'Irak’ı kurtarmak milli bir görevdir!'

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın paylaştığı tivitler, diğer Iraklı politikacıların açıklamalarından tamamen farklı. Hareketini Meclis’te en fazla sandalyeye (329 sandalyenin 54’ünü alarak) ulaştıran Sadr, bir tiviti ile sokağı harekete geçirme ve siyasi denklemi değiştirme gücüne sahip tek siyasetçi.

Şark'ul Avsat'ın analizine göre, Sadr’ın dün paylaştığı bir tivit, şu ana kadar yaptığı açıklamaların en kısası olma özelliğine sahip. Nitekim Sadr 5 kelimeden oluşan tivitinde, “Irak’ı kurtarmak milli bir görevdir!” diye yazdı.

Özellikle daha önce 3 kez Sadr Hareketi’nden birinin başbakan olmasını isteyip daha sonra bundan geri adım atan Sadr, bu tivitinde Irak’ın kurtarılması için nasıl bir yolun izlenmesi gerektiğini belirtmiyor. Fakat Sadr’ın rakipleri daha sonradan bu tivitin birkaç anlamının olmadığını, sadece tek bir anlama geldiğini idrak ettiler. O anlam ise Irak’ı kurtarma sorumluluğunun kendisine ve onun yolunu izleyenlere ait olduğuydu.

Mukteda es-Sadr, seçim kampanyalarının başladığı tarihten bugüne Irak’ta allak bullak olan siyasi denklemi birçok kez tersyüz etti. En başından başlamak gerekirse; Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği, seçimden çekilme kapısının kapandığını ilan ettikten sonra Sadr seçimlerden çekildiğini duyurdu. Irak siyasetinde şok etkisi yaratan bu kararın ardından diğer Sadr Hareketi üyeleri de seçimden çekildiğini açıkladı. Yalnız birkaçı hariç. Nitekim o kişiler de Sadr Hareketi'nin mensupları değil Hareket ile ittifak kuran grupların adaylarıydı. Sadr tivitinde “Irak’ın yanmaması için” seçim yarışından çekildiğini belirterek, Şii cephesindeki rakiplerini ve özellikle de kendi yönelimlerine karşı çıktığını söylediği İran destekli grupları suçlamıştı. Sadr’ın çekilme kararı, Sadr Hareketi’nin 100 sandalye alarak başbakanlık koltuğunu teslim alacağını belirttiği açıklamasından sonra geldi. Sadr isim vermeden bazı siyasi aktörleri, Sadr Hareketi’nin başbakanlık makamına talip olduğunu ilan eder etmez Irak’ı yakmak istemekle suçladı. Zira o süreçte paylaştığı tivitte, “Irak, hastanelerden ve elektrik kulelerinden başlayarak yanıyor.” ifadesini kullandı. Sadr’ın çekilmesi, seçimlerin anayasanın öngördüğü normal vaktinde düzenlenmesini talep eden diğer siyasi parti ve grupları güç duruma düşürdü. O süreçte Sadr Hareketi seçimlere katılmadan bu seçimlerin düzenlenmesinin zor olacağı düşüncesinden hareketle ilk kez seçimlerin ertelenmesi fikri gündeme gelirken, herkes açık bir şekilde seçimlerin belirlenen vakitte (10 Ekim’de) yapılmasında ısrar ediyordu.

ŞARTLI GERİ DÖNÜŞ

Sadr ve rakipleri arasında orta yol tutturmaya çalışan siyasi partilerin Sadr’ı seçimlere girmeye teşvik etmesinin en önemli sebeplerinden biri, siyasi dengenin bir partinin aleyhine olacak şekilde başka bir partinin lehine değişmesini önlemekti. Zira Sadr Hareketi büyük bir seçmen kitlesine sahip. Sadr’ın seçimlere katılmamasının sokağa yansımaları olabilirdi ki bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir ve muhtemelen Şiiler arasında çatışmaya sebep olur. Sadr’ın çekilme kararını ilan etmesinin ardından ülkenin güney ve orta kesimindeki şehirlerde ve Bağdat’ta Sadr’ın yerini almak ve oluşan boşluğu doldurmak isteyen partiler harekete geçti. Diğer bazı Şii, Sünni ve Kürt partiler ise Sadr’ı seçime dönmesi için ikna çalışmalarına devam etti. İki hafta süren özel müzakereler sonucu Sadr şartlı olarak seçim yarışına dönmeyi kabul etti.

Arabuluculuk yapan siyasi parti ve gruplar, Sadr’ın anayasa değişikliği ve reform ile mekanizmalarına ilişkin şartlarını kabul etti. Taraflar bu konuda bir belge imzaladı. Sadr bu gelişmeden sonra seçim yarışına geri döndü. Bu karar kamuoyuna ilan edilir edilmez Sadr Hareketi ikinci kez Meclis’te en fazla sandalyeyi alarak başbakanlık koltuğunu almayı hedeflediğini açıkladı. Sadr da başbakanlık koltuğuna “hakiki bir Sadr’lının” oturmasını istediklerini belirtti. Bu ısrarın üzerine Sadr’ın rakipleri hesaplarını tekrar gözden geçirdi ve Şii kitlenin önünde Sadr ile kozlarını paylaşmak için kolları sıvadı. Fakat Sadr iki gün önce başbakanlık koltuğuna “bir Sadr’lının” oturması kararından vazgeçti.

Bu noktada dikkatleri üzerine çeken ve Sadr’ın da desteklemesi hasebiyle en uygun aday olarak halihazırda başbakanlık görevini icra eden Mustafa el-Kazımi ön plana çıkıyor. Kazımi’de karar kılınması halinde Sadr’ın rakipleri hesaplarını yeni baştan gözden geçirmek durumunda kalacak. Çünkü Kazımi diğer tüm parti ve grupların ortak rakibi konumunda bulunuyor. Fakat Sadr’ın dün paylaştığı tivitte “Irak’ın kurtarılması” gerektiğini ifade etmesi, herkesi bir kez daha hesaplarını gözden geçirmeye sevk etti ve muhtemelen bu durum seçim gününe kadar böyle devam edecek. Seçim günü geldiğinde Seçim Komiserliği, rakiplerden hangi tarafın kazandığını ve kimlerin hükümetin kurulacağı güne kadar nefesini tutacağını ilan ettiğinde her şey açığa kavuşmuş olacak.

Sonraki Haber