İnfaz düzenlemesi tartışmaların odağında
15 Temmuz'da yürürlüğe giren yeni infaz düzenlemesiyle kapalı cezaevinde olan ve 31 Temmuz itibarıyla açık cezaevine geçmesine üç yıl kalan bazı hükümlüler, açık cezaevine nakledilecek. Hükümlüler belirli bir süre sonra da tahliye edilecek. Hukukçular düzenlemenin gizli bir af olduğu görüşünde.
14 Temmuz'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yeni infaz düzenlemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanarak 15 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe girdi. Düzenlemeyle 31 Temmuz'a kadar cezaevinde bulunan bazı hükümlülere, kapalı cezaevinden açık cezaevine üç yıl erken geçme ve buradan da tahliye imkanı getirildi. Bu hükümlüler arasında insan öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, rüşvet ve uyuşturucu suçlarından hüküm giyenler başta olmak üzere onlarca suçtan mahkûm olanlar yer alıyor. Kapalı cezaevinden açık cezaevine geçmek için ise bazı şartlar yer aldı. Vatandaşların tepkisine neden olan yeni infaz düzenlemesini hukukçular Aydınlık’a değerlendirdi.
'CİDDİ BİR DÜZENLEMEYE
İHTİYAÇ VAR'
"Sürekli çıkan bu tip yasal düzenlemelerle, hükümlülerin infaz indirimlerinden yararlandırılmasıyla adeta bir cezasızlık politikası, yani cezanın caydırıcılığının ortadan kaldırılması gibi bir durumla karşı karşıyayız." diyen Avukat Nuriye Kadan şunları söyledi:
“Bu suçluluğu artırabilir mi? İlerleyen zamanda sonuçları bakımından evet. Yani hep kamuoyunda eleştiri olarak söz konusu olan 'birkaç yıl yatar çıkarım' anlayışını besleyen bir düzenleme. Gizli bir af olarak değerlendiriyorum bunu. İnfaz yasası bir kez daha ciddi şekilde ele alınmalı. Ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var. Toplumda suçluların cezalarını çekmediği algısı var. Suçlular yönünden de ben bir yıl yatarım tekrar dışarı çıkarım algısı var. Bir kişi suç işlediğinde bunun cezasını çekmeli."
'İNFAZ DEĞİŞİKLİĞİ ADINDA AF'
Düzenlemeyi Aydınlık'a değerlendiren Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu şöyle konuştu:
“Öncelikle söylemek gerekir ki infaz kanunda yapılan değişiklikler sonuçları itibariyle dolaylı olarak bir genel af çıkarmaktan farksızdır. Türkiye'de özel ve genel af çıkarma yetkisi Anayasa'yla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanı, yine Anayasa'yla verilmiş yetkisine dayanarak özel af çıkarabilir. Ancak yeni düzenleme ile yapılan infaz kanunundaki değişiklikler diye adlandırılan bu düzenlenme, sonuçları itibariyle kısmi af niteliğinde. Adına infaz kanunu değişikliği denmesi ise affın toplumsal sonuçlarının sorumluluğunun alınmak istenmediğini de göstermektedir. Yani infaz değişikliği adı altında af çıkarıldığı ortadadır.”
'ATEŞE BENZİN
DÖKMEKTEN FARKSIZ'
“Bu düzenleme Türk Ceza Kanunu'nda sayılan 'devlete karşı işlenen suçlar' başlığı haricindeki bütün suç tiplerinden hüküm giyenleri kapsamakta, yani başka bir ifade ile kişilerin can ve mal güvenliğini ihlal eden hükümlüler serbest bırakılmış durumda.” ifadesini kullanan Köroğlu şöyle devam etti:
“Koşulsuz şartsız çıkarılan bu yasanın, toplumsal barış ve güvenliğimizi zedeleyeceği ortadadır. Ülkemizde bu cezaların yetersiz olduğu, ceza adaletinin sağlanmamasının, cezaların caydırıcılığının olmadığının konuşulduğu bir toplumda infaz yasası değişikliği görünümlü bir affın neticeleri, ateşe benzin dökmekten farksızdır. Suç işlediği zaman herhangi bir şekilde ceza almayacağı algısıyla hareket eden bireyler, toplumun ekseriyeti için çok büyük sorun teşkil edecek, toplumsal olarak infial yaratacaktır. Bu tür yasalar toplumsal barışımızı ve güvenliğimizi sekteye uğratacak yasalardır. Dolayısıyla aslında son yıllarda torba yasalar ile tapılan bu değişiklikleri yapanların yaptıklarının sonuçlarını da iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Ancak siyasiler her dönem bu düzenlemeleri yaparken barolardan destek almak yerine onlardan uzak durmayı tercih ederek hataya düşmektedir.”
CEZAEVİNDE YER YOK
Aydınlık’a konuşan Avukat Çağla Gül Bulut da şu ifadeleri kullandı: "Her ne kadar af olarak yayımlanmamışsa da fiili bir af denilebilir. Çünkü belli şartların varlığı halinde mahkumlar denetim serbestliği hükümlerine tabi olacak, cezaevinden çıkacak. Bu denetim serbestliği süresi içinde bir suça karıştıklarında cezaevine geri dönecekler. Bu düzenlemenin gelme sebebi de cezaevlerinde artık yerin olmamasıdır. Pandeminin başlarında da mahkumlara Kovid-19 izni uygulanmıştı.
'KADINA KARŞI İŞLENEN
SUÇLARA DİKKAT!'
Özellikle kadına karşı işlenen suç mahkumlarının cezaevinden çıkması ve mağdur kadınlara bu durumun bildirilmemesi, mağdurların korunması için tedbirlerin alınmaması mağdur kadınlar için can güvenliği tehlikesi yaratmıştı. Aynı durum şimdi de söz konusu olacaktır. Çünkü kadınlara karşı işlenen suçlarda failin tahliyesi halinde failin ıslah olmayıp, mağdur kadına şiddet uygulamaya devam ettiği bir gerçekliktir. Direkt olarak kadına karşı işlenen suçların ve çocuğun cinsel istismarı gibi suçların düzenlemede hariç tutulması gerekmekteyken, bu suçların ayrı tutulmaması kadınları ve çocukları korumayan bir düzenleme olarak karşımıza çıkarmaktadır.”