İngiltere – Çin ilişkilerine ‘Casus’ tuzağı
İngiltere’de bir parlamento araştırmacısının Çin casusluğuyla suçlanması Soğuk Savaş kavramını gündeme getirdi. İngiliz ve Çin basınında ‘casus’ tartışmalarının İngiltere’nin Çin ile ilişkileri onarmaya çalıştığı dönemde başlatılmasına dikkat çekiliyor.
İngiltere’de Muhafazakâr Parti'nin bir parlamento araştırmacısı Çin adına casusluk yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklanan Chris Cash’ın Avam Kamarası Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Alicia Kearns tarafından araştırmacı olarak istihdam edildiği belirtildi. Çin, tutuklamayı "siyasi bir maskaralık" ve "kötü niyetli bir iftira" olarak nitelendirdi. Çin'in Londra Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada "Çin'in ‘İngiliz istihbaratını çaldığından' şüphelenildiği iddiası tamamen uydurmadır ve kötü niyetli bir iftiradan başka bir şey değildir. Buna kesinlikle karşı çıkıyor ve Birleşik Krallık'taki ilgili tarafları Çin karşıtı siyasi manipülasyonlarını durdurmaya ve bu tür kendi kendine sahnelenen siyasi maskaralıklara son vermeye çağırıyoruz" denildi.
Cash, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada masum olduğunu savunarak iddiaları reddetti. Medyada çıkan haberlere yanıt vermek zorunda hissettiğini söyleyen Cash, şu açıklamayı yaptı:
"Yapılan yanlış haberlerle ilgili olarak kamuoyuna herhangi bir şekilde yorum yapmak zorunda bırakılmam doğru değil. Ancak yapılan haberler göz önüne alındığında, tamamen masum olduğumun bilinmesi hayati önem taşımaktadır. Bugüne kadarki kariyerimi Çin Komünist Partisi'nin meydan okumaları ve tehditleri konusunda başkalarını eğitmeye çalışarak geçirdim. Abartılı haberlerde bana karşı iddia edilenleri yapmak, savunduğum her şeye aykırı olacaktır"
ÇİN BASINININ YORUMU
Bu konuyla ilgili gelişmeler Çin basınında, “ABD’den sonra İngiltere ile de bir balon krizi mi yaşanıyor?”, “Yeni bir Soğuk Savaş” ve “Siyasi cadı avı” şeklinde yorumlandı. Çin Komünist Partisi’nin yayın organı olan Global Times gazetesinin yorumunda ise şu değerlendirmeler yapıldı: “Bugün Birleşik Krallık Parlamentosu "Çin casusluğu" meselesi yüzünden kargaşa içinde; Başbakan orada "sorgulanıyor", çok sayıda bakan açıklama yapmaya zorlanıyor ve olaya karışan kişi iddiaları reddeden açıklamalar yapmak zorunda kalıyor. Ancak bunların hiçbiri milletvekillerinin bir görevdeymiş gibi hükümeti sorgulamasına, "Çin gerçekten bir tehdit mi?" diye sormasına engel olamıyor. Aslında bu pek de bir "soru" değil çünkü zaten önceden belirlenmiş bir cevapları var. Bu cevabı veren kişi "müttefik" olarak kabul edilir, ancak farklı bir şey söyleyen herkes "casus" olmakla suçlanabilir.”
Bu gencin odak noktası haline gelmesinin nedeni, kendisinin parlamento Çin Araştırma Grubu'nun yöneticisi olduğunun, parlamento geçiş iznine sahip olduğunun ve daha önce Çin'de bir süre çalışmış olduğunun söylenmesidir. "Çin casusu" olduğundan şüphelenilen bu genç, "tamamen masum" olduğunu ifade eden bir açıklama yaptı, ancak Birleşik Krallık’ta bazı kişilerin şimdiden onu "suçlu" olarak nitelendirerek yargılamaya koştuğu da açık. İlginçtir ki, masumiyetini kanıtlama çabalarında genç adam, bugüne kadar kariyerini "Çin Komünist Partisi’nin sunduğu zorluklar ve tehditler hakkında başkalarını eğitmeye çalışarak" geçirdiğini belirtti. Bu, İngiliz medyası tarafından doğrulandı, ancak özellikle "gözlemci" olan bazı kişiler, onun sözlerinde Çin yanlısı eğilimler olarak gördükleri şeyleri buldular. Çoğu zaman "suçlamalar" bu şekilde ortaya çıkar.”
Global Times gazetesinin yorumunda mart ayındaki olayların eylül ayında daha da arttığına işaret edilerek, önemli bir saptama yapılıyor: “İngiliz medyası da bunun, İngiltere'nin Çin hükümetiyle ilişkilerini onarmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleştiğini fark etti. İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, ağustos ayının sonlarında Çin'i ziyaret ederek, son yıllarda Çin'i ziyaret eden en üst düzey İngiliz hükümet yetkilisi oldu. Bu durum bir bakıma bu yılın şubat ayında yaşanan "Çin-ABD balon olayını" anımsatıyor.”
SİYASİ CADI AVI
ABD ve İngiltere'de Çin'le ilişkileri sabote etme konusunda uzmanlaşmış kişiler veya güçler var. Yoktan sorun yaratmak, olayı abartmak, gerçekleri çarpıtmak, kamuoyunu yanıltmak gibi çeşitli taktiklere başvuruyorlar. Kendi ülkelerinde "siyasi cadı avı" başlatıyorlar; "birini bırakmaktansa yanlışlıkla bin kişiyi öldürmek daha iyidir" yaklaşımını benimsiyorlar ve Çin'e karşı dostane veya rasyonel tutumlara sahip bireyleri hedef almaya odaklanıyorlar. Bu baskıcı atmosfer altında, İngiliz ve Amerikan toplumlarında Çin'e karşı dostane ve pragmatik yaklaşımı sürdürmekte ısrar eden bireyler, dev pandalar gibi nadir hale geldi. Ancak dev pandalar gibi el üstünde tutulup korunmuyorlar; bunun yerine Çin karşıtı güçlerin acımasız zulmüne maruz kalıyorlar.” Örneğin Cleverly'nin Çin'le yakınlaşmanın gerekliliğini savunan açıklaması Londra'da eleştirilere yol açtı. Benzer şekilde, "Birleşik Krallık'ın Çin'le konuşması gerektiğini" söyleyen İngiltere Maliye Bakanı Jeremy Hunt, bazı İngiliz politikacılar tarafından sırf Asyalı bir eşi olduğu için "casus" olmakla suçlandı. Her türlü fırsatı değerlendiren Çin karşıtı politikacıların gözünde, Çin halkıyla herhangi bir ilişkide bulunmak "Çin yanlısı" olmak, Çin karşıtı radikal açıklamalarda bulunmamak ise "zayıflık" anlamına geliyor. Yalnızca eksiksiz ve kapsamlı bir Çin karşıtı ve anti-komünist duruş, kabul edilebilir tek "siyasi doğruluk" olarak kabul edilir. Çin gazetesine göre, bu seferki vaka, gerçeğin İngiliz politikacıların ve istihbarat teşkilatlarının "her yerde Çin casusları" diye abarttıklarından tamamen farklı olduğunu açıkça gösteriyor. Tam da delil yetersizliğinden dolayı çaresiz durumdalar ve davayı hukuki incelemeye dayanamayacak kadar büyütüyorlar.
Global Times’ın yorumunun sonunda şu ifadeler yer alıyor:
“Sunak hükümeti, Çin'e yönelik aşırı düşüncenin İngiltere'ye getirdiği zararı açıkça görüyor ve Çin ile İngiltere arasındaki ilişkileri yeniden ayarlama niyetinde. Ancak çarpık İngiliz siyasi ortamı, bu yeniden kalibrasyonun yapılabileceği alanı ve kapsamını büyük ölçüde sınırladı. Bu, ABD'nin stratejisiyle derin koordinasyonu, Birleşik Krallık içindeki iç çelişkileri ve çekişmeleri ve halihazırda yerleşik olan Çin karşıtı atmosferin kasıtlı olarak uyumlaştırılmasını ve kullanılmasını içermektedir. Bu faktörlerin iç içe geçerek Çin-İngiltere ilişkilerinin ilerleme yolunda göz ardı edilemeyecek engeller haline geldiğini ve rasyonelliği aşındıran çarpık siyasi atmosferin ne kadar korkutucu olduğunu insanlara gösterdiğini söylemek gerekir.”