HDP parti değil ABD’nin acentesi

HDP’nin durumuna objektif olarak baktığımızda faaliyet alanının daraldığını, içe kapandığını, sorunlarla boğuştuğunu ve sürekli kan kaybettiğini görüyoruz. Bir de görüldüğü kadarıyla yüzde 50 oranında kapatılmış durumda: Belediyeleri kaybediyor, milletvekilleri kaçıyor, etkisi azalıyor...

HDP parti olmaktan öte bölücülük misyonunu amaç edinmiş PKK’nın siyasi bürosu olarak faaliyet sürdürmektedir. PKK ile HDP’nin ilişkileri kişiler bağlamında değil, örgütseldir ve esas karar mekanizmasını PKK oluşturuyor. PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın ve Türkiye dışında ikamet eden önderlerinin onayını almadan ne vekil ve ne de belediye başkanı seçilemezsiniz. HDP’nin izleyeceği siyasi çizgiyi, eylemlerini ve diğer çalışmalarını PKK denetler ve belirler. Onsuz hareket etmeleri mümkün olmadığı gibi, buna yeltenen de olmaz. Şayet olursa PKK onun cezasını keser!

PKK’nın silahlı eylemleriyle HDP’nin siyasi eylemleri örtüşüyor ve birbirini besliyor. Biri olmadan diğeri güçlenemez. Bu ikilinin yarattığı tahribata ortak olan CHP ve diğer marjinal solumsu oluşumlar suç işlemektedir. PKK ve HDP sıradan örgütler değildir ve emperyalizmden bağımsız hareket edemezler. Zaten, PKK/HDP ile CHP ve diğerlerini ABD/İsrail şer cephesi birleştirmektedir.

HDP ŞEMSİYESİ ALTINDAN KAÇANLAR

HDP’de sıkıntıların ve iç çalkantıların arttığını son dönemde yaşananlar açıkça gösteriyor. HDP’li belde belediye başkanları ile pek çok üyenin istifasının yanı sıra, neoliberal solun figürlerinden Ahmet Şık’ın sıradan sözlerle HDP’den istifa etmesi bu bağlamda anlamlıdır. Çünkü Ahmet Şık’ı tanıyanlar onun son derece uyanık ve “Bazı şeylerin kokusunu erken alan” birisi olarak tanırlar. Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın istifası üzerine yazdığı yazıdaki; “Mutlaka yeni bir projesi vardır” şeklindeki değerlendirmesi isabetlidir.

PKK sıkıştıkça ve güç kaybına uğradıkça HDP’de dağılma ve klikler arası mücadele şiddetlenecektir. PKK ile HDP’nin arasındaki çelişmelerin güçlendirilmesi ve bu iki örgüt içindeki sorunların çoğalmasına yönelik taktiklerin izlenmesi çok önemlidir.

HDP’nin baş aşağı gitmesini frenleyen faktörler vardır. Bunun başında CHP önderliğinin basiretsiz tavrı geliyor. Hâlâ gözlerimizin içine baka baka HDP’nin PKK’dan ayrı, demokratik bir parti olduğunu Gürsel Tekinlerin ağzından dillendirmekten bıkmadılar. Silah ve siyaset ilişkisindeki diyalektik bağı göremeyen ve bunların birbirini beslediğini ve bazen silahların siyasete ve siyasetin de silahlara kumanda etiğini görmek istemiyorlar. PKK dipçiğini göstererek HDP’yi dayatma ve kabul ettirme siyasetinin sonuna gelindi.

ABD’NİN ACENTESİ HDP

15 Temmuz 2016 Amerikancı FETÖ darbesinin başarısızlıkla sonuçlanması neticesinde, ABD emperyalizminin Türkiye içindeki en karanlık acentelerinden birisinin kapısına kara kilit vuruldu. FETÖ Gladyosunun yenilgisi Türkiye’yi rahatlatmış ve pek çok komplo da bu sayede engellenmiştir. Soramadan edemiyoruz; hakikaten “faili meçhul cinayetler” 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra bıçakla kesilir gibi kesildi; acaba neden?

Şimdi sıra geldi ABD emperyalizminin ikinci karanlık acentesine! Bu öyle bir acente ki tüm dikkatini etnik ve dini bölünmelere hasretmiş. PKK kurulduğundan bu yana her türlü karanlık ilişkiler ağıyla beraber anılmıştır. Avrupa’da hapishaneleri dolduranların ezici çoğunluğunu farklı suçlardan içeriye düşen PKK’lılar oluşturuyor. Federal Almanya Kriminal Dairesinin (BKA) yılda üç defa hazırladığı bültenlerinde bunları ayrıntısıyla görmek, izlemek mümkün.

PKK’nın Türkiye içindeki siyasi işlerini yürütmekle mükellef HDP’nin meşruiyeti yoktur. Sistem partilerinin arasındaki çelişmelerden yararlanarak siyaset yürüten HDP, Kürdümüzün üzerinden atılması gereken yük haline gelmiştir. Kürdümüzün üstündeki bu kamburun faaliyetlerinin durdurulması ve kapatılması aynı zamanda ABD emperyalizminin ülkemiz içindeki karanlık acentelerden birisinin daha yasaklanması anlamına gelecek ve Türkiye rahatlayacaktır.

KAPATILMASININ SONUÇLARI

Olaya sıradan bir partinin kapatılması olarak bakmak eksiktir ve yanıltıcıdır.

HDP yasalar çerçevesinde kurulan normal partilerden ayrı, anormal partimsi örgüttür. Emperyalizme dayanarak kukla devlet oluşturmaya çalışan illegal ve legal alanda çift yönlü çalışan bir örgütle karşı karşıyayız. Bu örgütün silahlı kanadı PKK ile silahsız kanadı HDP eşgüdüm halinde çalışır. İşte, CHP önderliği başta olmak üzere HDP’yi PKK’dan ayrı göstermeye çalışanların görmek istemedikleri olgu budur.

TBMM’deki siyasal partilerin hiç birinin ağzından HDP’nin kapatılmasına yönelik tek bir sözcük duymadık. 6 milyon oy alan parti ezberine hapsolmuş durumdalar. Bu oy blok halinde kalacak diye bir garanti mi var? Ayrıca 6 milyon oyun tamamı Kürdümüze ait değil ki? Sahte solun tüm fraksiyonları, CHP’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kaybettiği oylar, FETÖ artıkları, neoliberaller, etnik bölünmeyi amaç edinmiş marjinal çevreler, LGBTİ ve benzerlerinin oylarıyla 6 milyona ulaşmıştır. Yoksa HDP hiçbir zaman yüzde 4-5’lerin üzerine çıkamaz. Zaten CHP, uzun yıllardır bilinçli bir planın parçası olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki oylardan vazgeçmiştir. Öyle olmasa seçimlerde ve şimdilerde HDP savunuculuğunda başı çekmez.

HDP’nin kapatılması halinde ilk başta Kürdümüz, PKK prangasından kurtulacak ve özgürleşecek ve Türk/Kürt birliği perçinlenecek. Bölücülük illeti Kürdümüzün dimağlarından silinecek. PKK/HDP’ye bel bağlayan o tür solda dalgalanmalara ve yeniden ayrışmalara neden olacak. CHP içindeki vatansever Atatürkçüler güçlenecek. Türkiye hazinesinden bölücülüğe tahsis edilen pay hazinede kalacak. HDP’ye şu veya bu şekilde destek olanlar eskisi gibi güven duymayacaklar ve yeni yönelimlere girenler olacak. PKK’dan kaçışlar hızlanacak ve toplu firarlar baş gösterecek ve de iç çelişmeler şiddetlenecek.

HDP’den uzaklaşmalar hızlanacak. PKK/HDP tellallığı yapan TV kanalları ile gazeteler eskisi gibi hareket edemeyecekler. Başta ABD emperyalizmi olmak üzere İsrail haydut devletçiği ile emperyalizm darbe alacak Türkiye güçlenecek. Türkiye halkının bütününe kapatmanın etkisi olacak ve bütünleşme ile uyumun kapısı sonuna kadar açılacak.

PKK, yurt dışından başlayarak Aleviler adına kurulan derneklerin bazılarını HEP ile başlayan ve HDP ile süren partilerle etkiledi ve eylemlerinde kullandı. HDP’den milletvekili göstererek, yasalarla kurulmuş parti perdesi altında, Alevi kuruluşlarının bazılarıyla iletişime geçerek onları etkiledi ve dönüştürdü. Alevilerin yoğun yaşadığı yerlerde CHP’ninde desteğiyle önemli bir oy potansiyelini yakaladı. Kapatılması halinde PKK/HDP etkiside eskiye nazaren kırılmış olacak.

PKK flamaları altında CHP ile DİSK, KESK, TTB, TMMOB gibi kesimlerle eylemlerde açıkça buluşmaları zor. Seçimlere PKK olarak da katılamaz ve ittifak kuramaz. Bunu bildiği için HDP örtüsü kanalıyla bu kesimlere ulaştı.

HDP’nin temelli kapatılması halinde yukarıda zikredilen kesimlerde de rahatlama olacak, yeni saflaşmalar yaşanacak ve bölücülük sönümlenerek cumhuriyetçiler, devrimciler güçlenecek. HDP, PKK’nın kancasıdır ve silahsız PKK görevini üstlenmiştir.

Aslında HDP’nin durumuna objektif olarak baktığımızda faaliyet alanının daraldığını, içe kapandığını, sorunlarla boğuştuğunu ve sürekli kan kaybettiğini görüyoruz. Bir de görüldüğü kadarıyla yüzde 50 oranında kapatılmış durumda! Belediyeleri kaybediyor, milletvekilleri kaçıyor, belde belediyeleri istifa ediyor, üyeler uzaklaşıyor ve dost bildikleri saflardan firar ediyor. Daha ne olsun? Olacağı, en son silleyi suratlarına yapıştırmak!

HDP’nin kapatılmasını öncülleri ile karıştırmamak lazım. Çünkü o dönemde 24 Temmuz 2015 yaşanmamıştı, PKK hendeklere gömülmemişti, Suriye’nin kuzeyinde yenilgi üzerine yenilgi almamıştı, Irak’ın kuzeyinde kıpırdayamaz duruma gelmemişti. Şartlar PKK açısından elverişliydi ve en önemliside ABD emperyalizmi bölgede “altın günlerini” yaşıyordu! Şimdi nesnel durum öyle mi? Her şey ABD/İsrail’in aleyhine dönmüş ve tarihinin en zor dönemine girmiştir.

HDP ve ardından DBP de kapatılırsa, yerlerine kurulacak partilerin de yasal olarak önleri kesilirse bölücülük önlenir. O zaman 6 milyon oy feryatları da bitmiş olur! Diyelim ki HDP’nin yerine başka bir adla parti kuruldu; o parti bir daha yüzde 10 barajını aşmayı rüyasında bile göremez. Diyarbakır annelerinin başarısı kararlı olmaya bağlıdır...

Sonraki Haber