İlhan İrem'siz bir yıl! Yıllar önce Fethullah Gülen'e böyle karşı çıkmıştı
Müzisyen İlhan İrem'in ölümünün ardından bir yıl geçti. Kimileri Fethullah Gülen'e övgüler dizip, toplantılarına katılırken İlhan İrem 1999 yılında yazdığı mektupta FETÖ elebaşına "Fetuş" diye seslenmişti.
Türk Müziğinin "romantik prensi" İlhan İrem bir yıl önce aramızdan ayrıldı. Politik kimliğiyle de tanınan İrem, bir süre Aydınlık gazetesinde de yazmıştı. İlhan İrem'in Kasım 1999 yılında Yeni İleri'de FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'e yazdığı mektup yeniden gündem oldu.
O dönemde Fethullah Gülen'i öven sanatçıların, aydınların aksine İrem Gülen'e karşı çıkmıştı.
İşte o mektup:
"Sevgili Fetus,
Seni çok özledik, nerdesin?
Rakı içmezsin bilirim ama şiş kebabını, boğaz'ı, İstanbul'u hiç mi özlemedin?
Tedavilerin bitmedi mi? Amerikan ellerinde bir başına neylersin? Ne yersin? Ne içersin? Buraları sorarsan, her şey çok yolunda(!)
Bir sürü uluslararası uzlaşma toplantılarında koltuğun boş kalıyor,üzülüyoruz...
Korkma, gel artık! Vatanına dön!..
Biliyorsun, başbakanımız bile senden sitayişle bahsediyor...
Senin nurcu tarikatın, faydalı tarikatlar klasmanında her zaman bir numara...
Biraz daha nobran, biraz daha akılsız takılan şeyh Mehmet, gözaltına alındı ama sen korkma gel!..
Ele geçen talihsiz video kaset dışında, ne hinoğlu hinsindir sen!
Devlete çöreklediğin bunca kadrolarla, bütün suçlamalardan tereyağından kıl çeker gibi sıyrılırsın!..
Alt tarafı DGM'de vereceğin bir ifade, niye korkuyorsun?
Hükümetinden sual olunmaz! Sen ne yüce insansın Fetus!..
Yeni dünyalardan, 'tez ezan okunsun' deyu, bir vahiy seslendirdin...
Sana şükürler olsun, Tüpraş yangını o anda sönüverdi!
Sana inanıyoruz...
Lütfen bizi daha fazla bekletme, dön artık!.. Bırak bizi, Türkiye'yi, gezegenleri, samanyolu galaksisi öksüz kaldı sensiz...
O uhrevi kişiliğinle, insanlığımıza 'kapılar' aç, 'köprüler' kur geleceğimize...
Sana inanarak, banknotlarla uzlaşıp hoşgörü yoluna serilenleri böyle öksüz bırakmaya hakkın var mı? 'Geceyi örten musiki' içinde senin o nurlu siluetini görelim artık.
Gel hocaefendi, gel artık!
'Türkiye'de kavga konusu olan laiklik uygulamasının, eğitim
kurumlarına da yansıyarak ülkenin dirlik, düzenlik ve bekası adına olumsuz sonuçlar doğurduğunu' buyurmuşsun...
Ne kadar doğru!
Seni bütün yüreğimle alkışlıyorum! Mürşidim;
Çok haklısın...
Bunlar demokrasiyi bilmiyorlar. Demokrasi, çok sesliliktir, uzlaşmadır...
Yargıtay Başkanı da söylemedi mi? Özgürlüklerden korkmayacaksın! -Evvelallah, hepimiz Atatürkçüyüz!
Dincilere, nurculara, kürtçülere, mandacılara, sonuna kadar özgürlük vereceksin ki;
Bütün bu hainliklere karşın, ayakta kalabilirse demokrasi ve tece, o zaman; biz onun devrimlerine ve gücüne inanırız, değil mi?
Demokrasi; 'Kendini korumasız kılarak, yok edilme özgürlüğünü sunmalı yobazlara!' Sevgili Fetuş,
Haklısın!
Bunlar laik değil, laikçi!
Din ve devlet ilişkilerini de yanlış biliyorlar... Özgür batı ülkelerindeki gibi, bir türlü bağımsız bırakmıyorlar dini...
Toplumu oluşturan bütün renklerimizle sevişelim, uzlaşalım, daha güzel bir Türkiye'nin hoşgörülü mozaiğinde buluşalım... Değil mi? Sen ki emekli bir vaizsin.
Etin ne, budun ne?
Türki coğrafyada, hatta sınır tanımayarak kıtalar ötesinde gerçekleştirdiğin bu eğitim seferberliği, olsa olsa senin kutsal diyarlarda sivrisinek sokmayan uhrevi kişiliğini kanıtlar... Bir video kasetteki görece hainliklerinden korkma da, gel hocam! Sana inanıyoruz(!)
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Kemalist devrimlerin sarsılmaz bekçileri olarak, seni bu coğrafyada bekliyoruz!
Gel de, içten pazarlıklı hayallerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini yakından gör!