Harbiye sıralarından dünyanın üçüncü büyük devrimine

Fahrettin Altay Paşa dahil, Cumhuriyet’in bütün kurucuları dahil hepsi Harbiye’de idiler... Gece toplantılara katılıyorlardı... Birdiler...

Aynı dünyadan olan Mülkiye ve Tıbbiyeliler de Mustafa Kemal’in gece toplantılarına katılmaya başladılar... Saray ve çevresi bütün bunları görüyor ve duyuyordu, ancak Saray’ın bir şey yapabilmesi de pek mümkün görülmüyordu...

Emperyalizmin tarihen kaydedilen en büyük mağlubiyetini almasının 100. yılındaki “...Yüz Yıllık Destan...’’ manşet ve yazıları, yüz yıllık muhteşem destanının anlatımlarından birisidir... Ve anlamı da önemlinin de ötesindedir...

BAŞLANGIÇ: 1900 YILI HARBİYE...

100 yıllık bu büyük destanın komutanları, erleri sonraki zamanlarda cephelerde şehit olmuş, kalanlar emperyalizmle savaşa yıllarca devam etmişlerdi... Çanakkale, öteki savaşlar, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali zamanları... Emperyalizmle yeni savaşlar ve muhteşem destanlar... Ve onlar ki, sonraki zamanlarda Cumhuriyetimizin kurucusu da olmuşlardı... Tarih böylesine bir muhteşem destanı bağrında taşımaktadır...

VE HARBİYE...

1900 yılında Mustafa Kemal, Harbiye’dedir. Sonraki zamanlarda emperyalizme karşı verilecek savaşlardaki Harbiyeliler, sonraki zamanlarda Mustafa Kemal ile birlikte Cumhuriyet’i kuracak olanlar da Harbiye’dedirler...

Harbiyeliler... Askerler... Çanakkale Zaferi... Bütün dünya dengelerini değiştiren, esir milletleri ayağa kaldıran, müstemlekecilere karşı hareketler başlatan, Büyük Fransız Devrimi’nin ardından, Büyük Sovyet Devrimi ardından gelen dünyanın üçüncü Büyük Devrimi: Milli Mücadele ve Andaolu İhtilali... Ve tarihi değiştiren yeni tarihler yazan “Harbiyeliler...”

“...100 Yıllık Destan...” Şimdiki zamanda söylenilmekte olan 100 Yıllık Destan’ın başlangıcı 1900 yılındaki “Harbiye’’ günlerine dayanmakta... Destan’ın yazılmaya başlanması o zamanlardır...

MUSTAFA KEMAL VE HARBİYE...

1900 yılındaki Mustafa Kemal Harbiye’dedir... Sonraki zamanlarda bütün cephelerde yer alacak, kimileri şehit olacak genç Harbiyeliler de oradadırlar... Ve onların aralarından Çanakkale ve Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali komutanları da çıkacaktı...

‘HÂKİMİYET KİMDE?’’

Abdülhamid tahtındadır... ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi devletler denizlerde hâkimiyet sağlarlarken, kapitülasyonlarla da köylülerin bütün topraklarına, hatta haberleşmelere kadar her şeyin hakimi ve “mutlak sahibi’’ olmuşlardır... Postaneler bile onların ellerindedir...

Köylüler aç ve perişan, şehirlerdeki halklar yoksul...

KÖYLÜLER VURULUYOR...

Ege’de köylü yabancı kuruluşlardan izin almadan tütün ekememekte... Kaçak tütün eken köylü yabancıların tuttukları kolcularca vurulmakta, öldürülmekte... Say ki bitmez bu haller...

VE HARBİYE GECELERİ...

Harbiye’de Mustafa Kemal... Yıl 1900... Mustafa Kemal artık geceleri Harbiyelilerle toplantılara başlamıştır... Ve şöyle demektedir: “...Köylülerimiz, halk yoksul ve aç... Köylülerimiz, şehirlerde yaşamakta olanlar, yamalı elbise ile kahvehanelerde oturabilmekteler... Evler fakirlik içinde... Artık sessiz kalamayız...’’

HARBİYE... MÜLKİYE... TIBBİYE...

Mustafa Kemal’in geceleri yaptığı bu toplantılar bir bakıma gizlilik içindedir... Harbiyeli sır vermez.

Mustafa Kemal’in Harbiye’deki gece toplantıları Tıbbiye ve Mülkiye’de de takip edilmeye başlanmıştı. Aynı dünyadan olan Mülkiye ve Tıbbiyeliler de Mustafa Kemal’in gece toplantılarına katılmaya başladılar... Saray ve çevresi bütün bunları görüyor ve duyuyordu, ancak Saray’ın bir şey yapabilmesi de pek mümkün görülmüyordu... Çünkü karşılarında “öfkeli bir nesil’’ vardı artık...

YILDIZ MAHKEMESİ’NDE...

Aradan çok zaman geçmemişti ki Mustafa Kemal bir gece Yıldız’daki mahkemeye çıkarılıyordu... Mahkemedeki sorulara Mustafa Kemal’in cevabı şuydu:

“...Peki sizler toplantılarda benim ve arkadaşlarımızın söylediklerimizin aksini söyleyebilir misiniz?... Biz memleket meselelerini konuşuyoruz... Memleketen meselelerini bilmeyen Erkan-ı Harpler harplerde muvakkak olamazlar... Bu bir hakikattir...”

Hâkimler bir an düşündüler, aralarında konuştular ve Mustafa Kemal’e şöyle diyorlardı:

“...Söyledikleriniz memleket meseleleri, ileride mühim makamlara da geleceksiniz... Zaten derslerinizde memleket meseleleri de var... Ama biraz temkinli olunuz... Tedbirli olunuz...’’

ALTAY PAŞA’DAN...

Altay Paşa dahil sonraki zamanlarda Cumhuriyet’in bütün kurucuları dahil hepsi Harbiye’de idiler... Gece toplantılara katılıyorlardı... Birdiler... Harbiye’nin o günlerini Mustafa Kemal’in Harbiye’deki konuşmalarını, hatıratını yazdığım Altay Paşa’dan dinlemiştim... Altay Paşa o günleri anlatırken sanki yeniden yaşar gibiydi...

SELANİK GÜNLERİ...

Mustafa Kemal bir zaman sonra Yıldız Mahkemesince tevkif edilerek Bekirağa Bölüğü Mahpushanesi’ne konulacak ve bir zaman sonra da o zamanlar bizim olan Selanik’teki Üçüncü Ordu’ya gidecektir... Orada artık İttihat ve Terakki’ye katılma zamanlarıdır...

DERVİŞ VAHDETİ

1908 yılı... Abdülhamit’in tahttaki zamanlarıdır. Mürteci Derviş Vahdeti ortaya çıkacak, İstanbul sokaklarında, “... Kadınlar sokağa çıkıyor din elden gidiyor.” bağırtıları sırasında Harbiyeliler köprü üzerinde katledileceklerdir... Ancak Mustafa Kemal’in başında olduğu Hareket Ordusu da İstanbul’a gelerek, öteki kuvvetlerle birlikte mürteci ayaklanamasını bastıracak, bir zaman sonra da Abdülhamit tahtından indirilecektir... Ardından geçen zamanları anlatması uzundur...

PADİŞAHLIK BİTMİŞTİR

Zaman geçmektedir... Emperyalizme karşı verilen savaş zamanları... Emperyalizmin tarihi yenilgisini alması... 9 Eylül günü Türk orduları İzmir’dedir... Mustafa Kemal odasından denize ve dinlenmekte olan Mehmetçiklere bakarken birden yanındakilere dönerek şöyle demiştir:

‘’Artık padişahlık bitmiştir... Hep söylüyordum, yeni bir idare diyordum... Artık zamanıdır, padişahlık yoktur...’’ Ve Cumhuriyet’in ilanı günleri...

VE BİR NOT...

Bakınız Cumhuriyetin ilanının ardından Cumhuriyet tarımda devrim başlatmış, fabrikalar kurulmuştu... Endüstri devrimi başlatmış yüzlerce fabrika kurulmuştu... Muhteşem bir ekonomi zamanları... Ve şimdi bir soru: O kuruluşlar ne olmuştur? Şimdi yoklardır... Artık her şey yabancılardandır... Düşününüz...

GAZETECİ YAZAR TAYLAN SORGUN’UN TEK KAYNAK KİTAPLARI:

1- İmparatorluktan Cumhuriyete: Fahrettin Altay Paşa’nın hatıratı (Kaynak Yayınları)

2- Halil Paşa: Halil Paşa Belgeseli ve Hatırtatı (Kaynak Yayınları)

3- Mütareke Dönemi ve Bekir Ağa Bölüğü: O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taylan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)

4- Devlet Kavgası, İttihat Terakki : O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taplan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)

5- Esir Şehrin Fedaileri: Mustafa Kemal Paşa’nın Andolu’ya geçmeden önce İstanbul’da kurduğu teşkilatı, o dönemleri yaşayanların Taylan Sorgun’a birebir anlattıkları.) (Kaynak Yayınları)

Sonraki Haber