İbrahim Kalın’ın Eski -Yeni Dünyası

Bir tartışmanın sağlıklı sonuçlar vermesi için, konunun iyi belirlenmesi gerekir.

Biz neyi tartışıyoruz. Biz, cumhurbaşkanlığı sözcüsü, AKP yönetiminin önde gelen isimlerinden İbrahim Kalın’ın bazı görüşlerini tartışıyoruz.

Tartışmayı, Kalın’ın tiviti başlattı. “Bize 150 yıldır anlatılan masallar bitti. Şimdi kendi hikayemizi yazıyoruz.” (Zamanlamasını bir yana bırakalım.)

Ahmet Hakan’ın Kalın’la yaptığı TV programı tartışmayı derinleştirdi.

Kalın kendi sunumunu Tayyip Erdoğan güzellemesi ile sürdürdü ama ona girmeyelim.

Ben genel olarak Kalın’ı değil Kalın’ın bazı görüşlerini tartışıyorum.

Serhan Bolluk oradan çağdaşlaşma-modernleşme tartışmasına atladı.

Bazı arkadaşlar “geçmişi bırakalım, bugüne bakalım” diye söze girip Doğu Akdeniz’den devam edip PKK- ABD’den çıkıyorlar.

Kalın’ın dikkatimize sunduğu kimi önemli noktaların altını çizenler de var.

İş 150 yılın muhasebesinden çıktı/çıkartıldı, genel bir tartışmasına dönüştü.

Ben neredeyim?

On yıllardır emperyalizme karşı mücadelenin belirleyiciliğini savunuyoruz,

En geniş milli cepheyi oluşturmaya çalışıyoruz.

Burada muhafazakarların yeri, kuşkusuz var. Geçmişte şöyle de olsa böyle de olsa, muhafazakarların bu cephede yeri oldu. Kalın’ın da var.

Tayyip Erdoğan’ın nasıl değiştiğine inanıyorsak, Kalın’ın da değiştiğine inanacağız.

Kalın’la, Kalınlarla milli mücadelede, milli kaygılarda aynı saftayız.

Kalın’la aynı gemideyim, tereddüdüm yok.

Ancak Kalın’dan ayrıldığım çok önemli noktalar da var.

“150 yıllık masal” söylemi bu ayrılığın özü, esası.

“150 yıl” ifadesinin sorgulanması geçmişe takılmak mı?

Koca İbrahim Kalın sayı saymasını mı bilmiyor?

150 yıl ifadesi bir dil sürçmesi mi?

Geçmiş 150 yılın değerlendirilmesi bizimle muhafazakar kesim arasındaki başlıca tartışma konusu değil mi? Bunu nasıl atlarız?

Bu tartışma Mithat Paşa-Abdülhamit çatışması ile başlamadı mı 150 yıl önce?

Biz yıkılan bir imparatorluğun küllerinden doğan Cumhuriyet’in devrimci mirasına sahip çıkıyor, o Cumhuriyet’in ilminden-irfanından öğrendiklerimizle bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz. Muhafazakar yurttaşlarımız ise Abdülhamit masalları ile biraz yerlerinde sayıyor, bazen de sağa sola savrulup duruyorlar.

150 yıl önce patlak veren bu mücadele inişli-çıkışlı biçimde bugüne kadar geldi.

Tanzimatçılığa İslamcılar değil devrimci milliyetçiler karşı koydu. Masal dinlemeyi Kemalistler reddetti; masallara Fas’tan Hindistan’a, Afrika’nın ucuna, Asya’nın ortalarına kadar onlar karşı durdu. Milyonlarca belge var.

Bugün de muhafazakar yurttaşların milletin önüne koyduğu çağ-öncesi düşüncelerle, alışkanlıklarla mücadele etmek bize düşüyor.

Sonuç

İbrahim Kalın’ın ya da AKP’nin olumlu, ulusal adımlarına destek vermek başkadır. Kalın’ın sözlerini aklın süzgecinden geçirmeden önemsemek yanlıştır. Onları ilerleteyim diye onların her yaptığına alkış tutmak olmaz.

Siyasal bazı kazanımlar elde etmek başkadır, uzun süreli ideolojik mücadeleyi sürdürmek başka… Sonuçta önemli olan nasıl bir dünyada yaşamak istediğimizdir. Burada aramızda büyük anlayış farkları var.

Muhafazakarlar geçmişi, bir ölçüde bugünü; devrimciler geleceği temsil ediyor.

Muhafazakarlarla düzgün bir mücadele yürütemez isek, onları ilerletemeyiz.

Kalın açıklamalarında ya samimi değildir ya da net değildir.

Ek: Aşağıdaki şiiri Sayın Kalın’ın dikkatine sunuyorum

KEMAL PAŞA

Hamiyetli annenin cesur evladı

Kemal´in erkek sesi kükremektedir.

Harikalar yarattın sen Kemal kardeş,

Harikalar yarattın mucizeye eş.

Kılıcınla Mübarek ol Kemal Pasa

Cehenneme gönderdin düşmanı. Yaşa!

Kükre! Kuvvet ver bize kutsal hıncından.

Söyle! Korkmayan var mı Türk kılıcından.

Kudretli Kemallere muhtacız biz de.

Şahlanan bayrak oldun sen içimizde

Zayıfların sesine kim önem verir

Kana susayan düşman güçle devrilir.

Bu mavi uclu süngü deşmeğe hazır

Düşmandan hıncımızı Kemal almıstır

Çok yaşa sen Bozkurdum! Yaşa Kahraman!

Ayağının altında zalime aman

Verme! Ez Acıma, ez! Ah, hain düşman!

Bak güneş bile kızıl doğar ufuktan.

Mehmetçiğe leke ha! Haris köpekler!

Kalleşçe saldırdınız hür bir vatana

Ama bu toprakları Bozkurtlar bekler

Cehennemin dibi az bile sana.

Hür ruhlu insanlara, hür bir ülkeye

Zehirli solucanlar gibi sokuldun.

Baş verir Hürriyet vermez Türkiye

İşte kardeş Kemal´den belanı buldun.

Felek bile çevirdi yüzünü sizden

Tuzağına düştünüz kahramanların

Ne ahmakça saldırı! Gücünüz yokken

Dizginini tutmağa Türk atalarının...

Gökyüzünü kaplayan iki bulut var

Biri karanlık mavi, biri kırmızı

Kanınızdan bulaşmış göğe karalar

Kin ve nefret bürümüş damarınızı

Leş akbabalarının kanı mavi su

Vahşi hayvan sürüsü! Vahşet ordusu!

Ölümü kucaklayan, Toprağı öpen

Genç kahraman askerler şehit olurken

Arkadan vurularak kalleşçesine

Gökler kapandı Allah! Allah! Sesine

Onlar şehit oldular... Ya siz? Korkaklar!

Sırtınızda Tanrının kırbacı şaklar

Şahlanmış süngüsünü Türk Mehmetçiğinin

Savaş meydanlarından tez kaçın, gidin.

Cesur insan kanını bilir misiniz?

Bakın ne kadar sıcak, kırmızı, taze...

Bu cesur topraklarda neydi işiniz?

Bu dağların tek taşı çok gelir size.

Cezanızı verdi ya kardeşim Kemal...

Burada hürriyet vardır, burada istiklal...

Biz de haykırıyoruz hürriyet diye

Ya herkese hürriyet, ya hiç kimseye.

Bak kızlar sesleniyor pencerelerden

"Sen kimsin ey kahraman? Hangi zaferden?"

Bu kadar gösterişli kim olabilir?

Bu heybetli, kahraman Kemal’imizdir.

Bizlere Bayram bugün, evler süslensin

Evin en güzel süsü Kemal’im sensin

Harikalar yarattın mucizeye eş

Mucizeler yarattın sen Kemal kardeş.

Nazrul Islam (Bengal’li şair)
Birleştiren vurgu: Bağımsızlık! başlıklı yazıya ulaşmak için tıklayınız....
‘150 yılı’ somut ortaya koymadı Başlıklı yazıya ulaşmak için tıklayınız....
Sonraki Haber