'Hep sanık sandalyesindeyiz, madenciyi artık yargılamayın'

Bir maden işletmesinin açılabilmesi için 4 bakanlık ve 16 kurumundan izin çıkması gerektiğini belirten Rüstem Çetinkaya, buna ilaveten ÇED ve sosyal mutabakat şartlarının da arandığını söyledi. Sektör aleyhine konuşanların tartışmaktan kaçındığını ifade eden Çetinkaya, 'Hep sanık sandalyesindeyiz. B

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, ülkemizdeki ve dünyadaki madencilik faaliyetlerine ilişkin bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Ekonomi gazetecilerine yönelik hazırladığı sunumda sektörün karşılaştığı sorunlar ve sektöre yönelik oluşturulan olumsuz algıya ve önyargılara dikkat çeken Temmer Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Çetinkaya, “Biz hep sanık sandalyesindeyiz. Bizi artık yargılamayın. Biz uzlaşmak ve konuşmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Maden olmazsa sanayinin ve tarımın olmayacağını vurgulayan Çetinkaya, toprağa atılan gübreden cep telefonlarına, kullandığımız çatal, bıçak, tabak ve bardaktan barındığımız binalara kadar hayatın her alanına nüfuz eden madenciliğin hedef tahtasına konulmasını eleştirdi. Sektör aleyhine konuşanların sektör temsilcileri ile bir araya gelerek sorunları doğru zeminde konuşmaktan kaçındığını ifade eden Çetinkaya, iki tuğla büyüklüğündeki dosyaları göstererek, “Bunlardan biri çevre etki değerlendirme (ÇED) raporu diğeri orman izin belgesi. Bunlardan biri bir yılda diğeri 1.5 yılda çıkıyor. Bunlar onaylanmadan madencilik yapamıyorsunuz” dedi.

KIZIL AKBABA YUVALAMA ALANI!

Su alanları, milli parklar, arkeolojik alanlar, askeri alanlar ve daha pek çok ayrıcalığını bulunan alanlarda madencilik yapılmasının yasak olduğunu kaydeden İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkan Vekili Çetinkaya, şu örneği verdi: “Kızıl akbaba yuvalama alanı. Bir arkadaşımızın madencilik yapacağı alanda ÇED raporu sırasında bu ortaya çıkıyor. Sadece flora değil mesele fauna da var. Mesele sadece ağaç değil. Kızıl akbabalar rahatsız olmasın diye gece ışıklar ona göre ayarlanıyor. Biz doğal hayatı korumak için bu tür önlemler almak zorundayız. Endemik bitkileri korumak zorundayız. Kendi maden alanımızı genişletmek istedik. 200 metre ilerde sadece bir duvarı sağlam kalmış bir kulübe vardı. Turizm Bakanlığı o yapıyı tarihi önemde saydığı için genişletemedik. İzin çıkmadı. Yani öyle kimse elini kolunu sallaya sallaya madencilik yapamaz.”

SEKTÖR YEDİ KOCALI HÜRMÜZ GİBİ!

En az dört aylık bir sürecin ardından arama ruhsatı alındıktan sonra karot izni, bundan sonra da işletme izni alınması gerektiğini, bir madenin çalışmaya başlaması için dört ayrı bakanlık ve 16 kurumdan izininin şart olduğunu anlatan İMİB Başkan Vekili Rüstem Çetinkaya, “Madencilik faaliyeti bittikten sonra da istediğimiz gibi rehabilite edemeyiz. Onun da hangi ağacın nereye nasıl ekileneceğine kadar Tarım ve Orman Bakanlığı'nın prosedürleri var. Türk madenciler dünyadakilere kıyasla on kat fazla orman bedeli ödüyor. Artık finansörler sosyal mutabakat istiyor bakın onay da değil. Orada bir sorun çıkma ve işletmenin durma ihtimaline karşı bunu şart koşuyor. Bu sosyal rüşvet de değil bu arada!” bilgisini paylaştı.

GOOGLE MAPS İLE MADENLERİ GEZDİK

Orman alanlarının bugüne kadar binde 2.9'unun madenciliğe açıldığını ifade eden Çetinkaya, Norveç, İsveç, Almanya, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerdeki maden ve mermer ocaklarını Google Maps üzerinden tek tek örneklerle göstererek, Batılı devletlerin bir yerde maden varsa yer üstünde ne var diye bakmadan o yer altındaki zengiliği ekonomiye kazandırdığını söyledi. Yunanistan ve İtalya'da mermer ocaklarının turizme açıldığını, Tasos adasında mermer ocakları olduğu halde kimsenin bunlara yüksek sesle itiraz ermediğini, Romanya'da eski bir tuz madeninin etkinlik alanı yapıldığını, yine İsveç'te bir madende otobüs durağı dahi olduğunu, Almanya'da linyit madeni için bile tarihi kiliseler dahil 12 köyün ve bir otobanın başka yere taşındığını kaydeden Çetinkaya, Batılı devletlerin bir yerde maden varsa ve o ülkede ona ihtiyaç varsa çakıl, taş ocağı bile olsa ekonomiye kazandırdıklarını ifade etti. Madenin tedarik zincirinin ilk aşamasını olduğunu vurgulayan Çetinkaya, şunları söyledi: “Dünyada bilinen 90 maden çeşidi var bunun 70'i ülkemizde ama biz 60'ını işliyoruz. Sektörün sadece 4.5 milyar dolar ihracatı var. 150 bin doğrudan istihdam sağlıyor. Milli gelirden yüzde 1.2 pay alıyor. Bu oran Çin'de yüzde 12-13, Rusya'da yüzde 14. En az olan ülkede yüzde 4.”

MERMER TOZUNDAN KAĞITLA SIFIR SU TÜKETİMİ

TİM Sektörler Konseyi Üyesi ve İMİB Başkan Vekili Rüstem Çetinkaya toplantıda gazetecilere bir sürpriz de yaptı. Toplantıda masalarda yer alan not defterlerinin ağırlığı ilgimizi çekince Çetinkaya'ya, “Bu defterler mermerden mi yapıldı?” diye sorduk. Not defterlerini Temmer Mermer olarak bu toplantıya özel hazırlattıklarını belirterek, yüzde 80 mermer tozu ile yüzde 20 polietilenden oluşan defterler hakkında bilgi veren Çetinkaya, “Bunlar Çin, Japonya, Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerinde imal ediliyor. Bir kağıt fabrikası yatırımı ile ülkemizde de üretilebilir. Marmara beyazı dediğimiz beyaz mermer olması yeterli. Biz o mermer tozlarını atıyoruz. Böylece ekonomiye kazandırılabilir. Bu kağıtlar kolay yanmıyor, yıpranmıyor, ıslanmıyor da. Üretimlerinde su kullanılmıyor. Ağaç da kesilmiyor. Çevreci ve sürdürülebilir” diye konuştu. Devlet teşviki ile bir kooperatif çatısı altında bu tesisin ülkemizde kurulabileceğini ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve kamu kurumlarının alım garantisi vermesiyle sürdürülebilir bir iş modeli kurulabileceğini anlatan Çetinkaya, böylelikle birim başına daha pahalı bir ürün olsa da hem su kullanımının olmaması, hem yerli hammaddenin ekonomiye kazandırılması hem de kağıt ithalatının önlenmesi anlamında bu yatırımın ekonomiye fayda sağlayacak bir proje olabileceğini ifade etti.

Sonraki Haber