır ile Gazze sınırı boyunca uzanan Selahaddin (Philadelphi) Koridoru'nu geçici olarak kontrol altında tutma talebine, İsrail'in Refah sınır kapısı da dahil olmak üzere Gazze'nin güney sınırını tümüyle kontrol etmesi gerektiğini ekledi.

EKSİK, EKSİK HEP EKSİK!

NYT'ye göre İsrail'in temmuz ayında arabuluculara gönderdiği mektupta, Gazze'nin kuzeyine geri dönecek yerinden edilmiş Filistinlilerin taranması konusu da yeniden gündeme getirildi. Bir önceki teklifte yer alan talepler sertleştirildi. Netanyahu, geri dönecek İsrailli esirlerin sayısının azami düzeye çıkarılmasını ayrıca Gazzelilerin "HAMAS'a bağlılık açısından denetlenmesini” ve Direniş'in takibini sağlayacak bir mekanizmayı içermeyen hiçbir anlaşmanın kabul edilmeyeceğini bildirdi.

Başbakan ayrıca esir takasından sonra da savaşı sürdürme hakkını saklı tutmak istedi ve Mayıs ayında Biden'ın açıkladığı planı "eksik" olarak nitelendirdi. Aslında Netanyahu, Joe Biden'ın açıkladığı planda birçok şeyi “eksik” buldu, oysa ki teklifi hazırlayan Tel Aviv'in ta kendisiydi! HAMAS, Mayıs'ta açıklanan Temmuz'da netleşen öneriye sıcak baktığını açıklayınca teklif bir anda “eksik” oluverdi.

NETANYAHU'NUN 'ÖNGÖRÜLEMEZLİĞİ'!

CNN'e konuşan Amerikalı yetkililer, “Washington'ın İsrailli muhataplarına bölgesel bir savaşın patlak vermesini önleyecek bir anlaşmaya varma zamanının geldiğini bildirdiğini" öne sürdü. Haber kanalına göre İsrailli kaynaklarsa Netanyahu'nun ne istediğini "kimsenin bilmediğini" söylüyor! Biz de kaynaklara Netanyahu'nun ne istediği daha ne kadar açık olabilir ki diye soruyoruz.

ATEŞKES İÇİN DAHA ÇOK SİLAH!

Biden yönetimi giderayak 20 milyar doları aşan bir anlaşmayla İsrail'e 50 kadar F-15 savaş uçağı ve mühimmat satışını onayladı. Bloomberg'e göre bu, Joe Biden'ın Gazze'deki sivil ölümlerine ilişkin eleştirileri artarken bile İsrail'e istediği silahları sağlamaya devam etme kararlılığını vurguluyor. Bize göre de müzakereler öncesinde ABD'nin İsrail güçlerinin Gazze'deki savaşı sürdürmesini desteklendiğini gösteren açık bir mesaj.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında "ABD, İsrail'in güvenliğine bağlıdır. İsrail'in güçlü ve hazır bir şekilde kendini savunma kabiliyeti geliştirmesine ve sürdürmesine yardımcı olmak, ABD'nin ulusal çıkarları açısından hayati önem taşımaktadır." ifadeleri kullanıldı.

Sonraki Haber