İçten kuşatarak ‘yeni din’ yaratmak istiyorlar, Alevilerimiz bölücülere gereken yanıtı verecektir
Anadolu Aleviliğini Ali’siz bırakma operasyonları esas olarak 1990'lı yılların başında başladı. Aleviliğin İslâm dışına sürülmesinin projeleri Batılı merkezlerde planlandı ve uygulayıcıları eğitildi. Yeni bir din yaratmak isteyenler Aleviliği içten kuşatarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor.
Alevi Haber sitesinde kaynağı gösterilerek, "İslam'ın Alevilik üzerindeki etkisi" başlıklı yazıda, Alevilerce kutsal sayılan 12 İmamların üzerine çarpı işareti konuldu diyebiliriz. Yazı, baştan sona İslâm düşmanlığıyla dolu...
Nefret, kötü olduğu kadar tahrip edicidir. Farklı inançlara kin kusarak bir yere varılamayacağını yakın tarihimizden öğreniyoruz. Sünni ve Şii karşıtlığı üzerine oturtulan ve Batı hayranlığını pohpohlayan zihniyet bize yabancıdır. Anadolu topraklarına dini bölücülüğü zerk edemezsiniz.
ALİ’SİZ ALEVİLİK KIŞKIRTMASI
Anadolu Aleviliğini Ali’siz bırakma operasyonları esas olarak 1990'lı yılların başında başladı. Aleviliğin İslâm dışına sürülmesinin projeleri Batılı merkezlerde planlandı ve uygulayıcıları eğitildi. Özellikle de 1990'ın sonlarına doğru konfederasyonlaşan Alevi federasyonlarının başına ve yönetimine geçirilenlere bakınız, hepsinin ortak özelliğini Türkiye karşıtlığı olduğunu görürsünüz.
Alevileri Hz. Ali üzerinden İslâm’a yabancılaştırma operasyonlarına ülkemizde pek çok tanıdık Alevi kökenli aydın da alet olmuştur. "Yeni fikir" oluşturuyorum zannıyla, Alevilerin kafaları karıştırılmış ve geçmişlerine şüphe ile yaklaşan bir çevre oluşturulmuştur.
Bu konuda Fırat Bayram imzalı yazı dikkatleri çekiyor. "Ali'siz bir Alevilik olur mu? Alevilik: Ali’li mi, Ali’siz mi?" başlıklı yazısına, "Aleviliği İslâm’a sıkıştırmaya çalışanlar" diye başlıyor ve "Bu durumda siz Ali figürünü Yol’un önünde bir takoza dönüştürmüş, kamilleşme sürecini tıkamış, Ali’yi putlaştırmış olursunuz" şeklinde sürdürüyor. "Ali’nin Yol’a bir eren namıyla alınmış olması, Ali’nin hakikaten Hak ereni olmasından değildir. Siyasal gerekçeyle, aslında şeriatçı ve cihatçı bir figür, sanki Hak ereniymiş gibi anlatılıp Yol’a adı dahil edilmiş, hatta baş köşeye konmuştur" diyerek, teorik çıkarsamalara başvurmuştur.
İnsanların inançlarına saygılı olunması gereken yerde Hz. Ali'ye "figüran" yaftası asmak ilk önce Alevilerimizi incitir. Şu kullanılan üsluba bir bakar mısınız? Ne terbiye var ve ne de Aleviliğin o kendine has hoşgörülü kültürü? "İncitme ki incinmeyesin" felsefesine sahip Aleviler, bu türden hoyratça sözler kullanmazlar.
EMPERYALİST BESLEMELER
Ortadoğu merkezli tek tanrılı dinlerin birbirini takip ettiğini, etkilediğini ve benzerlikler taşıdığını biliyoruz. Aynı olgu Alevilik için de geçerlidir. Ancak Alevici tacirler, "Alevilik ile İslâm arasında evreni yorumlayışından dünyaya bakışına, ideolojisinden siyasal yaklaşımına ve ibadetinden yaşam biçimine kadar temelde bir ayrışma vardır" diyerek, nesnellikten de uzaklaşıyorlar. Ayrıca, Sünni ve Alevilik arasında Çin Seddi bulunmadığı gibi benzerliklerini de göz ardı etmek, ancak emperyalizmin beslemeleri Alevici tüccarlara yakışır!
Son yılların moda cümlelerinden birini de, "kendine özgü bir öğreti mahiyetini kazanmıştır" denilerek, Aleviliği yalnızlaştırma siyasetinin savunulması oluşturuyor. Açıkça İslâm dışı, Müslümanlık dışı denilemediği için yukarıdaki cümlenin arkasına saklanılıyor. Gelinen aşamada ise artık açıkça dillendirilmekte ve Aleviliği olabildiğince İslâmiyet’ten ve doğduğu topraklardan kopartma siyaseti izlenmektedir. Herhangi bir inancı dış etkenlere dayanarak yıkıma uğratmak işini üstlenen taşeronlar her zaman bulunabilir. İşte bunların başında Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) gelmektedir.
12 İMAM DÜŞMANLIĞI
Alevi inancı üzerinde 12 İmamlar çok önemli bir yer tutar. Cemlerde, nikâhlarda, ölümlerde ve dualarda 12 İmam sürekli zikredilir. Alevi inancının olmazsa olmazına karşı son birkaç yıldır alttan alta propaganda sürdürülüyor. "Aleviler, Ali ve 12 İmamları ancak İslami niteliklerinden soyutlayıp kendi arzu ve özlemlerine denk düşecek biçimde efsanevi-ilahi kişiliklere uyarlayarak sahiplenmişlerdir" sözleriyle, Alevilerin sahte Alici oldukları ima edilmektedir. Hz. Ali'nin Alevilikten dışlanmasının altında yatan neden ise İslâm ile olan bağın koparılmasıdır.
"Bilerek ya da bilmeyerek Alevilik, kimilerince, Alici İslâm düşüncesine indirgenmesiyle asimilasyona da zemin yaratmıştır." Şu yukarıdaki cümleyi aklı başında hangi Alevi’ye kabul ettirebilirsiniz? Amerikancı PKK'nın söylemlerinden ne farkı var?
Anadolu Aleviliğinin tarihine kısaca bakıldığında bile kolayca görüleceği gibi; 7 Ozanlar, Alevi âşıklar dillerinden 'Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali' yakarışını düşürmezler. Alevi değişlerini, duaz-ı imamlarını dinlediğimizde neredeyse hepsinde bu üçleme ile karşılaşırız. Kısacası yeni bir din yaratmak isteyenler Aleviliği içten kuşatarak amaçlarına ulaşmaya çalıştılar.
Ali’siz Aleviliği savunanların asıl amacı Alevilerimizi Atatürk'e, Cumhuriyete, Devrimlerine ve Türk tarihine yabancılaştırmak, uzaklaştırmak ve neticede koparmaktır. Bu yönetimi tanıyoruz; ABD/AB emperyalistlerinin böl ve yönet siyasetlerinin bir aracıdır. Alevilerimiz, bozgunculara gereken yanıtı verecektir.
Emperyalizmin "Dinler Arası Diyalog" projesine dahil olan FETÖ'cüler bir dönem Almanya'da çıkardıkları takvimde, "Lâ ilâhe illallah Muhammed’ün Resulullah" kelime-i tevhidden, "Muhammed’en Resulullah"ı çıkarmışlardı. Bugün, Alevicilerin, Hz. Ali'nin üzerini çizmeleri ile FETÖ'cüler tarafından Hz. Muhammed'in isminin çıkarılması aynı amaca hizmet ediyor ve aynı merkezlerden yönetiliyor.
Ali’siz Alevilik tutmayacaktır. Yurdumuz Türkiye'ye ve İslâmiyet’e karşı sürdürülen yeni türden Haçlı Seferlerinin küçük bir azınlık mangasını oluşturan Alevici tacirler amaçlarına ulaşamayacaktır. Anadolu'nun gülen yüzü Aleviler, bu emperyalist oyuna gelmemek için Sünni kardeşleriyle el birliği ederek onları tecrit etmelidir.
Son sözü Alevi ileri gelenlerinden Halil Öztoprak'a bırakıyoruz. “Kur'an'da Hikmet Tarihte Hakikat ve Kur'an'da Hikmet, İncil'de Hakikat” kitabında, "Alevilere Müslüman değildir diye taanedenler (çekiştirenler-yerenler)" diye başladığı sözlerine, "Fakat artık milletin hükümranlığını tepeleyebilmek için, halkı köle gibi kullanmak için, milleti maarif nurundan mahrum eden saltanat nöbeti geçti. Şimdi nöbet Cumhuriyette ve hakimiyet-i milliyededir" diyerek önemli bir tespitte bulunur.