İran Başkonsolosu Aydınlık’a konuştu: Devrimle milli egemenliğimizi kazandık

İstanbul Başkonsolosu Javad Maboudi Far, İran Devrimi’nin 42. yılını değerlendirdi. Devrimin temel felsefesinin bağımsızlık olduğunu vurgulayan Far, ‘Ambargolar etkili olmadı. İran ve Türkiye zor zamanlarda dost olduklarını kanıtladı’ dedi.

Bugün İran'da Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğinde 11 Şubat 1979'da gerçekleşen Devrim’in 42. yıl dönümü.

Her sene tüm şehirlerde geniş kitlelerin katılımıyla kutlanan yıldönümü gösterileri, bu sene yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sembolik bir şekilde yapıldı.

Bu seneki Devrim kutlamaları, İran'da kullanılan hicri şemsi takvim ve miladi takvim arasındaki farktan kaynaklı 1 günlük sekme ile 10 Şubat'ta gerçekleşti.

Başkent Tahran başta olmak üzere, ülkenin muhtelif şehirlerinde vatandaşlar araçların içinde ve motosikletlerin üzerinde oluşturdukları konvoylarla Devrim’in dönümünü kutladı. Araçların üzerine yapıştırılan ‘Kahrolsun ABD, Kahrolsun İsrail’ yazılı dövizler dikkat çekti.

İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Javad Maboudi Far, Devrim’in 42. yıldönümünde konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

PANDEMİ ÖNLEMLERİ

  • Son 10 gündür İran’da Devrim’in 42. yıldönümü için etkinlikler yapılıyor. Bugün de başkent Tahran’da bir tören yapılacak. Bu kutlamaların önceki senelerde kalabalık ve coşkulu geçtiğini biliyoruz. Ancak bu yıl Kovid-19 salgını sebebiyle kutlamalara dair getirilen kısıtlamalar, önemler var mı? Nasıl bir program izleniyor? Ayrıca Başkonsolosluğun özel bir programı, etkinliği olacak mı bu konuda?

Bahsettiğiniz gibi bu yıl korona pandemisinin ortaya çıkması ve sağlık yönetmeliklerine uyma ihtiyacı nedeniyle siz değerli misafirlerimizi geçmiş yıllarda olduğu gibi İstanbul'da ağırlayamıyoruz. Bu nedenle töreni sosyal ağlarda sanal form şeklinde yapacağız.

‘MİLLİ EGEMENLİĞİMİZİ KAZANDIK’

  • Devrim’den kısa süre sonra İran’a yönelik ABD ambargolarının başladığını biliyoruz. Bu ambargolar günümüze değin sürdü. İran’ın ambargolara rağmen bugünkü gibi egemen, bağımsız bir ülke olmasında Devrimin rolü nedir?

İran halkının İslam Devrimi'nin temel çıkış noktası, ABD'nin Şah zamanında İran’ın iç ve dış politikaya müdahalesine karşı protestolarıydı. İran halkının kimliğinin dayandığı iki yüz yıllık büyük tarihsel destek, İranlıların Amerika Birleşik Devletleri’nin hakimiyetine girmesine izin vermiyor, bunu kabul etmiyor.

Rahmetli İmam Humeyni'nin ayaklanmasının dönüm noktalarından biri, İran’da Amerikan askerlerine uygulanan kapitülasyon ayrıcalığı idi, ki bu ayrıcalık onlara İran’da suç işledikleri halde, kendi topraklarında yargılanma imkanı tanıyordu. Bu konu İran’ın milli egemenliğine bir hakaret idi ve bu olay merhum İmam Humeyni’nin şiddetle karşı çıkmasına ve 1963 yılında Kum kentinin ayaklanmasına neden oldu. İran halkı ulusal haysiyet ve siyasi bağımsızlık sevgisi ile İmam Humeyni önderliğinde İran İslam Devrimini başlattı ve 11 Şubat 1979'da kazandı.

İktidarın ana bileşeni ve siyasi sistemin tutarlılığı, onun siyasi felsefesinin bağımsızlığıdır.

İran İslam Devrimi, o dönemin iki ünlü modelinin, yani Batı kapitalizmi ve Doğu komünizminin egemenliği sırasında yeni bir model tasarladı. İran'daki fıkhi hukuk kaynakları ve siyasi düşünceye dayalı İslam Cumhuriyeti'nin dini temelli demokrasi modeli ile yeni ve güçlü bir hükümet kuruldu.

‘SİYASİ BAĞIMSIZLIĞIMIZ SAYESİNDE MAZLUMLARIN YANINDAYIZ’

  • İran İslam Devrimi ülkenin dünyadaki konumuna nasıl etki etmiştir?

İslam Devriminin siyasi sisteminin şeklini "İslam Cumhuriyeti" sağladı, yani ilk kez iki yüzyıl sonra artık İran sömürge güçlerine tabi olmayacaktı ve İran İslam Cumhuriyeti uluslararası sistemde bağımsız bir aktöre dönüştü.

Tam olarak bu konu sömürgecileri kızdıran nokta oldu ve halkımıza karşı her türlü ağır ve karmaşık komployu planlama gerekçeleri oldu. Bu nokta, İslam Devriminden sonra İran halkının düşünce ve siyasi bağımsızlığıydı.

Dünya artık İran'ı bağımsız bir aktör, İslam dünyasının haysiyetinin bir destekçisi, Filistin halkının güçlü bir destekçisi ve Kudüs işgaline karşı bir ülke olarak görüyor.

Sömürge güçlerinin İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı 42 yıllık kapsamlı düşmanlığının nedeni ülkenin siyasi bağımsızlığıdır. İran İslam Cumhuriyeti'nin şu ana kadar İslam ülkelerinin halklarına ve hükümetlerine karşı dostane ve destekleyici tavrı bu yeni politika sayesinde oluşturmuştur.

Görüyorsunuz, Kuveyt, Saddam'ın İran'a uyguladığı sekiz yıllık savaş sırasında Irak'taki Baas rejimine ulusal ve lojistik destek sağladı. Ancak daha sonra Saddam, Kuveyt'i aynı saldırganlık ruhuyla işgal etti. İran İslam Cumhuriyeti Kuveyt hükümeti ve halkına yardım etti. Suudi Arabistan, BAE ve Körfez İşbirliği Konseyi'nin diğer üyeleri tarafından son Katar kuşatmasında, İran, kardeş ülke Türkiye ile birlikte Katar'ın yardımına koştu ve halkının ve hükümetinin acı çekmesine izin vermedi.

Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti’nin, bölge ülkeleri ve Batı'daki bazı ülkeler tarafından hazırlanan 2016 yılındaki darbeye karşı Sayın Erdoğan hükümetine verdiği güçlü destek ortadadır.

İslam'ın büyük şehidi General Kasım Süleymani'nin Bağdat’a IŞİD işgalinden kurtulması için verdiği destek de yine bu yöndeydi.

DEVRİM’İN ÖNEMLİ BAŞARISI: KADININ KONUMU YÜKSELDİ

  • Devrim’in 42. yılında sizce karşımızda nasıl bir İran tablosu var? Sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi, teknolojik, bilimsel gelişmeler açısından değerlendirebilir misiniz?

İran'da dini demokrasiye dayalı siyasi sistem, bazılarını tanımlayabileceğim pek çok başarı elde etti:

  • Kadınların statüsünün toplumda yükselmesi bunlardan biri. Şu anda İran üniversitelerine giriş oranlarının yüzde 62'sinden fazlasını kadınlar oluşturuyor. Kadınlar pek çok üst düzey yönetim kadrolarında yönetici, bakan, milletvekili, büyükelçi olarak bulunuyorlar. Yerli ve yabancı spor dallarında şampiyonluk gibi üst pozisyonlardalar. İslam Devrimi öncesi böyle bir şey yoktu.
  • Devrimden önce 20 üniversitemiz vardı, şimdi 2 bin 569 üniversite, İslam dünyasında bilim üretiminde birinci sırada ve dünyada 16. sırada.
  • Okuryazarlık oranını yüzde 45'ten yüzde 95.2’ye yükseldi.
  • Şah zamanında Uluslararası Film Ödülleri 3 idi, İslam Cumhuriyeti dönemi 2 Oscar ve İranlı sinema oyuncuları dahil 41 ödül ve 201 uluslararası ödül aldı.
  • İran'ın son iki yüzyıldaki tarihi eksikliklerinden biri, ulusal bir savunma endüstrisinin olmamasıydı. İran İslam Cumhuriyeti döneminde Batı ambargosuna rağmen çok geniş ve ileri teknolojiye sahip denizaltı, 2000 km menzili aşan balistik füzeleri, saldırı ve keşif insansız hava araçları, ayrıca Khordad 3 adı verilen güçlü İran uçaksavar füze sistemleri geliştirildi. Örneğin, 20 Haziran 2019’un gece yarısı olduğu gibi, Amerika’nın 250 milyon dolarlık Global 95 / Hawk drone'u tespit edilip vurabiliyor.
  • Buğday üretimi 4 milyon tondan 13 milyon tona yükseldi.
  • Ayrıca, bağımsız olarak bir kaç uyduyu uzaya gönderdik.

MİLLİ GURUR YENİDEN KAZANILDI

  • İran İslam Devrimi halk için ne ifade ediyor? Hangi değerleri temsil ediyor?

İslam Devrimi ve dini demokrasiye dayalı bir düzenin kurulması, İran halkının tarihsel taleplerine bir cevaptı. Eski Şah döneminde, Amerikalıların İran'ın siyaseti, ordusu ve ekonomisi üzerindeki tam hakimiyeti sırasında, halkımızın milli gururu zedelendi ve İslam Devrimi ile bu arzuyu yeniden kazanarak milli gururu gerçekleştirdiler.

Dini demokrasi İran'da kurumsallaştırıldı ve şimdiye kadar başkanlık, parlamento, yerel konseyler vb. hahil olmak üzere 40'ın üzerinde seçim turu yaptık. İlginçtir ki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışında, Avrupa'da yaşayan İranlılar ve ABD’de yaşayan İranlıların geniş katılımı, İran İslam Cumhuriyeti sistemine İran dışındaki yurttaşların da güven ve ilgisini göstermektedir.

GENÇLERİN TALEPLERİ ÜNİVERSİTE VE İŞ

  • Halkın Devrime bağlılığı ve inancı sürüyor mu? Özellikle genç nesil bu konuda nasıl bir bilince sahip? Gençlerin Devrimin gelişimine dair ne gibi beklentileri ve talepleri var?

İran halkının İran İslam Cumhuriyeti sistemine büyük ilgisinin en son işaretlerinden biri, Devrim Muhafızları'nın en etkili komutanı olan General Kasım Süleymani'nin cenaze törenine eşi görülmemiş muazzam katılımı oldu. Ayrıca İran İslam Devrimi'nin zaferinin her yıldönümünde İran halkının büyük yürüyüşleri de buna işaret. Bu da İslam Devrimi'nin İran halkının kalbinde yattığını gösteriyor.

İranlı gençlerin, hükümet yetkililerimizin tüm güçleriyle karşılamaya çalıştıkları hızlı teknolojik gelişmeler nedeniyle yeni talepleri var. İran'ın tüm şehirlerinde yüksek öğretimin yaygınlaştırılması ve üniversitelerin kurulması da bu talepler doğrultusunda ve gençlerimizin geleceğinde daha uygun iş olanakları bulabilmeleri için yapılmıştır.

‘TÜRKİYE VE İRAN DOSTLUKLARINI KANITLADI’

  • Devrimin 42. yılında Türkiye-İran ilişkilerinin geldiği noktayı nasıl tanımlarsınız?

İran ve Türkiye her mevsim dost ve kardeştir. Aramızdaki tarihi ve kültürel bağ çok derin ve inşallah bu dostluk tarihe kadar devam edecek.

Artık iki ülke cumhurbaşkanları arasında samimi bir ilişki var ve dışişleri bakanlarımızın çok sayıda Tahran ve Ankara ziyaretleri mevcut. Neyse ki, iki tarafın makro-politik iradesi, kapsamlı ve büyüyen ekonomik ve politik ilişkilere yol açtı. Son on yıllardaki iniş çıkışlar İran ve Türkiye'nin zor zamanlarda dost olduklarını kanıtladı.

Önceki sorunun cevabında belirtildiği gibi, Soğuk Savaş sırasında iki paradigmanın varlığı ve 20. yüzyılın ikinci yarısının hemen hemen tüm devrimlerinin bağlı olduğu kapitalizm ve komünizmin siyasi modeli, dini siyasal yaşamın dışında tutmaktı. Ancak bu sırada rahmetli İmam Humeyni’nin, temel sloganlarından birinin ‘ne Doğu ne de Batı, İslami’ olduğu, İslam Cumhuriyeti doktrinine dayanan büyük ve tam teşekküllü bir devrimi zafere ulaştı. Bu yeni bir strateji İslam-ı Muhammedi’nin adını yeniden dünyada canlandırdı.

RUHANİ: İRAN HALKI EKONOMİK SAVAŞI KAZANACAK

Devrim’in 42. yıldönümü kutlamalarına video konferans yoluyla katılan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, yaptığı konuşmada, ABD yaptırımları, nükleer anlaşma ve 18 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ruhani, "Milletimiz, üç yıllık direnişin ardından (ABD'nin başlattığı) büyük bir ekonomik savaşı kazanmak üzere ve böyle bir durumda İslam Devrimi Zaferi'ni kutluyoruz" dedi.

Özellikle üç yıldır ekonomik bir savaşla karşı karşıya olduklarını söyleyen Ruhani, “Biz ülkeye empoze edilen savaşta (8 yıllık İran-Irak Savaşı) büyük bir zafer elde ettik ve bu savaşı da Yüce Allah'ın yardımıyla kazanacağız. Karanlık gecenin sonu aydınlıktır" ifadelerini kullandı.

Trump'a karşı ortaya koydukları duruş nedeniyle dünyanın İran'a borçlu olduğunu söyleyen Ruhani, "İran halkı, Beyaz Saray'daki zorbaya karşı durmasaydı ve direnişiyle onu yenilgiye uğratmasaydı, Trump, maliyetsiz ve zahmetsiz bir şekilde zafere ulaşırdı" dedi.

Ruhani ayrıca 18 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herkesi sandığa gitmeye çağırarak, "Herkes seçimlere maksimum katılımı düşünmelidir. Seçimlerde yüzde 73-75 katılım bekliyoruz. Rekabet içinde ve sağlıklı bir seçim olması için katılım olmalıdır" açıklamasını yaptı.

İRAN DEVRİMİ

İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, ABD ve Batılı devletlerin ülkeye müdahalesine karşı artan halk ayaklanmalarının önüne geçemediği için 16 Ocak 1979'da ülkeyi terk etti. Pehlevi'nin daha önce idama mahkum ettiği İmam Humeyni 1 Şubat'ta Fransa'nın başkenti Paris'ten döndü, dönüşünde kendisini Tahran Havaalanında 3 milyon İranlı karşıladı. 11 Şubat 1979'da ülkede Humeyni’nin önderliğinde İslam Devrimi ilan edildi.

Sonraki Haber