İranlı müzisyen Niaz Nawab Aydınlık'a konuştu:‘Besteci şiirle mucizeyi yaratır’

İranlı genç müzisyen Niaz Nawab, hem İran’da hem de dünyada giderek daha çok tanınan bir şarkıcı. Küçük yaşta müziğe başlayan Nawab, İran edebiyatından isimleri de dünya müziğiyle buluşturuyor

İranlı müzisyen ve şarkıcı Niaz Nawab, sanat yolculuğunu Aydınlık’a anlattı. İranlı büyük şair Hafız’ın “Darya” adlı gazeliyle tanınan sanatçı, Hafız’ın sözlerinin şarkı ritmini kendiliğinden verdiğini söyledi. Ülkemizde yeni yeni tanınan sanatçı, Türkiye’de kendisine gösterilen dostane tavırdan dolayı çok mutlu olduğunu ifade etti. Niaz Nawab ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.

‘SANATÇI BİR AİLEDE YETİŞTİM’

Sizi bilmeyenler için kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Nedir hikâyeniz? Müziğe nasıl başladınız? İlham kaynağınız neydi?

Ben 15 Ürdibehişt 1364’te yani 5 Mayıs 1985’te Tahran’da, sanatçı bir ailenin evinde dünyaya geldim. Dedem kendi döneminin büyük sanatçılarından Üstat Hossein Yahaghi’ydi. 7 yaşında özel dersle piyano çalmaya başladım ve 10 yaşında Tahran Müzik Sanat Merkezi’ne girdim. Klasik keman dalında diplomamı aldım. Annem Shirin Yahaghi, beni daima müziğe teşvik etti. Tahran Müzik Akademisi’nde 2. dönemi tamamladıktan sonra Paris’teki akademiye girdim. Klasik tarzda piyano çalmaya bir iş kolu olarak böylece adım attım. Klasik müzik alanında on yıl eğitim gördükten sonra şarkı bestelemeye ve söylemeye başladım. İlk teklim olan “Rafto Gozasht”ı yayınladım ve 2016’da Hafız adındaki ilk albümümü piyasaya sürdüm. 2018’de Erwin Khachikian adlı bir iş arkadaşımla girişimde bulunarak Terminal 1, “Donbale Ye Rah”, “Jahane Men” ve “

Charkhidim” gibi eşi bulunmayan işleri televizyon kanalları ve konser turlarıyla tüm dünyada devam ettirdim.

Bütün dünya koronavirüs felaketiyle boğuşuyor. Bir sanatçı olarak bu zor süreçte ne hissediyorsunuz?

Korona faciası benim için unutulması zor bir film gibiydi. Ben de yakınlarda bu olay yüzünden değer verdiklerini kaybedenlerdenim. Ancak karantina dönemi benim hayatımda pek bir fark yaratmadı. Çünkü ben her zaman evde çalışıyorum ve bu şartlar Şamlu’ya özgü çalışmalarıma kapı açılmasını ve bu fırsattan yararlanarak yeni bir albüm kaydetmemi sağladı.

‘HAFIZ İLE DAHA YAKIN

BİR BAĞ KURDUM’

Hafız’ın İran’daki ve dünya edebiyatındaki yeri ve büyüklüğü malum. Siz onun gazellerini, özellikle de Darya’yı seslendirirken ne hissettiniz, ne düşündünüz?

Ben her zaman Edebiyat Okulu’nda zayıftım. Paris’te olduğum sırada Hafız, Mevlana, Şamlu ve Hayyam’ın hepsinden okumalar yapmaya başladım. Hafız ile daha yakın bir bağ kurdum ve böylece onun şiirlerini besteleyebildim. Hafızın sözleri şarkı ritmini bana kendiliğinden verdi. O, güzel ve anlam dolu gazellerinden birinde şöyle der: “Ben neden bugünün alemini yarına bırakayım?” Yani neden şimdiki andan/süregidenden faydalanmayayım? Sade bir melodi eşliğinde bu sözleri seslendirdim.

Fotoğraf: Mehran Rakhshandeh

ŞİİRDEKİ ÖLÇÜYÜ VE

RİTMİ YAKALAMAK…

Sanıyorum müziğinizde edebiyatın önemli bir yeri var. Müzik ve edebiyat -elbette şiir- arasında nasıl bir ilişki var?

Şiir ve müzik kendine özgü bir felsefeye sahiptir. Her kelime kendi içinde bir ölçü ve ritmi barındırır. Melodiyle birleştiğinde ise besteci ondan ustalıkla yararlanır ve mucizeyi yaratır.

Hangi tarzda çalmayı ve söylemeyi seviyorsunuz?

Punk ve Soul tarzlarının tamamında.

Bir müzisyen olarak, modern çalgılarla, modern tarzda yaptığınız müziğin, kendi topraklarından gelen özünü kaybetmemesi için nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Bana göre her sanatçı çeşitli dönemlerin yapı ve üslubundan faydalanabilmeli ve kendisini sınayabilmelidir. Çünkü değişmeyen tek şey değişimdir.

İran müziğinde yeni bir damar baş gösteriyor. Hem siz hem diğer sanatçılar bize bunu gösterdiniz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu gelişimi?

Ne az, ne de çok. Herkes kendi yeteneğinden faydalanıyor.

Fotoğraf: Danish Saroee

‘HEM HER YERDE

HEM HİÇBİR YERDEYİM’

Coğrafyamızda kültür ve sanatın Batı-Doğu ekseninde olduğunu düşünürsek İranlı bir sanatçı olarak nerede duruyorsunuz?

Hem her yerde hem hiçbir yerde. Her vatandan bir kombinasyon benim için güzeldir.

İran müziğine ve özellikle sizin şarkılarınıza birçok ülkeden insanlar ilgi gösteriyor. 2017’de Doğu Paris Filarmoni Orkestrası’yla verdiğiniz konser buna örnek. Müziğin ön yargıyı kıran bir gücü var, diyebilir miyiz?

Müzik, bazen heyecanı, bazen üzüntüyü, mutluluğu ve öfkeyi kapsayan ve bu ayrımı bu denli denkleştirebilme kudretine sahip insanlar için bir çeşit ruh okşayıcısıdır. Neticede bu da başlı başına bir maceradır.

Türkiye’de de tanınan bir sanatçısınız. Türk halkına ne söylemek istersiniz?

Ben hiçbir zaman Türkiye’de hayranlarım olacağını ve bu ülkenin güzel insanlarının işlerimi seveceklerini düşünmezdim. Bu dostane tavırlarından çok mutluyum. Bu değerli insanlar için daha fazla çalışma ve anı yaratmak için çaba sarf ediyorum.

Sonraki Haber