İranlı müzisyen Alireza Ghorbani Aydınlık’a anlattı: Ürettiğimiz eserlerde zulmü kınadık

İstanbul konseri öncesi konuştuğumuz Ghorbani, sanatçının halkıyla hareket etme ve onların sesi olma görevi olduğunu söyledi. Ghorbani, 'Ürettiğimiz birçok eserde, dünyanın her yerinde zulmü ve adaletsizliği kınayan etik bir bakış açısı bulunmaktadır.' dedi

İstanbul Kültür Yolu Festivali, dünyaca ünlü sanatçıları ağırlamaya devam ediyor. Onlardan biri de, İranmüzisyen Alireza Ghorbani. Dünyanın pek çok yerinde konser veren Ghorbani, önce Ankara’da sonra da İstanbul’da dinleyicilerle buluştu. Biz de İstanbul konseri öncesi buluşup bir röportaj yaptık. Türk folklor müziğine özel bir ilgisi olduğunu belirten Ghorbani, burada olmaktan çok mutlu olduğunu söyledi. Ghorbani’yle röportajda bize yardımcı olan Çevirmenimiz Mohammad Sajad Nosrati’ye çok teşekkür ederiz.

KOMŞU OLMAMIZ SANATI DA BİRBİRİNE YAKLAŞTIRIYOR

- Türkiye’ye hoş geldiniz. Sanıyorum ilk gelişiniz değil. İstanbul öncesinde Ankara’da konser verdiniz. 6 yıl önce “İstanbul Kavşağı” parçası da çıkarmıştınız. Türkiye’de bulunmak size ne hissettiriyor, isterseniz ilk olarak buradan başlayalım.

Sizin de belirttiğiniz gibi, 2004 yılından itibaren, Türkiye’de, özellikle İstanbul’da, birçok festivalde programlar yaptım. Kendi ustalarımla ve müziğin büyükleriyle birlikte performans sergiledim. Bu programlar, İran klasik müziği ya da İran geleneksel müziği başlıkları altında düzenlenen etkinliklerdi. Geçen yıl da İstanbul’da bir festivalde birkaç iyi Türk müzisyenle birlikte bir program gerçekleştirdik ve gerçekten çok sevdim, seyirciler de çok beğendi.

Dolayısıyla burada konser ya da müzik festivalleri kapsamında defalarca performans sergilemiş oldum. Ayrıca iki ülkenin komşu olması, kültür, sanat, müzik ve hatta dilimizin bir dereceye kadar edebiyatımızla olan yakınlığı, doğal olarak insanları, sanatlarını ve düşüncelerini de birbirine yaklaştırıyor.
Bu yüzden, bugüne kadar bunların gerçekleşmiş olmasından çok mutluyum.

TÜRK FOLKLOR MÜZİĞİNE ÖZEL BİR İLGİM VAR

- Kendi ağzınızdan Alireza Ghorbani’yi nasıl anlatırsınız? Müziğinizi besleyen kaynaklar nelerdir?

Eğer kendimi çok basit ya da mütevazı bir şekilde tanımlamak istersem, Alireza Ghorbani, çocukluğundan itibaren İran müziğine tutkuyla ve aşkla bağlanmış birisi. İran müziğinin farklı ezgileriyle ve aynı zamanda çeşitli milletlerin müzikleriyle, örneğin komşu ülkelerin, Türkiye’nin, Arap ülkelerinin melodileriyle ve tabii ki Batı klasik müziği, pop müziği gibi müzik türleriyle tanıştı.

Eğer kendimi tanıtacak olursam, pek karmaşık bir şey yok. Dünyanın diğer birçok sanatçısı ya da müzisyeni gibi, benim sanatım da müziğe ve sanata olan ilgi ve sevgimden ilham alıyor. Tabii ki bu yolda yıllarca çalıştık, adım adım ilerledik ve bu noktaya geldik.

Şahsen Türk müziğine, özellikle Türk folklor müziğine özel bir ilgim var. Burada olmaktan ve bir program yapacak olmaktan çok mutluyum.

- Biraz kişisel bir soru sormak istiyorum. Ben sizi dinlediğimde Muhammed Reza Şeceryan aklıma geliyor hep. Müziğinizde Şeceryan etkisi var mı?

Elbette, bu alanda adım atan herkes geçmişlerinden etkilenmiştir. Onların bakış açısı, icra ettikleri müzik türü ve ileriye doğru attıkları adımlar birer örnek teşkil etmiş ve kendilerinden sonraki nesilleri de etkilemiştir.

Merhum Ustad Shajarian da önceki ustalardan ilham almış ve onlardan etkilenmiştir. Bu sayede, kendine özgü bir yol bulmayı başarmıştır.

Ben, benimle aynı kuşaktan olanlar ve gelecek nesiller, bu büyük ustadan ve diğer saygıdeğer hocalardan etkilendik. Siz şimdi onu bir örnek olarak belirttiniz ama klasik ya da geleneksel müziğimizde birçok başka büyük isim de var. Besteciler, şarkıcılar, icracılar ve birçok değerli sanatçı bu alanda önemli bir yer tutmuştur.

‘HER MÜZİK TÜRÜNÜN KENDİNE ÖZGÜ BİR YERİ VAR’

- Merak ettiğim bir konuda geleneksel İran müziğini sürdürüyorsunuz. Tabiî “modern” dünyada artık geleneksel müzik yapmanın bazı zorlukları var. Geleneksel ile modern olanı ve moderniteyi nasıl ele alıyorsunuz?

Eğer kastettiğiniz bir karşıtlıksa, bence ortada bir çelişki yok. Her biri kendine özgü bir yere sahip. Günümüzde her sanat dalı, hatta edebiyat ve birçok başka konu da geleneklerden ilham alırsa, doğal olarak daha ağır ve eski içeriklerinden dolayı izleyicilerle bağlantı kurmaları biraz daha zor olabilir.

Bugün tüm insan toplumlarında klasik ve geleneksel müzik genellikle daha az dinleyici bulur. Sanatın ve sanatçının görevi, kendi yolunu günümüz diliyle ifade edebilmektir. Birçok sanat türü günümüzün dili olmayabilir. Bu nedenle sanatçının görevi, genç dinleyiciler ve o müzik türüne daha az aşina olanlar için bir yol bulmak ve onları o müzikle daha fazla bağlantı kurabilmeleri için yönlendirmektir.

Günümüzde modern müzik, orkestra müziği ya da daha hafif, biraz daha popüler müzikler daha fazla dinleyiciye sahiptir. Dolayısıyla, yeteneği olan ve bu yolda fikri ya da inancı bulunan birçok sanatçı, müziklerini, sanatlarını ve mesajlarını insanlara ulaştırabilmek için dinleyicilerle daha fazla bağlantı kurmaya çalışıyor.

Bu yüzden bence, bahsettiğiniz her bir müzik türü, ister geleneksel olsun, ister modern ya da pop müzik, hepsinin kendine özgü bir yeri var ve bu, sanatçının izlediği hedefe ve izleyicilerine sunmak istediği şeye bağlıdır.

TÜM ÇABAM İRAN SANATINI DUYURMAK OLDU

- Siz İran’ın dünyaca en ünlü müzisyenlerinden birisiniz bugün. Dünyanın birçok yerinde konser veriyorsunuz. İranlı kalıp evrensel olmak nasıl bir durum?

Sizin de belirttiğiniz gibi, çeşitli ülkelerde İran müziğini temsil eden biri ya da bir nevi İran müziğinin elçisi olarak anılmam, yıllardır bu alanda yaptığım çalışmaların sonucudur. Hem Batı ülkelerinde hem de Çin, Hong Kong, Güney Kore gibi Doğu ülkelerinde programlar gerçekleştirdik.

Sonuçta, kültür ve sanat, kendi edebiyatını, kültürünü ve sanatını farklı yerlerde sunmaya çalışan ortak bir dildir. Benim çabam, kendi payım ya da gücüm ölçüsünde İran müziğinin ezgilerini, İran kültürünü, özellikle de vokal kısmını tanıtmaktı. Özellikle müzik festivalleri gibi yerler, farklı müzik türleriyle tanışmak için en iyi yerlerden biridir.

Örneğin, her yıl bir ülkede düzenlenen büyük bir buluşma olan Womex gibi etkinliklerde dünyanın her yerinden müzisyenler, prodüktörler, yönetmenler bir araya geliyor. Burada müzik türlerini keşfediyorlar ve farklı ülkelerden müzik gruplarını davet ediyorlar ya da o ülkelere gönderiyorlar.

Sonuç olarak, özetlemem gerekirse, hem bu fırsatın doğmasından hem de birçok ülkede konser verebilme imkanından dolayı mutluyum ve şükrediyorum. Tüm çabam, İran müziğini, İran edebiyatını, İran kültürünü ve sanatını tanıtmak ve duyurmak oldu.

HALKIMLA BİRLİKTE OLMAYA VE ONLARIN SESİ OLMAYA ÇALIŞTIM

- 5 gün önce Tabas madeni kazası anısına bir şarkı yayımladınız. Toplumsal konulara da değinen bir sanatçısınız. Bir sanatçının toplum bağı nasıl olmalı, toplumsal olana nasıl bakmalı?

Bu kadar ilgili olduğunuz için çok mutluyum. Bu sorunun, her röportajda ciddi bir soru olarak mutlaka sorulması gereken en önemli sorulardan biri olduğunu düşünüyorum.

Bazı görüşler sanatçının toplumuyla çok fazla iletişim halinde olmasının gerekli olmadığını savunurken, bence baskın olan diğer görüşler sanatçının kesinlikle toplumundan ilham aldığı ve sorumluluk taşıdığı yönündedir.

Ben şahsen sanatçının hem halkıyla hem de ülkesinin insanlarıyla birlikte olma ve onların sesi olma görevi olduğuna inanıyorum. Sonuçta sanatçı, topluma ve toplumun acılarına farklı bir bakış açısıyla bakar ve kendini ifade edemeyen birçok kesimin sözcüsü olabilir. Üstelik sanatın avantajı, toplumun acılarını sanatın güzel diliyle hem kendi ülkesinin yetkililerine hem de dünyanın diğer insanlarına duyurabilmesidir.

Abartısız olarak elimden geldiğince halkımla birlikte olmaya ve onların sesi olmaya çalıştım. Ülkemiz de dahil olmak üzere bazı ülkelerde var olan tüm zorluklara rağmen, her zaman o topraklardan biri olarak halkımla birlikte olmayı ve halkımın çoğunluğunun sesini, acılarını ve yaralarını sanat aracılığıyla kendi bakış açımla dile getirmeyi hedefledim.

Bu soruyu sorduğunuz için bir kez daha teşekkür ederim.

- Batı Asya’da acılı günler yaşıyoruz. Filistin, Lübnan’daki saldırılar, soykırımlar… Bu konu hakkında ne mesaj vermek istersiniz?

Öncelikle, dünyanın herhangi bir yerinde gerçekten baskı altında olan, zorluk ve zulüm gören insanlara bir çözüm bulunmasını ve her bir insanın hakkı olan huzura ve refaha ulaşabilmelerini umuyorum.
Biliyoruz ki, bu dünyada savaştan, çatışmadan ve kan dökülmesinden daha kötü bir şey yok.

Tarihte her zaman bu tür olaylar olmuştur ve her zaman zayıf olanlar zarar görmüştür. Ne yazık ki, tarih her zaman kazananlar tarafından yazılır, derler. Her halükârda, umarım genel şartlar bölgemizde huzurun çok daha fazla tesis edilmesi yönünde gelişir.

ÜRETTİĞİMİZ ESERLERDE ZULMÜ KINADIK

- Son olarak yeni tasarılarınız var mı? Özellikle Türkiye’den müzisyenlerle ortak çalışmalarınız olacak mı?

Farklı projeler üzerinde çalışıyoruz ve bunları kademeli olarak yayınlamaya çalışıyoruz. Yayınlandığında, özellikle İranlı dostlarımız ve İran dışında yaşayan İran müziğine ilgi duyan birçok insan tarafından duyulacak.

En büyük çabamız, işlerin üretimi konusunda acele etmemek. Bir çalışmayı, istediğimiz olgunluğa, huzura ve içerik açısından tatmin edici bir düzeye ulaştığında üretmeye özen gösteriyoruz. Üretmekte olduğumuz birçok eserde, dünyanın her yerinde zulmü ve adaletsizliği kınayan etik bir bakış açısı bulunmaktadır. Edebiyatın en büyük hedeflerinden biri, bu meseleleri herkese ulaştırmaktır.

Bu nedenle, kademeli olarak yayımlanacak işlerimiz var. Bir ortak çalışma kaydettik ve hazır, ancak yayınlanması için bir zaman belirlemedik. Muhtemelen önümüzdeki aylarda yayımlanacak. Bu, Türkiye'deki iki veya üç iyi müzisyenle birlikte gerçekleştirdiğimiz bir çalışmadır.

Kuzey Horasan'dan, yani İran'ın kuzeydoğusundan bir melodi var. Bu eser, bestelenmiş ve düzenlenmiş durumda ve Türkiye'deki sevgili arkadaşlarımızla birlikte Türk ve İran enstrümanlarının bir karışımını oluşturuyor. Kendi görüşüme göre çok hoş bir ses elde edildi ve etkileyici.

Sizlere de teşekkür ederim. Misafirperver, sanatsever ve sanatı destekleyen Türkiye halkına çok minnettarım. Bunun yanı sıra, genellikle Türkiye'ye gelen müzisyen arkadaşlarım, burada İstanbul gibi belirgin bir şehirde yaşadıkları duygu ve atmosferin başka şehirlerde bulmasının zor olduğunu söylerler.

Elbette, farklı kökler, kültürel ve sanatsal yakınlıklar var. Her geldiğimizde burada gerçekten sevgiyle geliyoruz ve dün akşam salonda bulunan birçok Türk dostumuzla birlikte olmak, hem bizim için bir onur hem de bu kadar insanın olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor.

İran'dan gelen mesajların çoğu, İran çalışmalarını bilen genç Türk arkadaşlarından geliyor ve bazıları bana şarkılarını da gönderiyor. Bütün bunları söylemek istiyorum ki, bu imkana sahip olduğumuz için çok mutluyuz. Eğer şartlar uygun olursa, burada daha fazla faaliyet göstermek ve belki de burada farklı sanatçılarla daha fazla ortak proje gerçekleştirmek istiyoruz.

- Vakit ayırıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. Konser ve çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Ben teşekkür ederim.

Sonraki Haber