İlk kadın korucumuzdu: Gülşen Öztepe’ye saygıyla
CIA ajanı Paul Henze’nin patronu Carter’a “Bizim oğlanlar işi bitirdi“ müjdesini verdiği şer yıllarıydı.
Amerikan derin devletinin büyük oyunu sahneye koyduğu, PKK’yı sahaya sürdüğü, örgütün yeni yeni palazlandığı günlerdi. Uç sınırda, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinin Suüstü köyünde Öztepe aşireti vardı. Devletin milletin yanındaydılar. Seyit Tahir Öztepe, 12 Eylül’den sonra hapse atılmıştı. PKK’lılar, bu saygın ve etkin ailenin oğullarının peşindeydi. Kapıya dayanmış aileden en az 2-3 erkek çocuk istiyorlardı. Seyit Tahir’in karısı Gülşen, evlatlarına kol kanat gererek mücadeleye atıldı. Dağa götürülecek ilk aday, en büyük oğluydu. Çünkü yaşı 18’in altındaydı. Gülşen ana, oğlanı dağa kaçırdı, PKK’lılar izini bulamadı! Efsane o ki tam 4 ay boyunca her gece sabaha karşı, gün doğmadan dağa su ve yiyecek taşıdı, besledi oğlanı, PKK’lı haydutlara yem etmedi. Sonra eşi hapisten çıktı geldi, bölgede karakollar kuruldu, aile daha bir güvende oldu.
KOMUTAN BAYRAĞI EMANET ETTİ
PKK terörüne karşı tedbirler alınıyordu. Yüksekova Tabur Komutanı 1984 yılında aileyi ziyaret ettiğinde, sınırın karşısındaki kampları işaret ederek “Bizim şu dağlara terör örgütü paçavraları yerine Türk bayrağımızı dikelim! Her yerde Tük bayrağını dalgalandıralım” diyor. Gülşen Abla, evlerine 150 metre yakınlardaki tepeyi işaret ediyor, “Oraya en büyük bayrağı dikelim…” Yüksekova Tabur Komutanının “Her yerde Türk bayrağını dalgalandıralım" sözüyle evine yaklaşık 150 metre uzaklıktaki tepeye diktiği direkte eşi Gülşen Öztepe ile Türk bayrağını dalgalandırmaya başladı. Yine efsane o ki büyük bir direk buluyorlar, asker de önayak oluyor ve Seyit Tahir ve Gülşen Öztepe çifti, bölgedeki en yüksek direğe en büyük bayrağı dikiyorlar. Bayrak, onlara emanettir, artık hiç kimse sökemez!
HEM SİLAH HEM SÖZ
Koruculuk sistemi kurulunca ilk gönüllülerden biri de Gülşen Öztepe olur. Madem eşi gönüllü korucu olmuştur, madem o bayrağı gözleri gibi korumakta, gözetmekteler o da olmalı, işin ucundan tutmalı! Olur da. Türkiye’nin ilk kadın korucusu olmuştur. Övünçlüdür, işinin ehlidir. Efsaneye göre 65 yaşındayken de attığını vuran yiğit bir kadın olarak tanınır. Macera peşinde değildir, derdi PKK ve bölücü terörü durdurmak, ailesini, köyünü vatanını korumak, birliğini sağlamaktır. Köyünde ev ev, çevrede köy köy dolaştığı, gençlere ve kadınlara PKK yalanlarına kanmamalarını öğütlediği, Kürtçe ve Türkçe olarak vatan, millet bütünlüğünü, sevgisini anlattığı görülür. Bu öğütlerin sonucu 2007 yılında görülür. Şöyle ki, terör kampının karşı tepesinde dalgalanan Türk bayrağı, PKK’nın uykularını kaçırır. 2007 yılında bayrak direğinin dibine Amerikalılardan temin ettikleri C-4 bombasını yerleştirip patlatırlar. Köyde teröristlerle çatışma yaşanır, ama o direk ve bayrak yerinde kalır!
Seyit Tahir aynı gece uzun bir söğüt dalı dikti, ardından telgraf direği gibi bir aparat bulup bayrağı tekrar göndere çekti! O gün bugündür çevreden hiç kimse, bayrağa dokunamadı! Öztepe, “Bayrağı orda tutmak mesele değil, köylere bayrak sevgisi vermek iştir.” Gülşen abla işte bu sebeple köyleri dolaşmakta, Kürt kökenli annelere, gençlere Türk bayrağı sevgisini anlatmaktadır.
NENE HATUN GELENEĞİ
Gülşen Öztepe’yi tanıyan siyasetçilerden biri de Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan. 2016 yılında bir bayram günü köylerine giden Vatan Partisi heyetinde bulunmuştu. Reyhan, şu mesajı verdi: “Gülşen Hanım, dağ gibi güçlü ve yine dağ gibi engin bir kadındı. O'nun bize hazırladığı sofraya oturduğumda ve hikâyelerini dinlediğimde ülkenin en doğusunda, sınır hattında ülkemizi elde silah koruyan o kahramana duyduğum hayranlık daha da arttı. Dahası, Gülşen Hanım'ın varlığı, bu ülkeye ve geleceğine olan inancımızı büyüttü. Nene Hatun geleneği aradan 150 yıl geçse de hâlâ canlı. Milletimizin başı sağ olsun.”
SOFRASI VATANSEVERLERE HEP AÇIK
Gülşen Öztepe mücadelesine denk düşen bir çağdaş Cumhuriyet kadınıydı. Sonradan okur yazar oldu, kendi kızlarını okuttu, her biri ya üniversite ya yüksek okul mezunu oldu. Evi, sofrası vatansever siyasetçilere, komutanlara, askerlere hep açıktı. Çok konuk ağırladı, çok nöbet tuttu. Yine vefatından kısa süre önce verdiği bir röportajda, “Sabah saat 4’lere kadar askerimize zarar gelmesin diye nöbet tuttum.” dedi. Güneydoğunun feodal yapısında kadınlar ve erkekler ayrı odalarda yemek yerken, Öztepelerin evinde sofralara beraber oturuldu, mücadele konuşuldu. Onu tanıyanların hafızasında “Yürekli, cevval, yiğit, vatansever bir kadın” olarak yer etti. Seyit Tahir Öztepe, “55 yıl birlikte geçirdik ama bir gün gibi gelir bana.” dedi.
KURTULUŞ SAVAŞI KAHRAMANI GİBİ
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Arif Doğan, Gülşen Öztepe’nin vefatında şu mesajı yayınladı: “Hakkari Yüksekova'nın, Suüstü mezrasında vatansever korucu ailesi, kanaat önderi, Sayın Seyit Tahir Öztepe'nin sevgili eşi. Türkiye'nin ve kentin ilk kadın güvenlik korucusu olan Gülşen Öztepe Hanım'ı, kayıp etmenin üzüntüsü içindeyiz. Başta sayın Öztepe Ailesi olmak üzere, tüm yakınlarına ve milletimize başsağlığı dileriz. Allah rahmet eylesin.”
Doğan, onu Kurtuluş Savaşı’nda kağnılarla cepheye mermi taşıyan kahraman Anadolu kadınlarına benzetiyor.