Hareketsiz yaşam nefesinizi kesebilir
Akciğer atardamarının kan pıhtısı ile aniden tıkanması sonucu gelişen akciğer embolisi, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve öksürükle kendini gösterir. Uzun süre hareketsiz kaldığınızda, yerçekimi vücudunuzun alt bölgelerinde kan akışının yavaşlamasına neden olur. Kan pıhtısı oluşma riski artar
Akciğer embolisi, ya da diğer adıyla pulmoner emboli kalpten akciğere kan götüren akciğer atardamarının kan pıhtısı ile aniden tıkanması ile oluşur. Acil tedavisi edilmesi gereken bir hastalıktır. Uzun süreli yolculuklar veya uzun süre yatan kişilerde hareketsiz kalma akciğer embolisi gelişme riskini artırabilir. Belli aralıklarla hareket etmek gibi basit önlemlerle önlenebilir. Birden başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı ve öksürük en sık görülen belirtileridir. Bu belirtiler başka hastalıklarda da görülebileceği için tanı koymak zor olabilir. Akciğer embolisi acil müdahale edilmezse ölümcül olabilir. Pıhtılaşmayı azaltan ilaçlar ve bazı durumlarda cerrahi müdahale, başlıca tedavi yöntemleridir.
Pıhtı, ana akciğer atardamarını tamamen tıkayabileceği gibi bu damarın dallarını da tıkayabilir. Kan pıhtısının büyüklüğüne ve eşlik eden diğer hastalıklara göre embolinin şiddeti değişebilir. Tıkanan akciğerin kan akımı kısıtlandığı için kan temizlenme işlemi azalır. Kandaki oksijen seviyesi azalır ve bundan tüm organlar etkilenir. Tıkanıklık çok sayıda ve çok büyük olursa ölümcül olabilir.
Uzun süre hareketsiz kaldığınızda, yerçekimi vücudunuzun alt bölgelerinde kan akışının yavaşlamasına neden olur. Bunun sonucunda kan pıhtısı oluşması riski artar. Uzun bir yolculuk boyunca oturmak veya bir hastalık sebebiyle uzun süre yatmak zorunda kalmak buna sebep olabilir. Trafik kazaları, cerrahi müdahaleler ya da ayrı travmalardan kaynaklanan kemik kırıkları veya kas yırtıkları gibi yaralanmalar kan damarlarına zarar verebilir ve bu da pıhtılara yol açabilir. Ameliyat veya kanser için kemoterapi gibi tedavi yöntemleri de kanın pıhtılaşmasına neden olabilir. Ailede venöz kan pıhtıları veya pulmoner emboli varsa risk artar. Bazı kalp hastalıkları ve kalp yetmezliği de pıhtı oluşma riskini arttırır.
AYIRICI TANI
Akciğer embolisi teşhisini koymak her zaman kolay değildir. Belirtileri birçok hastalıkla benzerdir. Ayrıca tanı için fizik muayene, laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Fizik muayene sırasında bacaklarınızda şişme, hassaslık, renk kaybı veya ısı artışı olup olmadığının tespiti için bacaklarınıza yakından bakılır. Bu belirtiler damarlarınızın birinde pıhtı olabileceğinin işaretleri oldukları için çok önemlidir.
Akciğer embolisinden şüpheleniliyorsa ilk olarak D-dimer (pıhtı yıkım ürünü) testi istenir. Eğer test normal ise akciğer embolisi düşünülmez. Fakat test sonucu yüksekse akciğer embolisi tanısını kesinleştirmek için ileri tetkikler yapılmalıdır. Kan testleriyle ayrıca kanınızdaki oksijen ve karbondioksit miktarı da ölçülebilir. Akciğerlerdeki bir kan damarındaki pıhtı kandaki oksijen seviyesini azaltacaktır. Ek olarak, kalıtsal bir pıhtılaşma bozukluğuna sahip olup olmadığınızı belirlemek için de kan testleri yapılabilir:
Göğüs röntgeni: Akciğer embolisinin tanısını koymak için çekilmez. Akciğer embolisi ile karışabilecek diğer hastalıklardan ayırmamıza yardımcı olur.
Elektrokardiyogram (EKG): Halk arasında kalp grafisi olarak da bilinir. Bu test kalbin elektrik aktivitesini ölçer.
Ekokardiyografi (EKO): Kalp ultrasonudur. Kalpteki değişiklikleri gösterir. Hem tanı koymada hem de tedavinin düzenlenmesinde değerli bilgiler verir.
Doppler Ultrason: Derin bacak toplardamarlarında pıhtı olup olmadığı hakkında bilgi verir. Çünkü akciğer embolisine çok sıklıkla eşlik eder.
BT Anjiyografi: Eş zamanlı olarak koldan opak madde verilerek yapılan bilgisayarlı tomografi yöntemidir. Akciğer atardamarlarında pıhtı olup olmadığını gösterdiği için tanı koymada belirleyici olabilir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Bu tarama ayrıntılı görüntüler üretmek için radyo dalgaları ve manyetik alan kullanır. Akciğer atardamarlarındaki pıhtının doğrudan görüntülenmesini sağlar.
Akciğer sintigrafisi: Bilgisayar tomografisine göre daha az radyasyon içerdiği için genç kadınlarda, gebelerde ve böbrek bozukluğu olan hastalarda tercih edilebilir. En büyük dezavantajı acil servis şartlarında çekilememesidir.
Pulmoner Anjiyografi: Akciğer embolisinde kesin tanı sağlayan altın standart test olarak kabul edilir. Girişimsel teknikle yapılan, pahalı ve deneyim gerektiren bir işlemdir. Bu nedenle pratikte çok fazla tercih edilmez.
HIZLA TEDAVİYE BAŞLANMALI
Akciğer emboli tedavisine zaman kaybetmeden başlanılmalıdır. Hatta akciğer embolisinden şüpheleniliyorsa, kesin tanı koyulana kadar tedavide kullanılacak ilacın ilk dozu yapılmalıdır. Tedavi seçenekleri hastalığın şiddetine ve hastada bulunan ek durumlara göre değişebilmektedir:
Pıhtı eritici tedavi: Hastada bayılma ve tansiyon düşüklüğü gibi durumlarda kullanılır. Amaç akciğer atardamarındaki pıhtıyı eriterek kalbin zorlanmasını engellemek ve akciğerin tekrardan kanlanmasını sağlamaktır. Fakat kanama riski yüksektir. Bu açıdan hastaya her türlü riskler anlatılarak, hasta için kâr zarar hesabı yaparak tedaviye başlanılır. İlk 7 günden sonra etkisi azalmaya başlar. 14 güne kadar pıhtı eritici ilaç yapılabilir. 14 günden sonra yapılması önerilmez.
Pıhtı önleyici tedavi: Klinik durumu iyi olan hastalarda başlanır. Halk arasında ‘kan sulandırıcı’ ilaçlar olarak da bilinir. 5 gün boyunca tedavi dozunda verilir, sonrasında uzun dönem tedavide koruyucu dozda hastaya uygun ilaçla devam edilir. Bu süre esnasında hasta yakından takip edilmelidir. Risk faktörü varsa en az 3 ay, yoksa en az 6 ay devam edilir. Kötüleşme olursa diğer tedaviler düşünülebilir.
Embolektomi: Hemodinamisi bozulan hastaya kanama riski sebebiyle pıhtı eritici ilaç verilemiyorsa, pıhtı eritici ilaç yapıldıktan sonra hastanın klinik durumu düzelmemişse, cerrahi olarak ya da kateter ile embolektomi (pıhtının alınması) yapılır. Bunların dışında sağ kalp boşluklarında pıhtı tespit edildiğinde de cerrahi tedaviler ilk seçenek olur. En büyük dezavantajı her merkezde yapılamıyor olmasıdır.
Vena kava inferior filtresi: Bazı hastalarda kanama riski yüksekliği nedeniyle ilaçların kullanılamadığı durumlarda veya tedavi alırken akciğerde tekrar pıhtı geliştiğinde vena kava inferior (bacaklardan gelen kanın toplandığı ana damar) filtresi takılır. Böylece yeni pıhtı gelişmesinin önüne geçilmiş olunur.
Nefes darlığı olan hastaya oksijen desteği sağlanır, gerekirse yoğun bakımda takip edilir. Tansiyonu düşen hastalara tansiyonu yükseltecek destek tedavi başlanır.
GEÇ KALINDIĞINDA ÖLÜM ORANI YÜZDE 25
Tedaviye erken başlandığında sonuçları dramatik şekilde değişebilir. Tedavi edilmemiş hastalarda ölüm oranı yüzde 25-30 civarındadır. Erken ve uygun tedavi başlanan hastalarda ölüm oranı yüzde 2-8’e kadar düşer. Ölüm oranı genellikle kanser, kronik kalp hastalıklarında ve ileri yaş hastalarda artar.
Kan pıhtısının büyüklüğü ve hastanın kişisel sağlık durumu, akciğer embolisinin seyri açısından önemli rol oynar. Eğer kan pıhtısı tamamen çözülmezse hastalığın kronik (süreğen) bir aşamaya geçmesi mümkündür. Böyle bir durumda “kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon gelişir. Akciğer embolisi geçiren hastada zamanla nefes darlığı artıyorsa mutlaka akla bu durum gelmelidir.
Akciğer embolisi risk grubunda iseniz başta büyük cerrahiler olmak üzere tüm cerrahiler öncesi pıhtı önleyici ilaç kullanmanız gerekebilir.
Yatan hastalarda varis çorapları ve pnömotik kompresyon cihazları gibi mekanik önlemler alınmalıdır.
Ameliyat olduktan sonra mümkün olduğunca erken hareket etmek gerekir. Aktif egzersizler kasların faaliyete dönmesine ve bacaklardaki toplardamarların çalıştırılmasına yardımcı olur.
Uzun süreli yolculuklardan mümkün olduğunca kaçının. Eğer yapmak zorundaysanız da sık aralıklarla mola verin. Yolculuk sırasında bol sıvı tüketin. Mümkün olduğunca sık ve düzenli olarak spor yapın. Koşma, yürüyüş, yüzme ve bisiklet gibi spor dallarını tercih edebilirsiniz. Kilonuzun artmamasına dikkat edin, çünkü aşırı kilo toplardamarlarınızın yanı sıra kalbiniz ve kan dolaşımınız için de yük demektir. Sigara bırakılmalıdır.
TEKRAR RİSKİ
Tedaviye rağmen yüzde 5-23 olguda nüks görülmektedir. Tedavinin sonlandırılmasından sonraki ilk 6-12 ay nüksün en sık görüldüğü zamandır. Bu nedenle hep dikkat edilmelidir.
Hastalığınız hakkında doğru kaynaklardan mutlaka bilgi edinin. Kullanılan ilaçların en büyük yan etkisi kanama yapabilmesidir. Akciğer tedavisi 3-6 ay ve bazı durumlarda daha uzun sürebildiği için tedaviye uyum çok önemlidir. İlaçlar bir doz atlamadan kullanılmalıdır. Akciğer embolisi geçiren hastalar tedaviye uydukları müddetçe günlük yaşantılarına devam edebilirler.
KALP KRİZİNDEKİ AĞRIDAN FARKI
Akciğer embolisinin belirtilerinin derecesi kan pıhtılarının büyüklüğüne, bulunduğu yere ve hastada başka bir rahatsızlık olup olmamasına göre değişir. Ayrıca hastada belirtilerin sadece bir tanesi olabileceği gibi hepsi bir arada da görülebilir. Göğüs ağrısı, bıçak saplanır tarzda ve özellikle nefes almakla şiddeti artan şekilde olur. Hatta kişi nefes alırken göğüs ağrısı sebebi ile nefesini yarıda kesmek zorunda kalır. Kalp krizindeki göğüs ağrısı baskı şeklinde ve kollara yayılır tarzda olurken; akciğer embolisinde sınırlandırılmış şekilde kalır. Kola yayılmaz ve hasta ağrının yerini kolayca gösterebilir.
BELİRTİLERİ:
- Ani başlayan ve giderek artan nefes darlığı
- Göğüs ağrısı
- Öksürük
- Öksürükle beraber kan tükürme (Hemoptizi)
- Bacakta şişme, kızarıklık ve ağrı
- Bayılma hissi
- Terleme, huzursuzluk, ölüm korkusu
RİSKİ ARTIRAN ETKENLER
- Kanser: Pankreas, yumurtalık, akciğer kanserleri ve metastaz yapan birçok kanser ve ayrıca tedavi sırasında uygulanan kemoterapi kan pıhtılaşmasına neden olan maddelerin düzeylerini artırabilir. Kişisel veya ailesel meme kanseri öyküsü olan ve tamoksifen ya da raloksifen alan kadınlar da yüksek risk altındadır.
- Sigara içmek: Tütün kullanımı bazı insanları özellikle diğer risk faktörleri de söz konusu olduğunda kan pıhtısı oluşumuna yatkın hale getirmektedir.
- Fazla kilo özellikle sigara içen veya yüksek tansiyonu olan kadınlarda kan pıhtılaşma riskini artırır.
- Doğum kontrol haplarındaki ve hormon replasman tedavisindeki östrojen, özellikle sigara içiyorsanız veya fazla kiloluysanız, kanınızdaki pıhtılaşma faktörlerini artırabilir.
- Gebelik: Bebeğin ağırlığı ile pelviste damarlara baskı uygulaması bacaklardan kan akışını yavaşlatır. Kan yavaşladığında pıhtı oluşması olasılığı daha yüksektir.