HTŞ lideri Cevlani: 'ABD ile ortak çıkarlarımız var'
İdlib'deki Heyeti Tahrir el-Şam (HTŞ) militanlarının lideri Ebu Muhammed el-Cevlani, 'ABD ile ortak çıkarlarımız var. Biz, ABD ve AB ülkelerine tehdit değiliz' dedi, terör listesinden adının çıkarılmasını istedi.
İdlib'in büyük bölümünü kontrol eden terör örgütü HTŞ'nin lideri Ebu Muhammed el-Cevlani, 1-4 Şubat 2021 tarihlerinde takım elbisesini giydi, özel bir Suriye belgeseli hazırlayan ABD'li Frontline kanalına konuştu. Frontline muhabiri Martin Smith'in sorularını yanıtlayan Cevlani'nin röportajının bir kısmı önceki gün yayınlandı. Röportajda Cevlani'nin ABD'ye ve Batı kamuoyuna olumlu mesajlar vermesi dikkat çekti…
'ABD'YE TEHDİT DEĞİLİZ'
Cevlani, liderliğini yaptığı HTŞ'nin "Avrupa ve ABD'ye herhangi bir tehdit oluşturmadığını" söyledi. "El Kaide'de olduğumuz dönemde bile hiçbir zaman siyasetimiz dış hedefler olmadı" diyen Cevlani, kendileri açısından "Suriye sahasının dış bölgelerde cihat etmek için bir basamak olmadığını" kaydetti. ABD'nin kendilerini terörist ilan etmesinin ise "adaletsiz ve siyasi bir karar" olduğunu savunan Cevlani, "savaşın başından bu yana Suriye dışında faaliyet göstermeye karşı olduklarının" altını çizdi. Cevlani şu ifadeleri kullandı:
"Biz bölgede yönetici pozisyonda değiliz. Suriye Devrimi'nin bir parçasıyız. Terör listesine alınmamız adaletsiz ve siyasi bir karardır. Asıl Esad rejimi terör listesine alınmaya layıktır. Biz Batı toplumu için hiçbir şekilde tehdit oluşturmadık. Bu ülkeleri siyasetlerini yeniden gözden geçirmeye çağırıyoruz. Bölgedeki Batı siyasetlerini eleştiriyoruz ama ABD'ye karşı bir savaş başlatılmasını hiçbir zaman dillendirmedik.
"Esad rejimi ve IŞİD tarafından yerlerinden edilmiş milyonlarca insanın barındığı İdlib'i kontrol etmemiz uluslararası anlamda büyük bir görevdir. Bunlar ABD ile ortak çıkarlarımız. Biz ABD ve AB ülkelerine tehdit değiliz. Herhangi bir cihat grubunun da filizlenmesine göz yummuyoruz."
Gazetecilere ve sivillere gözaltında işkence uyguladıkları iddialarına da yanıt veren Cevlani, bu iddiaların gerçek olmadığını, tutuklananların Suriye ve Rusya'nın ajanları ile IŞİD mensupları olduğunu savundu. Cevlani, El Kaide ile bağlantılarının da kalmadığını vurguladı.
JEFFREY: HTŞ DEĞERLİ BİR ARAÇ
Aynı belgesel için görüşü alınan bir diğer önemli isim ise ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey oldu. Jeffrey, Cevlani'nin örgütünün Amerika’nın İdlib’deki stratejisi için "değerli bir araç" olduğunu söyledi. Jeffrey, "İdlib, Suriye'nin en önemli yerlerinden biri ve onlar, İdlib'deki çeşitli seçenekler arasından en az kötü olanı" ifadelerini kullandı.
James Jeffrey, 30 Ocak 2020'de BBC Türkçe'ye verdiği röportajda da HTŞ için şu ifadeleri kullanmıştı:
"İdlib'de Nusra gibi, HTŞ gibi gruplar var. Bunlar doğrudan El Kaide'nin uzantıları, terör örgütü olarak kabul ediliyorlar ancak öncelikli olarak Esad rejimiyle mücadeleye odaklanmış durumdalar. Henüz biz bu iddiaları kabul etmedik ama kendileri, terörist değil vatansever muhalif savaşçılar olduklarını iddia ediyorlar. Bir süredir uluslararası bir tehdit oluşturduklarını görmedik. Bununla beraber, Ruslara ya da Suriye Ordusu'na İdlib dışında bir yerde tehdit oluşturmuş da değiller. Bu insanların Ruslara ve Suriye rejimine saldırdığına ve bunların da sadece karşılık verdiğine dair iddiaları çok yakından izliyoruz. Bu doğru değil. Sonucu olmayan birkaç küçük saldırı, insansız hava aracıyla yapılan ve kimsenin zarar görmediği saldırılar vari, onlar da Rusya ve Suriye rejiminin saldırıları için bahane olarak kullanılıyor."
BUCCA MENŞEİLİ
Asıl adı Usame el Abbasi el Vahidi olan HTŞ lideri Cevlani, Suriye'nin kuzeyinde Dera'da doğdu. Irak Savaşı çıkınca Irak'a geçiş yaptı ve Amerikan işgal kuvvetlerine karşı savaşmaya başladı. Bu süreç içerisinde Irak el-Kaidesi'ne girdi ve hızla yükseldi. Örgütün lideri Zerkavi ile tanışıklığı vardı. 2006 yılında Zerkavi'nin bir hava saldırısı sonucu öldürülmesiyle birlikte Irak'ı terk etti. Açık kaynaklara göre Lübnan'a geçti ve başka bir köktendinci örgüt olan Jund el-Sham'a lojistik destek sağladı. Bir süre Lübnan'da kaldıktan sonra tekrar Irak'a döndü ve Amerikan Ordusu tarafından tutuklandı, Bucca Kampı'na konuldu. Ne olduysa Bucca'da oldu. ABD'nin IŞİD'i yarattığı söylenen bu kampta iki yıl 'eğitim' alan Cevlani, sonra nedensizce serbest bırakıldı. Bucca'dan çıkınca IŞİD lideri Bağdadi ile çalışmaya başladı. Bağdadi, 2011 yılında Cevlani'yi Suriye'ye gönderdi.
Cevlani, 2015 yılının Mayıs ayında Al Jazeera'nin Mısırlı muhabiri Ahmed Mansur ile bir röportaj yaptı. Suriye Savaşı'na fiili olarak müdahale etmiş herhangi bir Batı ülkesinin hedeflerinde olmadığını, Suriye'de savaşan IŞİD, Hizbullah ve Suriye Ordusu'nun öncelikli hedefleri olduğunu açıkladı. Aynı yılın ağustos ayında Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin'in desteğini aldı. IŞİD'in Suriye'de gücünün erimeye başladığı dönemde sık sık konuşma yapmaya başladı. Yine yaptığı bir konuşmada hedef alınması gereken bölgenin Rusya'nın güçlü olduğu Lazkiye bölgesi olması gerektiğini söyledi. Bunların yanında Rusya'da bulunan müslümanları da Rus sivilleri hedef almaya davet etti.
'HTŞ SONSUZA DEK SÜRMEYECEKTİR'
HTŞ lideri Cevlani, 20 Şubat 2020'de ICG'ye verdiği demecinde de "Geçmişte hatalar yaptık ve şimdi bunu düzeltmeye çalışıyoruz" demişti. "HTŞ var olan koşullardan doğmuş bir oluşumdur ve sonsuza dek sürmeyecektir" diyen Cevlani, "Orta vadeli planımız; kontrolümüz altında olan bölgeyi yerel Suriye devrim güçlerinden oluşan bir ittifak yardımıyla yönetmek. Kimliğimizi netleştirecek siyasi bir manifesto geliştirebiliriz" ifadelerini kullanmıştı. Cevlani şunları söylemişti:
"İdlib’deki IŞİD hücrelerinin sistematik olarak peşindeyiz. Karmaşık bir ilişki içinde olduğumuz Hurras el-Din’i de kontrol altında tutuyoruz. Suriye’yi sınır ötesi cihatçı faaliyetleri için bir merkezi üs olarak kullanmayacakları ve Suriye Kurtuluş ve mahkemelerini tanıyacakları konularında onlardan yazılı söz aldık. Şimdiye kadar bu sözlerinde durdular. HTŞ bünyesinde sizlerin aşırıcı çizgiye sahip aktörler olarak betimlediğiniz kişilerin kararlarımıza itaat ettiğini defalarca gösterdik."
'KENDİMİ TİP'E YAKIN HİSSEDİYORUM'
"Türkistan İslam Partisi konusunda durum biraz daha farklı. Bu insanlar yedi yıldan beri Suriye’de bulunuyor ve dış dünya için hiçbir zaman tehdit oluşturmadılar. Tek amaçları İdlib’i Şam rejiminin saldırılarına karşı savunmak. Uygur halkı olarak Çin’de zulme maruz bırakılıyorlar, -ki biz bunu şiddetle kınıyoruz- ve gidecek başka yerleri yok. Kendimi elbette onlara yakın hissediyorum. Ancak onların Çin’deki mücadelesi bizim mücadelemiz değil, bu yüzden onlara bizim kurallarımıza uydukları müddetçe başımız üstünde yerleri olduğunu söylüyoruz, onlar da zaten kurallarımıza uyuyorlar."