Hazine ve Maliye Bakanı Elvan: Enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, gelecek dönemde sürdürülebilir ve kaliteli bir büyümeyle istihdamı artırmayı ve vatandaşların refah seviyesini yükseltmeyi amaçladıklarını belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2021 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, dünyanın çok farklı bir dönemden geçtiğini, Kovid-19 salgınının küresel ekonomi üzerinde yıkıcı etkiler yaptığını söyledi.

Ülkelerin istihdam, üretim, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok alanı etkileyen bir süreçte kapsamlı ve zorunlu bir mücadele içine girdiğini dile getiren Elvan, yaşanan olağanüstü şartların, normal zamanlarda görülmeyen tedbirlerin gündeme gelmesine neden olduğunu ifade etti.

Hükümetlerin, çalışma hayatını koruyan, firmaları ayakta tutan, arz ve talebin çökmesini önleyen tedbirleri uygulamaya başladığına işaret eden Elvan, merkez bankalarının da genişletici para politikaları yoluyla ekonomik aktiviteyi desteklediğini belirtti. Elvan, bunlara ek olarak uluslararası kuruluşların, teknik ve finansman imkanları sağlayarak hükümetlerin yanında olduğunu söyledi.

Verilen bu mücadeleye rağmen daha önce tecrübe edilmeyen bir küresel sağlık krizi yaşanırken belirsizliğin halen devam ettiğini aktaran Elvan, "Küresel gelir ve ticarette sert bir daralma, yüz milyonları bulan istihdam kayıpları ve tırmanan küresel borçlulukla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Aşı haberleriyle tünelin ucunda ışık görünse de önümüzdeki dönem üst düzeyde hassasiyet gerektirmeye devam ediyor" dedi.

Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre 400 milyondan fazla tam zamanlı iş gücü kaybı yaşandığını aktaran Elvan, Uluslararası Finans Enstitüsünün analizlerinin, küresel borçluluğun küresel hasılanın 3.5 katına ulaştığını gösterdiğine dikkati çekti.

Ülkelerin toplam borçlarının milli gelirine oranla hangi seviyelerine ulaştığına değinen Elvan, bu oranın Japonya'da yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, ABD'de yüzde 383, Çin'de yüzde 337, Almanya'da yüzde 268 olmasına karşın, Türkiye'de ise yüzde 167 olduğunu kaydetti.

'DÜNYA ORTALAMASININ OLDUKÇA ALTINDA BİR BORÇLULUK ORANINA SAHİBİZ'

Dünyada son 1 yılda küresel düzeyde borçluluk oranının yüzde 43 oranında arttığını dile getiren Elvan, gelişmiş ülkelerin borcunun yine son 1 yılda yüzde 52 oranında arttığını ifade etti. Gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 26 olduğunu bildiren Elvan, "Türkiye'de ise son 1 yılda borçluluğumuzdaki artış oranı yüzde 30'dur. Dünya ortalamasının oldukça altında bir borçluluk oranına sahibiz" diye konuştu.

Elvan, kapanma tedbirlerinin hafiflemesi ve destekleyici politikaların etkisiyle mayıs ayından itibaren küresel ekonomik aktivitenin toparlanma eğilimine girdiğini ancak yılın son çeyreğinde yaşanan yeni dalgayla pek çok hükümetin bazı tedbirleri tekrar hayata geçirmeye başladığını söyledi.

Ülkelerin farklılaşan finansal ve konjonktürel durumlarının, krizin etkileri ve alınan tedbirlerin farklılık göstermesine neden olduğunu belirten Elvan, kapsamlı kapanma önlemleri alan gelişmiş ekonomilerde daralmanın boyutunun çok daha derin olmasının beklendiğini ifade etti.

Ülkelerin, birinci dalgadan daha güçlü seyreden ikinci dalga karşısında destekleyici politikalara devam ettiğini söyleyen Elvan, özellikle gelişmiş ülkelerin genişletici para politikalarının, küresel likiditenin de artmasına neden olduğuna işaret etti.

Diğer taraftan aşı konusunda son dönemdeki görüşmeleri de umut verici olarak gördüğünü dile getiren Elvan, şöyle konuştu:

"Koronavirüse karşı yaygın kullanımı olan bir aşı ya da tedavinin hayata geçmesiyle küresel aktivitede hızlı bir toparlanma yaşanacağına inanıyoruz. Buradan hareketle 2021'in aşılamanın da başlamasıyla küresel gelirde, ticarette ve istihdamda 2020'nin telafi edildiği bir dönem olması bekleniyor. Bununla birlikte küresel arz zincirlerinin güvenliği, istihdam piyasalarının dezavantajlı gruplar aleyhine hızla bozulması, teknoloji altyapısının artan önemi, sektörel bağımlılıkların oluşturduğu kırılganlıklar gibi hususlar, salgın sonrası dönemin küresel ekonomi gündeminin en üst sıralarında yer almaya devam edeceği görünüyor."

'EKONOMİMİZİ DAHA DAYANIKLI KILMAYA DEVAM EDİYORUZ'

Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, 2021 yılı bütçesini, Kovid-19 salgınının hem ekonomik hem de hayatı olumsuz etkilediği bir ortamda hazırladıklarına işaret ederek, "Ekonomimiz, hükümetlerimiz döneminde maruz kaldığı şokları elde edilen kazanımlar sayesinde her defasında başarılı şekilde atlattı. Ekonomimizi daha dayanıklı kılmaya ve sürdürülebilir büyümeyi temin etmeye yönelik makroekonomik politikaları hayata geçirmeye devam ediyoruz" dedi.

Türkiye ekonomisinin, rekabete dayalı piyasa ekonomisi geleneğine sahip olduğunu vurgulayan Elvan, şöyle devam etti:

"Ekonomi politikalarımızı bu anlayışı merkeze alarak oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kaliteli bir büyümeyle istihdamı artırmayı ve vatandaşlarımızın refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Makroekonomik istikrarı korumak suretiyle enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek, salgının küresel çapta getirdiği belirsizliklere rağmen ekonomik aktivitenin sürekliliğini sağlayacak, yatırım ortamını güçlendirecek; şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir bir yapı içinde yeni reformlarımıza hız kazandıracağız. Geçmişte birçok kez gösterdiğimiz gibi ülkemizin dünyanın zor şartlarından en az etkilenerek çıkmasını sağlayacağız."

'GÜVENİN EN ÖNEMLİ TEMİNATI HİÇ KUŞKUSUZ HUKUKTUR'

Lütfi Elvan, yatırım ortamının daha fazla iyileştirilmesi noktasında yargı reformuna hükümet olarak büyük önem atfettiklerinin altını çizdi.

Hukuku ekonomiden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını, iyi işleyen bir ekonomik yapının olmazsa olmazının güven olduğunu ifade eden Elvan, "Bu güvenin en önemli teminatı hiç kuşkusuz hukuktur" dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile aynı amaç doğrultusunda çok verimli çalışmalara başladıklarını bildiren Elvan, "Hukuk reformlarını ekonomik güven iklimini de tahkim edecek şekilde ve paydaşlarımızla yakın istişare içinde hızlandırarak şekillendireceğiz. Ekonomimizi daha güçlü ve daha üretken kılmak için tüm tarafların görüşlerine de büyük önem veriyoruz" diye konuştu.

Bu kapsamda TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerin son derece yararlı geçtiğini aktaran Elvan, gelecek günlerde esnaf ve iş dünyası başta olmak üzere diğer taraflarla da bir araya geleceklerini bildirdi.

Ekonomiyi toplumun tüm kesimleriyle birlikte ileriye taşıyacaklarını belirten Elvan, "Bu çerçevede esnafın, çiftçinin, sanayicinin, akademisyenin yani toplumun her bir ferdinin görüşleri bizim için son derece değerli ve kıymetlidir. İnsan odaklı bir anlayış içinde vatandaşlarımızın refahını ve sosyal adaleti hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Devletin düzenleyici rolüne odaklanarak ekonomi politikalarımızı kapsayıcı, gerçekçi ve rasyonel bir anlayış çerçevesinde oluşturacağız" ifadelerini kullandı.

Elvan, son bir ayda attıkları adımların, geleceğe ilişkin bakış açılarını da ortaya koyduğunu söyleyerek, Merkez Bankası tarafından ortaya koyulan parasal sıkılaştırma adımını, zorunlu karşılık uygulamasının sadeleştirilmesinin takip ettiğini bildirdi. Elvan, böylece tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına ve zorunlu karşılıklarda faiz nema oranlarının tüm sektörler için aynı oranlar üzerinden uygulanmasına geçildiğini anımsattı.

Bu adımları müteakiben aktif rasyosu uygulamasının yıl sonu itibarıyla yürürlükten kaldırılması kararı verildiğini dile getiren Elvan, bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptıkları vadede TL satım yönünde gerçekleştirecekleri türev limitlerinin artırıldığını belirtti.

Elvan, BDDK valör uygulamasına son verildiğini, sermaye yeterlilik rasyosu hesaplamasında baz alınacak kura ilişkin kolaylık sağlandığını, uluslararası norm ve standartlara yakınsayan bir yaklaşım benimsendiğini söyledi.

Elvan, daha önce bankaların 2020 yılı sermaye yeterlilik rasyosu hesabında 31 Aralık 2019 kuru alındığını, bunun yerine BDDK'nin bugünkü kararıyla 252 günlük 2020 yılı ortalamasının alınacağını söyledi.

Elvan, uluslararası standartlara bir yakınsama söz konusu olduğunu dile getirerek, bu durumun, sermaye yeterlilik oranını biraz daha aşağı çeken bir yaklaşım olduğunu, konunun kamuoyunda yanlış anlaşılmaması gerektiğini belirtti.

Takipteki alacaklar ve ayrılan karşılıkların riskte olduğu konusunda eleştirilere cevap veren Elvan, "Üçüncü grup dediğimiz takipteki alacakların miktarı 151 milyar liradır. 151 milyar liraya karşılık bankalarımız 113 milyar lira karşılık ayırmıştır. Bu oran yüzde 75'e tekabül etmektedir. Bu oran, Avrupa genelinde yüzde 45 seviyesindedir" bilgisini verdi.

Elvan, yakın izlemede olan toplam miktarın 382 milyar lira olduğunu ifade ederek, buna karşılık 58 milyar lira ayrıldığını kaydetti. Bu oranın yüzde 15 olduğunu belirten Elvan, "Avrupa standartlarındaki bu oran yüzde 6'dır. Bankalarımız son derece güvenilirdir, güvendedir ve sağlıklıdır. Bunun takibini de yakinen BDDK Başkanlığımız yapıyor" diye konuştu.

Pandemi nedeniyle takipteki alacaklar grubuna alınma süresini 90 günden 180 güne çıkardıklarını, pandemi nedeniyle de bu süreyi haziran sonuna kadar uzattıklarını hatırlatan Elvan, "Diğer gelişmiş ülkelere, Avrupa'ya, ABD'ye baktığımızda, onların bankalara yönelik aldığı önlemlerle karşılaştırdığımızda, bizim aldığımız önlem son derece mütevazı bir önlemdir" dedi.

Avrupa Merkez Bankasının, bankalara, "Merkez Bankamıza ödemeniz gereken yükümlülüğünüzü yüzde sıfır faizle 1 yıl öteliyorum" dediğini aktaran Elvan, diğer taraftan bankaların, müşterilerine "Ben de sizin yükümlülüklerinizi 1 yıl öteliyorum" dediğini anlattı. Elvan, Avrupa ve gelişmiş ülkelerin aldığı tedbirlerle, kendilerinin bankacılık sektöründe aldığı tedbirler kıyaslandığında son derece mütevazı bir yaklaşım içinde olduklarının net olarak ortaya çıktığını söyledi.

'BANKACILIK SEKTÖRÜMÜZÜN DÖVİZ POZİSYON AÇIĞI YOK'

Elvan, bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı olmadığını, 3.3 milyar dolar artıda olduğunu bildirdi.

Üç kamu bankasının 2.7 milyar dolar pozisyon açığı bulunduğunu ancak açığın öz kaynağa oranının yüzde 20'yi geçmemesi gerektiğini belirten Elvan, şunları kaydetti:

"Üç bankamızın oranlarını söylüyorum; bir kamu bankamızın oranı yüzde 12, diğer bankamızın oranı yüzde 10, üçüncü bankamızın oranı da yüzde 9'dur yani yüzde 20'lik kriterin oldukça altındadır. Özel sektöre ait bankaların döviz pozisyonlarına baktığımızda da toplam 6 milyar dolar fazlaları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugüne kadar BDDK tarafından bankacılık sektörüne yönelik alınan kararlar, son derece rasyonel ve piyasaya olumlu etkisi olan kararlardır. Bugün BDDK'nin almış olduğu karar da daha önce alınan kararlarla hiçbir şekilde tezat teşkil etmiyor."

Elvan, tüm bu gelişmelerin akabinde finansal piyasa göstergelerinde de iyileşmeler gözlemlediklerini ifade etti.

Döviz kuru ve ülke risk primi düşerken hisse senetleri ve tahvillere güçlü bir talep görmeye başladıklarına işaret eden Elvan, Türkiye'nin kasım ayında uluslararası portföy akımlarını çekme konusunda pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktığını vurguladı.

"Biz bu toparlanmayı daimi hale getirmeyi amaçlıyoruz" diyen Elvan, finansal alanda attıkları adımları kamu maliyesindeki ihtiyatlı duruşla destekleyip makroekonomik istikrarı kalıcı şekilde tesis edeceklerini dile getirdi.

'VATANDAŞLARIMIZIN GÖNLÜ MÜSTERİH OLSUN'

Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, "Tüm vatandaşlarımızın gönlü müsterih olsun, bize güvensinler. İstikrar içinde büyüyecek, büyümenin nimetlerini tüm toplum kesimleriyle adil şekilde paylaşacağız. Bizim büyüme anlayışımız istihdam dostu bir büyüme anlayışıdır" dedi.

Türkiye'nin, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında ihtiyaç hissedilen tüm alanlara yönelik etkili ve hızlı şekilde destek ve teşvik uygulamalarını hayata geçirdiğini anlatan Elvan, genişleyici mali politikalar ve salgının oluşturduğu ilave maliyetlerin etkisiyle bütçe açığının geçici olarak arttığını söyledi.

Bu dönemde bir yandan vatandaşlara ve reel kesime destekler sağlarken diğer yandan mali disiplini kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini vurgulayan Elvan, "Merkezi yönetim bütçe açığının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya oranı, 2020 yılı yıl sonu için hedeflediğimiz yüzde 4.9'un da oldukça altında gerçekleşecek. Mali disiplini koruyarak gerçekçi bir risk yönetimiyle kamu finansmanının kalitesini de artıracağız" diye konuştu.

Türkiye'nin, genel yönetim borç stoku açısından da en az borçlu gelişmekte olan ülkeler arasında yer aldığına, bunun pandeminin etkilerini yönetmede en önemli avantajlardan olduğuna dikkati çeken Elvan, pandemi sonrası dönemde hızlı toparlanma ve fırsatları değerlendirme sürecinde de bu konumun büyük destek sağlayacağını belirtti.

Elvan, 2020 yılı sonunda yüzde 41.1 olarak tahmin edilen bu oranın, 2023 yılı sonunda ise yüzde 41.8 seviyesinde gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.

'2021'DE KAMU FİNANSMANINDA İHTİYATLI YAKLAŞIMI GÜÇLENDİRECEĞİZ'

2020 Ocak-Ekim döneminde yapılan net borçlanmanın 244.5 milyar lira olduğunu hatırlatan Elvan, şöyle devam etti:

"Bu yılı, 16 Ekim 2020'de yapılan borçlanma limiti artışıyla tespit edilen yeni borçlanma limiti olan 308.2 milyar liranın oldukça altında, 260 milyar lira seviyesinde net borçlanmayla kapatmayı hedefliyoruz. 2020'de karşılaştığımız elverişsiz koşullara rağmen sabit getirili iç borçlanmanın yıllık birleşik maliyeti önemli miktarda azalarak tek haneli seviyelere indi. 2019 yılında yüzde 18.3 olan sabit getirili iç borçlanmanın ortalama maliyeti Ocak-Kasım 2020 döneminde yüzde 10.3 olarak gerçekleşti. İç borçlanma maliyetinde kaydedilen düşüşün katkısıyla 2020'de faiz harcamalarının başlangıç ödeneğinin altında kalmasını bekliyoruz."

DİBS'E İLGİLİ CANLANDIRMA HEDEFİ

2021'de kamu finansmanında ihtiyatlı yaklaşımı güçlendirerek etkin risk yönetimiyle finansman kalitesini artırmayı hedeflediklerini dile getiren Elvan, şunları kaydetti:

"Bu alandaki öngörülebilirliği artırarak yabancı yatırımcıların devlet iç borçlanma senetlerimize ilgisini yeniden canlandırmayı hedefliyoruz. Gelecek yıl yabancı para cinsinden iç borcun payını azaltıp iç borç çevirme oranımızı bütçe açığının ima ettiği seviyenin altında, yüzde 120 dolaylarında gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. Alacağımız ilave tedbirle bu oranı daha da azaltmak temel politikalarımızdan biri olacak. Diğer taraftan Hazine garantileri ve borç üstlenim taahhütleri nedeniyle oluşabilecek koşullu yükümlülük kaynaklı risklerimizi de sınırlandırıyoruz. Bu çerçevede 2021'de hem Hazine garantili imkan ve dış borcun ikrazı limitini hem de borç üstlenim taahhüt limitini 4.5'er milyar dolar olarak belirledik."

'MİLLETİMİZİ İYİ GÜNÜNDE DE KÖTÜ GÜNÜNDE DE UNUTMADIK'

Kovid-19'la hem sağlık hem de ekonomik anlamda inanılmaz bir mücadele verildiğini söyleyen Elvan, "Bu zorlu günlerden de inşallah, milletimizle birlikte yine güçlenerek çıkacağız. Allah'ın izniyle, altından kalkamayacağımız hiçbir yük yoktur. Milletimizi iyi gününde de kötü gününde de unutmadık ve asla unutmayacağız. Her alanda yaşanan sorunları ve sıkıntıları biliyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Bu aziz millet bugüne kadar bizleri hiç yalnız bırakmadı, bizler de milletimizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız" mesajını verdi.

Elvan, 2002'den bugüne kadar popülist olmadıklarını ve bundan sonraki süreçte de asla popülist olmayacaklarının altını çizerek, "Pandemi sonrası yeniden şekillenecek dünya ekonomisinde hak ettiğimiz yeri alacağız. Fırsatları değerlendirerek yeni atılımlar yapacağız" dedi.

'DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU'DA BİR TANE DUMANI TÜTEN FABRİKAMIZ YOKTU'

Hazine ve Maliye Bakanı Elvan'ın konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Sayın Bakanım, 18 yıl içinde bir tek fabrika açılmadı. Türkiye Cumhuriyeti 1924'ten itibaren 15 yıl içinde 33 fabrika açtı. Umut ediyorum ki siz 18 yılda bir fabrika açmayan AKP iktidarına bir fabrika açtırtırsınız" ifadelerini kullandı.

Özkoç'a cevap veren Elvan, Türkiye'nin, 2002-2020 döneminde önemli gelişmeler sağladığını belirterek, şöyle konuştu:

"Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki organize sanayi bölgelerinde neredeyse bir tane dumanı tüten fabrikamız yoktu. Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki organize sanayi bölgeleri, hemen hemen tamamıyla doludur. Diyarbakır'a gidin doludur, Mardin'e gidin doludur, Şanlıurfa'ya gidin doludur. İhracatımız 36 milyar dolardan 180 milyar dolara ulaşmıştır. Makine, teçhizat satıyoruz ve 81 ilimizdeki fabrikalar artık ihracat yapmaya başladı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin ihracatına baksak, inanılmaz bir artış olduğunu görürsünüz.

Türkiye'de çok önemli gelişmeler oldu. Elbette beklentiler çok daha yüksek olabilir. Bizler de sorunlar yaşadık. Bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Kovid-19 problemiyle karşı karşıya kaldık ki tüm dünyanın yaşadığı sorunlar var. Biz bunları inkar etmiyoruz ama her birimiz bu gelişmeleri de görmeliyiz. Yıllarca bu ülkenin milli geliri 2 bin dolarlar civarında seyretti. Biz 12 bin dolara ulaştık. Son birkaç yılda yaşamış olduğumuz sıkıntıdan dolayı bir miktar düşüş söz konusu oldu. 8 bin dolarlar civarında bir milli gelir ama nereden bakarsanız bakın en azından geçmiş dönemlerin 3-4 katı bir kişi başı gelire sahibiz. Diğer taraftan Türkiye satın alma paritesine göre dünyanın 13. güçlü ekonomisi konumuna geldi."

Sonraki Haber