Hangi ‘özgür’ kadın?
İşte o hafızalarımıza kazınan fotoğraf! Kadınların, özgürlüklerinin teminatı Cumhuriyet’e, onunla birlikte kazandığı bütün haklara dört elle sarıldığı, topyekûn mücadelenin, emeğin anıtı. Emperyalizmin bütün gücüyle hedef aldığı Türk kadını da savaşlara göğüs germiş, erkeğiyle birlikte örgütlü mücadelenin tarihini yazmış, emek sözcüğünü her devirde yaptıklarıyla var etmiştir. Türk kadını vatanı için sonuna kadar çarpışır, toprağını alın teriyle sular, kürsülerde hakkı savunur, laboratuvarda bilim üretir, sınıflarda geleceğe dokunur… Zorlu dönemlerde en önde göreve atılır, özgüvenlidir, fedakardır, çalışkandır. Bu karakter milletimizin özüdür.
1980’lerden itibaren esen neoliberal rüzgar ile yaratılmak istenen yeni toplumda kadına; üretimden kopan, özünü unutan, kendi cinsine yabancı, erkeğe düşman, tüketen bir kadın modeli sunulmaktadır. Bütün araçlarla pompalanan bu model 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde de karşımıza çıkmaktadır. Peki nasıl? “Seni özgürleştireceğim (!)” sihirli sözcüklerini fısıldayarak. Kadın zindanlarda değilse nedir bu özgürlük?
AMERİKA IRAK’TAKİ KADINLARI ÖZGÜRLEŞTİREBİLDİ Mİ?
Neoliberalizmin merkezi bugün Amerika’dır. Hedef tahtasına ise ulus devletler oturtulmuştur. Sözde demokrasi vaatleri, özgürlük fısıltısıyla girdiği topraklara dillere pelesenk ettiği demokrasisini değil milyonlarca insanın kanının aktığı, kadınlarına tecavüz edildiği savaşları götürmüştür. Aygıtlarıyla kadınları esas sorunundan koparıp suni gündemlerle meşgul ederek, kadını kadına düşman etmiştir. Mor renkli feminizmi musallat edip kadını erkeğe düşman etmiştir. Emperyalist batının dayattığı suni sorunların hiç biri bu topraklara ayağını basmıyor. Hiçbiri bu topraklardaki kadının gerçek sorunlarını ve talebini yansıtmıyor. Ne kullandıkları sloganlarda ne de eylemlerinde kadının esas sorununa yer verilmiyor.
“Geceler benim, senin mi sandın?” sloganında, emperyalizmin ateşinden kaçarken oğlunun cesedi sahil kıyılarına vuran annenin hangi talebi var?
“Haftada en az 3 orgazm” derken hangi çocuk gelinin sorunu dile gelir?
Kadını özgürleştirecek fikir Amerika’dan gelir mi?
Amerika Diyarbakır’da nöbet tutan anneleri evlatlarından ayırmadı mı?
Amerika Şenay öğretmenin türkülerini susturmadı mı?
Amerika demokrasi götürmek için gittiği Irak'taki kadınları özgürleştirebildi mi? Aksine kanlı postallarıyla kadının üstüne basıp geçtiler, ırzına geçilen kadınlara bırakın bir nebze hürriyet hakkını, yaşama hakkı bile sunulmadı. Özgürlük bombaları altında, namlu uçlarında can verdiler.
Onlar kadın değiller mi?
Onlar sistemin istemediği, hor gördüğü, dışladığı ‘kadın’ lar.
Onlar Tüm mazlum milletlerin, hak ve emek mücadelesinde emperyalist sisteme karşı birleşen kadınları. Onlar kaderini milletinin bağımsızlığı ile birleştiren, güçlerini vatan toprağından alan kahraman kadınlar.
MEVZİMİZ VATAN PAROLAMIZ TAM BAĞIMSIZLIK
Bugün Türk kadının emek mücadelesinin merkezi Atatürk devrimleridir. Bu mücadelenin karakterinde bağımsızlık yatar. Kökleri vatan toprağında yeşerir, tüm mazlum kadınlar ile kardeştir. Kadın hareketini Amerika merkezinde konumlandırmak bugün kadına yapılan en büyük ihanettir. Kadının emek ve özgürlük mücadelesinde bu ihanetin tam karşısında duracağız. Ne taviz ne de geçit veririz. Söz veriyoruz.
Bağımsızlık ve özgürlük yolunda kaybettiğimiz kadınlarımızı saygıyla anıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun!