İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Yerli mühimmat olmasaydı ABD’ye İsrail’e mahkum olurduk

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu savunma sanayide yerli üretime vurgu yaparak ‘Eğer bizim yerli mühendislerimiz, o mühimmatları üretememiş olsalardı biz orada Amerika'ya, İsrail'e mahkum olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olurduk.’ dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul Berberler Odası'nın olağan genel kurulunda konuştu. Soylu'nun gündeminde terörle mücadele elde edilen kazanımlar, savunma sanayide yerlileşme, salgın ve afetle mücadele vardı.

GENÇLERİMİZİN GELECEĞİNİ TERÖRE KURBAN VERECEK DEĞİLİZ

Bakan Soylu konuşmasında Mardin'de dün gerçekleştirdiği temaslara değindi. Gençlerin geleceğini teröre kurban vermeyeceklerini belirten Soylu şöyle konuştu:

"Gençlerle sohbet ettik. Nusaybin'de değil gençlerle sohbet etmek, gençlere uzanabilmek çok zordu. Hatırlarsınız, bundan 7, 10, 15 yıl evvel, 'Sizin son el sıkışacağınız nesil güya bugünkü HDP'nin o yönetici nesli. Eğer bundan sonra onlarla el sıkışmaz, bunlarla anlaşmazsanız gençler geliyor. O gençlerin eli sıkılır, yumrukları sıkılır. Bir daha onlarla sizin herhangi bir bağ kurabilmeniz mümkün değildir.' dediler. Bu, bizim medeniyetimizin, bizim insanlarımızın bir gerçeği olamazdı. Bu, bugünlerde karşılaştığımız, bize dayatılmış, öğretilmiş gerçekler gibi teslim olmamızı istedikleri, öz güvenimizi kaybettirmek, bizi bizden ayırmak istedikleri bir anlayışın tezahürü olarak ortada duruyor. Bizden bunu kabul etmemizi istediler ve biz kabul etmedik. Kimse kusura bakmasın. O çocuklarımızın zamanını, o gençlerimizin enerjisini ve gençlerimizin geleceğini teröre kurban verecek değiliz, vermeyiz de."

ESAS HEDEFLERİ TÜRKİYE'DİR

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Batı'nın esas hedefinin Türkiye olduğunu belirtti. Soylu, "Biz, onların doktor, öğretmen, hemşire olmasını, biz onların bu ülkenin yarınlarına nerede bulunurlarsa bulunsun katkı sunmalarını ve biz onların 6 bin 500 yıllık bir medeniyetin içerisinde bulundukları gibi sevgiyi ve ümidi bırakmamalarını gerçekleştirmek için elimizden gelen gayreti Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya koyduk. "Sadece kendi hayat standartlarımızın yükselmesi için değil. Biz biliyoruz ki etrafımızdaki coğrafyayı ateşe çevirerek esas hedefleri Türkiye'dir. Biz bunlara o fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Elbette sıkıntılar çektik, acı tecrübeler yaşadık." diye konuştu.

Devletin salgın ve afet dönemlerinde vatandaşlarını yalnız bırakmadığını anlatan Soylu, Türkiye'nin aynı zamanda birçok terör örgütüyle mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti.

"TÜRKİYE'DEN ÇAKIL TAŞI BİLE KOPARAMAZLAR"

Soylu, terör örgütlerinin bölgedeki faaliyetlerine değinerek, şunları söyledi:

"Sadece PKK ve DEAŞ, komşumuz olan iki ülkede devlet otoritesini yok etti. Her iki ülke, topraklarının bir bölümünü bu terör örgütlerine kaptırdılar. Türkiye'den ise çakıl taşı bile koparamazlar. Türkiye'de eylem kabiliyetleri ve varlıkları bitme noktasına geldi. 2014'te tam 5 bin 558 yeni katılımı olan bir örgüttü PKK terör örgütü yani dağa 5 bin 558 kişi gidiyordu. Bugün bırakın katılımı, dağdaki silahlı eleman sayısı Allah'a hamdolsun 150'nin altına düştü. Eylem sayısı 2014'te yıllık 2 bin 817'ydi, 2021 sonu itibarıyla eylem sayısı 141 oldu. 2014 yılına göre Doğu ve Güneydoğu illerindeki organize sanayi bölgelerine kayıtlı bulunan işletme sayısı yüzde 61, ticaret siciline kayıtlı faal üye sayısı yüzde 92, üniversite öğrencisi sayısı yüzde 104, 100 bin kişiye düşen doktor sayısı yüzde 42, 100 bin öğrenciye düşen öğretmen sayısı yüzde 32, lisanslı sporcu sayısı ise yüzde 140 arttı."

AMBARGOYU HATIRLATTI: YERLİ ÜRETİM OLMASAYDI ABD-İSRAİL'E MAHKUM OLURDUK

"Eğer bizim İHA'larımız olmasaydı, eğer bizim SİHA'larımız olmasaydı, eğer Cumhurbaşkanımızın iradesiyle Türkiye'de savunma sanayisinde millilik ve yerlilik oranımız yüzde 20'den yüzde 80'e gelmemiş olsaydı, İsrail'in Heronlarına mahkum olsaydık, onların mühimmatlarına mahkum olsaydık..." diyen Soylu, şöyle konuştu:

"Zeytin Dalı Harekatı'na başladığımız zaman Amerika'dan mühimmat alıyorduk. Başlar başlamaz bize ambargo koydular. Eğer bizim yerli mühendislerimiz, evlatlarımız o mühimmatları üretememiş olsalardı biz orada Amerika'ya, İsrail'e mahkum olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olurduk. Bugün biz kimseye mahkum olmadan kendi göbeğini kendi kesen bir anlayışı ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet'in birinci asrını ve ikinci asrını yaşayan bir nesil olarak, Cumhuriyet'in 100. yılında karnemizi en güçlü şekilde tutmalıyız. Bizden sonra gelecek olan nesle büyük ve güçlü Türkiye'yi Cumhuriyet'in ikinci asrı olarak onlara emanet edip dünyaya nasıl bir ülke olduğumuzu hep beraber göstermek zorundayız."

Sonraki Haber