14 Mayıs seçiminin PKK'ya etkisi ve sonuçları

Seçim yenilgisi HDP’de kalıcı iz bıraktı. Apo, Demirtaş, Kandil, Avrupa ve HDP arasındaki sorunlar katlandı ve bu süreci durduracak bir güç de ufukta gözükmüyor. HDP’nin geleceğinin belirsiz olması, örgüt içi meselelerin kabarması, klikler arası taht kavgası her geçen gün artıyor...

24 Temmuz 2015 tarihini, PKK açısından esas olarak “askeri yenilginin” en ağır koşullarının başlangıcı olarak kabul edebiliriz ve devamında Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtı gibi son derece önemli harekâtlar, Amerikancı/İsrailci PKK’yı çıkmaza sokmuştur. PKK’nın siyasi yenilgisi olarak da 14 Mayıs 2023 dersek yanlış yapmış olmayız. 2015-2023 arası TSK'nın yurt içi ve Kuzey Irak/Kuzey Suriye hattında düzenlediği etkili operasyonlar örgütün belini kırdı. Aynı zamanda bu olgu, ABD/İsrail'in yenilgisi olarak görülmelidir.

14 Mayıs yenilgisi PKK ve yan kollarını büyük hayal kırıklığına uğrattı. Beklemedikleri bir sonuçla karşı karşıya kalmaları, örgüt ve yan kolları içinde sorunların daha da ağırlaşmasını sağladı. Bu iyi bir gelişmedir.

DEMİRTAŞ İLE PKK/HDP ARASINDAKİ FARKLILIĞI NASIL OKUMALI

Selahattin Demirtaş “Aktif siyaseti bırakıyorum.” diyerek çok önemli bir hamle yaptı ve kendisine yönelik hem PKK önderliği hem de HDP içinden gelecek suçlayıcı açıklamaları belli düzeyde tuttu. Peki Demirtaş siyaseti bıraktı mı? Hayır! Dikkat edilirse “aktif” kelimesini kullanarak iki yönlü mesaj verdi. Selahattin Demirtaş önümüzdeki süreçte suskunluğunu bozarak yeni hamlelere yönelecektir.

Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları PKK/HDP içindeki gruplar arası çelişmelerin keskinleşmesine de katkı yaptı. Parti içinde hiçbir gücü olmayan Buldan/Sancar ikilisinin ipinin çekilmesinde PKK önderliği ve özellikle de PKK’nın askeri kanadı HPG’nin başındaki Murat Karayılan olmak üzere Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’nun belirleyici etkisi olmuştur. Sterk TV’de Kürtçe ve MEDYA HABER’de kısmi Türkçe yayınlanan Murat Karayılan (Cemal), Duran Kalkan (Selahattin Erdem), Helin Ümit gibi PKK Merkez Kurulu üyeleriyle üst üste yapılan röportajlar, HDP’nin dizayn edilmesine ve HDP içindeki esas belirleyici olan PKK kadrolarının oluşturduğu illegal yapının daha da etkin olmasına yöneliktir. Röportaj dizisinin içinde Cemil Bayık’ın (Cuma) olmaması ise anlamlıdır! Zaten konuşmaların satır aralarında gerekli yerlere kendi üsluplarıyla gerekli talimatlar ulaştırılıyor.

Selahattin Demirtaş'ın ise kardeşi Nurettin Demirtaş aracılığıyla PKK’da etkin olma ve bunu kullanarak HDP’yi ele geçirme isteği şimdilik ertelenmiş oldu. Demirtaş'ın en büyük korkusu ise seçim sonrası günah keçisi ilan edilerek aforoz edilmesiydi, ama an itibarıyla bu yaşanmadı.

14 Mayıs yenilgisi HDP’de kalıcı iz bıraktı. Apo, Demirtaş, Kandil, Avrupa ve HDP arasındaki sorunlar katlandı ve bu süreci durduracak bir güç de ufukta gözükmüyor. HDP, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi aracılığıyla zamana oynuyor. HDP’nin geleceğinin belirsiz olması, örgüt içi meselelerin kabarması, klikler arası taht kavgası her geçen gün artıyor. HDP'de Demirtaş kliği yönetimden tasfiye edilmesine rağmen pek çok il ve ilçede hala etkinler. Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Önder, Saruhan Oluç, Mithat Sancar gibi Türk kökenlilere karşı ise parti içinde tepkiler var. HDP’yi “Kürtlük davasından soğutanlar” olarak görülen bu kesime kuşkuyla bakılıyor. Hatip Dicle gibi Kürtçüler bunu açıkça defaten dillendirdiler. PKK ise yenilginin suçunu HDP, Selahattin Demirtaş ve benzerlerine yükleyerek her zamanki taktiği uyguluyor. Ayrıca HDP içindeki farklı kanatlar arası rekabeti de yakından takip eden PKK önderliği, Ömer Öcalan’ında yer aldığı HDP içindeki “dar kadronun” önümüzdeki süreçte daha aktif olmasını sağlayacaktır.

Ahmet Türk'ün HDP’yi kastederek, “Örgütlü bir yapı yoktu. Parti içinde birçok genel merkez oluştu.” sözlerini bu bağlamda dikkate almak gerekiyor. Halk TV, Tele1 kanallarına sıkça çıkan HDP'lilerin konuşmalarının birbirini tutmamasını örgüt içi kanatların tavrına bağlamalı.

Demirtaş, PKK’dan kopuyor mu sorusuna hemen 'evet' veya 'hayır' yanıtı vermek acelecilik olur. Koşullar belirleyecek ve PKK içi kamplaşmadaki durum belirleyici olacaktır. PKK’ya rağmen bağımsız karar almak, Demirtaşların boyunu aşar.

Son bir noktaya parmak basmak istiyoruz; “HDP için alarm zilleri uzun zamandır çalıyordu.” diyen Demirtaş, sosyal medya aracılığıyla seçim için 5 bin kişiye ulaştığını ve elinden gelen katkıyı yaptığını açıklıyor. Peki, içerdeki tutsakların hakları çok sınırlıyken Demirtaş nasıl oluyor da bu kadar yaygın propaganda yapabiliyor? İlginç değil mi?

SEÇİMLERİN MEŞRUİYETİ ÜZERİNE

14 Mayıs seçimlerinin yenilenlerinden CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu meşruiyet kelimesini sıkça telaffuz ediyor. Medyada da defalarca dillendirdi. En son çıktığı Tele1 TV’de Merdan Yanardağ’ın sorularına verdiği yanıtta tavrını aynen sürdürdü. Ne gariptir ki PKK önderliği de tıpkı Sayın Kılıçdaroğlu gibi konuşuyor!

KCK (PKK’nın kendisidir) Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber kanalında yaptığı açıklamada, “14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri meşru değildir, meşrulaştırmak yanlıştır.” dedi ve ekledi: “Dikkatli olunmalı. HDP üzerinden oyunlar oynanıyor. Sert mücadeleler dönemidir ve sonuç alıcı döneme giriyoruz.”

PKK/KCK önderliğinin MEDYA HABER kanalında yaptıkları seçim değerlendirmelerinde sıklıkla, “Bu iktidar yok hükmündedir.”, “Meşruiyetleri yoktur.”, “Tayyip Erdoğan diktatörlüğüne karşı mücadelemiz her alanda sürecek.”, “Tek adam diktatörlüğünü yıkacağız.” gibi söylemler ile Altılı Masa denilen “Milletsizler İttifakı”nın söylemlerinin benzerlik taşıması anlamlıdır!

İlginç bir benzeme de ittifaklar meselesi üzerine; Sayın Kılıçdaroğlu “Millet İttifakı” adı altında Amerikancı, gerici, şer güçlerden Deva-Gelecek ve Saadet Partisi’ni Meclis'e taşıdı. Aynı durum HDP için de geçerli. Sahte solcu ve PKK/HDP işbirlikçisi TİP ile halk içinde hiçbir karşılığı olmayan marjinal Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi de Meclis'e sokuldu. Zaten seçim boyunca yapılan açıklamalara baktığımızda, Altı+Bir İttifak ile PKK/HDP’nin söylemleri birbirine çok benziyordu.

AMERİKANCI PKK/HDP SUÇLUDUR

PKK ve kolları içinde ve de dışında seçim yenilgisinin asıl suçlusu hala aranıyor! Her kesimin kendi seçim suçlusu var! Kimilerine göre, “İmralı’daki liderleri, dışardaki Ankara Grubu isimli yöneticileri Kalkan, Bayık, Karayılan, Karasu vb. isimler baş sorumludur.” Bunlara göre ne ABD ne AB ne de İsrail haydut devleti sorumludur. Emperyalizmi görmezden gelerek yapılan analizlerin hiçbir kıymeti olmadığı gün gibi açıkta. Suçlu belli; Amerikan emperyalizminin ve İsrail siyonizminin kara gücü PKK/HDP ve destekçileri tümden suçludur.

Gelinen aşamada PKK’nın kurduğu ve kullandığı HDP ile DBP hala neden kapatılmıyor; önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. PKK ile mücadeleye evet ama PKK’nın yan kolu HDP ile mücadeleye hayır gibi bir ikileme düşmek Türkiye’ye kaybettiriyor. HDP ve DBP’nin kapatılmaması ve 2024 yerel seçimlerine katılmalarının önünün açılması felaketlere davetiye çıkarmak anlamına gelir. Kısacası PKK yakıp yıkmaya devam et, biz siyasi kanat olarak tam gücümüzle arkanızdayız tavrına destek olmaktır. HDP/DBP ve benzerleri olduğu müddetçe bölücülük etkisini sürdürecektir.

GEÇİT YOK

PKK medyasına baktığımızda sıkça eylem çağrıları yapıldığını görüyoruz. Örgüt kötü koşulları tersine çevirmek için gözü kara eylemlere girişebilir. PKK ne zaman sessiz ve eylemsiz kaldıysa bunu aşmak için sabotajlara, orman yangınlarına, suikastlara ve ortam müsaitse ayaklanmalara teşebbüs eder. Özellikle de özel günler bu bakımdan dikkati çekiyor. PKK için özel anlamı olan 15/16 Ağustos yaklaşıyor ve bazı hazırlıkların olduğunu lider kadroların açıklamalarından sezinliyoruz. Temmuz sonu ve ağustos ayı bu bakımdan dikkate alınmalıdır. PKK bir taşla iki kuş vurmak istiyor; birincisi, ben varım ve eylem yapacak gücümü koruyorum mesajı vermek ve ikincisi, HDP içindeki gruplara/kanatlara ayaklarınızı denk alın ve gizli ekibimin emirlerine uyun mesajı olacaktır. Ayrıca örgüt “eylem yapmak mecburiyetiyle” karşı karşıya kalmış durumda!

1974-1978, 1978-1984 ve 1984-2015 arası dönemde PKK, elverişli olması sebebiyle etnik ve dini bölücülük aracılığıyla yükselişini sürdürüyordu. Türk/Kürt ve Sünni/Alevi karşıtlığını körükleyen PKK’nın o devri geçti, kapandı. 2023 ise yurdumuz Türkiye’nin sathında birliğin, kardeşliğin rüzgârının estiği yıl olarak tarihteki yerini alacaktır.

Şu veya bu şekilde, isteyerek veya istemeyerek PKK/HDP saflarında yer alanlara hiçbir ayrım gözetmeksizin sesleniyoruz ve PKK/HDP saflarını terk ederek ortak vatanımızda barış içinde bir arada yaşama çağrımıza kulak verin diyoruz. Bu topraklarda bölücülüğe geçit yok, Ortaçağ artıklarına geçit yok ve Türkiye düşmanlığına ilelebet geçit yok!

Sonraki Haber