Hangi HDP sorusuna cevap: Kapalı olan HDP!
Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, bugünlerde kiminle konuşşa “Hangi HDP” sorusu ile karşılaştığını söylüyor. Esas olarak HDP içindeki farklı eğilimlere dikkat çekmeye çalışmış. Yazıda dikkat çekilmeyen ve bizce en önemli olan nokta, HDP’nin PKK olduğu gerçeğidir.
HDP’nin Türkiye gerçeği ile buluşması gibi hayal ürünü soruları bir kenara bırakalım. Önce Sözcü Gazetesi, HDP-PKK gerçeği ile yüzleşmelidir. Hacısalihoğlu bu gerçeği Diyarbakır annelerinin sözleri ile aktarıyor. Diyarbakır anneleri; “Burayı parti sanmayın, onlar evlatlarımızı emperyalizme maşa yapmak için terör örgütüne teslim ettiler” diyor. Yüzleşmeye katkı sunması umuduyla…
AYTUNÇ ERKİN-Sözcü
Bu konuya kafa yoran gazetecilerle ya da siyasetçilerle konuşuyorum, ortak soru hep aynı: Hangi HDP? Konuya sadece ‘kriminal/suç/suçlu' gözüyle değil, ‘ideoloji/duruş' gözüyle bakanların yanıt aradığı soru bu! Çünkü… 2018 seçimlerinde 5 milyon 866 bin 309 oy aldı… 23 Haziran 2019'da yerel seçimleri belirledi… Bugün de CHP'nin adını açık dile getirmese de ‘Demokrasi/Millet İttifakı'nda yer almasını istediğini herkes biliyor! Bileşenlerine baktığınızda… Sol, liberal, Alevi, Kürt, muhafazakar, Ermeni vs… kesimleri temsil eden ancak hedeflenen ‘Türkiye partisi'nden uzak bir yerde olduğu net bir şekilde gözlenen HDP'de iç tartışmaların sürdüğüne dikkat çekmekte fayda var!...
Soru şu: Hangi HDP? Liberallere teslim olmuş, Batı'dan destek bekleyen ve parti programıyla çelişen bir HDP mi, yoksa Türkiye gerçeğiyle buluşan HDP mi?
DİYARBAKIR ANNELERİ: BURAYI PARTİ SANMAYIN
YAŞAR HACISALİOĞLU-Akşam
Demirtaş kararı gibi bir karara varırsa, bugün AİHM kararına toz kondurmayıp, AİHM’i yere göğe sığdırmayanların yaklaşımı nasıl olurdu acaba? Uzun sözün kısası, yönetenleri eliyle HDP; PKK terör örgütü anatomisinin siyasi uzantısı olarak, demokrasi ve insan hakları maskesiyle siyasi alanı kirleterek daha fazla yol alamaz. Diyarbakır ve Şırnak Annelerinin; şahitlikleri, yüreklerindeki acı, ortaya koydukları sarsılmaz direnç her türlü mahkeme kararından kuvvetlidir. Onlar diyor ki; “Burayı parti sanmayın, onlar evlatlarımızı emperyalizme maşa yapmak için terör örgütüne teslim ettiler. Çocuklarımızı çaldılar.” Bu sese kulak veremeyen, koşup gidip ana yüreğinden gerçeği öğrenemeyen siyasetin bu ülkeye faydası yoktur.
'DEMİRTAŞ CEZALANDIRILMALIDIR'
HASAN ÖZTÜRK-Karar
Selahattin Demirtaş, PKK terör örgütünün kurucu ele başı Abdullah Öcalan ve jenerasyonundan çok daha farklı bir pozisyondadır. Onun, Öcalan ve PKK politbürosunu bile araçsallaştırabilecek bir kurnazlığa sahip olduğunu düşünüyorum. Batı ile kurduğu ilişki biçimi ise çok daha ilginç. Mesela Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş bu ilişki biçiminde hep aynı potanın içinde! Bu nedenle Demirtaş’ın yargılanmasını haklı bulanlardanım. Ve cezalandırılması gerektiğini düşünenlerdenim. Ancak elbette son karar mahkemelerindir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendi içtihatlarını da hiçe sayarak aldığı kararı ise haksız buluyorum. Türkiye karşıtı olarak değerlendiriyorum.
BİRİLERİ AHMET BEYE HDP'NİN BÖLGEDE OYLARININ DÜŞTÜĞÜNÜ HATIRLATMALI
AHMET TAŞGETİREN-Karar
Bu memleketin Kürtleri PKK’dan ve güvenlik politikalarının cehenneminden kurtulmak için Ak Parti’yi bir sığınak olarak görmüşlerdi. “Kürtler’in en çok oy verdiği parti” diye övünürdü Ak Parti. Ne oldu şimdi? İktidarın bütün derdi, adeta MHP’nin yüklediği misyonla, Kürtlerin bir partiye oy vermesini önlemekte toplanıyor. Önleyemeyince demokrasiyi zorluyor, hukuku zorluyor… Kürtler itiliyor itiliyor, itiliyor. Bunu gören bir ehl-i insaf yok mu o yapının içinde? İki parti çıktı Ak Partinin içinden. Bunlar, en çok, parti içinde iken söylenemeyenleri söylemeleri açısından önemli. Nitekim o partilerin liderlerine yönelik en önemli eleştiri de “Bunları parti içinde iken neden söylemediniz?” şeklinde oluyor. Söyleyemediler ya da kapalı kapılar ardında söylediler. Şimdi de söylenmiyor. Ama bakın o söyleyebilenlere, bir anlamda Ak Parti’nin ana kodlarını hatırlatıyorlar. “Nerden nereye geldiniz?” diye soruyorlar.
'CHP TERÖRE DESTEK VEREN KARARI SAVUNDU'
RESUL TOSUN-Star
Tıpkı Türkiye’nin S-400 alımına ABD ile birlikte ‘S-400’den vazgeçmeliyiz.’ dediği gibi; tıpkı Arap Birliği’nin ağzıyla, ‘Türkiye’nin Suriye’deki varlığı meşru değildir.’ dediği gibi; tıpkı Yunanistan ağzıyla ‘Türkiye Doğu Akdeniz’i geriyor.’ dediği gibi; tıpkı Fransa ağzıyla ‘Türkiye Libya’da çizgiyi aştı.’ dediği gibi; tıpkı FETÖ ağzıyla ‘Türkiye IŞID’e silah gönderiyor’ dediği gibi; tıpkı Ermenistan ağzıyla‘Türkiye Karabağ’a cihatçı gönderiyor’ dediği gibi AİHM kararında da Türkiye’nin yanında değil karşısında durarak ve kendi ülkesini açıkça tehdit ederek teröre destek mahiyetindeki kararı savundu. 27 Aralık 2020’ de Prof. Dr. Kemal Üçüncü’nün Oda TV ‘de yazdığı gibi, bu politikasıyla CHP emperyalizme hizmet etmektedir.
GÜVEN SAK-Dünya
Nedir? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yeniden bir merkez bankası gibi davranmaya başladığından beri kendi kredibilitesini yeniden inşa etmeye başladı. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar gündemi oturdukça, Türkiye’nin artık bir yeniden büyüme ve yeni istihdam yaratma programına odaklanması gerekiyor. Geçen hafta bir bölümünü anlattım. Çin, böyle bir programın COVID-19 sonrası toparlanmada en temelde neye dayanması gerektiğine işaret etti bu yıl CEWC ile bana sorarsanız: Orta Direği Tahkim Edin.
SALİH TUNA-Sabah
Bazı feministler var ki aspirinin bile başını ağrıtır. Adı lazım değil bir yönetmen geçenlerde "bayan" dedi diye anında şarladılar." Vay sen misin bayan diyen!.."Gerçi tacizci olmakla itham ettikleri o yönetmenin avuruna zavuruna bakmamakta çok haklılar.Lakin "bayan" takıntısı nedir birader?
Belki alışkanlıktan belki de "kibarlık" belasına öyle hitap etmiş olamaz mı?Zaten feministler de bu alışkanlıklara, bu yoz "kibarlıklara" karşı oldukları için mezkur hitaba "irrite" oluyorlarsa orasını bilemem.Benim bildiğim, yurdum insanı "At avrat pusat" aşamasından "bayan" aşamasına gelmiş.
KÜBRA PAR-Habertürk
Peki bu sözler için Ortaylı’ya ‘Tacizci’ diyebilir miyiz? Hayır, çünkü taciz etmek amacıyla Cansu’nun yüzüne söylemiyor, yayının bittiğinin farkında değil, kimsenin duymadığını zannediyor, aklından geçenler dilinden dökülüveriyor... Ağır cinsellik içeren bir söz de yok... Kısacası “Biraz densizlik etmiş” deyip geçebiliriz.