'Hileli' gıda sorunu büyüyor

Gıda Denetim Uzmanı Nurten Sırma, son yıllarda hileli gıda sorununun, ahlak çözülmesinin de etkisiyle büyüdüğüne dikkat çekti. Sırma, sahteciliğinin önüne geçilmesi için Bakanlığın inisiyatifinin ve teknik imkanlarının geliştirilmesini, daha fazla gıda mühendisi istihdam edilmesini önerdi

Gıda sektörü dünya ekonomilerinde enerji, güvenlik, sağlık, eğitim gibi dengeleri etkileyen lokomotiflerden biri haline geldi. Gıda ekonomisi gıdanın güvenliği, beraberinde gıda arz yani lojistik güvenliği, gıda milliyetçiliği ve tüketici sağlığı kavramları üzerinde yükseliyor. Gıda güvenliği, son yıllarda iklim, afetler, pandemi, göçler ve savaşlar gibi etkenlerle gıda arzının azalıp girdi maliyetleri ve hammadde fiyatlarının artmasıyla önemini iyiden iyiye hissettiriyor.

Hayat pahalılığıyla birlikte yükselen gıda fiyatlarından kaynaklanan krizlerin yol açtığı fırsatçılıksa gıdalarımıza ve sağlığımıza ciddi tehdit oluşturuyor. Gıdayla ilgili hileler konusunda duyulan toplumsal şüpheler ve duyarlılık yükseliyor. Bu konuda karşılaşılabilecek hileler ve baş etme yollarıyla ilgili,Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Komite Başkanı, Gıda Denetim Uzmanı Nurten Sırma sorularımızı yanıtladı.

HİLE DEĞİL, SAHTECİLİK

  • Gıda güvenliği nedir? Güvenli olmayan gıda, hileli gıda neye denir?

Eskiden beri var olan bir sorun. Ama günümüzde, gıda arz güvenliğinde yaşanan sıkıntılar sebebiyle bütün dünyada en önemli sorunlar listesinin başında yer alıyor. Hileli gıda dediğimiz şey kısaca, muhatabını yani tüketiciyi kandırmaktır. Sunulan üründe yasal mevzuatın dışına çıkmak olarak tanımlanabilir. Gıda sektörünün diğer sektörlerden ayrılan tarafı, insan sağlığını doğrudan etkilediği için, üreticiden sofraya gelinceye kadar her aşamada Türk gıda kodeksindeki yasal mevzuatla tanımlanmış olmasıdır, yani nasıl üretilmesi gerektiği açıktır. Gıda işine soyunan üreticiler bu konuda sorumludurlar. Bilinçsizlikle veya kasıtla buna aykırı davranamazlar. Aksi durumda hile de değil, gıdada taklit, gıdada tağşiş, düpedüz gıda sahteciliği yapmış olurlar.

ARIYLA TEMAS ETMEYEN BAL!

  • Taklit (olmayan özelliğe sahip gibi gösterme), tağşiş (mevzuatta tarif edilen özelliğe uymama), gıda sahteciliği en çok hangi ürünlerde yapılmaktadır?

Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve haksız kazanç için ekonomik nedenlerle gıdalarda taklit ve tağşiş oldukça artış göstermiştir. Bu sadece bizim ülkemizde değil, dünyada da böyledir. Özellikle girdi maliyetleri yüksek ürünlerde (zeytinyağı, bal, baharatlar) ve hızlı tüketilen ürünlerde (et ve süt ürünleri) bunlara daha sık rastlarız. Çarpıcı bir örneği baldan vereyim; Türkiye’de yılda 96 bin ton bal üretilirken 136 bin ton satılmaktadır. Aradaki 40 bin tonun ne olduğu bilinmemekle birlikte bal olamayacağı, arıyla temas etmediği iyi bilinmektedir.

Sahtecilik ve hile için bu ürünler rastgele seçiliyor değildir. Girdi maliyetlerinin yüksek olması, hile ile çok kazanç sağlayacaklara fırsat olarak görünebilmektedir. Hızlı tüketilen ürünlerse denetimden nispeten kolay kaçabildiği için tercih edilmektedir, içindeki hile anlaşılıncaya kadar ürün tüketilip geçilmektedir.

SORUNUN ESASI AHLAK ÇÖZÜLMESİ

  • Nasıl önüne geçilir peki, denetimden kim sorumludur? Tüketiciler ne yapmalıdır, hileli gıda nasıl anlaşılır?

Buradaki sorun biraz da ürün sayısı ve çeşitliliğindeki çokluktan kaynaklanıyor. Türkiye’de 700 bin gıda işletmesi bulunur, bunların 95 bin kadarı üreticidir. Denetleme çalışmalarını Tarım ve Orman Bakanlığı yürütür. 2012 yılından beri uygunsuzluk tespit edilen ürünler ve firmalarla ilgili ifşa listeleri yayınlanmaktadır. Tüketicilerin denetlenebilir, yani Bakanlığın denetim ağında olan yerlere yönelmesi hileyle karşılaşma riskini azaltır. Gıda sahteciliğinin önüne geçmek için Bakanlığın inisiyatifini artırmak, daha fazla gıda mühendisi istihdam etmek, laboratuvar, vb. teknik imkanları çoğaltmak gibi öneriler düşünülebilir. Ancak burada esas sorunun, zamanın ruhu mu diyelim artık, bir ahlak çözülmesi olduğunu görmek gerekir. 24 saat üretimin sürdüğü bir yerde her üreticinin başına bir denetçi koyamazsınız. Eski çağlardan beri olagelen gıda hilelerinin bugün artık çok daha profesyonelce, adeta ‘sahtecilik mühendisliği’ boyutunda yapılabildiğini görüyoruz. Ekonomik dalgalanmaların da bu işi azdırdığını teslim etmeliyiz.

ÇOCUKLARI ÇOK CİDDİ ETKİLİYOR

  • Gıda konusunun bir ülkenin bekasında enerji, güvenlik, sağlık, eğitim kadar önem arz edip etmediğiyle ilgili ne düşünürsünüz?

Gıda arzı ve talebi arasındaki dengelerin gerek küresel gerek yöresel ölçekte, ülkelerin egemenlik ve bağımsızlıklarına olan etkisi ayrıca konuşulması gereken bir başlık olsa da röportajımız çerçevesinde sorunuzu şöyle cevaplayabilirim: TÜİK’in geçenlerde açıkladığı bir raporda, büyüme çağındaki çocuklarda ete ulaşma seviyesinin yüzde 12 olduğu söyleniyordu. Çocukların beslenme profilinde kırmızı etin önemi malum. Temel besin maddelerindeki ani fiyat artışları, ekonomik dalgalanmalar, spekülatif hareketler, kaotik ortam, fırsatçılıklar, nihayetinde çocuklarımızda büyüme geriliğine yol açmaktadır. Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın fiziksel gelişimiyle ilgili sıkıntının esaslı bir beka sorunu olduğu herhalde herkesçe kabul edilecektir.

SUCUKTA OT HİLESİ

  • Sucukta et yerine ot kullanıldığı doğru mudur?

Örnek tabii çarpıcı, teşbihte de hata yok ama burada esas üstünde durmamız gereken sucuk, salam, sosis gibi et ürünlerinde tağşiş yapılmasıdır. Yüzde 100 kırmızı et kullanmak yerine kanatlı hayvan eti, sakatat veya mekanik kıyma (tavuk derisi, hindi derisi, kanat ucu, boyun, kemik zarı, damar, sinir, kan pıhtısı ve kas gibi elle ayrıştırılamayan yerlerden mamul kıyma) kullanılmasıdır.

Ürün harcına hayvanın kırpıntı etlerinin, kıkırdak kısmının, hatta tek tırnaklı hayvan (at, eşek, katır) etinin karıştırılmasıdır. Kırmızı et yerine onu taklit eden bitkisel protein dediğimiz soya veya benzeri türeve yer verilmesidir… Sonra süt ürünleri, her gün yediğimiz yoğurtta, peynirde örneğin, yoğunluk veya kıvam artırıcı hilelerdir. Mevzuata aykırı bu uygulamaların kontrolsüz yapıldığını düşünün, merdiven altı yapıldığını, haksız kazanç sağlamak üzere yapıldığını düşünün, insanı ve sağlığını tehdit etmemesi mümkün müdür?

Sonraki Haber