İran'ın İstanbul Başkonsolosu: İslam dünyasını harekete geçirelim
Avrupa'da Kur’an-ı Kerim yakma eylemleri büyüyor. Başkonsolos Javad Maboudi Far, Türkiye ve İran'ın ortak tepki gösterebileceğini ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nı harekete geçirebileceğini söyledi.
İran'ın İstanbul Başkonsolosu Cevad Mabudi Far, Avrupa'da yükselen İslam karşıtlığını Ulusal Kanal’a değerlendirdi.
Mabudi Far, Kur'an-ı Kerim'e saygısızlık yapılan bu tür eylemlerin polis koruması eşliğinde gerçekleştiğine dikkat çekti. Cevad Mabudi Far, polis korumasının bu tür eylem yapmayı planlayanları cesaretlendirdiğinin altını çizdi. İran'ın İstanbul Başkonsolosu, “Müslüman olsun, Hıristiyan olsun farketmez, bir ümmetin kutsal kitabına kimse bu tür saldırılar düzenleyemez.” dedi.
Söyleşimizi soru-cevap olarak yayımlıyoruz:
İsveç ve Danimarka başta olmak üzere Avrupa'daki ülkelerde İslam düşmanlığı tırmanıyor. Sadece kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik değil Müslüman ülkelerin bayraklarına da saldırılar düzenleniyor. Avrupa'daki İslam düşmanlığının yükselişi konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen haftalarda da özellikle Stockholm ve Kopenhag'da çok insanlık dışı davranışlarla ve İslam'a karşı bir olguyla karşı karşıya kaldık. Ne yazık ki bu gibi eylemler de bu ülkelerin yöneticilerinin dolaylı veya dolaysız izniyle oldu.
Bu tür eylemler oradaki Müslüman ümmetinin de tepkisine yol açtı. Müslümanların itirazı gün geçtikçe İslam ülkelerinde yaygınlaştı. İsveç ve Danimarka'nın büyükelçiliklerine saldırılar gerçekleşti ve hatta ateşe verildi. Irak'ta insanlar buna karşı durdular ve itirazlarını belirttiler.
Ne yazık ki İslam ülkelerinin itirazına karışan Danimarka ve İsveç'teki devlet yönetimi ve aynı zamanda bazı Batılı ülkelerinin liderleri, bunu ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdiler ve hatta kutsal Kuran'a karşı saygısızlıkları bu çerçevede gördüler.
Batı'nın düşünürleri özgürlüğün tanımını yaparken sınırı başkasının özgürlüğüne herhangi bir darbe ve herhangi bir negatif etki yaratmamak olarak çizmişlerdir. Ne yazık ki bizim dinimize yapılan saldırılarda bu hiç göz önüne alınmadı.
Bu saldırılarda Müslüman asıllı kişilerin de kullanıldığını görüyoruz. Bu kişilerin eylemlerde yer alması tesüdüf mü?
Batılı ülkeler, bu suçlu şahıslara karşı herhangi bir eylemde bulunmadılar, yaptırım uygulamadılar. Demek ki bunun defalarca yapılmasında da herhangi bir yaptırımda bulunmayacaklar. En azından İslam ülkelerinin beklentisi, kutsal kitaplarına bir hakaret oluyorsa o ülkenin ona bir tepki göstermesi. Saldırıyı yapanların polis himayesinde olması başkalarına da motivasyon sağlıyor. Başkaları da bunları görüp İslam'a karşı eylemlerini daha rahat yapabiliyorlar.
Bir gün bir Iraklı vatandaş gelip İsveç elçiliğinin önünde bu işi yapıyor. Başka bir gün bir İranlı da gelip İran büyükelçiliğin önünde böyle bir eyleme teşebbüs edebiliyor ve bu eylemlerin yapıldığı ülkeler bunu sadece ifade özgürlüğü çerçevesinde açıklamaya çalışıyor. Tabii bu da gösteriyor ki bazıları bunu destekliyorlar. Bu işlemlerin devamı onları daha da çok tatmin edecek.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) yapılan saldırıların ardından toplandı ve Avrupa Birliği'ne bir heyet gönderme kararı aldı. İİT'nin çalışmalarını yeterli buluyor musunuz? İİT, Kur'an-ı Kerim'e saldırılar karşısında ne yapmalı?
Benim bir şahsi kanaatim ve İslam ümmetinin düşüncesinin de böyle olduğunu düşünüyorum, bu gibi uygulamalar yeterli olmayacaktır. Kur'an kitabına saygısızlık tüm bizim inandığımız temele saygısızlıktır. Bunu sadece kınamak, sadece bir heyet göndermek ve sadece oturup bir müzakere yapmak tek başına yeterli değil.
Kutsal kitabımıza hakaret doğrultusunda bizim dini liderimiz Sayın Ayetullah Hameney çok şiddetli bir şekilde tepki gösterdi. Kendisi bu eylemleri kınayarak Danimarka ve İsveç'ten bu gibi eylemleri yapan kişilerin iade edilmesini ve onlara gereken cezaların verilmesini istedi. Kendileri bu gibi eylemlerin sadece oradaki halk için değil, İslam ümmetine ve hatta insanlığa bir tehlike olduğunu beyan etmişlerdir.
Türkiye ve İran, Avrupa'da yükselen İslam düşmanlığı konusunda birlikte ne yapabilir? Nasıl bir işbirliği ortaya koyabilirler?
Biliyorsunuz dost Müslüman ve kardeş Türkiye'nin İran'la her zaman her alanda iş birliği vardır ve bu gün geçtikçe de gelişiyor. Bizim dini kitabımıza hakaret edildiğinde de beraber ortak bir eylemle tepkimizi çok rahatlıkla gösterebiliriz. İlk baştan itibaren Türkiye'deki Türk halkı Müslüman bir ülke olarak sert bir şekilde buna tepki gösterdiler. Başta Sayın Erdoğan ülke lideri olarak tepkisini sert şekilde gösterdi. Aynı zamanda Diyanet Başkanlığı da bu şekilde sert bir tepki gösterdi.
Bu sadece İranlı Türkiye'yle alakalı bir şey değil. İslam İşbirliği Teşkilatı yaklaşık elli üyeden oluşuyor. Sadece Türkiye ve İran değil, tüm üyeler ortak bir şekilde bir eylem yapmaları gerekiyor. Çünkü gerçekten İslam ümmeti bu konuda üzüntülü. Somut bir adım atılması gerekiyor. Tabii iki milyarı aşkın Müslüman cemaatine baktığımız zaman buna bir hakarette bulunmak çok kolay bir eylem değil. Bu eylemleri durdurmak bir heyetin gönderilmesi yetersiz kalabilir. Bir seri adımların atılması gerekiyor. Tabii İslam ülkelerinin sadece İsveç ya da Danimarka'dan bu konuyla ilgili talepte bulunmaması lazım. Uluslararası arenada bu konuda girişimler yapılması lazım. Uluslararası arenada somut bir adım atılması gerekiyor. Müslüman olsun, Hıristiyan olsun farketmez, bir ümmetin kitabına düşünce özgürlüğü adı altında bu tür saldırılar yapmaya kimse cesaret edememeli.