İlker Başbuğ: Başkanlık federasyon getirir

26. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ üç gün sonra oylanacak yeni anayasa tehlikesine dikkat çekti. Sözcü'den Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlayan Başbuğ, dünyada başkanlık ile yönetilen ülkelerde siyasi sistemin ağırlıklı olarak federasyon olduğunu belirtti. İşte Başbuğ'un açıklamaları:

Daha önceki söyleşilerimizde, başkanlık sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için üç temel hususun vazgeçilmez olduğunu ifade etmiştik. Bunlar; yasama, yürütme ve yargının birbirinden sert şekilde ayrılmış olması, hukukun üstünlüğü, etkili kontrol ve denge sisteminin korunmasıydı. 16 Nisan 2017 günü referanduma sunulacak Anayasa değişiklik tekliflerinin, bu üç temel zorunluluğu karşıladığını söylemek mümkün değil. Venedik Komisyonu'nun 13 Mart 2017 tarihli raporu da, bu noktanın özellikle altını çiziyor. Ayrıca unutulmasın ki Türkiye, 150 yıla yakın süredir -iyi veya kötü- parlamenter sistem ile yaşayan bir ülke. 150 yıllık parlamenter sisteme dayanan bir anayasa kültürümüz var. Şimdi, birden, aniden, özellikle Anayasa değişiklikleri TBMM'ne gelmeden önce kamuoyunda tartışılmadan, toplumun büyük çoğunluğunun desteği alınmadan, Anayasa kültürümüzde çok büyük bir radikal değişime, kırılmaya neden olabilecek bir teklifi referanduma götürüyoruz. Bence bu yanlış olmuştur.

Güner Toprak'ın “Çare Başkanlık Mı?” adlı kitabında yazdığı gibi, yakın tarihte parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçen 8 ülke var. Bunlar; Burundi, Gana, Afganistan, Malavi, Nijerya, Sierra Leone, Sudan ve Zimbabwe. Afganistan hariç, yedi ülke Afrika'dan. Bu ülkelerde ortalama kişi başı gelir 1.150 ABD Doları. Bu ülkelerde başkanlık sistemi, ekonomilerini kalkındıramamış! Büyük çoğunluğu da demokratik değil. Bu husus ister istemez insanı rahatsız ediyor. Ama asıl düşündüren, rahatsız eden husus ise; bugün dünyada başkanlık ile yönetilen ülkelerde siyasi sistemin ağırlıklı olarak federasyon oluşudur. Zaten, gerçekte başkanlık sistemi federasyonlar için planlanmış ve uygulanmış bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Bunun en gerçekçi ve önemli örneği ABD başkanlık sistemidir. ABD bir İngiliz kolonisiydi. 1776'da 13 eyalet İngiltere'den bağımsızlıklarını elde etti. Bu 13 bağımsız eyalet veya devlet, 1787 Anayasası ile başkanlık sistemini ve federal yapıyı kendi istekleriyle kabul ederek kurdular. Eyaletlerin kendi bağımsızlıklarının büyük ölçüde korunması, ABD Anayasası'nın en temel hususlarından birisini oluşturdu.

Pazar günü referanduma sunulacak Anayasa değişiklikleri ile Türkiye'nin hemen federasyona dönüşebileceğini öne sürmek mümkün mü?

BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZDE DE FEDERATİF YAPIYI GÜNDEME TAŞIYABİLİR

Hayır, bunu söyleyemeyiz. Ancak, getirilen başkanlık sisteminin zamanla bu konuyu Türkiye'nin gündemine taşıyabileceğini söyleyebiliriz. Mevcut 1982 Anayasası Türkiye'nin siyasi yapısını “üniter devlet” olarak tanımlamıştır. Türkiye, 1984 yılından beri “etnik milliyetçilik” doğrultusunda hareket eden bir terör örgütü ile mücadele etmektedir. Bu terör örgütü “ara siyasi çözüm olarak” Türkiye'de federasyon yapısını hedeflemektedir. Irak'ta yaşananlara bakılırsa, 2003 sonrasında Irak'ta kurulan federasyon yapısı çatırdamaktadır. Öncelikle Irak'ın parçalanarak bağımsız devletlerin kurulması tartışmalarına her gün şahit olmaktayız. Bu şartlarda, Türkiye'nin de federatif yapıya dönüştürülmesinin, Türkiye'nin bölünmesine yol açabileceğini görmemek, tarihi ve affedilmez bir hata olur. Kimse, Türk Milleti'nin bütünlüğünü ve ülkenin bölünmezliğini her şeyin üzerinde tutanlardan; böyle bir şeyi kabul etmesini beklemesin.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yerel yönetimlerden sorumlu başdanışmanı şunları söylüyor: “Anayasa değişikliği ile yürütmede tek başlılık sağlandıktan sonra, şehirlerin tamamında bütün şehir uygulamasına geçilerek yönetimde de tek başlılık sağlanmalıdır. Sonraki aşamada ise, şehir yönetimlerine yeni hükümet sistemine uyumlu bir kimlik kazandırılması yönündeki düzenlemeler yapılmalıdır.” Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI BAŞDANIŞMANININ SÖZLERİ ENDİŞE YARATIYOR

Basına yansıyanlardan anlaşıldığı kadarıyla başdanışman, Çin'deki modeli bir örnek olarak incelemiş. Bu konuda da şu ifadesi ilginç: “Çin, büyüyen ve gelişen şehirlerine yeni yönetim modelleri uyguluyor. Güvenlik kaygısıyla resmi açıklamalarda yüksek sesle dile getirilmese bile, Türkiye de bu süreçten etkileniyor!..” Başdanışmanın değindiği Çin; 23 eyalet, 5 özerk bölge ile 2 özel statülü ilden oluşuyor. Tabii, Cumhurbaşkanı başdanışmanının bu açıklamaları, kendisinin federasyona sıcak baktığını göstermektedir. Bu husus da, başkanlık sisteminin zamanla federasyon yapılanmasına yol açabileceğine ilişkin duyulan endişeleri ve değerlendirmeleri güçlendirmektedir.

Anayasa değişiklik tekliflerinde, direkt olmasa bile bu tartışmalarla paralellik arzeden bazı hususlar var mı?

CUMHURBAŞKANINA VERİLEN YETKİ TEHLİKELİ YOLUN BAŞLANGICI OLABİLİR

Mevcut Anayasanın 126. maddesi “Merkezi İdare”ye ilişkin. Maddenin 3. fıkrasının ikinci cümlesi şöyle:
“Merkezi idari teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.” Bu cümle yeni teklifle yürürlükten kaldırılıyor. Maddeye şu fıkra ekleniyor: “Merkezi idari kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.” Bu değişikliğe göre, Cumhurbaşkanı kararnamelerle, isterse, birkaç ili birleştirebilir. Tabii bu uygulama, üniter devlet yapısını ortadan kaldırmaz. Çünkü, federasyon yapılanmasında, eyaletlerin kendi yürütme, yasama ve yargısı vardır. Ancak eyalet yapılanmasına ve federasyon yapılanmasına bir alt yapıyı oluşturabilir. Bu da tehlikeli yolun başlangıcı olur.

Sonraki Haber