Haziranda hava kirliliği yüzde 118 arttı
İstanbul’da Kurban Bayramı’nda yüzde 54’e düşen hava kirliliği yoğunluğu tekrar baş gösterdi. Prof. Dr. Toros, kirliliğin ölüm ve hastalıkların başlıca sebebi olduğunu söyledi
Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’da hava kirliliği, çoğu zaman artan yoğunluktan dolayı gözle görülür bir hale geliyor. Her geçen gün artan trafik, sanayileşme ve ısınma hava kirliliğinin başlıca sebepleri arasında yer alıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, hava kirliliğini sinsi bir katil olarak tanımlıyor.
Aydınlık’a İstanbul’un haziran ayı hava kalitesi ölçüm verilerini aktaran Prof. Dr. Toros, hava kirliliği yoğunluğunun 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde yüzde 54 düştüğünü söyledi. Ayrıca Prof. Dr. Toros, sisli ve puslu hava ile hava kirliliğinin karıştırılmaması gerektiğini vurguladı.
BAYRAMDA YÜZDE 54 DÜŞTÜ SONRA YÜZDE 118 ARTTI
Prof. Dr. Toros, İstanbul’un haziran ayı hava kirliliği yoğunluk verilerini şöyle anlattı: “Hava kalitesi temel kaynakları motorlu vasıtalar, sanayi ve ısınmadır. Ayrıca meteorolojik değişimler hava kalitesini önemli ölçüde etkiler. İstanbul genelinde mayıs ve haziran ayı 37 hava kalitesi ölçüm istasyonu ham verileri incelendiğinde azot dioksit (NO2) hariç diğer kirleticilerin haziran ayında daha yüksek olduğu görülmektedir. Bayram öncesi 6-14 Haziran ile Bayram süresi 15-23 Haziran verileri karşılaştırıldığında bayram tatili sebebiyle İstanbul’da trafik yoğunluğu azaldığı için parçacık madde (PM10) hava kirliliği yoğunluğu yüzde 54 azalmıştır. Bayram süresi ile sonrası 24-30 Haziran tarihleri karşılaştırıldığında PM10 yoğunluğu yüzde 118 artmıştır.
“Hava kirliliği yoğun olduğu dönemlerde oluşan hava kirliliği değerleri sağlık açısından zararlıdır. Hava kalitesi web sitesinde hava kalitesi indeksi bilhassa kahverengi, mor veya kırmızı renk olduğundan o bölgede daha dikkat etmek gerekir.”
‘ÖLÜM VE HASTALIĞIN BAŞLICA SEBEBİ’
Hava kirliliğinin yol açtığı sağlık sorunlarını anlatan Prof. Dr. Toros şu ifadeleri kaydetti:
“Dünya Sağlık Teşkilatı raporlarına göre hava kirliliği, ölüm ve hastalıkların başlıca sebebidir. Soluduğumuz hava hayatımızın devamı için en temel maddedir. Bu sebeple soluduğumuz havanın temiz olmasına dikkat edebiliriz. Havaya salınan kirleticilerin, astım ve KOAH gibi akciğer rahatsızlığı olan kişilerde olumsuz etkileri daha şiddetlidir. Hava kirliliği kalp damar hastalıklarını tetiklemektedir.
Hava kirliliği hayatı olumsuz etkileyen, fiziksel zararlara yol açan ve ekonomik kayıplara neden olabilmektedir. Havadaki küçük gizli katiller, vücudumuzun savunma sistemlerini geçerek solunum yollarının derinlerine nüfuz edebilir, kan dolaşımı ile kalbimizde ve beynimizde birikebilirler. Bu sebeple Hava kalitesi uygulamalarıyla anlık durumu kontrol edebilir ve uyarılara göre gerekli önlemleri alabiliriz.”
HAVA KALİTESİNİ TAKİP EDİN
Prof. Dr. Toros, vatandaşların İstanbul’un hava kalitesini takip etmesinin gerektiğini söyledi: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya bazı belediyeler tarafından hava kalitesi ölçümleri yapılmakta ve ölçüm sonuçları web sitelerinde yayınlanmaktadır. Kirletici yoğunlukları, halkın kolaylıkla anlayabilmesi için insan sağlığına yaptığı olumsuz etkilere göre sınıflandırılmıştır. Hava Kalitesi İndeksi (HKİ) olarak isimlendirilen bu sınıflandırılmalar kolay anlaşılabilmesi için ayrıca renklendirilmiştir, (Tablo 2).
Hava Kalitesi İndeksi iyi, orta, hassas, sağlıksız, kötü ve tehlikeli olarak derecelendirilmiştir. Yapılacak plan, program, proje ve yatırımlar hali hazırda bulunan kirlilik seviyesine göre yapılmalıdır. Sağlıklı bir toplum temeli için yerel yöneticilerin hava kalitesini izlemeleri, koruyucu hekimlik için iyileştirilme çalışmalarına hız kazandırmaları ve kamuoyunu bilinçlendirmeleri mühimdir.
(http://www. havaizleme.gov.tr ,
‘HAVA KİRLİLİĞİ SİSLİ HAVAYLA KARIŞTIRILMAMALI’
Vatandaşlar, İstanbul’da sık sık sisli ve puslu havayla karşılaşıyor. Prof. Dr. Toros, sis ve pusun hava kirliliği ile karıştırılmaması gerektiğini vurguladı:
“İstanbul Boğazı ve diğer su kaynakları İstanbul’da meteorolojik şartlara bağlı olarak pus oluşumuna veya görünürlüğün azalmasına yol açmaktadır. Hava kirliliği ile sis ve pusun veya görüş mesafesinin karıştırılmaması gerekir. Hava kirliliği çok yoğun olmadığı durumlarda çıplak gözle görülmeyebilir.
İstanbul’da 40 civarında noktada hava kalitesi yapılmaktadır. Bu ölçüm verileri ile havanın kalitesi hakkında daha sağlıklı bilgi sahibi olabiliriz. Bu verilere https://havakalitesi. ibb.gov.tr/Pages/AirQuality veya https://sim.csb.gov.tr/Services/AirQuality adreslerinden ulaşabiliriz.”
'YEŞİL ALANLARI ÇOĞALTALIM'
- Havamızın kalitesini artırmak için neler yapabiliriz?
-Kaynakların verimli kullanılması, israfların azaltılması, yenilenebilir enerji ile yeşil teknolojileri kullanımı arttırılarak hava kalitesi iyileştirebilir. Özetle:
- Hava kirliliği farkındalığı ve duyarlılığı çalışmalarını desteklemeliyiz, süreklilik sağlamalıyız,
- Havamızın kalitesini iyileştirmek için öncelikle kaynakları verimli kullanmalıyız ve her türlü israfa son vermeliyiz,
- Temiz enerjileri tercih etmeliyiz,
- Sanayide temiz teknolojileri kullanmaya özen göstermeliyiz,
- Binalarda doğal havalandırma,aydınlatmaya önem verebilir,çatı ve duvar yalıtımları yaptırabiliriz,
- Ulaşımda toplu taşımaları tercih edebiliriz,
- Güvenli yürüyüş ve bisiklete binme için alanlar oluşturabiliriz,
- Binaların enerji verimliliğini, tasarrufunu artırabiliriz,
- Ağaçlar hava kirliliğini süzen doğal süzgeçlerdir. Binalar arasında, yol kenarlarında, parklarda, binalarda yeşil alanları çoğaltabiliriz,
- Hidroelektrik, rüzgar,güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırabiliriz,
- Atıkları azaltabiliriz, oluşan atıkları yerinde ayrıştırarak geri dönüşüm ve yeniden kullanım veya atıkların yeniden işlenmesini sağlayabiliriz,
- Sanayide, ısınmada ve ulaşımda verimi arttırmanın yollarını arayabiliriz, kirleticileri kaynağında tutabiliriz,
- Şehir planlarında, bilhassa yeni yapılaşmalarda meteorolojik şartları ön planda tutabiliriz,
- Şehirlerin yeni yapılanmalarında hava akımlarını da gözeterek yeni yerleşim yerlerini teşvik edebiliriz. Örneğin Mersin’de sahilden uzak ve verimsiz arazileri yani Toros eteklerini ve Iğdır’da Ağrı dağı eteklerine doğru yeni yerleşimi destekleyebiliriz,
- Emekli olduğumuzda nüfus yoğunluğu düşük, sanayiden uzakta, trafiği az ve havası daha temiz yerleşim yerlerinde yaşamayı tercih edebiliriz,
- Bilhassa ısınmada toplu ısıtma sistemleri kurabiliriz. Merkezi ısıtma sistemlerini meteorolojik şartlara uygun olarak yerleşim yerlerinin dışında planlayabiliriz. Böylelikle tam yanma, verimli enerji elde etme ve çevreye en az zarar verebiliriz.
‘KALABALIK YERLERDE SİGARA İÇMEYİN’
HAVA KİRLİLİĞİNE KARŞI NELER YAPMALIYIZ?
-Dünya Sağlık Teşkilatı verileri, hava kirliliğinin doğrudan veya iklim değişikliği gibi dolaylı olarak insanlığın önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunu vurguluyor. Canlı hayatının güvenliği ve sürdürülebilirliği için kaynakların ihtiyacımız kadar ve verimli kullanılması son derece mühimdir. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hava kalitesi konusunda çalışmaların arttırılması gerekmektedir. Örneğin otobüs duraklarında veya diğer kalabalık yerlerde sigara içmeyerek, yerlere madde atmayarak hava kalitesinin iyileşmesine katkı sağlayabiliriz.