HDP ismini PKK yapsa ne değişir?
HDP, PKK’nın PKK olarak yapamadıklarını yerine getirmekle görevlidir. PKK ismiyle ne Kürdümüzden oy alabilir, ne de farklı kesimlerin desteğini arkasına takabilir. PKK ile HDP arasındaki ilişki iki örgüt arası ilişki değildir; söz konusu olan aynı merkezden yönetilen tek bir örgüttür...
1992 yılında Halkın Emek Partisi’nden bu yana, PKK’nın idaresi altında kurulan tüm partiler kendilerinin “Öcalan projesi” olduklarını sürekli dillendirdiler. Yer yer bu gerçeğin kamuoyu önünde açıkça savunulmasını söyleyenler de oldu. Kapatılan HADEP’in yerine 24 Ekim 1997 tarihinde kurulan Demokratik Halk Partisi (DEHAP) eski Genel Sekreteri Nurettin Sönmez, “Biz kamuoyuna PKK’yı terörist görmediğimizi, Türkiye koşullarının yarattığı bir gerçeklik olduğunu, barışın yaratılması için PKK’nın yasal kolu olduğumuzu açıklamayı hedeflemiştik” diyerek, gerçeği açıklıyordu. (Eyyüp Demir. Yasal Kürtler, Tevin Yayınları, s. 501.)
O tarihten önce ve sonra aynı doğrultuda kurulan tüm partilerin önder kadroları ve PKK’nın vekilleri hep aynı nakaratı tekrarlayıp durdular. Halkların Demokratik Partisi’de PKK’nın siyasal kolu olduğunu ret etmiyor. Ret edenler, onlar adına konuşan CHP ve değişik sahte solcular ve liberallerdir.
PKK ile HDP arasındaki ilişkiler iki örgüt arası ilişki değildir; aynı merkezden yönetilen tek bir örgüttür sözkonusu olan. PKK’nın gençlik yapılanması, kadın yapılanması, yurt dışı yapılanması, sözde askeri yapılanması vb ile HDP yapılanması vardır. Çok koldan abluka siyaseti uyguluyorlar.
PKK’nın çok farklı iletişim araçları düzenli takip edildiğinde, ilişkilerin boyutunu anlamak kolaylaşıyor. Her önemli çıkışta PKK önderliği ile HDP önderliğinin dilindeki benzerlik bile aralarındaki bağı açığa vuruyor. Seçimler döneminde, kayyum atamaları döneminde, Kuzey Irak operasyonları sırasında ve Suriye’de PKK/PYD’ye karşı sürdürülen harekâtlar sırasında PKK/HDP ikilisi aynı ağızdan konuşur. İlk önce PKK önderliği ve ardı sıra HDP’liler aynı istikamette açıklamalarda bulunurlar.
HDP TÜRKİYE PARTİSİ OLAMAZ
HDP’nin “Türkiye Partisi” olma iddiası da fiyaskoyla sonuçlandı ve onu ne Kürt partisi ne de Türkiye partisi yapabildi! HDP, PKK’nın emir ve komutası altında ABD emperyalizminin maşası oldu. ABD/İsrail illetinden kurtulma şansları ise bulunmamaktadır. Avrupa’da yayın yapan PKK’nın kanalı Sterk TV’nin gerçekleştirdiği Cemil Bayık ropörtajı, 20 Haziran’da BasNews ve K24 ile bazı Kürtçü internet haber sitelerinde yayınlandı. PKK/KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık şöyle dedi: “HDP bir Türkiye partisidir. Kürt partisi değil. Bazıları işte Kürt partisidir ama Türkiye partisi olmak istiyor gibi lanse ediyor, ama öyle bir şey yok. HDP bir Türkiye partisidir ve Türkiye'de demokratik bir cumhuriyeti geliştirmek istiyor.”
Cuma kod adlı Cemil Bayık, gerçeği tersyüz ediyor ve zaten Apo ve PKK önderliğinin pragmatizmi bilinmektedir. Bukalemun gibi sürekli renk değiştirmeleri artık normalden sayılır. HDP öyle bir Türkiye partisi ki, tüm çalışmaları Türkiye düşmanlığına yönelik. PKK ile beraber HDP, sözde “Ermeni soykırımı” yalanını savunuyor, sözde “Pontus, Rum, Keldani, Süryani” vb “soykırım”larını savunuyor ve Türkiye’yi hem ulusal ve hem de uluslar arası alanda “soykırımcı” ilan ediyor. Ardından da “Türkiye partisi” olduğu iddiasıyla piyasada dolaşıyor. Peki, bu nasıl olacak?
Türkiye’ye hangi devlet düşmansa, o devletlerle işbirliği içindeki bir HDP nasıl “Türkiye partisi” olacak?
PKK/HDP, aynı zamanda Türkiye’nin antiemperyalist demokratik değerlerini savunmadığı gibi, karşı propagandanın da başını çekiyor. Türk milleti, Türk Bayrağı, İstiklal Marşı, Gençliğe Hitabe, Andımız, 19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 30 Ağustos 1922, 29 Ekim 1923, 24 Temmuz 1923 (Lozan Antlaşması) hiç birini savunmamakta ve karşı cepheden saldırmaktadır. Buna rağmen “Türkiye partisi” olduğunu iddia etmekte.
Büyük şairlerimizden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın o ünlü değimiyle “Ses Bayrağımız Türkçe”yi yabancı dil ilan eden PKK/HDP, “Türkiye partisi” olduğunu nasıl söyleyebilir? Türkiye’nin tapusu 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nı ret eden ve “ikinci Lozan’a hayır” diyenlerin Türkiye partisi olması mümkün müdür? Neresinden bakılırsa bakılsın PKK/HDP Türkiye parti değil Türkiye düşmanlığında ihanete batmış örgüttür. PKK/HDP kılavuzlarından Fikret Başkaya “Paradigmanın İflası” kitabında bölücü çevrelere yeterince “fikri” malzeme sağlamaktadır!
PKK KOLLARIYLA BERABER BATIYOR
PKK son aylarda kaybettiği merkezi kadrolar nedeniyle büyük problemler yaşıyor. Saflardan firarlar ise yoğunlaştı. Dağa silahlı adam göndermekte ve yönetici bulmakta zorlanan PKK, tüm umudunu Türkiye’de HDP’ye, Suriye’de ise PYD/YPG’ye bağlamış durumda. Ancak HDP her alanda sıkıştığı gibi, PYD/YPG açısından da durum pek iç açıcı değil.
27 Mayıs günü PKK Merkez Komitesi Üyesi Kasım Engin’in Türk savaş uçakları tarafından etkisiz hale getirilmesi, örgütte paniği arttırdı. Örgüt içi çözülmeler ajan yaftalarının asılmasını da hızlandırdı. PKK’da iç infazlar son aylarda artış gösterdi. Bu olgu örgütteki telaşı, korkuyu, güveni sarsıyor ve örgütten kaçışların çoğalmasına neden oluyor. Cemil Bayık konuyla ilgili olarak, geçen günlerde şu açıklamayı yapmak mecburiyetinde kaldı: “Kim gerillanın kanına girerse, o bizim hedefimizde olacak. İhanete göz yumamayız, ihanetçileri içimizde barındıramayız.”
PKK ve onun Suriye kolu PYD en zayıf dönemini yaşamaktadır. Bazı basın yayın organlarında şişirilerek verilen PKK haberleri gerçeği yansıtmıyor ve bir süre sonra yanlış olduğu anlaşılıyor. ABD, Suriye’nin kuzeyinde Barzanistancıların cephe örgütü ENKS ile PYD’yi bir araya getirdi ve şimdilik anlaştırdı. Şimdilik, diyoruz. Çünkü Irak’ın kuzeyindeki Kürtçü örgütler ABD tarafından sayısız kez barıştırıldı. Ama nihai başarı sağlanamadı. Düne kadar PYD, ENKS’nin bürolarını kapatmış, üst düzey yöneticilerini gözaltına almış, baskı uygulamış ve roj peşmergelerinin Suriye’nin kuzeyine geçişine izin vermemişti. ENKS’nin etkilediği bazı Kürt aşiretlerine baskı uygulayan PYD/YPG, Kamışlı merkezine kendisi dışındaki Kürtçü örgütlere giriş yasağı koymuştur.
YUMUŞAMANIN NEDENİ
Ne oldu da PYD yumuşadı ve ENKS ile masaya oturdu. Burada birinci etken ABD, ikincisi de İsrail’dir. ABD’nin on binlerce TIR askeri teçhizat gönderdiği biliniyor. Bunun yanı sıra İsrail, YPG’lileri yirmişer, otuzar kişiler halinde MOSSAD karargâhlarına götürüp çok yönlü eğitim vermiş ve sayıları binlerle ölçülen devşirilmiş adamlar vasıtasıyla PYD/YPG’de ağırlık oluşturmuştur. ABD/İsrail, gücünü kullanarak iki örgütü aynı masaya oturttu. Birinci etken bu.
İkincisi, ABD/İsrail desteğine rağmen Türkiye’nin Afrin sonrası Suriye’nin kuzeyine yönelerek, PKK’nın kolu PYD/YPG’yi püskürtmüş ve en önemli yerleşim bölgelerinden uzaklaşmaları sağlanmıştır. Kürt nüfusun seyrekleştiği bölgelere gitmesi PYD/YPG açısından geri adım atmaktır ve yenilgidir. Ayrıca 24 Temmuz 2015’in etkisi PYD/YPG’ye biraz geç ulaştı. PKK ağır darbe aldı ve bu yenilgi, hendeklere gömülüş dalga dalga yayıldı. PYD/YPG kurulduğu 2003 (Dikkat! Irak işgalinden sonra. Aynı tarihte de İran’a yönelik PEJAK kuruldu. Bir de İran’ın doğusunda bulunan Sistan-Belucistan eyaletinde Sünni bölücü Cundullah örgütü kuruldu.) yılından bu yana ilk ağır yenilgisini Suriye’nin kuzeyini terk ederek aldı. Bunun neticesinde ABD/İsrail’in dayatmasıyla da ENKS ile masaya oturtuldu. PYD ile ENKS arasındaki bu zoraki anlaşma uzun erimli olmayacaktır. Suriye’nin kuzeyinde ikinci Barzanistan’ın kurulması projesi tutmayacak ve bu girişim atıl kalacaktır. Başka bir yazıda konuyu ayrıntısıyla işleyeceğiz.
PKK, ZATEN BİR YÖNÜYLE YASAL!
Görüleceği üzere, PKK ile yan kolları çıkmazda. Dört ülkede örgütlü olan PKK için geri sayım başladı. Onu bu çıkmazdan kimse kurtaramaz. Bunu gören PKK, soluk borularından biri olan HDP kanalıyla nefes almaya çalışıyor. PKK’nın nefesinin tümden kesilmesi HDP’nin ve yanı sıra HDP’nin yedeği olarak kurulan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) kapatılmalıdır.
HDP’nin, yasalar çerçevesinde kurulmuş parti olduğu yanılgısını kapatarak tersine çevirebilirsiniz. HDP, PKK’nın PKK olarak yapamadıklarını yerine getirmekle görevlidir. Aslında yasal bir engel olmasa HDP adını PKK yapsa bugünkünden daha fazla yapabileceği bir şey yoktur! Ancak, PKK ismi altında ne Kürdümüzden istediği oyu alabilir, ne de farklı kesimlerin desteğini arkasına takabilir.
Her ne kadar HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, “PKK ile hiçbir ilişkimiz yok” dese de, HDP’nin programı, projeleri, pratiği, söylemleri PKK ile birebir örtüşmektedir. HDP adını kaldırın yerine PKK koyun, fark eden bir şey olmayacaktır. Her şeyin bittiği nokta vardır. HDP bitiş noktasına çok fazla yaklaştı. Yapılması gereken, bitişini kapatarak süreci hızlandırmaktir!
HDP’yi ne hak, hukuk, adalet lafları, ne CHP’nin feryatları, ne de ağababaları ABD/İsrail’in silahları kurtarabilir.