Hani bağımsız Türkiye hedefi için anlaşmıştık?

12 Eylül faşist darbesi öncesinde 'sol' olarak tanımlanan 49 gurubun varlığından söz ediliyordu. Bu kargaşa ortamında sadece 'sağ' ve 'sol' guruplar arasında değil, 'sol' guruplar arasında da kan dökülmesiyle sonuçlanan çatışmalar olabiliyordu.

Her gurubun kendi yayın organı, savundukları tezlere uygun sloganları vardı. "Sol" içinde şiddetin yaygınlaştığı dönemde yanlışlıkla bir başka gurubun içine düşüp dayak yememek için kimin hangi sloganları kullandığı konusunda uyanık olmak gerekiyordu.
Zaman zaman birlikte eylem yapmak, ya da ortak bildiri yazmak gereken günler de olabiliyordu. İşte o zaman hangi sloganların atılacağı ya da bildiri metninin içinde hangi cümlelerin geçeceği, bildirinin en altına hangi sloganların yazılacağı uzun tartışmalara yol açabiliyordu.

Konuya egemen olanlar ellerine bir bildiri geçtiğinde bu sloganlardan, hangi gurupların birlikte hareket ettiğini anlayabiliyorlardı.
Bütün bu kargaşa içinde neredeyse tüm gurupların üzerinde tartışmasız anlaşabildiği, katılmasa bile itiraz edemediği bir tek slogan vardı: "Bağımsız Türkiye"...
Tam yüz yıl Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıç kararlarının alındığı Sivas Kongresinde ortaya atılan "İstiklali Tam Türkiye" sloganı, 1968 Devrimci Gençlik hareketi ile yeni bir şekle bürünmüş, "Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye" olarak geniş kitlelerce benimsenmişti. Bu slogan kısaca "Bağımsız Türkiye" olarak dile getiriliyordu. Bütün gösterilerde, grevler ve direnişlerde coşkuyla söyleniyordu. Spor sahalarında bile söylenir olmuştu. Halk dilinde "ğ" harfinin "g" harfine dönüştüğü, bazı ağızlarda da "g" harfinin "k" harfi gibi söylenmesiyle "Bağımsız Türkiye" sloganı "Bakımsız Türkiye" gibi duyulsa da Türkiye’mizin kimler tarafından "Bakımsız" bırakıldığı konusunda da fazlaca görüş ayrılığı yoktu.
"Bağımsız Türkiye" sloganının coşkuyla söylendiği gösterilerde "Çok Yıldızlı Amerikan Bayrağı" şiiri de okunup bir de Amerikan bayrağı yakılıp "Bağımsız Türkiye" idealinin önündeki en büyük engel, hedefe konurdu.
12 Eylül darbesi bütün Türkiye’nin üzerinden, bu arada özellikle "sol" gurupların üzerinden silindir gibi geçti. 12 Eylülün etkilerinden kurtulabilen "sol" gurupların önemli bir kısmı düştükleri yerden doğrulduklarında artık ellerinde, Samsun Ankara Bağımsızlık Yürüyüşündeki "Bağımsız Türkiye" idealinin simgesi Türk Bayrağı yoktu. Dillerinde ise "Bağımsız Türkiye" söylemi kalmamıştı. Pek çok "sol" gurupçuk kaderini 1984 sonrası yükselen bölücü harekete bağlamış, onların kuyruğuna takılmıştı.
Artık 1 Mayıs gösterilerine katılan işçilerin ellerinde Türk bayrakları varsa alana sokulmuyor, hatta dayak atmaya varan saldırılar oluyordu. Kadıköy’de yapılan 1 Mayıs gösterilerinden birinde yabancı ülkelerden gelen sol partilerin temsilcileri bir ellerinde parti bayrakları, diğer ellerinde ülke bayrakları ile alana girerken, Türk işçileri Türk bayrakları taşıyamaz hale gelmişti.
Ne oldu sizlere? Hani tartışmasız bir şekilde "Bağımsız Türkiye" ideali üzerinde anlaşmıştık. Çok Yıldızlı Amerikan Bayrağı şiiri okuyup Amerikan bayrağını yakıyorduk. Bağımsızlığı için ayağa kalkan ezilen uluslara karşı ABD müdahalelerini eleştiriyor, Vietnam, Kamboçya, Laos devrimleri hepimizi heyecanlandırıyor, buralardaki devrimci hareketleri bastırmak için kurdurulan ajan örgütlere yapılan silah desteklerini lanetliyorduk.
Küba’ya yapılan Domuzlar Körfezi çıkarmasını lanetlemekle kalmayıp Dostlar Tiyatrosu tarafından sergilenen "Havana Duruşması" adlı oyununu avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlıyorduk. Âşık İhsani ile birlikte "Hoşt Amerika, Puşt Amerika" ya da "Yuh Yuuh" çekiyorduk.
Bölücü hareketin şiddeti gözlerimizi kör etti. On binlerce TIR yükü ABD silahını, terör için kandırılan gençleri eğiten CİA ajanlarını göremez olduk.
Hafızalarımızı da mı yitirdik?
Hani "Bağımsız Türkiye" hedefi için anlaşmıştık?

Sonraki Haber