Hastalığa özgün ve en etkili tedavi biyopsiyle belirleniyor

Medicana International Ankara Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Umut Özyer, hastalığa özgün ve en etkili tedavi yönteminin biyopsi uygulaması sayesinde belirlendiğini bildirdi.

Medicana International Ankara Hastanesinden yapılan açıklamaya göre, biyopsi, hastalığın teşhisine giden yoldaki en kesin uygulamalardan biri olarak kabul ediliyor.

Organların işleyiş bozukluklarının veya anormal kitlelerin, hücre boyutunda tanısının konulması için dokulardan küçük bir örnekleyici parça alınması işlemine "biyopsi" adı veriliyor. Tıp literatürünün en dikkat çekici kavramlarından biri olan biyopsi, vatandaşlar tarafından en çok merak edilen ve araştırılan uygulamalar arasında yer alıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Özyer, hastalığa özgün ve en etkili tedavi yönteminin biyopsi uygulaması sayesinde belirlendiğine dikkati çekerek, "Biyopsi, sizi tedavi edecek doktorunuza sadece kitlenin iyi ya da kötü huylu olup olmadığı sorusunun cevabını vermekle kalmaz. Bunun dışında tümör türü, tümör büyüme hızı, damar ve sinir tutulumları, genetik yapı ve hormon reseptör miktarı gibi tedavi şeklini temelden değiştiren birçok önemli bilgiye ulaşılır." değerlendirmesinde bulundu.

Lokal anestezi uygulanıyor, ağrı hissedilmiyor.

Görüntüleme eşliğinde perkütan (ciltten) biyopsi uygulamasına ilişkin de bilgi veren Özyer, ilk olarak, biyopsi alınacak bölgenin ince bir iğne yardımıyla uyuşturulduğunu, işlem sırasında ağrı hissedilmediğini, sedasyon eşliğinde işlemin hasta için konforlu şekilde yapılabildiğini aktardı. Özyer, "Uyuşturma işleminden sonra yaklaşık 1 milimetre kalınlığında özel biyopsi iğnesiyle ciltten girilir. Vücudun içerisini ve şüpheli dokuyu gösteren, ultrason veya tomografi gibi radyolojik görüntüleme cihazları kılavuzluğunda, iğne ile biyopsi alınacak dokuya girilip örnek doku parçası çıkartılır." ifadesini kullandı.

Eş zamanlı radyolojik görüntülemeyle iğnenin doğru dokuda olduğunun kesin olarak teyit edildiğini ve bu sayede tanı oranının çok yüksek olduğunu, iğnenin ilerleyişinin işlem süresince ultrason veya tomografi ile takip edildiğini belirten Özyer, bu sayede çevre doku ve damar hasarının en az seviyeye indiğini ve komplikasyon görülme riskinin çok azaldığını vurguladı.

İşlemin lokal anestezi yöntemiyle yapılması nedeniyle genel anestezi risklerinin olmadığının da altını çizen Özyer, "İşlem, biyopsi alınacak doku yerleşimine göre 5 ila 20 dakika arasında gerçekleştirilir. Cerrahi kesi ve dikiş olmadığı için iyileşme süresi en fazla bir gündür." bilgisini verdi.

Özyer, tüm hastaların aynı gün içinde taburcu edildiğini ve normal hayatlarına en geç bir günde dönebildiklerini kaydetti.

Sonraki Haber