Herkes için ücretsiz diyabet sensörü!
18 yaş altına diyabet sensörü Sosyal Güvenlik Kurumunun geri ödeme listesine alındı. Yaş sınırının doğru olmadığını söyleyen Diyabet Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, insülin pompasının da kapsama alınması gerektiğini ifade etti
Tip1 diyabet hastası olan 18 yaş altı çocuklar için sensörlü glikoz izlem cihazlarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödeme kapsamına alınması 28 bin çocuğun hayati riskini en aza indirecek.
Sensörlü glikoz izlem cihazları, şeker ölçümlerinde elde edilen sonuçları, akıllı telefonlar üzerinden anlık olarak hasta yakınlarıyla paylaşıyor, olumsuz bir durumda ise alarm veriyor. Aileler, böylelikle yanında olamadığı süreçte de çocuklarının sağlık durumlarını takip edebiliyor.
‘Diyabet sensörü’ olarak da bilinen cihazlar kan şekerinin düşmesi veya yüksek kan şekeri durumunda alarm benzeri bir ses çıkarıyor. Kan şekeri düzeyini zamanında saptayınca ne oluyor? Aynı çocuklar aynı zamanda sürekli olarak insülin infüzyon pompası kullanan hastalar.
Diyabet Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, “Pompanın da bu çocuklara aynı şekilde verilmesi lazım. İnsülin pompası ve insülin uygulaması sensörden çok daha önemli. Çünkü sensörü biz hastaya vereceğimiz insülinin dozunu ayarlamak için kullanıyoruz. Pompa otomatik olarak insülini veren sistem. İlaç tedavisi.” dedi.
Yılmaz, 18 yaş sınırlamasının da doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı.
İNSÜLİN POMPASI TEDAVİNİN ŞARTI
- 18 yaş altı Tip1 diyabetli çocukların sensörlü glikoz izlem cihazları dışında nelere ihtiyaçları var?
18 yaş altı çocuklara ücretsiz sensör verilmesi, bizim yedi yıllık mücadelemizin sonucunda ulaşmış olduğumuz, çocuklar açısından önemli bir kazanım. Biz de çok mutlu olduk. Ancak şimdi burada birkaç sorun var.
Bu çocuklar hastalıklarının yönetimi için aynı zamanda sürekli insülin infüzyon pompası kullanan hastalar. Pompanın çok küçük bir miktarı geri ödeme kapsamında. Yıllık pompa masrafı bir çocuk için 100 bin lira ile 150 bin lira arasındayken, sadece on beşte birini veriyor devlet: 22 bin lirasını. Pompanın da aynı şekilde birlikte verilmesi lazım.
DEVLET BÜTÜN ÇOCUKLARIN SAĞLIĞINI KORUMAKLA MÜKELLEF
- Alamayan, yeteri kadar alamayıp tedavisi aksayanlar da oluyor mu?
18 yaş altı çocuk olunca aileler bu konuda çok duyarlı. İmkânı olanlar ne yapıp edip, kredi çekip almaya çalışıyor. İmkânı olmayanlar alamıyor, tedavi aksıyor.
Bu bir lüks harcama değil, ihtiyaç. Bütün Avrupa'da, Amerika'da, hatta Ortadoğu'da çocuklara otomatik olarak sağlanan malzemeler. Çünkü devlet 18 yaş altı bütün çocukların sağlığını korumakla mükellef. Çocukların önünde uzun bir ömür var. Çocuklar iyi izlendikleri zaman ve iyi bir şekilde tedavi edildikleri zaman bütün hayatları boyunca diyabete bağlı bir komplikasyon olmuyor. Hayatını da engelleyen bir şey olmuyor. Bu pompaların da sağlanması lazım. Geri ödemeyle verilen, çok düşük bir para.
SENSÖRÜN YILLIK MALİYETİ İLACIN AYLIK MALİYETİNDEN AZ
- Glikoz izlem cihazları kadar hayati önem taşıyor mu pompalar?
İnsülin pompası ve insülin uygulaması, sensörden çok daha önemli, hayati. Çünkü sensörü biz hastaya vereceğimiz insülinin dozunu ayarlamak için kullanıyoruz. Pompa otomatik olarak insülini veren sistem, ilaç tedavisi.
Onun ötesinde devlet yine hastalar için mesela iğne uçlarını, parmak delicileri, bunların hepsini geri ödeme kapsamından çıkardı. Bunlar ailelere çok ciddi yük oluyor.
Ancak öte yandan Tip2 diyabetlilerde lüzumsuz ilaç harcaması var. Çünkü sağlık sisteminde denge yok. Tip1 diyabetli 28 bin çocuğa 3 bin 500 liranın yıllık maliyeti, sayıları 1 milyonu aşan Tip2 diyabetliye aylık verdiği ilaç masrafından az. O ilaçların ne kadarının kullanıldığı ne kadarının kullanılmadığı da bilinmiyor.
ÇOCUKLARIN SAĞLIK İHTİYACI DOĞRUDAN KARŞILANMALI
Devletin önce 18 yaş altındaki çocukların sağlık ihtiyaçlarını doğrudan ödüyor olması lazım. Çocuk sağlığı üzerinden herhangi bir şekilde tasarruf olmaz. Türkiye'de 18 yaş üstü Tip1 diyabetli sayısı yaklaşık olarak 150 bin ile 180 bin arasında. Şimdi bu çocuklar bize soruyorlar, 18’i aştığımızda ne olacak? Orası bilinmiyor.
O hayatı insüline bağlı olan Tip1 diyabetli bütün çocukların giderleri bir kere SUT (Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği) kapsamında olmalı.
TASARRUF OLACAKSA İLAÇTAN TASARRUF EDİLSİN
Devlet ayak protezini ödüyor, farklı protezleri ödüyor, solunum cihazını ödüyor, diyalize ödüyor, bu konularla ilişkili olarak bir sorgulamada bile bulunmuyor. Ama Tip1 diyabetli çocukların insülin salgılaması yapan pankreası uzvu iş görmemeye başladığında bunu niye ödemiyor? Çocukların insülin pompası söz konusu olunca bununla ilgili tasarruf yapıyor.
İnsan sağlığı devletin tasarruf yapacağı bir alan değil. Tasarruf olacaksa lüzumsuz yere sokağa atılan milyonlarca dolarlık ilaçtan tasarruf edilsin. Herkesin evinde bir eczane var, yüzlerce ilaç, binlerce ilaç var kullanılmayan. Onlarda kontrol sağlansın.
VERGİ ALIYORSUN Kİ HALKA HİZMET EDESİN
KKTC insülin pompasına, Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği desteğin üç veya dört katını veriyor. Yunanistan'ı, Bulgaristan'ı söylemiyorum. Avrupa ülkelerinde zaten gidiyorsun pompayı alıyorsun, devlet ödüyor, ilaç ödermiş gibi. Çünkü devletin verdiği bu para, geri ödeme, vatandaşlardan almış olduğu vergiyle oluyor. Vatandaştan vergi alıyorsun ki halka hizmet edesin.
Diğer yerlerde sunuyor ama diyabetle ilişkili olarak kötü bir bürokrasi yönetimiyle hep bunlar ertelemiyor. Kısacası, çocuklara yapılacak geri ödeme, çok gecikmiş bir karar. Avrupa ülkeleri 6-7 seneden beri bunu yapıyor. Karar da sınırlı, 18 yaş altı.
- Çok teşekkür ederiz.
İNSÜLİN OLMAZSA HAYATLARI ÜÇ BEŞ HAFTAYLA SINIRLI
Prof. Dr. Yılmaz, devletin Tip1 diyabetliler üzerinden tasarruf etmeyi bırakması gerektiğini belirtirken şu noktaya dikkat çekti:
“Sağlık planlayıcılarının şunu dikkate alması lazım: Tip1 diyabet insüline bağlı bir hastalık. İnsülin olmazsa, bu çocukların veya bu gençlerin hayatı üç beş haftayla sınırlıdır, ölür bu çocuklar! Kanser hastasının kemoterapisi kadar önemli ki oraya ödenen para da çok düşük.Bu çocukların ihtiyaçlarının maliyeti de çok düşük.
“Onun için devlet, özellikle Tip1 diyabetliler üzerinden tasarruf etmeyi bırakmak, onların bütün haklarını geri vermek üzere karar almak durumundadır.”
ÇOCUKLAR GELECEĞİN DİYABET ADAYLARI
- Diyabetin hızla artmasının nedeni ne?
Diyabeti ikiye ayırıyoruz. Tip1 diyabet ve Tip2 diyabet. Tip1 diyabet, vücutta insülin hormonunun olmadığı otoimmün (bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücudun normal dokularına saldırdığı) bir hastalık. Eskiden otoimmün sisteme bağlıydı ama şimdi görüyoruz ki çevresel faktörler Tip1 diyabetin oluşumunda da önemli: kötü beslenme, yeme içme programı, paketli gıdalar, hazır gıdalar.
Kovid19 salgınından sonra Tip1 diyabet patladı. Bu demek ki Tip1 diyabet sandığımız gibi sadece şahsa olan bir şey değil, çevresel faktörlerden etkilenen bir hastalık. Tip2 diyabet ise yaklaşık yüzde 90'ı ileri yaşlarda görünen diyabet. Toplumun yüzde 20'si Tip2 diyabet. Çok hızlı artıyor. Orada da üç faktör var.
SESSİZ PANDEMİ
Teknolojiyle beraber artıyor. Dünya sağlık örgütü, sessiz pandemi olarak ilan etti. Çünkü çok hızlı yayılıyor. Yüksek teknolojinin gündemimize getirdiği, gündemimize getirdiği yeni hayat modelinden kaynağını alıyor. Bu hepimiz için de öyle. Saatlerce bilgisayar başındayız. Hareketsiz bir yaşam var. Düşük yoğunluklu bir stres var. Dışarıdan yiyoruz, fast food yiyoruz. Yeme, içme kötü, beslenme kötü. Bunlar önce insülin direncini artırıyor.
Fast foodlar, sadece Amerikan Tipi fast food, burger, cips falan da değil. Güneydoğu Anadolu mutfağından kaynaklanan bir fast food modeli var. O da bol ekmek, bol hamur, yağ, kırmızı etten oluşan bir beslenme modeli. Bu da diyabeti arttırıyor.
ÇOCUKLAR DEVLET ELİYLE ‘FAST FOOD’A ALIŞTIRILIYOR
Önlenmesi için ilk önce devletin yapması gereken şey var. Okula başlayan milyonlarca küçük çocuk şimdi okul kantinlerinde devlet eliyle ‘fast food’a alıştırılıyor. Özellikle çocuklarda paketli gıdaların, sağlıksız beslenmenin, okul kantinlerinin tamamen kaldırılması lazım. O gazlı içecekler olmayacak. Mümkün olduğu kadar her şey doğal olacak.
Çocuk okulda normal olarak ev yemeği yiyecek, sıcak yemek konulcak. Nasıl yapar? Diğer ülkeler nasıl yapıyorsa onlar da öyle yapacak. Adam fabrikasında 40 bin kişiye nasıl sıcak yemek çıkartıyorsa, okulda da bir dağıtım sistemiyle sıcak yemek olması lazım. Çocukların sağlıklı yemesi lazım.
En büyük etkenlerden biri artık ekran bağımlılığı oldu. Aileler halen bunun bilincinde değiller. Yani dışarıda gördüğünüz çocukların elinde bir tane telefon var. Çocuk artık o çocukluk çağı oyunlarını oynamıyor, sokağa çıkmıyor. Sürekli evde kalıyor. Servis arabasıyla gidip okulda oturuyor. Okuldan servise biniyor, evde oturuyor. Yemekler dışarıdan isteniyor.
KRONİK HASTALIKLARIN BİR NUMARALI SEBEBİ
Çocuklarda obezite oranı yüzde 30’ların üzerinde çıktı. Dünya ortalamasının çok üstünde, yüzde 38 fazla kilolu, yüzde 15 de obez çocuklar. Bu oranlar toplumun geleceğini riske atıyor. Çocuklar, geleceğin diyabet adayları.
Diyabet ateroskleroz dediğimiz, yaygın hızlandırılmış damar hasarı yapıyor. Diyabet kalp damar hastalıklarının bir numaralı sebebi, infaktrüslerin, beyin damar hastalıklarının ve felçlerin bir numaralı sebebi, böbrek yetmezliğinin bir numaralı sebebi, 20 yaş üstü körlüklerin bir numaralı sebebi, trafik kazalarının dışındaki ampütasyonların bir numaralı sebebi, yani sonuç olarak bütün kronik hastalıkların aşağı yukarı dörtte birinin bir numaralı sebebi.
MÜCADELE PROGRAMI İÇİN DEVLET OLMAZSA OLMAZ
Çocukluk çağı beslenmesinden itibaren basit bir program dahilinde bununla ilişki olarak bir obezite ve diabetle mücadele programı olması lazım. Çok büyük bir iş. İşin içinde devlet olması lazım. O olmadan olmaz.