‘İKİ DEVLET TEK MİLLET’ Can Azerbaycan izlenimleri
Türk dünyasının güzel, şirin ve sıcak ülkesi Azerbaycan, Birinci emperyalist paylaşım savaşı öncesinde Türkiye’nin dost eliyle tanışmış. Yüzyıl öncesinde başlayan Türkiye Azerbaycan ilişkileri artık 'Tek millet, iki devlet' ilişkisine dayanıyor. Tarihsel kardeşlik bağları güçleniyor.
Türkiye Azerbaycan kardeşliği ortak bir ruhi şekillenmeye dayanıyor. İki devlet iki ulus arası ilişkiler çok yönlü ve gelişmeye açık. Azerbaycan için Türkiye büyük bir güven kaynağı. Türkiye için Azerbaycan, Türk birliğinin sağlanması ve Asya ile ilişkilerde güvenilir bir ülke ve kardeşlik kapısı.
Yaptığımız gezide edinilen en büyük kazanım, Azerbaycan’ın zengin tarihi ve kültürünü tanımanın yanı sıra, sıcak kardeşlik bağlarına daha yakından tanık olduk.
Uzun yıllar Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği (SB) yönetimi altında yaşayan Azerbaycan, SB’nin çökmesinden sonra bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığına kavuştuktan hemen sonra, 1992 yılında Azerbaycan toprağı Karabağ Ermenistan tarafından işgal edildi. Yaklaşık 30 yıl Ermenistan işgali altında yaşayan Karabağ halkı, yerinden yurdundan edildi ve büyük acılar çekti. 2020 yılında, 44 gün süren savaşın ardından Karabağ yeniden anavatan Azerbaycan ile birleşti.
Şimdilerde, anlamaya çalıştığımız can Azerbaycan egemen ulus devlet olmanın önemini derinden anlıyor. Başta yakın dostu ve komşusu Rusya olmak üzere, bütün komşularıyla iyi ilişkiler içinde.
AZERBAYCAN’IN ZENGİNLİĞİ
Ulusal Kanal Gönüllüleri tarafından 5-11 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Azerbaycan gezisi güzel bir rüya gibiydi. 5 Ekim sabahı Bakü-Haydar Aliyev havaalanına indiğimizde “Bakü’nün ışıkları Hazar’a göz kırpıyordu” adeta. Şair Nazım Hikmet’in Anadolu’yu “bir kısrak başına” benzetmesi gibi Azerbaycan da gagası Hazar Denizine doğru uzayan, kanatlarını kuzeyden güneye doğru açmış bir kartala benziyor. Güney Kafkas dağlarının eteklerinde kurulmuş, coğrafyası, tarihi ve kültürüyle Türk dünyasının “saklı ülkesi” Azerbaycan kendi kaderini eline almış. Karabağ zaferinden sonra geleceğe özgüvenle bakan, başarılarıyla gülümseyen, ulusal kimliğini kazanmış olmanın verdiği haklı gururla yaşayan kardeş bir ülke, kardeş bir ulus.
Çok genç ve bağımsız bir cumhuriyet olsada gelişmiş bir devlet yapısı dikkat çekiyor. Eski Sovyetler Birliği üyesi, Rusya dostu Azerbaycan istikrar içinde kalkınmaya çalışıyor. Son yıllarda artan petrol gelirleriyle nüfusun yarısının yaşadığı Başkent Bakü’nün tarihsel dokusu ve şehir yerleşkesi yönüyle Avrupa’nın pek çok kentinden daha çekici. Kültürel çeşitliliği, şehir disiplini, temizliğiyle ve güvenilirliğiyle görülmeye değer. Kafkasların gözde ülkesi Azerbaycan’ın tarihini, zengin kültürel varlıklarını dünyaya sunmada gösterdiği çabalar dikkat çekici.
Azerbaycan da insan yaşamı oldukça derinlere, 1,5 milyon yıl öncesine uzadığı saptanmış. İlk insan yaşamının belirlendiği 4 ülkeden biri olduğu kanıtlanmış. Bakü’nün güneyinde, Hazar Denizi kıyısında yer alan Qobustan da 7 bin yıllık kaya mağaraları üzerine kazılmış figürler, Azerbaycan da yaşayan insanların ayak izleri görülür. Bakü’nün güneyinde Hazar Denizi kıyısında yar alan Qobustan da bulunan doğal kaya mağaraları UNESCO miras listesine girmiş. Bütün dünyanın ilgi odağı olan dev kayalar üzerine çizilmiş şekiller, kardeş ülke Azerbaycan’ın tarihsel zenginliği ve derinliğini simgeler.
GEZİNİN BOYUTLARI
Ulusal Gezi Grubu çok yararlı ilişkilere kapı araladı. Azerbaycan’ın tanınmış milletvekili, Türk dünyası kadın hareketinin öncüsü Tenzile Rüstemhanlı hanımın gezi gurubunu çalışma ofisinde kabul etmesi çok anlamlıydı. Kabul sırasında yaptığı konuşmada Tenzile Hanım, Ulusal Kanal’a ve Vatan Partisi’ne teşekkür ettikten sonra “Türkiye büyür ve güçlenirse Azerbaycan da büyür ve güçlenir. Aramızda olabilecek küçük farklılıklar önemsenmemeli. Kardeşliğimiz ve temel çıkarlarımız belirleyici. Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin kardeşlik ve tarihsel birlikteliğe” dayandığını vurguladı.
Grup adına Gaziantep Üniversitesi siyaset bilimi öğretim görevlisi, emekli binbaşı Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe kısa bir teşekkür konuşması yaptı. Görüşme sonrasında Bayan Tenzile Hanım, gurubumuz içinde çeşitli alanlarda liderlik yapan arkadaşları kutladı ve ödüllendirdi. Daha sonra ofisinde verdiği kokteyl ve öğlen yemeği ile Tenzile Hanım geziye katılanları onurlandırdı.
Kısacası Azerbaycan gezisi, turistik gezi olmanın ötesinde bir gezi oldu. Herkes vatanın bir parçasını geziyor duygusu içindeydi. Akşam gidilen restoranlarda Türkçe müzikler, Türk tarzı eğlence hakimdi.
‘İKİ DEVLET, TEK MİLLET’
Sanırım “iki devlet, tek millet” sözü 1970’lerde Çin tarafından söylendi. Bu söz içerdiği kardeşlik vurgusunu yönüyle, Türkiye ve bütün Türk dünyası arası stratejik ilişkiyi ifade eder. Bölgemizde yaşanan kanlı emperyalist saldırı ve kışkırtmalara karşı “İki devlet, tek millet” ilkesi, aynı zamanda Türkiye bu ile, Azerbaycan ve Türk devletlerinin dünya gücü olabilmelerinde anahtar bir ifade. Azerbaycan devleti ve ulusu “tek millet, iki devlet” anlayışına bağlı ve bu ilkeyi özümsemiş olmanın verdiği özgüvenle hareket ettiklerini görmek mutluluk vericiydi.
Kardeş ülke halkının olgun ve yüksek özgüvende, uzun yıllar Sovyetler Birliği ile birlikte yaşamış olmanın payı yadsınılamaz. Büyük Ekim Devrimi olmasaydı, büyük bir olasılıkla Azerbaycan, Afganistan, Pakistan arası bir yerde olabilirdi. Ekim devrimi ve kazanımları Azerbaycan üzerinde derin etkiler bıraktığı her alanda görülüyor.
Bağımsızlığını 1990’lı yıllarda kazanan genç Azerbaycan devleti, başta Rusya olmak üzere yakın komşularıyla ilişkiye önem veriyor. Gürcistan ve Ermenistan ve Ukrayna’nın benimsedikleri maceracı, batıcı devlet politikalarından dersler çıkardığı görülüyor. Derin ve köklü ulusal bağları olan güney komşusu İran ile ilişkilerini akılcı bir seviyede tutmaya özen gösteriyor. Kardeş ülkenin kazanmış olduğu ulusal ve uluslararası zengin deneyimler, Azerbaycan’ı daha güvenli, istikrar içinde kalkınmaya önem veren, devlet disiplini kazanmış olduğunu görmek, kıvanç verici bir gelişme.
ŞEHİTLER, KAHRAMANLAR VE BAYRAKLAR...
Can Azerbaycan da en çok dikkat çeken; meydanlarda, yol boylarında sıralanan şehit posterleri ve Türk ve Azerbaycan bayrakları. Şehitlere, kahramanlara ve bayrağa olan bağlılık, acıları gurura dönüştürmüş. Şehir, kasaba ve yol boyunca uzayıp giden, gülümseyen şehit resimleri, Azerbaycan halkının acısını, sevincini ve gururunu simgeliyor. Şairin “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır-Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizeleri tamda Azerbaycan’ı tanımlıyor.
Kahramanlar ve şehitler Türkiye ve Azerbaycan’ı birleştiren en önemli değerler. Azerbaycan ve Türkiye arası bağlar, 1917 Ekim devrimi öncesine uzar. Hemen Ekim devrimi sonrası başlayan emperyalist müdahale ve katliamlara karşı Türk ordusunun Azerbaycan topraklarına girişi destansı bir ruha dönüşmüş. Çarlık otoritesinin yıkıldığı, Ekim devriminin otoritesinin kurulamadığı yıllarda İngiliz emperyalizminin kışkırtmaları sonucu Kafkas halkları arası çatışmalar yoğunlaşır. Bu gelişmeleri yakından izleyen Enver Paşa, Kardeşi Nuri Paşanın (Killigil) komutası altındaki Kafkas İslam Ordusunu Azerbaycan’a gönderir. Halk, Kafkas İslam Ordusunun gelişini sevinçle karşılar. Hala yediden yetmişe herkes Nuri Paşayı (Killigil) sevgiyle anımsıyor.
Bakü’nün kalbinde, Hazar Denizinin kıyısında, geniş bir seki üzerine kurulu Nuri Paşa adına yapılan anıt, “tek milletin” birliğini ve kardeşliğini yansıtır. Azeri halkının dilinden düşmeyen “Laleler” türküsünde Nuri Paşa ve askerlerinin gelişi kızıl lalelere benzetilir. Nuri Paşa ve ordusunun gösterdiği kahramanlığı halk gururla anımsıyor.
COĞRAFYASI, TARİHİ VE KÜLTÜRÜYLE AZERBAYCAN
Güney Kafkas ülkesi Azerbaycan da Sovyetler Birliğinin olağanüstü etkileri dikkat çekici. Nüfusun yarısının yaşadığı beş milyonluk başkent Bakü, sosyalist dönemden kalan görkemli mimarisi, geniş yolları ve meydanları ile, son yıllarda gelişen kapitalizmin yapaylığı yan yana. Tarihsel yapılar, müzeler, kültür merkezleri, heykeller, tiyatro, bale ve konser salonlarıyla başkent Bakü bir dünya kenti. Güler yüzlü insanları, temiz restoranları, alışveriş merkezleri, çok şeritli yolları, temizliği ve şehir düzeni ile göz dolduruyor.
İki kısımda oluşuyor Bakü. “İçeri Şehir” denilen eski ve tarihi Bakü. Diğer yanda insan yaşamı ve üretim süreçleriyle uyumlu modern Bakü.
Her halinden yeni olduğunu bildiğimiz Bakü Ganimetler Müzesi, Azerbaycan’ın Ermenistan karşısında kazandığı zaferi yansıtır. Ganimetler müzesinde savaş alanlarında tahrip edilen, ele geçirilen savaş araçları sergileniyor. Hazar Denizinin kıyısında yer alan müze, Azerbaycan ordusunun kahramanlığını yansıtıyor.
Gezi boyunca Azerbaycan’ın önemli şehirlerini görmeye çalıştık. Kuzeyde, Kafkas dağlarının eteğinde yer alan Quba görülmeye değer şehirlerden. Quba şehrinin en kuzey noktasında, Dağıstan’a sınır Kınalı köyü özgün tarihi, kültürü ile ilginç bir bölge. Quba’dan yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunan Kınalı köyü dünyanın en yükseğinde kurulu bir köy. Binlerce yıl önceye dayanan bir yerleşim alanı Kınalı köyü. Kendine özgü dili, gelenekleri ve farklı inanç sistemiyle varlığını koruyor. Kınalı köyü de UNESCO miras listesine alınmış.
Bakü’nün tam batısında Karabağ’ın kuzeyinde yer alan Gence çok yönlü zenginliğiyle bir diğer önemli şehir. Adını Azerbaycan’ın ünlü şair ve yazarı Nizami Gencavi’den alır. XII. Yüzyılda yaşamış olan Nizami Gencavi zengin Azerbaycan edebiyatının en önemli öncülerinden biri kabul edilir. Gence şehrinde Nizami Gencavi adına yapılmış dev bir anıt, heykeller ve müze yer alır. Nizami Gencavi Leyla ile Mecnun’un yazarıdır. Shakespeare’in ünlü eseri Romeo ve Juliet Leyla ile Mecnun’un parodisi denilebilir.
Gence şehrinin kültürel boyutu ile Azerbaycan halkının anavatanı savunma ve sahiplenme bilinci yan yana. Batı destekli Ermenistan’ın vahşi saldırganlığı her yerde canlılığını koruyor. Tarihi Gence şehride saldırıdan nasibini almış, gazi bir şehir.
Azerbaycan’ın Ermenistan’ın saldırılardan ulusu adına doğru sonuçlar üretiyor. Saldırganlığı kin ve nefrete dönüştürmeden önce bilince dönüştürdüğünü görmek gurur verici. Haklı gururuyla Azerbaycan kendi yolunda emin adımlarla ilerliyor.