İngiltere’de aşırı sağcılar harekete geçti, ortalık karıştı

Birleşik Krallık’ta bir yandan ırkçılık karşıtı gösteriler yükselip eski sömürgeci esir tüccarlarının heykelleri yıkılırken, diğer yandan onlara karşı ‘tarihimizi koruyacağız’ iddiasıyla aşırı sağcılar harekete geçti.

Günlerdir Londra’da ve İngiltere’nin değişik kentlerinde ırkçılık karşıtı gösteriler yapılıyor. Bristol’da esir ticaretinden zengin olmuş tacir Colston’ın heykelinin yıkılıp denize atılmasından sonra ırkçı söylemleri olan, esir ticareti yapan veya kolonileşmede öncülük yapan Cecile Rhodes gibi kişilerin de heykellerinin indirilmesi konusunda halktan baskılar geliyor.

Halk uygar bir şekilde sömürge ve emperyalist tarihiyle yüzleşmeyi istemekte. Londra Müzesi kendi kararıyla İskoç, esir ve gemi sahibi Robert Milligan’ın heykelini indirdi. Avrupa’nın diğer ülkelerinde de ırkçılık, esir ticareti, sömürgecilik olmasına karşın bugünlerde Avrupa’da bu konuda halktan yoğun duyarlık gelen tek ülke Birleşik Krallık…

Ancak, heykel yıkımlarına karşı aşırı sağ 13 Haziran cumartesi günü Tommy Robinson’ın çağrısıyla Londra’da “anıtları koruma amaçlı” bir gösteri düzenledi. Londra’daki bu gösteri bazı anlarda nahoş olaylarla dolu geçti, aşırı sağcılar polislere tekme ve yumruklarla saldırdı. Siyasi bir gösteriden çok “Demokratik Futbol Delikanlıları İttifakı” olarak alaycı bir dille nitelenen bu göstericilerin aslında anıt koruma gibi bir hedeflerinin olmadığı, nefret ve bölücülük tohumları atmaya çalıştıkları gözlemlendi.

Başbakan Boris Johnson aşırı sağ tarafından yapılan olayları “Irkçı kabadayılık, sonuna kadar saçma, kabul edilemez” olarak niteleyip kınadı, “polise saldıran olursa güçlü bir karşıtlık bulacaktır, ırkçılığın bu ülkede yeri yoktur, bunu gerçekleştirmek için hep birlikte çalışmalıyız” dedi. “Barışçıl gösterilerin çirkin saldırganlığa dönüştürülmesine izin vermeyiz” diye ekledi.

Bu gösteride 100’den fazla kişi saldırgan davranış, huzuru bozmak, polise saldırmak, öldürücü alet, A sınıfı uyuşturucu, içki bulundurmak, düzeni bozmak nedenleriyle polis tarafından tutuklandı, ancak ABD’nin tersine bu ülkede polis bugüne kadarki gösterilerde hiç kimseyi öldürmedi ve yaralamadı. Parlamento Meydanına gelen aşırı sağcılar geçiş vermeyen atlı ve yaya polise şişe, teneke kutu, yumruk, tekme attılar.

Londra ambulans servisi ikisi polis olan 15 kişiyi yaralanmalar yüzünden tedavi ettiğini bildirdi, altı kişi hastaneye kaldırıldı. Bu gösterinin nedeninin özellikle ırkçı söylemleri olan Winston Churchill’in heykelinin indirilmesi talebinden dolayı heykelleri korumak için olduğu bildirildi. Sabah 11:00 civarında çoğu beyaz ve ellerinde içki olan birkaç bin kişi birikmişti. Churchill, Mandela ve Gandi’nin heykelleri olası bir saldırıya karşın önceden metal duvarlarla kapatılmıştı.

Churchill’in heykelinin olduğu metal duvara “Tarihimizi yok etmeyin. Tarihimizi koruyun, onu öğrenin ve böylece aynı hatalar tekrar yapılmasın” yazılı bir afiş yapıştırılmıştı. Westminster terörist saldırısında bıçaklanıp ölen silahsız polis memuru Keith Palmer’ın anıtının önüne tuvaletini yapan saygısız kişi tüm gazeteler tarafından kınandı ve polis tarafından tutuklandı. Priti Patel olay için “Korkunç ve utandırıcı, bugün küçük bir azınlık saldırganca kabadayılık yapmıştır, bu kabul edilemez, bunu yapanlar yasanın en sert şekliyle karşılaşacaklardır, ırkçılık kesinlikle kabul edilemez” dedi.

MEDYA ÇALKALANDI

The Guardian gazetesinin haberine göre Trafalgar Meydanındaki hava aşırı sağcılardan gelen tehditler yüzünden ‘ağır ve çirkin’di. Gazetenin haberine göre ırkçılık karşıtı gösteriler yalnızca eşitlik isteyen bir havadaydı, ama bu aşırı sağcı gösteri savaş oyunu havasındaydı. Hyde Park’ta “Black Lives Matter” pankartı taşıyan Sasha Johnson “Biz sakince gösteri yaparken zorba tanıtılıyoruz, içki içip, sarhoş olup, bu anıtlara tuvaletini yapanlar ise anıt koruyan oluyorlar” dedi.

The Telegraph gazetesinin haberine göre birçoğu futbol holiganı olan “anıt koruyucular” anıtları korumakla ilgilenmekten çok futbol maçlarında görülen maço davranışlarla polise ve gazetecilere yumruk attılar ve bazı kişiler Nazi gibi sağ kollarını kaldırarak Nazi selamı verdiler. Bazı göstericiler askeri bere takıp askeri bayrak taşıyordu. Turistler bu olaylara dehşetle baktılar.

The Sunday Times “Churchill, Gandi, Mandela yaşasa bu taşkınlığa ne derdi başlığıyla konuyu benzer bir şekilde işledi. Independent gazetesi de “Bir ülkenin sömürgeci tarihi tarihte kalmadı, bugün de yankılanıyor” dedi. The Guardian’dan Barbara Ellen UKİP Partisi kurucusu Nigel Farage’ın sonunun geldiği başlığıyla “Son kullanım günü doldu” dedi.

İşçi Partisi Başkanı Sir Keith Starmer da benzer sözler söyleyerek “Bu kişilerin kazanmasına izin vermemeliyiz” dedi. Polis aynı gün ırkçılık karşıtı gösterilere tatsız kavgalar olmaması için izin vermedi. Buna karşın yer yer ırkçılık karşıtı gösteriler oldu. Halktan bazı kişiler “Bu aşırı sağcıların istediği bizi korkutup sindirmek, sinmeyeceğiz, korkmayacağız, biz buradayız” dediler.

“Stand Up To Racism” (Irkçılığa Karşı Ayağa Kalk) grubu Eş Başkanı Weymann Bennett “Bu aşırı sağcıların kabadayılık ve saldırganlık yapmasına izin vermek rezalet bir şeydir. Bunun nedeni “Black Lives Matter” (Siyahi Hayatlar Önemlidir) hareketine yeterli desteği vermeyen ve de bu aşırı sağcılara yeşil ışık yakan Başbakanımızdır. Biz eşitlik istiyoruz” dedi.

Londra Belediye başkanı Sadık Han da “Bu saldırganlık rezalet” gibi sözlerle ırkçılığa karşı çıktı. Eylemde görev alan polisleri övdü, “Çok başarılı oldular” dedi.

Ülkenin diğer kentlerinde ırkçılığa karşı sakin gösteriler yapıldı, hiç kimse tutuklanmadı.

OKULDA IRKÇILIK SKANDALI

Bu arada, The Guardian’ın haberine göre Londra’daki ünlü ve itibarlı Westminster isimli özel okulun 250 kadar mezunu okula bir mektup yazıp imzalayarak “Okulu öğrenciler arasında zehirli ırkçılık kültürü yaratmakla, esir ticaretiyle olan bağlantılarıyla” suçladı ve siyahi kültürün öğretimini değiştirmelerini, öğrencilerin aktif olarak ırkçı karşıtı olmalarını istedi. Mektup, ırkçı bazı olayların da halı altına süpürüldüğünü açıkladı.

Mezunlar okulda öğrenciyken bir tek siyahi yazarın kitabının okutulmadığını, siyahi tarih ve İngiltere’nin esir ticaretindeki rolüne derslerde değinilmediğini belirttiler. UCL Legacies of British Slave Ownership isimli web sitesi bu okulun en az 28 mezunun esir ticaretiyle bağlantısı olduğunu belirledi. Bu mezunlardan daha önce Londra Belediye Başkanlığı yapmış W. Beckford’un da Jamaika’da 3 bin esir çalıştırılan bir malikanesi olduğu belirtildi.

SÖMÜRGECİLİK TARİHİ ÜNİVERSİTELERDE İŞLENMİYOR

Aynı gazetenin haberine göre üniversiteler de müfredatlarını değiştirme, kolonileşmeye daha çok yer verme ve kolonileşmenin bugünkü ırkçılıkla bağlantısı gibi konuları işlemede benzer bir baskı altındalar. Yapılan araştırma şu an 128 üniversiteden yalnızca 24’ünün sömürgelerden çekilme konusunu işlediğini ortaya koydu.

Eğitim uzmanları, Oxford Oriel Kolej’indeki sömürgeci, eski Rodezya, şimdiki Zimbabve’ye ismini veren Cecile Rhodes’in heykelinin kaldırılması için 2015’te kampanya başlatıldığını, ancak başladı başlayalı bu konuda pek yol alınmadığını belirttiler.

JOHNSON KOMİSYON KURDU SİYASİLER SAMİMİYETSİZ BULDU

Bu olaylar karşısında Başbakan Boris Johnson eşitsizliği inceleyecek bir komisyon kurduğunu The Telegraph gazetesine yazdığı bir makale ile bildirdi, ancak bu komisyonda kimler bulunacak, zamanlama ne olacak gibi ayrıntılara yer vermedi. Irkçılıkla ilgili öyküyü değiştirmek isteğini, BAME (Siyah, Asyalı, Azınlık ve Etnik) toplumunun akademik yaşamda çok başarılı olduklarının görülmesini istedi. Bu sözleri alkışlayanlar olduğu gibi yetersiz, derinliksiz ve samimiyetsiz bulanlar da oldu.

Bu komisyonun bir nedeni de korona virüsten ölenlerin çoğunluğunun orantısız bir şekilde BAME, yani etnik olarak beyaz olmayan, Afrika ve Asya kökenli olan azınlıklar olması. Ayrıca BBC’ye göre 1945ten sonra Jamaika’dan işçi olarak getirilen, Britanya kimliği, sağlık hizmeti verilmeyip kötü davranılan insanların durumunun son yıllarda ülkede “Windrush skandalı” olarak yankılanması da halkın devlete olan güvenini zedelemiş durumda.

Gölge Adalet Sekreteri David Lammy, 16 Haziran Salı günü Johnson’ın bu komisyonu bir sigara paketi arkasına yazdığını, ciddi hiçbir adım atmadığını, kendisinin 35 maddelik elle tutulur bir planı önceden önerdiğini, Başbakan’ın niyetinin gerçek eşitlik olmadığını söyledi. The Guardian’dan John Crace de, bir komisyona gerek olmadığını, bu konuda yapılmış sayısız araştırma, yazılmış yazı olduğunu, Başbakan gerçekten bu konuda adım atmak istese bu çalışmaları değerlendirip hemen somut adımlar atabileceğini yazdı.

İKİNCİ LEOPOLD’UN HEYKELLERİ DE GİDİYOR

CNN’in haberine göre Belçika’daki “acımasız” olarak tanınan Kral Leopold II’nin heykelleri de sökülmeye başlandı. 1865-1909 yılları arası 40 yıldan fazla Belçika kralı olan Leopold II şimdi Kongo olan Afrika bölgesinde, fildişi ve kauçuk sayesinde çok zengin olmuştu. Afrikalıları kauçuk sağlama işinde ölesiye çalıştırdı, 10 milyon insanın ölümüne neden oldu, milyonlarca insanın elini ve bacağını kestirerek sakat bıraktırdı. Portekiz, Fransa, Almanya da Leopold’u örnek aldı, ama yaşamının sonuna doğru Leopold “Cani” olarak görülmeye, adlandırılmaya başlandı.

612 BİN KİŞİ İŞİNİ KAYBETTİ

Diğer yandan İngiltere'de işsizlik verileri açıklandı.

İngiltere'de işsizlik, nisan ayında yüzde 3,9 seviyesini korumasına karşın mayısa ilişkin öncü veriler ülkede 612 bin kişinin işini kaybettiğini gösteriyor.

İngiliz İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, ülkede işsizlik nisanda yüzde 3,9 ile bir önceki aydaki seviyesini koruyarak yüzde 4,7 olan beklentinin altında kaldı.

ONS açıklamasında, mayıs ayına ilişkin öncü verilerin, şirketlerin ücret bordrolarında gösterilen çalışan sayısının mart ayına kıyasla 612 bin azaldığına işaret ettiği belirtildi.

Verilere ilişkin değerlendirmede bulunan ONS Ulusal İstatistik Başkan Vekili Jonathan Athow, "Ekonomideki yavaşlama istihdam piyasasının da etkiliyor. Özellikle çalışma saatlerini..." ifadelerini kullandı.

Ülkede Kovid-19 kaynaklı ölüm sayısı 42 bine yaklaşırken, vaka sayısı da 300 bine yaklaştı.

İngiltere, Kovid-19 kaynaklı ölü sayısı bakımından Avrupa'da birinci, dünyada da ABD ve Brezilya'dan sonra üçüncü sırada yer alıyor.

Sonraki Haber