İhracatçı ve ithalatçıya kötü haber: Yüksek navlun artık yeni normal
Navlun maliyetlerindeki artışın sektörü elinde tutan şirketlerin uygulamalarından, salgın etkisinden ve gemi arzının filtre değişimi nedeniye azalmasından kaynaklandığı bildirildi. TOBB Başkan Yardımcısı Kıran, 'Sürece alışmak lazım' dedi
Kasım 2019'da Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper ile yaptığımız ve Aydınlık'ta yayınladığımız sohbette deniz taşımacılığında maliyetleri artıracak bir gelişmeyi bir yıl önceden sizlere aktarmıştık. 1 Ocak 2020’den itibaren tüm dünyada gemilerin kullanacağı denizcilik yakıtlarının sülfür oranının yüzde 3.5’dan yüzde 0.5’e düşürülmesi kararı alındı. Şiper'in o günkü sohbetimizde aktardığına göre bazı gemiler filtre taktırmak zorunda kalırken bazıları da bu yeni ve bir miktar pahalı yakıta geçmek zorunda kalacaktı. Ve beklenen oldu. Oldu ama 2020 yılında koronavirüs salgınına denk geldi. Salgının yarattığı etkenlerle bu değişim birleşince navlun maliyetleri bazı yerlerde dört kat arttı. Bu konuda geçen günlerde Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) tarafından ZOOM üzerinden düzenlenen iş dünyası ile sohbetler toplantısında da gündeme geldi. TOBB Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran, salgın sürecinde ihracatçı ve ithalatçıların konteyner fiyatlarındaki istikrarsızlık ve yüksek bedellerden şikayetçi olduklarına dikkat çekti.
'YENİ SÜRECE ALIŞMAK LAZIM'
Çin’in yeni konteyner üretimini durdurmasından ve salgın nedeniyle limanlarda daha uzun süre kalmak zorunda kalan konteynerlerin yarattığı arz kısıtlamasından kaynaklanan bu durumun önüne geçebilmek için konteyner şirketlerinin yazılım yatırımı yaptıklarını anlatan Başkan Kıran, “Dünyadaki ilk 20 şirket konteyner pazarının yüzde 85’ini kontrol ediyor. Son 10 yıldır bu alanda amansız rekabet vardı ve arzu ettikleri kazançları sağlayamıyorlardı. Ancak son dönemde bu şirketler iş modelinde birleştiler. Aynı hatlarda gemileri azaltarak yola devam etme kararı aldılar. Bundan sonra bu alanda daha istikrarlı bir fiyat beklentisi olacak” dedi. Daha önce her şirketin aynı hat üzerinde yüzde 50 dolulukla beşer gemi seferi yaparken her bir şirketin gemi sayısını ikişer azaltarak dolulukları yüzde 90'lara çıkardığını kaydeden Tamer İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Kıran, şu bilgileri paylaştı: “Konteyner taşımacılığı son altı ayda son on yılın en yüksek seviyesine çıktı. Baca gazı filtresi için birçok gemi tersaneye girdi. Aralarında anlaşıp hatlarda da gemi sayısını azalttılar. Arz azalınca konteyner taşıma fiyatları yukarı geldi. İthalatçı ve ihracatçıdan çok tepki geldi ama yapacak bir şey yok. Bu yeni sürece alışmak lazım.”
Tamer Kıran ayrıca Çin'in Türkiye'deki limanlarla her zaman ilgilendiğine dikkat çekerek, “Öncelikle Pire Limanı'nı aldılar ama sonradan Türkiye'de de olmaları gerektiğini anladılar. Türkiye'nin limanlarındaki gelişmelerde Çin'in bir gözü vardır” dedi.
'ARABİSTAN KRİZİNİ ÇÖZÜN'
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin'in de, Suudi Arabistan tarafımızdan ülkemize uygulanan gayriresmi ambargonun bölgede yarattığı zararı şu sözlerle anlattı: “Hazirandan beri ambargo var. Suudi Arabistan krizinde bekletilen konteynerin demuraj (gecikme bedeli) maliyeti gecelik 900 dolara kadar çıktı. İndirim vs. ödenmedi ama bunlar talep edildi. Suudi Arabistan konusu sadece benim değil ülkenin konusu. Yerleşik 40 bin Türk orada yaşıyor. 30 bini Hataylı. Berberi, lokantacısı hizmet sektörünün yüzde 90'ı herhalde Hataylılar'da. Bu arkadaşlar gayrimenkulu devredip ülkeye dönmek istediğinde 100 bin dolarlık dükkana 15 bin dolar veriyorlar. İnsanımızın zararı var. Krizin çözülmesi için siyaset kurumundan daha çok çaba bekliyoruz. Biz ticaretin sürmesini istiyoruz. Bu ticaret sayesinde yaş sebze meyve Hatay'dan gidiyordu. Ambargo başlayınca tek bir firmanın 700 konteyneri kapıda kaldı. 50 yıldır ticaret yaptığımız bir ülke. Beklenen durumdur deniyor; hayır, bizim beklediğimiz bir durum değildi. Milli menfaatlerimiz ön plandadır ama bu konunun zorlanmasını talep ediyoruz. Dış politika için Ulu Önder bunu 1930'da anlatmış: yurtta sulh, cihanda sulh. Beni Mısır'ı kimin yönettiği, Arabistan'da devrim olduğu, Libya'da şunun olduğu ilgilendirmiyor. Beni Türk vatandaşlarının oradaki hak hukukunun korunması, ticaretimizin sürmesi ilgilendiriyor.”
MARAŞ'TA SANAYİ TIKANDI; YATIRIM YAPACAK YER YOK!
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şahin Balcıoğlu, salgına rağmen şehrin istihdamının yüzde 14 arttığını, teşvikli yatırım sayısında yüzde 245, yatırım tutarında ise yüzde 794 artış olduğunu bildirdi. Şehrin ekonomisi hakkında bilgi veren Başkan Balcıoğlu, özellikle tekstil ve metal işleme sektöründeki sanayicinin yeni yatırım yapmak için yer bulamadığını söyledi. OSB'lerde yer olmadığını, yeni alan bulmakta da sıkıntı yaşandığını bu durumun yeni yatırımların önüne geçerek, üreticinin büyümesini ve makinelerini yenilemesini engellediğini aktaran Başkan Balcıoğlu, “Yer sıkıntısı Maraş'ta ayyuka çıktı. Bir yer bulunursa da çok pahalı. Pahalı olmasına rağmen izinler konusunda sorunlar yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş'ta herkese iş olduğunu da sözlerine ekleyen Balcıoğlu, çalışmayanların ise iş beğenmeyenler olduğunu savundu.
TOBB ve STK'lara göçmen eleştirisi TOBB VE STK'LARA GÖÇMEN ELEŞTİRİSİ
Hatay'daki Suriyeli mülteci yoğunluğu hakkında bilgi vererek bu sorunun çözülmesi konusunda mutlaka bir göç ve entegrasyon bakanlığı kurulması önerisini yapan Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, bu konuda uzman olan Almanya'nın örnek alınması gerektiğine işaret etti. Ne iktidarın ne ana muhalefet ve diğer siyasi partilerin mülteciler konusundaki dersine çalışmadığını öne süren Hikmet Çinçin, “TOBB, TOBB'un bir düşünce kuruluşu da var, TÜSİAD, etkin STK'lar olmak üzere hepsini buna dahil ediyorum. Göç ve entegrasyon konusunda ne yapmamız gerekiyor, hangi yolu izlememiz gerekir? Kimse bu işin nereye gideceğini planlamıyor. Önümüzdeki 5-10 yıl ciddi anlamda sıkıntılara sokacak” dedi. Suriyeliler'in güvencesiz çalıştırılmasını da eleştiren Başkan Çinçin, bunu insan ticaretine benzetti.