İflaslar ve işsizlik artıyor
İngiltere zor bir dönemden geçiyor. Enflasyon almış başını gitmiş. Gündelik tüketim malzemeleri ve gıdaların fiyatı arttı ve artıyor.
Çalışan kesimin sterlin geliri artmıyor ama sterlinin çarşıda pazarda alım gücü azalıyor. İngiltere Merkez Bankası FED'i takiben faizleri artırmaya devam ediyor. Çalışma çağındaki İngiliz ailelerinin çoğunun yüklü ev kredisi borçları var ve bu borçların hemen hepsi değişken faizli (piyasa faizi artınca borcun yekûnu de artıyor). Ortalama bir ailenin 300 bin sterlinlik 30 senelik ev kredisi borcu varsa ve bu borcu birkaç sene önce yüzde 1,6 faiz ile aldıysa şimdi yüzde 5 faiz ile karşı karşıya ve aylık ödemeleri birçok aile için karşılanamaz hale gelmiş durumda. Evi satmaya kalksa, on binlerce ev satışa konmuş, fiyatlar düşmüş durumda, yine zarar edecek hatta belki bütün evini kaybedip gene bankaya borçlu olacak. Varlık yönetim şirketi Schröders bir rapor yayınladı ve ev almak için son 150 yılın en kötü zamanı olunduğunu söyledi. Ortalama yıllık maaşın 9 katının üzerine çıkmış durumda ortalama fiyatlar. Londra bölgesinde 12 yıllık kazancın da üzerine çıkmış durumda. Detaylara girersek, kadın çalışan maaşları için bu durum daha da kötü.
(İskoçya'da ise durum Birleşik Krallık'ın diğer bölgelerine göre nispeten iyi seviyede.)
Perakende sektöründe işler özellikle kötü gidiyor. "Centre for Retails Search" isimli araştırma kurumunun raporuna göre sadece son yedi haftada 15.000 perakende çalışanı işten çıkartıldı. Kriz hem küçük perakendecileri hem de büyükleri vurmuş durumda. Maliyet azaltma programları çoğu firmada devreye alındı. Hayli bilinen perakendeciler olan Paperchase, Tile Giant, M&Co gibi firmalar iflas bayrağını çektiler ve yönetimleri kayyum benzeri yapılara geçti. Pandemi döneminde dağıtılan faizsiz veya düşük faizli kredilerin geri ödeme dönemleri de geldi. Bu etkiler enerji fiyatları ve faizlerin getirdiği maliyetler ile birleşti ve firmalar peşi sıra iflas ilan etmekteler. 2023 boyunca perakende, seyahat, otelcilik gibi sektörler başta olmak üzere iflasların devamı bekleniyor.
İngiltere'de kayyum ataması altında olan bazı perakende firmalarının (Tile Giant ve M&Co olabilir) bazı varlık ve markalarının Türk yatırımcılar tarafından satın alınmasının Türkiye'nin İngiltere'ye yaptığı ihracatın, yeni dağıtım kanalı desteği ile artışında önemli katkısı olabilir.
Ekonomi baş aşağı giderken Ukrayna cephesine Britanya'nın askeri desteği tam gaz devam ediyor. Silah sevkiyatları kargo uçakları ile artık Ukrayna'ya değil, Ukrayna sınırına yakın Polonya şehirlerine gönderiliyor. İlginç şekilde iktidar partisi yanlısı basın kurumları hala yetersiz askeri destekten söz edip hükümetten ve Rishi Sunak'tan askeri harcamalara aktarılan bütçenin artırılmasını savunan yayınlar yapıyorlar. Biraz utanan medya grupları bu yayını direk yapmıyor, okuyucu mektubu kılıfı üzerinden yapıyor. Geçen sene Ukrayna'ya askeri yardım olarak aktarılan 2,3 milyar sterlinlik kaynağın bu sene aşılması planlanıyor. Allah akıl fikir versin diyelim.
Benzer bir gelişmeyi İran ile ilgili İngiliz ve Amerikan basınında çıkan haberlerde görüyoruz. Geçen hafta İran'ın nükleer silah geliştirmeye çok yakın olduğu ile ilgili bazı haberler çıktı ve kaynak Uluslararası Atom Enerji Ajansına (IAEA) dayandırıldı. Haberlere göre IAEA müfettişleri ilgili tesislerde yüzde 85 seviyesine kadar zenginleştirilmiş uranyum tespit etmişler ve nükleer silahın gerektirdiğinden yüzde 6 düşük bir seviyeye kadar gelindiğini belirtmişler. İran daha önce nükleer silah peşinde olmadığını açıklamıştı. Batı basınında İran ile ilgili çıkan haberlere şüphe ile yaklaşmak gerekir ancak bu tür haberler bir askeri operasyon öncesinde kamuoyunu hazırlamak amaçlı yapılıyor olabilir. İran'a yönelik yapılabilecek bir askeri operasyonun tüm bölge için büyük istikrarsızlık, sefalet ve göç dalgaları yaratma ihtimali vardır ve Türkiye, İran'ın istikrarsızlaştırılmasına yönelik her türlü girişime karşı önleyici politikalar üretmelidir.