İnsancıl, esprili, coşkulu ağabeyim...
2018'in 11 Mayıs'ı… Annemin telefonu çalıyor, sanırım saat akşam 21.00 civarı. Arayan, Balkan göçmeni ailemizin Üsküp'ten göçmüş eski mi eski bir arkadaşı. Telefonu kapadıktan sonra, arkadaşının, "Az önce Ulusal Kanal'da izleyince öğrendim, haberlerde gösterdiler, çok üzüldüm. Selahattin Bilal (annemin dayısı) hayatını kaybetmiş" dediğini iletiyor annem bana. Biz ona haber vermeyi unutmuşuz ama o Ulusal Kanal'dan haberi almış.
Merakla Ulusal Kanal'ın YouTube hesabından 11 Mayıs tarihli haber bültenini ileri sarıyorum gece yarısı. Evet, Üsküp'te ve Türkiye'de sayısız tiyatro oyununda oynayan Selahattin Bilal'in, Selahattin dayımızın vefat haberini aktaran kişi, Teoman Alili. Teoman abi, ana haber bülteninin sonlarına doğru bir haber dönüşünde hüzünlü bir bakış atıyor önce önündeki bilgisayar ekranına. Bir saat haber sunmuş, gündemin yoğunluğu ona vız gelmiş, o an tüm vefa duygusu ile Selahattin Bilal'in ölüm haberini duyuruyor izleyiciye. "Elveda Rumeli'de Mazhar Paşa rolünden tanıyorsunuz. Çok güzel bir muhabbetimiz vardı, şu an gördüm, çok da üzüldüm" deyip kameraman arkadaşından bilgisayar ekranına "zoom" yapmasını istiyor.
Teoman abi, sanırım dünyanın bağ kurulması en kolay insanlarından biriydi. Güler yüzlü, konuşkan, neşeli, bilgili... Bu anonsu dolayısıyla bir gün Parti'nin İstanbul İl binasında ona teşekkür ettiğimde, hemen Selahattin dayım ile anılarından bahsetmeye koyuldu. Oradan Üsküp'ün sokaklarına, çarşılarına bir seyahate çıkardı beni. Ne güzel betimledi oraları, sokak sokak... Hatırlatmaya gerek yok, Teoman abi Türkiye'ye ve Balkanlara sonsuz bir tutku ile bağlıydı.
BASKETBOLA DAİR BİR BİLMECE
Yıl, 2017 olmalı. Teoman abi Ulusal Kanal katına çıkmadan önce klasikleşen Vatan Partisi ziyaretlerinden birinde. Konu basketboldan açılınca kulak misafiri oluyorum. Türkiye Basketbol Ligi'nin 18 takımla mı 20 takımla mı oynandığını tartışıyor 2-3 arkadaş. Takımları tek tek sayıp hesabı tamamlamaya çalışıyorlar. Teoman abi sorular soruyor, tartışma sürdükçe gülüyor, arkadaşların hepsi yanlış hesap yapıyor çünkü. Lig, 16 takımla oynanıyor o dönem. Doğru cevabı verince "İnternetten kopya çekmedin değil mi" diyor bana yine o güleç yüzüyle.
AMATÖR FUTBOL KONUSUNDA AÇTIĞI UFUK
2019'un sonu ya da 2020'nin başları. Koronavirüs salgınının dünya gündemini ele geçirmesinden birkaç hafta öncesi. Deva Çıkmazı'nda Teoman abi ve Merdan (Aslan) amcayı kapının önünden hiç eksik olmayan sandalyelerde oturup konuşurken görüyorum. Selam verip geçmek haksızlık olacakmış gibi geliyor, ikisinin de sohbeti çok güzeldir çünkü. Ben de katılıyorum kıyıdan köşeden. Konu spor gazeteciliğine geliyor. Teoman abinin önerisi net. İstanbul'da sayısız amatör futbol kulübü olduğunu, bu kulüplerin antrenmanlarına gitmek gerektiğini, aynı zamanda bunun Aydınlık'ın satışına da büyük katkı yapacağını tane tane anlatıyor bana. Nasıl sabırlı, nasıl sakin, nasıl önem vererek ve nasıl kararlı konuşuyor. Birkaç hafta sonrasında ise amatör ve profesyonel futbol müsabakaları, hatta Avrupa Şampiyonaları ve Olimpiyatlar bile askıya alınacak; o an aklımızdan bile geçmeyecek şeyleri yaşayacağız, adı batasıca koronavirüs yüzünden. Şu an gözümün önünden geçiyor o öğütleri. Hani film şeridi gibi derler ya... Ufuk açıyor, doğaçlama ya da öylesine değil gayet net ve uygulanabilir şekilde aktarıyor düşüncelerini. Teoman abinin farkı...
Artık adını anmaktan bıkıp usandığım o virüs, Teoman abiyi bizden kopardı. Teoman Alili'nin vatanseverliği, iyimserliği ve güleçliği yaşayacak ama... Yaşatacağız!
Selahattin dayıma selam söyle Teoman abi. İkinizi de çok seviyorum.