İran’ın İsrail’e gece düzenlediği saldırının önemli ayrıntıları

Hemen bir sonuca varmayın, parti devam ediyor. İran'ın bir gecede İsrail'e çok sayıda füze ve insansız hava aracı (İHA) fırlattığı saldırıyı özetlerken, şüphecilerin tepkisine dikkat çekmeden edemiyorum

Hedeflerin yüzde 99'unun vurulması ve İranlıların “bir kez daha kendi beklentilerini karşılayamadığı gerçeği” hakkında hayal kırıklıklarını gizlemeden yazıyorlar. Sosyal medyada İran'ın saldırısının gerçek bir sonuca ulaşmasından ziyade bunun bir gürültü olduğuna dair pek çok şey söylendi. Bir de İran'ın sadece istihbarat amaçlı bir hedefe ulaştığı konuşuldu.

Abbas Djuma

Ancak neredeyse hiç kimse İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlediği saldırının ardından İran İslam Cumhuriyeti'nin içinde bulunduğu durumun inanılmaz karmaşıklığına dikkat çekmedi. Tahran'ın Tel Aviv'e öyle bir yanıt vermesi gerekiyordu ki;

1. Zavallı ve inandırıcılıktan uzak görünmemeliydi.

2. Belirli askeri hedeflere ulaşması gerekiyordu.

3. Üçüncü Dünya Savaşının fitilini ateşlememeliydi.

İlk meseleyi halletmek için İran'ın sadece aracı güçlerle değil, kendi başına vurması gerekiyordu. Bu yapıldı.

İkincisi; füzelerin ve İHA’ların çoğu İsrail ve ABD'nin hava savunma sistemleri tarafından düşürülmüş olsa da bazı füzeler geçmeyi başardı ve hedeflerine ulaştı. İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, bunların İsrail ve Suriye sınırındaki istihbarat merkezi ve İsrail'in Nevatim hava üssü olduğunu söyledi.

Üç numaralı meseleye gelirsek; bir dünya savaşı başlamadı. Tıpkı 2020'de İranlıların General Süleymani suikastına yanıt olarak Irak'ta Amerikalıları vurması gibi.

Çok güzel! Bence İran bir alkışı hak ediyor.

İran'ın saldırısının ne kadar etkili ya da etkisiz olduğu konusunda fikir yürütmek için erken olduğunu da eklemeliyim. Tüm propagandacıların faal desteğiyle İsrail propagandasının şu anda yaptığı şeyin tam olarak bu olması dikkat çekicidir. İsrail, dikkatleri özellikle şu detaylardan uzaklaştırıyor:

1. İran güçlü bir şekilde saldırmadı, sadece İsrail'i tokatladı. Çok açık ki İran, ABD'nin içine çekileceği bir savaş başlatmamak için böyle yaptı. Çünkü Netanyahu'nun istediği de tam olarak ABD'yi savaşa çekmekti. Yani İran, İsrail'in kışkırtmasına kanmadı.

2. İran çoğunlukla âtıl durumda bekleyen eski füzeleri ve insansız hava araçlarını (İHA) kullandı. Ancak bunlar bile gösterişli bir vuruşla İsrail'e ekonomik zarar vermek için yeterliydi. Bu füze ve İHA'ları düşürmenin maliyeti, füze ve İHA'ların maliyetinden çok daha yüksekti. Gerçekten sert bir vuruş isterse İran'ın başka yöntemleri var.

3. Tahran bir kez daha Tel Aviv'in zayıf noktasını gösterdi. İsrail'in hep birlikte, yani eşgüdümle vurulabileceğini gösterdi. Kanepe yorumcuları için çok yetersiz olan yıkım derecesi, füzelerin ve İHA'ların türüne bağlı olacaktır. İran'ın elinde farklı modeller de dahil olmak üzere bunlardan çok sayıda var.

4. İsrail'in kafası 7 Ekim'de olduğu gibi yine karışık. Karşılık vermesi gerekiyor ama nasıl? İran'ın aracı güçlerini vurarak mı? Tamam, vurdu diyelim ama sonra ne olacak? İran'ı mı vuracak? Öyle bir durumda 2. maddedeki senaryo geçerli olacaktır.

Tahran topu Tel Aviv'e attı ve şimdi Tel Aviv, İran'ın içinde bulunduğu zor durumu anlatırken başta açıkladığım üç meseleyle karşı karşıya. Peki İsrail bunları İran İslam Cumhuriyeti'nin çözdüğü kadar ustaca çözebilir mi?

* Bu makale ilk kez https://uwidata.com sitesinde yayınlanmıştır.

Sonraki Haber